Dönem : 22 Yasama Yılı: 3
T.B.M.M. (S. Sayısı: 944)
Belediye Kanunu Tasarısı; Adana Milletvekili Atilla Başoğlu’
nun; Belediye Kanununa ve Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanuna Birer Bend
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Kemal Anadol ile 37 Milletvekilinin; 5434 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması ile
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunlarına Birer Ek Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1038, 2/272, 2/482)
Not: Tasarı, Başkanlıkça İçişleri, Avrupa Birliği Uyum ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına; (2/272) esas no’lu Teklif İçişleri ve Plan ve
Bütçe Komisyonlarına; (2/482) esas no’lu Teklif Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler, İçişleri ile Plan ve Bütçe komisyonlarına havale edilmiştir.
|
T.C. |
|
|
Başbakanlık |
30.5.2005 |
|
Kanunlar ve Kararlar |
|
|
Genel Müdürlüğü |
|
|
Sayı :
B.02.0.KKG.0.10/101-849/2476 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İçişleri Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı
Bakanlar Kurulunca 30.5.2005 tarihinde kararlaştırılan “Belediye Kanunu
Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL
GEREKÇE
Bütün dünyada toplumsal yapı ve ilişkileri derinden
etkileyen hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır. 20. yüzyılın son
çeyreğinde başlayan ve 21. yüzyılda da devam edeceği anlaşılan bu değişim ve
dönüşüm süreci her alanda olduğu gibi kamu yönetimi düşüncesi, yapısı ve
fonksiyonları üzerinde derin etkiler bırakmış, neyi nasıl yapması gerektiğinden
hareketle, devletin görevlerinde ve iş yapma yöntemlerinde tartışmalara yol
açmıştır.
Kamunun rolünün yeniden tanımlanmasına yol açan bu
tartışmalar, kamu yönetiminin demokratikleştirilmesi taleplerini de beraberinde
getirmiştir. Geleneksel temsil yönteminin yeterli olmadığı, daha demokratik bir
kamu yönetimi için yönetim ve hizmet sunumunda açıklık, katılım, sorumluluk ve
hesap verebilirlik ilkelerinin hayata geçirilmesi gerektiği, bu ilkelerin aynı
zamanda etkin bir kamu yönetiminin zorunlu unsurları arasında olduğu
bilinmektedir.
Yeni kamu yönetimi anlayışı, yönetimde etkinlik ve
verimliliği temel almaktadır. Geleceğin belirsizliklerine karşı hazırlıklı
olma, hızlı karar alma ve sorunlara süratle uygun çözümler bulma, değişime uyum
sağlamanın temel gerekleridir. Kamu yönetiminde yeniden yapılanma, mahallî
idarelerde de bir dönüşüm ve değişimi gerekli kılmaktadır. Mahallî idarelerin
teşkilât yapıları, görev ve yetkileri, çalışma yöntemleri ve süreçleri ile
amaçları da değişimin konusu olacaktır. Bu idarelerde aşırı bürokratik
yapıların kaldırılması, etkin çalışan esnek ve daha küçük birimlerin
oluşturulması, çalışma yöntem ve süreçlerinin sorgulanması gerekmektedir.
Esnek ve yatay örgütlenme yanında geleceği öngören stratejik
yönetimin öne çıkması; kamunun girişimci ve rekabet edebilir olması gerektiğine
vurgu yapılması ademi merkeziyetçilikle de uyumlu olan bir durumdur. Kamu
hizmetlerinin sunumunda mahallî idarelere daha çok görev ve sorumluluk
verilmesi, merkezî idare ile mahallî idareler arasındaki yetki ve kaynak
dağılımının geleneksel yapısının değiştirilmesini de zorunlu kılmaktadır.
Dolayısıyla mahallî idarelerin daha fazla yetki, sorumluluk
ve kaynakla desteklenmesi, bu idarelerin yönetim yapı ve anlayışlarında da buna
uygun değişimleri gerektirmektedir. Gün geçtikçe yenilenen ve çeşitlenen
toplumsal ihtiyaç ve beklentilerin daha iyi karşılanabilmesi, bu alandaki
çağdaş değişim ve gelişmelerin yeterince kavranmasından geçmektedir. Yerel
nitelikli kamu hizmetlerinin sunumunda hizmetlerden yararlananların
memnuniyetini artırmak, hukuka uygunluğu, etkinliği ve verimliliği sağlamak
için vatandaş taleplerini temel alan bir anlayışı yönetime hakim kılmak
gerekmektedir. Sonuca, yani çıktılara odaklanan bir yönetimde hesap
verebilirliği, açıklığı, saydamlığı, katılımı, öngörülebilirliği kapsayan
mekanizmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
Mahallî idareler, temsilî demokraside halkın yerel kamusal
menfaatlerinin teminatıdır. Diğer taraftan, demokratik sistemin önemli bir
unsuru olarak çoğulculuğun, katılımın sağlanmasında, yerel ve ulusal
menfaatlerin uzlaştırılmasında, halkın tercihleri ile talep ve beklentilerinin
yönetime yansıtılmasında, mahallî idarelerin önemli rolleri bulunmaktadır.
Mahallî idareler, halkın katılımını sağlamada merkezî idareye göre çok daha
fazla imkân ve yeteneklere sahiptir ve böylece tüm sistemin yönetim
kapasitesini de güçlendirmektedir.
Mahallî idareler vatandaşlara ilave seçme ve seçilme imkânı
sağlamakta, sivil toplum örgütleri de dahil olmak üzere onlara daha fazla
katılım imkânı vermektedir. Böylece adeta demokrasi için eğitim merkezleri
işlevini görmektedir. Ayrıca, mahallî politikacılar her gün birlikte oldukları
belde halkına karşı daha fazla sorumluluk hissetmektedir.
Ülkemizde Fransız örneğinden etkilenen ilk belediye idaresi Osmanlı taşra yönetiminin merkeziyetçi yapısına uygun olarak İstanbul'da 1854 yılında kurulmuştur. Geçen zaman içerisinde belediyelerle ilgili çok sayıda düzenleme çalışmaları yapılmışsa da en kapsamlı düzenleme Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunudur. Büyükşehir belediyelerinin kurulmasına dair 1984 yılında çıkarılan ve yeni bir tür belediye öngören 3030 sayılı Kanun dikkate alınmazsa 1580 sayılı Kanun belediyelerin kuruluş ve görevlerini düzenleyen temel kanun olmuştur.
Daha sonraki süreçte ise belediyeleri yeni bir temelde ele alan ve bu çerçevede mahalli müşterek
hizmetleri yeni bir anlayışla düzenleyen yasal çalışma 5272 sayılı Belediye Kanunudur. Ancak bu Kanun 18.1.2005 tarihli ve E:2004/118, K:2005/8 sayılı kararla Anayasa Mahkemesi tarafından şekil yönünden iptal edilmiş bulunmaktadır.
Belediyelerimiz, ilk kuruluşundan bu yana amaçlananın aksine
mahallî kamu hizmetlerini yürütme yetki ve sorumluluğuna sahip yerinden yönetim
kuruluşları olarak değil, verilen görevleri yerine getiren ve merkezî idarenin
uzantısı birimler olarak algılanmışlardır. Bu anlayış belediyenin
yapılanmasında da kendini göstermiştir. Belediyeler başkan eksenli merkezî bir
yapıda teşkilâtlanmışlar ve bu yapı hep süregelmiştir. Bu durum merkezî
idaredeki yetersizliklerin ve diğer sorunların mahallî idarelere aynen
yansımasına da yol açmıştır. Bu nedenle zaman içinde pek çok mahallî nitelikli
görev ve hizmet, merkezî idare kuruluşlarına aktarılırken belediyelerin niçin
var olduğu adeta unutulmuştur.
Bu gelişmelere karşı köklü bir değişim 5272 sayılı Belediye Kanunuyla getirilmiş bulunmaktadır. Bu Kanun belediyeleri Anayasanın ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının gereklerine uygun gerçek bir yerinden yönetim kuruluşları olarak düzenlemiştir. Bu kuruluşların yetki ve görevleri de bu anlayış
çerçevesinde ele alınmıştır.
Kamu yönetiminde gerçekleştirilen bir çok değişim ve
gelişime rağmen aynı çabalar mahallî idareler, dolayısıyla belediye yönetimleri
konusunda gösterilememiş, bunun sonucunda bu idareler kendilerinden beklenen
hizmetleri başarıyla yerine getirecek yeterli bir kurumsal yapıya
kavuşturulamamışlardır. Belediyelerin belde halkının kendini yönettiği özerk
kurumlar olmaktan ziyade bayındırlık, imar ve diğer kentsel hizmetleri
karşılayan ve merkezî idareye tâbi kurumlar oldukları anlayışı bu kurumların
aşırı bir vesayet ve kontrol altında tutulmalarına neden olmuştur. İdari
vesayet, belediyelerin organları, teşkilâtı, personeli, işlemleri ve bütçesi
dahil olmak üzere pek çok alanı kapsar duruma gelmiştir.
1580 sayılı Kanun belediyenin organlarını; belediye meclisi, belediye encümeni ve belediye başkanı olarak düzenlemiş ve encümen için atanmışlar ve seçilmişlerden oluşan
karma bir yapı öngörmüştür. Belediye başkanı ilk dönemler meclis üyeleri
arasından seçilmekte iken 1960 sonrası yapılan değişiklerle doğrudan seçilmeye
başlamıştır. Belediyenin görevleri sayılarak belirtilmiş, ihtiyarî ve zorunlu
görevler olarak ikili bir ayrıma tâbi tutulmuştur. Ayrıca, belediye bütün
görevlerini yaptıktan sonra belde halkının faydasına olan her türlü teşebbüste
bulunacaktır.
Osmanlı İmparatorluğundan devralınanlarla birlikte 1923'de
436 olan belediye sayısı bugün 3215'e yükselmiş bulunmaktadır. Bunlardan 16'sı
büyükşehir, 65'i il merkez belediyesidir. Yüksek nüfus artışı, iç göç ve
kalkınma çabaları Türkiye'yi hızlı ve sağlıksız bir kentleşme olgusu ile karşı
karşıya bırakmıştır. Öyle ki kentleşme, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana
ülkenin toplumsal yapısını etkileyen adeta en önemli sosyo-ekonomik değişim
gerçeği olarak ortaya çıkmıştır.
