En son güncellemeler 3 Mayıs 2024 iş günü sonunda yapılmıştır.

Sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmesinin feshedilebilmesini öngören kuralın Anayasa’ya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi 5/4/2023 tarihinde E.2022/152 numaralı dosyada, 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 6. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (a) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.

İtiraz Konusu Kural

İtiraz konusu kuralda, disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) görev yapamayacağı sıralı amirlerin her türlü bilgi ve belgeye dayanarak düzenleyeceği nitelik belgesi ile anlaşılan sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmesinin feshedilmesi öngörülmüştür.

Başvuru Gerekçesi

Başvuru kararında özetle; 6413 sayılı Kanun’da sözleşmeli erbaş ve erlerin disiplin cezasıyla cezalandırılmalarını gerektiren fiil ve hâllerin sayıldığı, soruşturma usulüne, savunma alınmasına ve cezalandırılmaya ilişkin ilkelerin belirlendiği, buna rağmen 6191 sayılı Kanun’da idareye 6413 sayılı Kanun’da belirtilen usule ilişkin güvencelere riayet etmeden sözleşmeyi feshetme yetkisinin verildiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Sözleşmeli erbaş ve erler, asli ve sürekli görevlerde kamu hukuku ilişkisiyle çalışan fakat memur ve işçi olmayan kişileri içine alan diğer kamu görevlileri ifadesi kapsamında yer almaktadır. Bu doğrultuda itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 70. maddesinde güvence altına alınan kamu hizmetlerinde bulunma hakkının kapsamında olduğu değerlendirilmiştir.

Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca kamu hizmetlerinde kalma hakkı; yalnızca kanunla sınırlandırılabilir ve bu sınırlandırmanın Anayasa’nın sözüne aykırı olmaması, Anayasa’nın 70. maddesinde belirtilen sınırlama sebebine dayanması ve ölçülü olması gerekir. Anayasa’nın 13. ve 70. maddeleri uyarınca kamu hizmetlerinde kalma hakkını sınırlandırmaya yönelik kanuni bir düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olması gerekir.

Kural uyarınca sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmelerinin feshedilebilmesi için TSK bünyesinde görev yapan personelin ifa ettiği görevin gerektirdiği niteliğin kaybına yol açan disiplinsiz ve ahlaka aykırı fiili işlemesi ve bu durumun sıralı amirler tarafından her türlü bilgi ve belgeye dayanılarak nitelik belgesiyle tespit edilmesi gerekir.

İtiraz konusu kuralda yer alan “disiplinsizlik” kavramından ne anlaşılması gerektiği belirli değildir. Nitekim hangi hâllerin disiplinsizlik olarak kabul edileceğinin, disiplinsizlik hâlinden bahsedilebilmesi için disiplin cezası alınmış olmasının gerekip gerekmediğinin, gerektiği takdirde hangi tür veya sayıda alınmış disiplin cezalarının bu hâlin varlığı için yeterli olacağının söylenebilmesi mümkün değildir. Bu hâliyle sözleşmenin feshedilmesine neden olan disiplinsizlik hâllerinin objektiflikten uzak, sınırlarının ve çerçevesinin belirsiz olduğu anlaşılmıştır.

Ahlaki durum kavramı ise sözleşmeli erbaş ve erlerin ifa ettikleri görevin gerektirdiği ahlaki niteliği ifade etmektedir. Sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmesinin feshedilmesine neden olacak ahlaka aykırı hâller kanunda sayma suretiyle belirtilmemiştir. Kaldı ki bu hâllerin tümünün kanun koyucu tarafından sayma yoluyla önceden belirlenmesinin güç olduğu hususu da dikkate alınmalıdır. Bununla beraber ahlaka aykırı hâllerin çerçevesinin belirli olması gerekmektedir. Kurala göre ahlaka aykırı fiillerin TSK’da görev yapmaya engel olacak nitelik ve ağırlıkta olması gerektiği açıktır. Bu bağlamda ahlaka aykırı fiillerin tümüyle muğlak, objektiflikten uzak ve belirsiz kavramlar olmadığı, belirlenen çerçeve içinde idarenin keyfî yorum ve uygulamalarına karşı yeterli koruma sağladığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla kamu hizmetlerinde bulunma hakkına sınırlama getiren kuralın “Disiplinsizlik…” ibaresi dışında kalan kısmının belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve kanunilik şartını taşıdığı değerlendirilmiştir.

Anayasa’nın 129. maddesinin ikinci fıkrasında memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği düzenlenerek savunma hakkı özel olarak güvence altına alınmıştır. Bu itibarla Anayasa’nın anılan maddesinde öngörülen savunma hakkı kamu hizmetlerinde bulunma hakkına sınırlama getiren disiplin cezaları yönünden ek güvence niteliğindedir.

Söz konusu maddenin ikinci fıkrasında kamu görevlisine disiplin cezası verilmeden önce etkili bir disiplin soruşturması yapılması zorunlu kılınmasına rağmen itiraz konusu kuralda öngörülen sözleşmenin feshi işleminin uygulanması için savunma alınmasını, dolayısıyla soruşturma yapılmasını zorunlu kılan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu değerlendirmeler ışığında kuralın anılan maddenin ikinci fıkrasında öngörülen savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği yönündeki ek güvenceye aykırı olduğu ve belirtilen Anayasa maddesinin sözüyle çeliştiği sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.

KAYNAK: ANAYASA MAHKEMESİ RESMİ WEB SİTESİ

KARARIN TAM METNİ İÇİN TIKLAYINIZ.