Belediye sınırları içinde yaşayan nüfusun toplam nüfusa
oranı 1950'de % 27,5 iken 2000 yılında % 78,73'e yükselmiştir. Belediye
sınırları dışında yaşayan nüfusun oransal düşüşü devam etmektedir. Türkiye'nin
ekonomik ve sosyal kalkınmasına paralel olarak belediye sınırları içinde
yaşayan nüfustaki artış trendinin önümüzdeki dönemde de azalarak süreceği ve
yaklaşık % 85 civarında istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir.
Batılı örneklerin aksine Türkiye'de belediye sayısında
sürekli bir artış söz konusudur. Bu artışın başlıca sebebi 1930 yılında
çıkarılan Belediye Kanununun belediye kurulması için öngörülmüş olduğu 2000
sınırının hızlı nüfus artışı karşısında yetersiz kalmasıdır. Yeni kurulan
belediyelerle birlikte belediyelerin ortalama nüfus büyüklüğü de düşmektedir.
2000 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre il ve ilçe merkez belediyeleri
hariç 340 belediye kurulma sınırı olan 2000 nüfusun altına düşmüştür. 2000-5000
arasında nüfusa sahip belediye sayısı 1640 olup, toplam belediye sayısının %
51'ini oluşturmaktadır. Bu rakamlar 5.000-10.000 arası nüfusa sahip belediye
grubu için 558 ve oranı % 18'dir. Belediyelerin yaklaşık % 62'sinin nüfusu
5000'in, % 80'inin nüfusu 10.000'in altındadır. 10.000 nüfusun altındaki 2554
belediye 9,5 milyon civarında nüfusa hizmet sunarken geriye kalan 645 belediye
(büyükşehirler hariç) yaklaşık 44 milyon nüfusa hizmet vermektedir. Ortalama
belediye büyüklüğünün yaklaşık 16.700 nüfusu kapsadığı ülkemizde 50.000 nüfusun
altındaki belediyeler için ortalama nüfus büyüklüğü 3.000'civarındadır. Bu durum, özellikle küçük belediyeler göz
önüne alındığında ciddi bir ölçek sorununu ortaya çıkarmaktadır. Ölçek sorunu, küçük
belediyelerde kaynakların etkin ve yerinde kullanılmasını engellerken, nüfus
yığılması olan büyük kentlerde hizmete olan aşırı talebin karşılanamamasının
yol açtığı bir kriz durumuna neden olmaktadır.
Ölçek bakımından küçük belediyelerde yönetim kapasitesinin
gelişmediği, bunların gelirlerinin önemli bir kısmını cari harcamalarda
kullandıkları ve hizmetlerin gerektirdiği yatırımları yapamadıkları, hatta
temel hizmetler için bile yeterli kaynak ayıramadıkları görülmektedir. Bu
belediyeler, nitelikli ve yetişmiş personel istihdam etmede önemli sıkıntılar
yaşamaktadır.
Günümüzde, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de
belediyeler, diğer mahallî idarelere göre daha fazla öne çıkmıştır. Bunda
belediyelerin kent yönetimlerinden sorumlu ve gelişmelere daha duyarlı
olmalarının payı büyüktür. Nüfusun çoğunluğunun hızlı bir şekilde büyük
merkezlere taşınması, kentlerin endüstri ve kültür merkezleri olarak ortaya
çıkması, belediyelerin önem kazanmasına yol açan diğer etkenlerdir.
Belediyeler, sorumluluklarında bulunan hizmetleri görmek
için yeterli kaynaklara da sahip değillerdir. Anayasanın 127 nci maddesinde
öngörülen mahallî idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanması
hiçbir zaman mümkün olamamıştır. Mahallî idareler toplam olarak GSMH'nin
yaklaşık % 4,4'ünü kullanmakta, bunun en az yarısı merkezî idareden aktarılan
kaynaklardan oluşmaktadır. Çağdaş demokratik ülkelerin çoğunda mahallî
idarelerin toplam kamu harcamaları içindeki payı % 50'leri aşarken Türkiye'de
bu oran % 20'nin altındadır. Kentleşme ve nüfus artışının ürettiği yüksek
beklentiyi bu kaynaklarla karşılamak ve etkin hizmet sunmak mümkün değildir.
Yönetim kapasitesi zayıf ve kurumsal gelişmesi yeterli olmayan belediyeler öz
kaynaklarını geliştirmede de başarılı olamamışlardır.
Belediyelerin mevcut teşkilât ve personel yapısı kentsel hizmetleri karşılamada yetersiz
kalmıştır. Etkin olmayan, katı ve hantal teşkilât yapısı etkili ve verimli
hizmet sunmanın önündeki en önemli engellerden biridir. Teşkilât yapısından ve
mevzuattan kaynaklanan dağınıklık, bürokrasiyi ve verimsizliği artırmanın
yanında, her alanda değişik sorunlara yol açmaktadır. Personel istihdamında
detaylara kadar bütün usuller merkezî idarece belirlenmektedir. Nitelikli ve
yetişmiş personelin kaliteli hizmet sunma bakımından taşıdığı önem göz önüne
alındığında, belediyelerin içinde bulundukları yetersizlik anlaşılacaktır.
Sonuç olarak ülkemizde belediyeler, mahallî idare
özerkliğinin gerektirdiği bağımsız karar alma, açıklık ve katılımı sağlama
mekanizmalarına sahip olmadıklarından demokratik nitelikleri zayıf olan
kurumlardır. Anayasanın 127 nci maddesinde "mahallî müşterek"
ihtiyaçların mahallî idarelerce karşılanacağının hükme bağlanmasına karşılık
yasal düzenlemelerde bugüne kadar bu ilkeye yeterince uyulduğu söylenemez. Bu
nedenle, belediyelerimiz bugün yerel kamu hizmetleri alanında çağdaş
eğilimlerin aksine genel yetkili değillerdir ve gelirleri görevlerini
karşılamaktan uzaktır; kurumsallaşamamışlardır, yönetim kapasiteleri zayıftır,
etkin ve verimli hizmet sunamamaktadır.
Tasarıda Anayasa Mahkemesi tarafından şekil yönünden iptal edilen 5272 sayılı Belediye Kanunuyla getirilen ilke ve esaslar korunmuş, bu Kanunun uygulanması sırasında ortaya çıkan eksiklik ve noksanlıklar giderilmeye çalışılmıştır. Diğer taraftan Tasarının genel çerçevesi Devletin üniter yapısına, Anayasamızda yer alan idarenin bütünlüğü ile idarenin merkezden ve yerinden yönetim esaslarına dayandırılmıştır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile ülkemizin adaylık sürecinde bulunduğu Avrupa Birliğinin mahallî idarelere ilişkin genel yaklaşımı da Tasarıda dikkate alınan diğer hususlardır.
Bu düşüncelerin bir sonucu olarak, mahallî idarelerin temel
değerleri olan demokrasi, özerklik, katılım ve etkinlik ilkeleri Tasarıya
yansıtılmaya çalışılmıştır. Yerinden yönetim ilkesinin bir gereği olan
özerklikten (bu Tasarıda) anlaşılması gereken; mahallî idarelerin kanunlarla
verilen görev ve hizmetleri kendi organlarının kararıyla ve kendi
sorumlulukları altında yerine getirmeleridir. Katılım, idarelerin
demokratikleştirilmesini; etkinlik ise kamu yönetiminde yaşanan değişime uygun
olarak etkili, verimli ve hizmet odaklı bir yönetim kurulmasını ifade
etmektedir. Verimlilik, etkinlik ve yönetimin demokratikliği birbiri ile
çatışan değil birbirini tamamlayan kavramlardır.
Tasarı ile getirilen düzenlemeleri dört grupta toplamak
mümkündür:
· Belediyelerin kurulması, görev ve yetkileri,
· Bu idarelerin organları ve teşkilâtı,
· Belediye yönetimine ilişkin ilke ve esaslar,
· Merkezî idare ile belediyeler arasındaki ilişkiler.
Merkezî idare ile mahallî idareler arasındaki ilişkilerden
söz edildiği zaman görev, yetki ve kaynakların bölüşümü ile özerklik ve idarî
vesayet akla gelen ilk konulardır. Tasarıda, kamu yönetiminin bir parçası olan
belediyeler, mahallî idarelerin kuruluş ve görevleriyle yetkilerinin yerinden
yönetim esasına uygun olarak kanunla düzenleneceğini öngören Anayasa hükmüne
uygun şekilde ele alınmıştır. Belediye organlarının meclis, encümen ve başkandan
oluşan geleneksel üçlü yapısı korunmuş, belediye encümeninin karar organı değil
yürütme organı olması öngörülmüştür.
Mahallî idareler alanında çağdaş eğilimlerden biri yerel
nitelikli görev ve hizmetler bakımından bu idarelerin genel yetkili olmaları,
diğeri etkinlik sağlamak amacıyla mahallî idare sayılarının azaltılmasıdır.
Görev bölüşümü dendiği zaman merkezî idare ile mahallî idareler arasındaki
görev bölüşümü ilk akla gelen konu olmakla birlikte, mahallî idarelerin kendi
aralarındaki görev bölüşümü de büyük önem taşımaktadır. Tasarıda bazı
istisnalarla belediyelerin mahallî müşterek hizmetler bakımından kendi
sınırları içinde genel yetkili olmaları öngörülmektedir. Genel yetkililik,
kanunların yasaklamadığı veya başka bir kuruluşa vermediği bütün yerel
hizmetler hakkında mahallî idarelerin görevli ve yetkili olmaları anlamına
gelmektedir. Bu, ülkemizin kabul ettiği Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartının ve Anayasanın 127 nci maddesinde mahallî idarelerin görev ve
yetkilerinin belirlenmesinde ölçüt olarak belirtilen "mahallî müşterek
ihtiyaç" kavramının gerekli kıldığı bir ilkedir.
Tasarı ile özerk bir mahallî idarenin gereği olarak
belediyeler üzerindeki idarî vesayet uygulamalarının çoğuna son verilirken
idarenin bütünlüğünü ve hukuka uygunluğu sağlayacak mekanizmalar da
öngörülmektedir.
Belediyelerin yeniden yapılandırılmasında Tasarı ile getirilen hükümlerden bir kısmı da bu idarelerin daha demokratik, katılımcı ve saydam hale getirilmesine ilişkindir. Vatandaşların yönetime katılma talebi ile kamu hizmetlerinin etkin sunulması arasında yakın bir ilişki söz konusudur. Tasarıda mahalle yönetiminin, mahalle halkı ile belediye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde ve sorunların belediyeye aktarılmasında önemli bir rol oynamasını sağlayacak düzenlemeler getirilmektedir. 1580 sayılı Kanunda da yer alan hemşehri hak ve yükümlülüklerinin kapsamı ve niteliği genişletilerek hemşehriliğe daha aktif ve katılımcı bir özellik kazandırılmaktadır. Hizmetlerin vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulması öngörülerek belediye yönetimlerinin daha demokratik ve vatandaş odaklı bir anlayışı benimseyecekleri düşünülmüştür. Katılıma ilişkin yeniliklerin başında belediye meclislerine ve ihtisas komisyonlarına katılıma ve görüş bildirilmesine ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Belediye meclisi kararları uygun yollarla halka duyurulacaktır. Belediyenin desteği ile toplanacak kent konseyleri herkesin görüşünü açıklama imkânı bulduğu bir platform olacaktır. Konsey kararlarının belediye meclisinin ilk toplantısında değerlendirileceğinin öngörülmesi belediye yönetimine katılmanın başka bir boyutunu oluşturacaktır. Tasarının, kimi belediye hizmetlerinde gönüllülerin çalıştırılmasına imkân veren maddesinin de, belediyelerin yurttaş taleplerine karşı daha duyarlı olmasına ve halkla belediyenin yakınlaşmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Bu Tasarı ile öngörülen düzenlemelerin temel amaçlarından biri de belediyelerde etkili ve verimli bir yönetim
kurmaktır. Belediyeler, temel hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmak için
gerçekleştirecekleri faaliyetleri kapsayacak şekilde beş yıllık stratejik plan
yapacaklardır. Yıllık çalışma programlarıyla, bütçelerini ve performans
ölçütlerini bu plana göre oluşturacaklardır. Böylece geleceğe dönük politikalar
oluşturarak sorunlara uzun vadeli çözümler getirecek ve sonuç odaklı bir
anlayışa sahip olacaklardır.
Belediyeler bir kamu kuruluşu olarak mevzuat uyarınca bir
çok iş ve hizmeti serbest piyasada gördürme imkânlarına zaten sahiptir. İmtiyaz
verme veya yap-işlet-devret modeliyle bazı iş ve hizmetleri yaptırma yanında
Tasarıyla yapılan düzenlemelere göre belediyeler bir çok iş ve hizmetler
bakımından yaptırma veya işlettirme yöntemlerini kullanmaya da yetkili
olacaklardır. Belediyeler ayrıca diğer kamu kurum ve kuruluşları ve sivil
toplum örgütleri ile işbirliği yapabilecekler; bazı hizmetlerin gördürülmesinde
gönüllülük yöntemlerini uygulayacaklardır. Bu alternatif hizmet sunma yolları
sayesinde belediyelerin iş görme yöntemleri çeşitlendirilerek etkinliğin sağlanmasına
katkıda bulunulacaktır. Performans değerlendirmesine ve stratejik yönetime
uygun bir istihdam politikası öngörülmesi ve esnek teşkilâtlanmaya imkân
verilmesi, belediyelerde etkin bir yönetim kurulması için Tasarıyla getirilen
diğer düzenlemelerdir. Hizmetlerin sunumunda verimlilik ve etkinliği sağlamak
için yerindelik ve ihtiyaca uygunluk gözetilecek ve mahallî idareler arasında
rekabetçi bir anlayış hâkim olacaktır.
Tasarıyla düzenlenen ve birkaç örneği yukarıda belirtilen
hükümlerle belediye yönetimleri katılımcı bir yapı kazanacak ve demokratik
nitelikleri artacaktır. Ayrıca belediye yönetimi ile belde halkı arasında güven
duygusu oluşması, halkın yerel hizmetlere sahip çıkması ve belediye yönetimine
katılması mümkün olabilecektir.
Tasarı kanunlaştığında belediye idaresi ile belde halkı
arasında sürekli işbirliği, dayanışma ve karşılıklı güven artacaktır.
Belediyeler, idarenin bütünlüğüne uygun görev yapan; güvenilir ve
öngörülebilir; açık ve saydam; hesap verme yükümlüğü olan; verimli, etkin ve kaliteli
hizmet sunan bir yapıya kavuşacaklar, demokratik değerlerin yaygınlaşmasına ve
refahın artmasına katkıda bulunacaklardır.
MADDE
GEREKÇELERİ
Madde 1.- Madde, Kanunun amacının belediyelerin hukukî statüsünün düzenlenmesi; kuruluşu, organları, yönetimi, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarının açıklanması olduğunu belirtmektedir.
Madde 2.- Kanun, belediyeleri kapsamaktadır.
Madde 3.- Kanunun daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla
metinde geçen bazı kavramlar açıklanmaktadır.
Belediyenin tanımında geçen idarî ve malî özerklik kavramı
sınırsız bir özerkliği kapsamamaktadır. Belediyelerin, Anayasanın 127 nci
maddesinde ve diğer kanunlarda öngörülen esas ve sınırlar çerçevesinde mahallî
müşterek ihtiyaçların karşılanması hususunda, karar organının alacağı kararla
harekete geçebilen, harcama yapabilen, borçlanabilen ve her türlü hukukî
ehliyete sahip bir kamu tüzel kişisi olduğunda hiçbir kuşku bulunmamaktadır.
İdarî ve malî özerklik, Anayasanın 123 üncü maddesinde
düzenlenen idarenin bütünlüğü ilkesini ortadan kaldıracak veya zayıflatacak
şekilde yorumlanamaz. Söz konusu kavramlar, mahallî idarelerin, mahallî
müşterek ihtiyaçları karşılamak amacıyla yetkili organlarının kararı ile
kanunlara uygun olarak serbestçe karar alma, teşkilâtlanma, personel istihdamı,
borçlanma ve benzeri alanlardaki yetkilerini ifade etmektedir.
Ayrıca, maddede belediyenin organları ile belde ve mahalle
tanımları yapılmaktadır.
Madde 4.- Belediye kurulmasında uygulanan nüfus şartı
5.000'e çıkarılmak suretiyle belediyelerde belirli bir ölçek büyüklüğü
sağlanmaktadır. Belediyenin kuruluşunda öngörülen nüfus ölçeğinin büyütülmesi
hizmetlerin etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlayacak
böylece kaynak israfı da önlenecektir.
Yeni kurulacak bir belediyenin bir başka belediyenin meskun
sahalarına 5.000 metreden daha yakın olamayacağı hüküm altına alınarak iç içe
girmiş, adeta cadde ve sokakların birbirinden ayırdığı belediye kurulmasına son
verilmektedir. Bu uygulama, vatandaşların hizmet talep edeceği belediye veya
aksayan hizmetlerin hesabını soracağı yetkilileri doğrudan tanımasına; belediye
hizmetlerinin etkili, verimli ve ekonomik olarak, koordinasyon içerisinde
yürütülmesine imkân sağlayacaktır. Ayrıca, içme ve kullanma suyu havzalarıyla
sit ve diğer koruma alanlarında belediye kurulması yasaklanmak suretiyle bu
alanların daha etkin bir şekilde korunması amaçlanmaktadır.
Belediye kurulmasında, usul basitleştirilmiş ve herkesin
anlayabileceği şekilde yeniden belirlenmiştir.
Bunlara ilave olarak, doğal afetler, göç ve benzeri
sebeplerle oluşturulan ve nüfusları 5000'den fazla olan yerleşim yerlerinde,
İçişleri Bakanlığının teklifi ve müşterek kararname ile belediye kurulması
imkânı getirilmektedir.
Madde 5.- Belediye sınırlarının tespitindeki karmaşık ve
uzun usul basitleştirilmektedir.
Madde 6.- Belediye sınırlarının kesinleşmesi ile ilgili yeni
düzenlemeyle belediye sınırları, belediye meclisinin kararı ve valinin onayı
ile kesinleşmektedir. İlçe içindeki belediyelerin sınırlarının tespitinde
kaymakamın görüşünün alınması da öngörülmektedir.
Kesinleşen sınırların valilikçe yerinde uygulanmak suretiyle
taraflara tebliği ve bu durumun bir tutanakla tespitinin yapılması da
öngörülerek muhtemel uyuşmazlıkların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Yeni sınır tespitine ilişkin olarak yapılan düzenlemeyle
mevcuda göre daha basit ve uygulanabilir nitelikler taşıyan bir sistem
öngörülmüştür.
Madde 7.- Belediye sınırlarının onaylanmasında öngörülen
usul, sınır uyuşmazlıklarının çözümünde de esas alınmak suretiyle, prosedür
basit ve hızlı bir şekilde uygulanabilir hale getirilmektedir.
Madde 8.- Bir belde, köy veya bunların kısımlarının komşu
bir belde ile birleşmesine veya ayrılmasına ilişkin usul ve esasları
basitleştirilmektedir.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 5 inci maddesinde
öngörülen sınır değişikliklerinde belde halkına önceden danışılması şartına
istinaden, birleşmek isteyen belde veya belde kısımları ile köy veya köy
kısımlarında halkın oyuna başvurulması ve yapılan oylamanın sonucuna göre
dosyanın, valilikçe ayrılma olunan ve iltihak olunacak belediyelere
gönderilmesi, katılmanın, belediye meclisinin otuz gün içerisinde vereceği
karar vermesi ve kararın olumlu olması durumunda başka bir işleme gerek
kalmaksızın gerçekleşmesi öngörülmektedir. Belediye meclislerinden biri veya
ikisi birden talebini reddettiği takdirde katılma gerçekleşmeyecektir.
Büyükşehirlerde ise katılım ilgili ilçe veya ilk kademe belediye meclisinin
görüşü üzerine büyükşehir belediye
meclisinin kararı ile sonuçlanacaktır. İlçe veya ilk kademe belediye meclisinin
görüşü bir meclis kararı ile olmasına rağmen bağlayıcı bir nitelik
taşımayacaktır.
Eğer iki veya daha çok belde ve köy yeni bir ad altında
belediye kurulması yoluyla bir araya geliyorlarsa bu yeni bir belediye
kurulması olup belediye kurulmasına dair işlemler yapılacaktır. Bir belediyenin
bünyesinde birleşiyorlar ve o ad altında devam ediyorlarsa bu o belediyeye
katılma olacaktır.
Yapılan katılma ve ayrılmalarda esas belde nüfusunun kuruluş
şartı olan 5.000'den aşağı düşmemesi öngörülmektedir. Aralarındaki uzaklık da
en fazla 5000 metre olabilecektir Büyükşehir belediye sınırları içindeki ilçe
veya ilk kademe belediyelerinden ayrılma suretiyle yeni belediye kurma
durumunda ise ayrılınan belediyenin nüfusunun 100.000'in altına düşmemesi
aranacak ayrıca yeni kurulacak belediyenin nüfusu da 50.000'den az
olamayacaktır. Bu şekilde müşterek kararname ile kurulan belediye ilk kademe
belediyesi olacaktır. İlçe kurulması kanunla yapılabileceğinden ilçe kurulmasına
dair kanun aynı zamanda belediyenin nasıl olacağını da tayin edecektir.
Ayrıca, birleşme ve ayrılmalarda idareler arasındaki
personel, kadro, taşınır ve taşınmaz mal, hak ve borçların devrine ilişkin
ayrıntılı düzenlemelerin yapılması konusunda sorunların belediyeler arasında
yapılacak protokolle çözümü amaçlanmaktadır.
Bu maddeye göre yapılacak birleşme ve katılma işlemleri
müşterek kararname ile sonuçlanacak ve işlemlerle ilgili olarak Danıştayın
görüşü de alınacaktır.
Madde 9.- Mahalle yönetimi yeniden düzenlenerek mahallenin
ihtiyaçlarının tespitinde katılımcı bir anlayış benimsenmekte, mahallenin ve
muhtarlığın ihtiyaçlarının mahalle halkının talepleri de dikkate alınmak
suretiyle belediyelerce imkânlar ölçüsünde karşılanması öngörülmektedir.
Mahalle muhtarının görev ve yetkileri yeniden tanımlanarak
daha aktif hale getirilmesi ve mahalle yönetiminin güçlendirilmesi
amaçlanmaktadır.
Mahalle kurulmasına ilişkin usul ve esaslar
basitleştirilmiştir. Mahallenin belediye meclisinin kararı ve valinin onayı ile
kurulması sağlanmaktadır. İlçelerde mahalle kurulmasına dair işlemlerde kaymakamın görüşünü alması esası benimsenmiştir.
Madde 10.- Belde adının belediye meclisi üye tam sayısının
dörtte üç çoğunluğunun kararı, valinin görüşü ve İçişleri Bakanlığının onayı
ile değiştirilmesi öngörülmektedir. Buna dair karar Resmî Gazetede
yayımlanacaktır. Belde adının değişmesi ile o belediyenin adı da değişecektir.
Belediyenin o beldenin adını alması dolaylı olarak hükme bağlanmaktadır.
Madde 11.- 1930 yılından beri yürürlükte olan 1580 sayılı Belediye Kanununda belediye tüzel kişiliğinin hangi hallerde sona ereceğine dair açık bir düzenleme bulunmamakta idi. Bu nedenle, nüfusu 2.000' in altına düşerek kuruluş şartlarını kaybeden bir çok belediye varlığını sürdürmüş ve bunun neticesinde kaynaklar verimsiz bir şekilde kullanılmış, bu belediyeler görevlerini yapmakta acze düşmüş, çarpık kentleşme ve gecekondulaşma ciddi boyutlara ulaşmıştır. Nüfusu 2.000'in altına düşen belediyelerin, usulde paralellik ilkesi gereği kuruluş işlemlerindeki usule uygun olarak tersine işlemle kapatılabileceği düşünülse de bu yol
hükümetlerce işletilememiştir.
Denizli ve Hatay illerimizde olduğu gibi bir çok belediye
cadde ve sokaklarla birbirinden ayrılmış, görev ve yetkilerin kullanımı ile
hizmetlerin sunumunda karmaşa yaşanmış, vatandaşlar karşılaştıkları sorunlarla
ilgili olarak hangi belediyeye başvuracaklarını şaşırmış, imar denetimleri ve
kaçak yapılaşma ile mücadele yeterince yapılamamış ve kentlerimiz hızla
gecekondulaşmıştır.
Bu madde ile nüfusu 2000'in altına düşen belediyelerin tüzel
kişiliğinin, Danıştayın görüşü alınarak İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine
müşterek kararname ile sona erdirilmesi imkânı getirilmektedir.
Ayrıca, bağlı olduğu il veya ilçe belediyesi ile nüfusu
50.000'in üzerinde olan bir başka belediyenin sınırına 5.000 metreden daha
yakın hale gelen belediye ve köylerin; genel imar düzeni veya temel alt yapı
hizmetlerinin gerekli kılması durumunda, yine Danıştayın görüşü alınarak
İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine müşterek kararname ile tüzel
kişiliklerinin sona erdirilerek ilgili belediyeye katılması öngörülmektedir.
Madde ile, belediye kuruluşu için 4 üncü maddede öngörülen 5.000 nüfus şartıyla tutarlılık
sağlanmakta, bununla birlikte sadece
nüfusu 2.000'in altına düşen belediyelerin kapatılması öngörülmekte,
dolayısıyla nüfusu 2000-5000 arasındaki belediyelerin tüzel kişiliklerini devam
ettirmelerine imkân verilmektedir.
Madde 12.- Belediye kurulması, kurulu bir belediyeye katılma
veya belediye tüzel kişiliğinin sona erdirilmesine dair kararların uygulanma
zamanı ve seçimlerin bu yerlerin yeni durumlarına göre yapılması hususu
düzenlenmektedir.
Madde 13.- Hemşehri
hukuku, katılımı ve açıklığı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenerek
hemşehrilerin belediye kararlarına katılmaları ve hizmetlerden yararlanmalarına
ilişkin yeni esaslar benimsenmiştir.
Bu madde ile 1580 sayılı Kanunda düzenlenmiş geleneksel yaklaşımdan farklı olarak hemşehrilerin haklarının yanı sıra sorumlulukları ve ödevleri de düzenlenerek, belediyenin kanunlara dayanarak verdiği emirlere uyma ve belediye vergi, resim, harç ve aidatlarını ödeme yükümlülüğü getirilmektedir.
Madde 14.- Anayasanın 127 nci maddesine göre mahallî
idarelerin görev ve yetki alanı mahallî müşterek ihtiyaçlardır. Anayasanın
anılan maddesi ile Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının "Özerk Yerel
Yönetimin Kapsamı" başlıklı 4 üncü maddesinde öngörülen ilkelere ve çağdaş
mahallî idare vizyonuna uygun olarak
belediyelerin görev ve sorumlulukları yeniden düzenlenmektedir.
Maddede, belediyelerin zorunlu görev ve yetkilerinden
birkaçı sayıldıktan sonra belediyenin ekonomik durumuna ve beldenin
ihtiyaçlarına göre takdire dayalı olarak yapabileceği bazı hizmetlere de
değinilmiştir. Maddenin takip eden fıkralarında ise kanunlarla açıkça başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen
"mahallî müşterek" nitelikteki her türlü görev ve hizmetin
belediyelerce yapılması esası benimsenmiştir.
Yeni kamu yönetimi anlayışında, mahallî idarelerin görev ve
sorumluluk alanlarına giren konularda çıkarılacak tüzük, yönetmelik ve benzeri
düzenlemelerde, mahallî idarelerin yetkilerini kısıtlayıcı, mahallî hizmetleri
zayıflatıcı ve yerinden yönetim ilkesine aykırı düzenleme yapılamaması esası
benimsenerek merkezî hükümetin kanunlar dışındaki düzenlemelerle belediyelerin
görevlerine müdahalesi önlenmektedir.
Belediyelerin, asli görevlerinin yanında, okul öncesi eğitim
kurumları açabileceği; Devlete ait her derecedeki okul binalarını yapabileceği
veya bunların bakım ve onarımları ile her türlü araç, gereç ve malzeme
ihtiyacını karşılayabileceği; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabileceği ve
işletebileceği; özürlü, yaşlı ve düşkünlerin kolayca hizmet almasını
kolaylaştıran tedbirler alacağı öngörülmektedir.
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümleri saklı tutulmaktadır.
Madde 15.- Kamu tüzel kişisi olarak belediyelerin sahip
olduğu yetkiler ve imtiyazlar sayılmıştır.
Madde 16.- Kamu tüzel kişisi olarak belediyelerin yararlanacağı muafiyetler
belirlenmiştir.
Madde 17.- Belediye meclisinin, belediyenin karar organı
olduğu ve üyelerinin kanunlarda öngörülen usullere uygun olarak seçileceği;
mahalle muhtarlarının kendi aralarından seçecekleri temsilciler ile kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının, üniversiteler ve sendikalar ile gündemdeki
konularla ilgili sivil toplum örgütleri
temsilcilerinin meclis ve ihtisas komisyonu toplantılarına katılarak oy
hakkı olmaksızın görüşlerini belirtebilecekleri hükme bağlanmaktadır.
Madde 18.- Belediye meclisinin görev ve yetkileri maddeler
halinde sayılarak belediyenin temel karar organının meclis olduğu
vurgulanmaktadır.
Madde 19.- Belediyelerde, meclis birinci ve ikinci başkan
vekiliyle kâtip üyelerden oluşan meclis başkanlık divanının oluşumu ve
seçimleri yeni esaslara bağlanmaktadır. İlk iki yıl için seçilenlerin görev
süresi iki yıl, ikinci dönem için seçilenlerin görev süresi ise mahallî
idareler seçimlerine kadar devam edecektir. Başkanlık divanı üyeleri meclis
üyeleri arasından gizli oyla seçilmektedir.
Madde 20.- Anayasa Mahkemesince iptal edilen 5272 sayılı Belediye Kanunundan önce yürürlükte olan 1580 sayılı Kanunda öngörülen ve yılda üç defa yapılan olağan ve belirli şartların gerçekleşmesiyle yapılacak olağanüstü toplantı sisteminden vazgeçilerek, 5272 sayılı Kanunda olduğu gibi meclisin her ay olağan olarak toplanması öngörülmektedir. Yapılan değişiklik ile mahallî hizmetlerin katılımcı ve şeffaf bir anlayışla yürütülmesi ve meclis denetiminin daha etkin şekilde yapılması amaçlanmaktadır.
Belediye meclislerinin her ay toplanması sebebiyle
olağanüstü toplantı yapılmasına gerek kalmadığından olağanüstü toplantı
sistemine son verilmektedir.
Belediye meclisi her ayın ilk haftasında kendisi tarafından
belirlenecek bir günde toplantısına başlayacaktır. Toplantı devamlı olacak
ancak resmî tatillere rastlayan günlerde meclis kararıyla toplantıya ara
verilebilecektir. Meclis ayrıca yılda bir ay kendisi tarafından
kararlaştırılacak ayda tatil yaparak toplantı yapmayabilecektir.
Mahallî hizmetler ile ilgili olarak alınacak kararların
halkın çıkarları doğrultusunda alınması ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartına uygunluğu sağlama açısından
meclislerin sık sık toplanması ve mahallî hizmetleri kendi içerisinde
müzakere etmesinde fayda görülmektedir.
Ayrıca, belediye meclisinin toplantı ve kararlarının aleni olduğu, kararların halka duyurulacağı öngörülmüştür. Yönetimde açıklık ilkesinin bir gereği olarak 1580 sayılı Kanunda var olan "Gizli toplantı" kavramı yerine de "Kapalı toplantı" kavramı getirilerek bu toplantıların başkanın veya üyelerden herhangi birinin gerekçeli teklifi üzerine, toplantıya katılanların üçte iki çoğunluğunun kararıyla yapılabileceği öngörülmektedir.
Madde 21.- Belediye meclisinin gündemi, belediye başkanı
tarafından düzenlenecektir. Gündemin meclis üyelerine en az üç gün önceden
bildirilmesi ve ilanı öngörülerek meclis üyelerinin görüşmelere etkin ve
hazırlıklı olarak katılmalarına imkân verilmektedir.
Ayrıca, belediye başkanı ve meclis üyelerinin meclis
toplantı halindeyken yani aylık toplantısına başladıktan sonra toplantı
sırasında gündeme ilave yapılması için
öneride bulunabileceklerdir. Meclisin kararıyla öneri kabul edilebilecektir.
Böylece meclis üyelerinin de söz sahibi olmaları sağlanarak katılımcı bir
yöntem öngörülmekte ve başkan dışındaki üyelere de halkın dilek ve
şikayetlerini meclis gündemine getirme imkânı tanınmaktadır.
Madde 22.- Belediye meclisinin üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanması ve katılanların
çoğunluğuyla karar vermesi öngörülerek meclisin karar vermesi
kolaylaştırılmaktadır. Ancak, meclisin bir konuda karar alabilmesi için gerekli
olan sayı, üye tam sayısının dörtte birinden az olamayacaktır. Karar alma
mekanizmasında bu şekilde bir baraj konulmak suretiyle kararların belirli bir
katılım düzeyi ile alınması öngörülerek yönetimde meşruiyet ilkesi
gözetilmektedir.
Oylamada eşitlik çıkması halinde başkanın bulunduğu tarafın
çoğunluk sayılacağı hükme bağlanarak çözümsüzlük ve meclisin kilitlenmesi
önlenmektedir. Gizli oylamada eşitlik çıkması durumunda ise doğal olarak
oylamanın tekrarlanması, yapılacak yeni oylamada da eşitliğin bozulmaması
durumunda yine meclisin kilitlenmesini önlemek maksadıyla kur'a çekilerek karar
verilmesi sağlanmaktadır.
Maddedeki "Meclisin toplanmasında, üye tam sayısının
salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde başkan, gün ve saatini tespit ederek en
geç üç gün içinde toplanmak üzere meclisi tatil eder. Gelecek toplantı, üye tam
sayısının dörtte birinden az olmayan üye sayısı ile yapılır." hükmüyle
meclisin karar alma sürecinin kesintisiz olarak işlemesi öngörülmüştür.
Gizli oy kullanmaya fizikî bakımdan engeli bulunan herhangi
bir üyenin, meclis üyeleri arasından tayin edeceği vekil eliyle oyunu kullanmasına imkân sağlanmaktadır.
Madde ile oylama usulleri de düzenlenerek oylamanın gizli,
işaretle veya ad okunarak yapılabileceği hüküm altına alınmış, katılımı
arttırmak ve üyelerin bilgi sahibi olmasını sağlamak maksadıyla gelecek
toplantıda meclis kararlarının meclis üyelerinin bilgisine sunulması sistemi
getirilmektedir.
Madde 23.- Madde ile, daha önce yürürlükte bulunan 1580 sayılı Belediye Kanununda belediye meclisi kararlarının kesinleşmesi için öngörülen onay sistemine son verilerek yeni yöntem benimsenmiştir. Belediye başkanı, hukuka aykırı gördüğü meclis kararlarının bir daha görüşülmesini isteyebilecek, buna gerek görmemesi durumunda karar kendiliğinden kesinleşecektir. Belediye başkanınca tekrar görüşülmesi istenen herhangi bir karar, belediye meclisinde üye tam sayısının salt çoğunluğuyla kabul edildiği takdirde kesinleşmektedir. Belediye başkanı, bu şekilde kesinleşen kararların iptali ve yürütülmesinin durdurulması için on gün içinde idarî yargı mercilerine başvurabilmektedir.
Kararlar kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün
içinde mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderilecek; mülkî idare amirine
gönderilmeyen kararlar yürürlüğe giremeyecektir. Bu uygulama meclis
kararlarının aleniyetini sağlamada önemli bir, işlev görecektir. Yine belediye
başkanından ayrı olarak ilde vali ve ilçede kaymakama hukuka aykırı gördüğü
meclis kararı aleyhine yargı merciine başvurma yetkisi verilmektedir. Yeni
getirilen sistem ile belediyeler üzerinde uygulanan önemli vesayet
uygulamalarından birisi olan meclis kararlarının mülki idare amirlerince
onayından vazgeçilmekte sadece bu kararların anılan makamlara gönderilmesi
öngörülmektedir.
Madde ile getirilen bir başka yenilik de meclis kararlarının
özetlerinin toplantıyı izleyen en geç yedi gün içinde halka duyurulmasıdır.
Kararların halka duyurulması yoluyla ülkemizde eksikliği hissedilen kamuoyu
denetiminin etkinleştirilmesi ve halkın yönetime katılmasının özendirilmesi
amaçlanmaktadır.
Madde 24.- İhtisas komisyonları yeniden düzenlenerek bir
taraftan toplumsal birikimin belediyelerimize yansıtılması, diğer taraftan
katılımın artırılması ve bu komisyonların etkililiğini sağlayacak bir yapıya
kavuşturulması amaçlanmıştır. İhtisas komisyonları yoluyla kararların
tartışılarak alınması, kararların mecliste görüşülmeden önce komisyonlarda
olgunlaştırılması ve ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınması
sağlanmaktadır.
Komisyonların bu Tasarıda belirtilen aylık en fazla çalışma
süreleri saklı kalmak üzere ne kadar süre için kurulacağı meclis tarafından
tayin edilecek ancak bu süre bir yılı aşamayacaktır. Dolayısıyla en fazla bir
yılda komisyon üyelerinin seçimi yenilenecek ve komisyonun varlığının devam
edip etmeyeceğine meclis tarafından karar verilecektir.
Ülkemizde imara ilişkin sorunların önem ve önceliğini
koruduğu gözönünde bulundurularak nüfusu 10.000'in üzerindeki belediyelerde imar komisyonlarının kurulması
zorunlu hale getirilmektedir. Diğer komisyonların çalışma süreleri meclisin
toplantı süresiyle sınırlı olmasına rağmen aynı düşünceyle imar komisyonunun
çalışmaları süreye tâbi tutulmamış ve havale edilen işlerin, bir ay içinde
sonuçlandırması öngörülerek işlerin aylarca sürüncemede kalmasının önlenmesi
hedeflenmiştir. Ayrıca, komisyonların etkin ve verimli çalışmalarını temin için
uzman kişilerden de faydalanma imkânı
getirilerek kararların daha sağlıklı olarak alınması amaçlanmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarının çalışma
sisteminde olduğu gibi ihtisas komisyonlarının görev alanına giren işlerin
ilgili komisyonda görüşüldükten sonra belediye meclisinde karara bağlanması
sistemi getirilmek suretiyle meclis üyelerinin kararlara etkin bir şekilde
katılımı da sağlanmaktadır.
Meclis kararlarında olduğu gibi komisyon raporlarının halka
duyurulması ve isteyenlere belediye meclisince tespit edilecek bedel
karşılığında verilmesi öngörülerek
halkın denetimi amaçlanmaktadır.
Madde 25.- Bu Kanun ile getirilen en önemli yeniliklerden
biri de nüfusu 10.000'in üzerindeki belediyelerde, bir önceki yıl gelir ve
giderleri ile bunlara ilişkin hesap ve işlemlerin denetimini yapmak üzere
denetim komisyonu kurulmasıdır. Böylece, meclis üyelerinin özel idare işleriyle
ilgili olarak daha iyi bilgi edinmeleri ve bunun sonucunda elde edilen
verilerle meclisin bilgi edinme ve denetim yollarının daha etkili bir şekilde
işletilmesi de mümkün olabilecektir.
Komisyon belediye binası içinde belediye başkanı tarafından
tayin edilen yerde çalışır ve çalışmalarında uzman kişi ve kuruluşlardan
yararlanabileceği gibi kamu kuruluşları personelinden de faydalanabilir.
Maddedeki düzenlemeye göre Komisyon çalışmalarını 45 gün
içinde tamamlayacak ve raporunu belediye meclis başkanlığına sunacaktır.
Maddede ayrıca komisyon çalışmalarında faydalanılan
personele ödenecek ücret düzenlenmektedir.
Madde 26.- Belediye meclisinin, faaliyet raporunu
değerlendirme, denetim komisyonu, soru, genel görüşme ve gensoru yoluyla bilgi edinme ve denetim yetkisini
kullanmasının şartları düzenlenmiş ve faaliyet raporunun reddedilmesi durumunda
uygulanacak prosedür belirlenmiştir.
Madde 27.- Belediye başkanı ve meclis üyelerinin
kendileriyle veya ikinci derece dahil kan ve kayın hısımlarıyla ilgili işlerin
görüşüldüğü meclis toplantılarına katılamayacakları hüküm altına alınmak
suretiyle meclis kararlarının objektif ve tarafsız bir şekilde alınmasına imkân
sağlanmaktadır.
Madde 28.- Belediye başkanı ve belediye meclis üyelerinin,
görevleri süresince ve görevlerinin sona ermesinden itibaren üç yıl süreyle
belediye ve bağlı kuruluşlarından doğrudan veya dolaylı olarak iş alamaması,
belediye nezdinde komisyonculuk ve temsilcilik yapamaması hükme bağlanarak
nüfuz istismarının önlenmesi amaçlanmaktadır.
Madde 29.- Belediye meclisi üyeliğinin sona erme halleri
düzenlenmektedir.
Madde 30.- Bu Tasarı ile getirilen yeniliklerden biri de
belediye meclisinin feshini gerektiren sebeplerin sınırlandırılmasıdır. Böylece
serbest seçimle oluşan belediye meclislerine rahat çalışma ortamının
sağlanmasına öncelik verilmiştir.
Madde 31.- Belediye meclisinin herhangi bir sebeple görevini
yapamaz duruma gelmesi hâlinde; yedek üyelerin getirilmesinden sonra meclis üye
tam sayısının yarıdan aşağı düşmesi, Danıştay tarafından feshi veya meclis
toplantılarının ertelenmesi, İçişleri Bakanı tarafından geçici olarak görevden
uzaklaştırılması hallerinde, meclis çalışabilir duruma gelinceye veya yeni
meclis seçimi yapılıncaya kadar, meclis görevinin belediye encümeni tarafından
yürütülmesi öngörülmek suretiyle belediye hizmetlerinin kesintisiz olarak
sürdürülmesine imkân sağlanmaktadır.
Madde 32.- Belediyenin karar organı olarak önemli görev ve
sorumluluklar verilen belediye meclisinin üyelerine, belediye başkanı ödeneğine
bağlı olarak meclis tarafından belirlenecek miktarda huzur hakkı verilmesi
imkânı getirilmektedir. Ayrıca meclis üyelerinin hastalık izinleri ve mazeret
izinleri konusu açıklığa kavuşturulmaktadır.
Madde 33.- Belediye encümeni, Kanunda öngörülen belediye
teşkilât yapısına uygun olarak yeniden düzenlenmektedir. Belediye encümeni
maddede belirtilen sayılarda seçilmiş meclis üyesi ile belediyenin atanmış
amirlerinden oluşacaktır. Encümen üye sayısı
il belediyelerinde ve nüfusu 100.000'in üzerindeki belediyelerde, yedi,
diğer belediyelerde beş kişiden oluşacaktır. Meclis üyelerine yedek
öngörülmemiş olup boşalma meydana geldiği takdirde meclisçe yeni üye seçimi
yapılacaktır. Daire amirlerinin izin, hastalık veya başka göreve atanma sebebiyle boşalma olduğu
takdirde bu süre içinde yerlerine vekilleri bakacaktır. Yeni düzenlemeyle
encümen idarî bir organ olarak düzenlenmekte; encümenin uzmanlık niteliği
güçlendirilerek yürütmeye ilişkin daha dinamik bir karar alma mekanizması
öngörülmektedir. Ayrıca, belediye meclisince seçilmiş üyelerin de encümene
katılması sağlanarak katılım ilkesinin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Madde 34.- Encümenin görev ve yetkileri yeniden düzenlenerek
yürütme organı olma niteliği daha netleştirilmekte ve belediye meclisine ilişkin hükümlerle tutarlılık içinde, 1580 sayılı Kanunla öngörülen meclis yerine karar alma yetkisi tümüyle kaldırılmaktadır. Sonuç olarak karar organı olan meclis ile yürütme organı olan encümen arasındaki ayırım netleştirilmiştir.
Madde 35.- Encümenin haftada birden az olmamak üzere önceden
belirlenen gün ve saatte toplanması, belediye başkanının acil durumlarda encümeni toplantıya
çağırması, encümenin üye tam sayısının çoğunluğuyla toplanması ve katılanların
çoğunluğuyla karar alması, çekimser oy kullanılamaması, encümen gündeminin
hazırlanması ve encümende belediye başkanı tarafından havale edilmeyen
konuların görüşülememesi gibi hususlar düzenlenmiştir. Ayrıca, encümene havale
edilen konuların bir hafta içinde
görüşülerek karara bağlanması zorunluluğu getirilerek sorunların sürüncemede
bırakılması önlenmektedir.
Maddede ayrıca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca belediye encümeninin ihale komisyonu
olarak yapacağı toplantılarda da bu hükmün geçerli olacağı yani çoğunlukla
toplanacağı öngörülmektedir.
Madde 36.- Encümen üyelerinin ödenekleri katsayı sistemine
bağlanarak düzenlenmektedir. Böylece, ödenekler konusunda da bir standart
sağlanmaktadır.
Madde 37.- Belediye idaresinin başı olarak belediye
başkanının hukukî statüsü
tanımlanmaktadır. Belediye başkanlarının profesyonel spor kulüplerinde
başkanlık veya yöneticilik yapması da engellenmek suretiyle sadece başkanlık
görevine yoğunlaşmaları amaçlanmaktadır.
Madde 38.- Belediye başkanının görev ve yetkileri, Tasarı
ile öngörülen diğer hükümlere uygun olarak ayrıntılı şekilde yeniden
düzenlenmektedir.
Madde 39.- Belediye başkanlarının ödenekleri konusundaki
belirsizlik giderilerek başkan ödeneği, belediyelerin nüfus gruplarına göre
katsayı sistemine bağlanarak başkanlar için günün şartlarına uygun adil ve
dengeli bir ücret sistemi kurulmaktadır.
Ayrıca, belediye başkanının hastalık nedeniyle veya görevli
ve izinli ayrılışlarında ödeneğinin ödenmesi ile sosyal haklarına açıklık getirilmektedir.
Madde 40 .- Belediye başkanının izin, hastalık veya başka
bir sebeple görev başında bulunmadığı hallerde, belediye başkan vekilinin
seçilmesi, yetkileri ve başkan vekili ödeneği düzenlenmektedir.
Madde 41.- Yeni kamu yönetimi anlayışı doğrultusunda
belediyelerimizde stratejik yönetim uygulanmasına geçilmesi, stratejik
planların seçimlerden hemen sonra yapılması ile gelecek yönelimli ve
hizmetlerin sonucuna odaklı bir yönetim anlayışının oluşturulması
öngörülmektedir.
Stratejik yönetimle kentlerin geleceğinin altyapı, ulaşım,
çevre gibi temel hizmetler açısından
uzun vadeli olarak planlanması ve
çalışma programlarının bu planlara göre yapılması öngörülmektedir.
Stratejik planların, beldede bulunan üniversitelerin, meslek
odalarının ve konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri de alınarak
hazırlanması, böylece kentlerimizin geleceği hakkında halkımızın da söz sahibi
olması imkânı getirilmektedir.
Madde 42.- Hizmetlerin aksamadan hızlı, verimli ve
etkili yürütülmesi amacıyla yetki devri
uygulaması kamu yönetiminde vazgeçilmez bir yöntemdir. Madde ile belediye
başkanlarının, yetkilerinden uygun gördüklerini başkan yardımcılarına ve diğer
yöneticilere devretmesine imkân tanınmaktadır.
Madde 43.- Madde ile belediye başkanı ve yakınlarının, belediye ile ihtilaflı olduğu durumlarda, belediye adına başkana karşı dava açılması ve bu davada belediyenin temsil edilmesine ilişkin hususlar düzenlenmektedir. Anayasa Mahkemesince iptal edilen 5272 sayılı Belediye kanunundan önce yürürlükte olan 1580 sayılı Kanunun önemli bir eksiği olan belediyenin kendi başkanına veya yakınlarına karşı temsili konusundaki belirsizlik ve bunun neden olduğu sakıncalar ortadan kaldırılmaktadır.
Madde 44.- Belediye başkanlığı görevinin sona ermesiyle
bunun nedenlerine ilişkin hususlar ve bu durumda uygulanacak usul
düzenlenmektedir.
Madde 45.- Belediye başkanlığının herhangi bir sebeple
boşalması, tutuklanma ve görevden uzaklaştırma hallerinde, meclisin başkan veya
başkan vekili seçmesi ve bunun usulü düzenlenmektedir.
Başkan veya başkan vekili seçimine ilişkin olarak en fazla
dört tur oylama yapılması ve dördüncü turun sonunda başkanın seçilmesini temin
edecek, mecliste kilitlenme ve gruplaşmayı önleyerek uzlaşmayı teşvik edecek
bir seçim sistemi öngörülmektedir.
Ayrıca, belediye başkanı veya başkan vekili seçiminin en geç
on beş gün içinde tamamlanması zorunlu hale getirilerek seçim yapılamadığı
takdirde belediye meclisinin kendisine kanunla verilen görevleri yapmamasına
ilişkin hükümlerin uygulanması öngörülerek başkan veya başkan vekili seçiminin
bir an önce yapılması amaçlanmaktadır.
Madde 46.- Madde ile belediye başkanlığının herhangi bir
sebeple boşalması ve belediye meclisinin yeni belediye başkanını veya başkan
vekilini seçememesi durumunda belediye başkanlığına, seçim yapılıncaya kadar
büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali
tarafından görevlendirme yapılması öngörülmektedir. Belediye başkanlığına
görevlendirileceklerin ilgili kanunla getirilen belediye başkanı seçilme
yeterliğini taşıması gerektiği de ayrıca hükme bağlanmaktadır.
Madde 47.- Maddeyle mahallî idarelerin organlarının veya bu
organların üyelerinin görevden uzaklaştırılması konusunda Anayasada öngörülen
şartlara uygun ve ayrıntılı bir düzenleme getirilmektedir. Görevden
uzaklaştırma işleminin iki ayda bir gözden geçirilmesi ve devamında kamu yararı
bakımından fayda görülmeyen görevden uzaklaştırma tedbirinin sona erdirilmesi
zorunlu hale getirilmektedir.
Görevden uzaklaştırma tedbirinin sona erdirilmesi hususunda,
İçişleri Bakanına tanınan takdir yetkisi sınırlandırılarak objektif esaslara
bağlanmaktadır. Yapılacak soruşturma veya kovuşturma sonunda görevden
uzaklaştırılan belediye organları veya bu organların üyeleri hakkında;
kovuşturma açılmaması, kamu davasının düşmesi veya beraat kararı verilmesi,
davanın genel af ile ortadan kaldırılması veya görevden düşürülmeyi
gerektirmeyen bir suçla mahkûm olunması halinde görevden uzaklaştırma
tedbirinin kaldırılması zorunlu hale getirilmek suretiyle keyfi uygulamaların
da önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Ülkemizin de kabul ettiği Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartına uygunluğu sağlamak ve mahallî idarelerin özerkliğini korumak maksadıyla
merkezî idareye tanınan görevden uzaklaştırma yetkisinin uygulanma şartları ve
devamı süresince uyulması gereken kurallar da bu madde ile düzenlenmektedir.
Bunlara ilave olarak, memurlarda olduğu gibi görevden
uzaklaştırılan belediye başkanına, görevine iade edilinceye kadar, almakta
olduğu aylık ödeneğin üçte ikisinin ödenmesi ve diğer sosyal hak ve
yardımlardan faydalanması hüküm altına alınmıştır.
Madde 48.- Belediyeler için ihtiyaçlara göre değişebilen
esnek bir teşkilât yapısı öngörülerek mahallî hizmetlerin etkili, verimli,
hızlı, saydam ve vatandaş ihtiyaçlarına odaklı bir şekilde sunulması
düşünülmüştür.
Madde ile belediye teşkilâtının; beldenin nüfusu, fizikî ve
coğrafî yapısı, ekonomik, sosyal ve kültürel özellikleri ile norm kadro ilke ve
standartlarına uygun olarak kurulması öngörülmektedir. Yazı işleri, malî
hizmetler, fen işleri ve zabıta birimlerinin her belediyede zorunlu olarak
kurulması; sağlık, itfaiye, imar, insan kaynakları ve hukuk işleri birimleri
ile ihtiyaç duyulan diğer birimlerin belediye meclisinin kararı ile kurulmasına
imkân tanınmaktadır.
Ayrıca, kurulmuş birimlerin kaldırılması veya başka bir
birim ile birleştirilmesi hususunda belediye meclislerine yetki verilerek esnek
ve gelişmeye açık bir teşkilât yapısının oluşturulabilmesi öngörülmektedir.
Madde 49.- Belediyelerde ve bağlı kuruluşlarında personel istihdamı kurallara bağlanarak norm
kadroya göre yapılması öngörülmektedir. Norm kadro ilke ve standartları ise
İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından müştereken
belirlenecektir. Belediyelerin görevli ve yetkili olduğu hizmetlerin memurlar,
diğer kamu görevleri ve işçiler eliyle yürütülmesi; kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurların, kendilerinin ve kurumlarının muvafakatiyle
belediyede uzun süreli olarak görevlendirilmesi imkânı getirilmektedir.
Belediyede, norm kadroya uygun olarak uzmanlık gerektiren
çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, sosyal ve ekonomi, kültür ve sanat,
bilişim ve iletişim, planlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık
alanlarında tabip, uzman tabip, veteriner, avukat, mühendis, çözümleyici ve
programcı, ebe, hemşire, teknisyen, tekniker ve benzeri uzman ve teknik
elemanların sözleşmeli olarak çalıştırılmasına imkân sağlanmaktadır. Bunlara
ödenecek ücret miktarı, yılları bütçe kanunlarında belirlenecek ücret tavanını
aşmamak üzere, İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenen sınırlar içerisinde
belediye meclisi tarafından kararlaştırılacaktır. Bu şekilde çalıştırılacaklara
her ne ad altında olursa olsun sözleşme ücreti dışında herhangi bir ödeme
yapılamayacak ve ücret mahiyetinde aynî ya da nakdi menfaat temin
edilemeyecektir.
Belediyeler ayrıca avukat, mimar, mühendis ve veteriner
kadrosu bulunmayan veya işlerin azlığı nedeniyle bu unvanlarda kadrolu personel
istihdamına ihtiyaç duyulmayan durumlarda, tam zamanlı sözleşmeli personelden
ayrı olarak bu hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, haftanın ya da ayın belirli
gün veya saatlerinde kısmî zamanlı olarak sözleşme ile serbest uzman
çalıştırılabileceklerdir. Bunlara ödenecek ücret, dördüncü fıkraya göre
sözleşmeli personel için belirlenen brüt ücretin yarısını aşmamak ve
çalıştırılacak süre ile orantılı olmak üzere, belediye meclisi kararı ile
tespit edilecektir. Kadrolu personel veya tam zamanlı sözleşmeli personel çalıştırıldığı durumlarda bu uygulama yapılamayacaktır.
Yıllık toplam personel giderleri toplamının, gerçekleşen en
son yıl bütçe gelirlerine oranlanması ve bu miktarın her yıl yeniden değerleme
katsayısı oranında artırılması sonucu bulunacak miktarın nüfusu on binin
altında olan belediyelerde % 40'ını diğerlerinde ise % 30'unu aşmaması ilkesi
benimsenerek personel giderlerinin artışının önlenmesi amaçlanmıştır.
Meclis üyeleri arasından başkan yardımcılığı kadrolarına
görevlendirme yapma uygulaması da yeniden düzenlenerek devam ettirilmektedir.
Madde ile ayrıca, sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlar
hariç olmak üzere, belediye çalışanlarına, başarı durumlarına göre yılda iki
defa ikramiye verilmesine imkân sağlayan bir hüküm getirilerek
belediyelerimizde nitelikli personel çalıştırılmasının özendirilebileceği
düşünülmüştür.
Madde 50.- Tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin
personeli, taşınır ve taşınmazları, hak, alacak, borç ve yükümlülüklerinin ne
olacağı düzenlenmektedir.
Madde 51.-
Beldelerde, belediyelerce sunulan mahallî hizmetlere ilişkin olarak esenlik,
sağlık, huzur ve düzeni sağlamak, belediye karar organlarınca alınan kararları,
emirleri ve yasakları uygulamak üzere belediye zabıtası kurulması öngörülmektedir.
Doğaldır ki belediye zabıtasına tanınan yetkiler genel asayiş ve güvenliğe
ilişkin olarak alınacak tedbirleri kapsamamaktadır.
Zabıta hizmetlerinin kesintisiz olarak yürütülmesi ve bu çalışmalar için fazla mesai ücreti
ödenmesi öngörülmektedir.
Zabıta teşkilâtının görev ve yetkileri, memurluğa alınması
için taşımaları gereken nitelikler, alacakları meslek içi eğitim, görevde
yükselme, meslekten çıkarılma, giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı olarak
kullanacakları aletler ile itfaiye teşkilâtında hizmet gereklerine göre
oluşturulacak birimlerin, İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenmesi öngörülmektedir
Madde 52.- İtfaiye hizmetlerinin kesintisiz olarak
yürütülmesi ve bu çalışmalar için fazla mesai ücreti ödenmesi öngörülmektedir.
İtfaiye çalışanlarının; görev ve yetkileri, memurluğa
alınması için taşımaları gereken nitelikler, alacakları meslek içi eğitim,
görevde yükselme, meslekten çıkarılma, giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı
olarak kullanacakları aletler ile itfaiye teşkilâtında hizmet gereklerine göre
oluşturulacak birimlerin, İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenmesi öngörülmektedir.
Madde 53.- Deprem, su baskını, yangın ve diğer benzeri doğal
afetlerden korunmak veya bunların zararlarını azaltmak konusunda merkezî
idarenin tek başına yeterli olamayacağı
kabul edilmelidir. Nitekim 17.8.1999 tarihinde meydana gelen Marmara
Depremi mahallî idarelerimizin acil durum yönetim kapasitelerinin artırılması
ve özel idarelerle birlikte belediyelerimize yeni sorumluluklar verilmesi
gereğini açıkça ortaya koymuştur. Bu düşüncelerden hareketle belediyelerin afet ve acil durum planlarını
yapması, bu amaçla bütçelerine ödenek koyması, gerekli ekip ve donanımı
hazırlaması ve personelini eğitmesi zorunlu hale getirilmektedir. Madde ile
belediyelerin görev alanı dışında meydana gelen afetlere yardım ve destek
sağlaması da hükme bağlanmıştır.
Madde 54.- Yeni kamu yönetimi
anlayışına uygun olarak, halen uygulanmakta olan ve işleyiş itibariyle etkinliği kalmayan denetim sistemi ve
teknikleri değiştirilerek denetim yeniden düzenlenmektedir.
Öngörülen yeni denetim sistemi ile idarenin ve çalışanların
hatalarını bulma yönünde yoğunlaşan denetim anlayışına son verilmektedir.
Yapılacak denetim faaliyetleri ile muhtemel hata alanları tespit edilerek
belediye yönetimi ve çalışanlar hata yapmadan önce eğitilecek ve uyarılacaktır.
Denetim daha çok gelecek yönelimli ve hizmetlerin yürütülmesindeki süreçlerin
kontrolü şeklinde olacaktır.
Denetim faaliyetlerinde öngörülen ikinci amaç ise,
faaliyetlerin ve sonuçlarının mevzuata, kurumsal strateji ve başarı
ölçütleriyle hedeflere; ulusal politika ve standartlara uygunluk açısından
değerlendirilmesi ve raporlanmasıdır.
Denetim raporlarının kamuoyuna açıklanması öngörülerek
meclis ve kamuoyu denetimi etkin hale
getirilmektedir.
Madde 55.- Denetimin kapsam ve türlerini düzenleyen bu madde
ile denetimin kapsamı iş ve işlemlerin hukuka uygunluğu, malî kontrol ve
performans ölçümü olarak belirlenmektedir. Bu üç unsuru içeren denetim, iç
denetim ve dış denetim olarak yapılacaktır.
İç denetim, belediye başkanı veya görevlendireceği iç
denetçiler; dış denetim, Sayıştay tarafından yapılacaktır. Malî iş ve işlemler
üzerinde İçişleri Bakanlığınca uygulanan mevcut denetim kaldırılmaktadır.
Dış denetimin ikinci boyutu olan malî işlemler dışında kalan
diğer idarî işlemler ise idarenin bütünlüğü ve hukuka uygunluk açısından
İçişleri Bakanlığı tarafından denetlenecektir.
Denetim sonuçlarının etkin bir şekilde takibini sağlamak için denetim raporlarının
meclise sunulması ve kamuoyuna açıklanması sistemi getirilmektedir.
Madde 56.- Belediyelerde uygulanan bir başka denetim sistemi
de faaliyet raporları yoluyla yapılan denetimdir. Faaliyet raporlarının
hazırlanması ve içeriği 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 41
inci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre faaliyet raporu;
stratejik plan ve performans hedeflerine göre yürütülen faaliyetleri,
belirlenmiş performans ölçütlerine göre hedef ve gerçekleşme durumu ile meydana
gelen sapmaların nedenlerini açıklayacak şekilde hazırlanacaktır.
Hazırlanan faaliyet raporu mart ayı toplantısında belediye
başkanı tarafından meclise sunulur. Raporun bir örneği İçişleri Bakanlığına
gönderilir ve kamuoyuna da açıklanır.
Madde 57.- Tasarı ile getirilen yeni bir denetim ve kontrol
yöntemi de müdahale sistemidir. Halen merkezî idare tarafından yürütülen ve
çıkarılacak kanunlarla belediyelere devredilecek olan hizmetlerle diğer
belediye hizmetlerinin ciddi bir şekilde aksatıldığı ve bu aksamanın halkın
sağlık, huzur ve esenliğini hayati derecede olumsuz etkilediğinin ilgili
bakanlığın talebi üzerine yetkili hukuk hâkimince tespit edilmesi durumunda
İçişleri Bakanlığına aşağıda belirtilen müdahale yetkisi verilmektedir.
İçişleri Bakanlığı aksatılan hizmetin özelliğine göre makul bir süre vererek
aksamanın giderilmesini ilgili belediyeden isteyecektir. Verilen bu süreye
rağmen herhangi bir olumlu gelişme sağlanamadığı takdirde Bakanlık, belediyenin
bulunduğu ilin valisini görevlendirerek aksayan hizmetin görülmesini isteyecek,
vali öncelikle belediyenin ve ihtiyaca göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarının
imkânlarını kullanarak aksamayı ortadan kaldıracaktır.
Bu düzenlemenin amacı, mahallî hizmetlerde meydana
gelebilecek aksamalardan dolayı halkın hayatının zorlaşmasını önlemek, kamu
hizmetlerinin kesintisiz sunumunu sağlamak, hizmetlerde meydana gelecek
aksamalar sebebiyle, merkezî idarenin harekete geçebilmesine imkân vermektir.
Diğer taraftan müdahale, hizmetlerde meydana gelen aksamanın halkın sağlık,
huzur ve esenliğini hayati ölçüde olumsuz etkilediğinin yetkili mahkemece
tespit edilmesi şartına bağlanarak merkezî hükümetin siyasi sebeplerle
belediyelere müdahalesi önlenmektedir.
Madde 58.- Denetimin yapılması ve faaliyet raporunun
hazırlanmasında bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ve diğer kanunlarda öngörülen hükümlerin uygulanacağı
belirtilerek ilgili kanunlara atıf yapılmaktadır.
Madde 59.- Bu Tasarı ile birlikte mahallî idarelerin yetkili
ve görevli oldukları kamu hizmetlerinde önemli artışlar olmaktadır, Bu nedenle,
Anayasanın 127 nci maddesi ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 9 uncu
maddesinde getirilen ilkelere uygun olarak belediyelere sorumlulukları ile
orantılı gelir sağlayacak kaynaklar sayılmaktadır.
Bu maddede sayılan gelir kaynaklarının oran ve miktarları
ise ilgili kanunlarda ayrıntılı olarak düzenlenmektedir.
Madde 60.- Madde ile belediyenin giderleri tespit edilmekte
ve gider çeşitleri ayrıntılı olarak sayılmaktadır. Yapılan düzenleme ile idarî
ve malî özerkliği zedelemeyecek derecede esneklik sağlanmaktadır.
Madde 61.- Belediye bütçesi, stratejik plana, performans
planına, orta ve uzun vadeli hedeflere
uygun olarak hazırlanan ve belediye hizmetleri için gerekli ödeneklerin tahsis
edildiği yerleri gösteren önemli bir belgedir. Ayrıca, bütçe, belediyelerde
meclis denetimini sağlama yollarından birisidir. Bütçenin görüşülmesi ve kabulü
aşamasında meclis belediye yönetimini
denetleme imkânı bulmaktadır.
Madde ile, belediye bütçesi buna uygun olarak
düzenlenmektedir
Madde 62.- Belediyenin bir yıllık faaliyetlerini ve her bir faaliyet için ne kadar ödenek tahsis edildiğini gösteren bütçe, belediye başkanı tarafından stratejik planlara uygun olarak hazırlanacak, encümen ve mecliste görüşülerek kabul edilecektir. 1580 sayılı Belediye Kanununda bütçenin kesinleşmesi için öngörülen kaymakam ve valinin onayına ise bu maddede yer verilmemektedir.
Madde 63.- Belediyelerdeki harcama yetkisinin kullanım
şartları yeniden düzenlenerek hizmetlerin daha etkili, verimli ve hızlı sunumu
için bu harcama yetkisinin diğer üst yöneticilere devredilmesi imkânı
getirilmektedir.
Madde 64.- Kesin hesabın görüşülmesi ve karara bağlanmasının
usul ve esasları belirtilmiştir.
Madde 65.- Belediyelerde bütçe ve muhasebe sistemlerinin
düzenlenmesine ilişkin usul ve esasların daha ayrıntılı bir şekilde açıklanmasını
temin maksadıyla İçişleri Bakanlığına
yönetmelik çıkarma yetkisi verilmektedir.
Madde 66.- Doğal afet, meclisin feshi ve yenisinin
seçilememesi gibi sebeplerle bütçe yapılamaz veya yapılmasına rağmen
kesinleşmezse, belediye hizmetlerinin aksamaması için geçen yıl bütçesinin
devamına imkân tanınmaktadır.
Madde 67.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa uygun
olarak birden fazla yıla sarkan park, bahçe ve havuz bakımı; araç kiralama,
temizlik ve yemek hizmetleri; bilgisayar, faks, fotokopi gibi teknolojik
ürünlerin bakım ve onarımı gibi işlerde, süresi ilk mahallî idareler genel
seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere gelecek yıllara yaygın
yüklenme imkânı getirilerek hizmetlerin etkili, verimli ve ekonomik olarak
sunulması imkânı getirilmektedir.
Madde 68.- Borçlanma ve tahvil ihracı günümüzde
belediyelerin önemli gelir kaynaklarından biri haline gelmiştir. Demokratik
gelişmeler ve refah artışı belediyelerin yapmakla görevli oldukları hizmetlerin
miktar, nitelik ve niceliğinde önemli değişikliklere yol açmıştır.
Belediyeler artan hizmet taleplerini vergi ve benzeri malî
yükümlülükler koyarak karşılayamadığından kimi zaman borçlanma zorunlu hale
gelmektedir. Diğer taraftan temel alt yapı hizmetleri gibi büyük projeleri
mevcut kaynaklarla gerçekleştirmek imkânsız olup bunun uzun vadeli kredilerle
gerçekleştirilmesi yoluna gidilmektedir.
Ancak, belediyelerin borçlanması ve bu borçların geri
ödemesinin ulusal ekonomi üzerinde yaratacağı etkiler ve ülkemizin uluslararası
piyasalardaki itibarı da dikkate alınarak borçlanmanın bazı sınırlamalara tâbi
tutulmasında zorunluluk görülmektedir. Bu tür sınırlamalara çağdaş
demokrasilerde de yaygın olarak başvurulmaktadır.
Bu madde ile, belediyelerin dış borçlanması ve tahvil ihracı
sadece yatırım programında yer alan projelerle sınırlandırılmakta; iç
borçlanmaya karar verme yetkisi bütçe gelirine bağlanarak bütçe gelirinin %
10'una kadar olan iç borçlanmaların
meclis kararı, % 10'un üzerindeki borçlanmaların ise meclis üye tam sayısının
salt çoğunluğuyla vereceği kararın İçişleri Bakanlığı onayı ile yapılması
öngörülmektedir.
Belediye ve bağlı kuruluşlarının iç ve dış borç stokunun ana
para ve faiz tutarı, en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının Vergi Usul
Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranında artırımı sonucu bulunacak
miktarı aşması durumunda, yeni borçlanmaya izin verilmemektedir. Bu oran,
büyükşehir belediyelerinde birbuçuk kat olarak uygulanacaktır.
Madde 69.- Madde ile belediyelerin düzenli kentleşmeyi
sağlamak, beldenin konut, sanayi ve ticaret alanı ihtiyacını karşılamak
amacıyla imarlı ve alt yapılı arsalar üretmesine; toplu konut yapmasına,
satmasına ve bu amaçlarla arazi satın almasına ve kamulaştırmasına imkân
tanınmaktadır.
Ayrıca, belediyelerin üretilen arsaları bireylere ve
kooperatiflere satması veya takas etmesi, bu amaçla kamu kurum ve kuruluşları
ve bankalarla işbirliği yapması, işletme kurması, kurulmuş veya kurulacak yapı
ortaklıklarına katılması, üretilen arsa ve konutların satışı hususlarında önemli
düzenlemeler getirilmektedir.
Madde 70.- Madde ile bir taraftan belediyelerin hizmetlerini
daha etkili, verimli ve ekonomik şartlarda sunmasına ve kaynak yaratmalarına
yardımcı olmak amacıyla sermaye ortaklığı kurmasına izin verilmekte; diğer
taraftan kurulacak ortaklığın belediyenin
görev alanıyla ilgili olması şartı getirilerek şirket kuruluşunun disiplin altına alınması ve belediyelerin
haksız rekabete yol açmalarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Doğal olarak, madde hükmü gereğince belediyelerin kurdukları
veya ortak oldukları şirketlerden, belediyenin görev alanıyla ilgili olmayan
şirketleri tasfiye etmesi veya ortaklıktan çekilmesi gerekecektir.
Madde 71.- Belediyelerin özelliği bulunan su, toplu taşıma
hizmetleri, toplu konut uygulaması gibi özel gelir ve gideri bulunan
hizmetleri, İçişleri Bakanlığının izniyle bütçe içinde işletme kurmak suretiyle
yapmasına imkân getirilmektedir.
Madde 72.- Belediyeler ile merkezî idare kuruluşları
arasındaki alacak borç ilişkileri,
genellikle merkezî idare lehine düzenlenmiştir. Merkezî idare
belediyelere olan borçları için faiz ödemediği halde, belediyelerden olan
alacakları için yüksek oranlarda faiz almaktadır. Bu uygulama mahallî
hizmetlerin aksamasına ve haksızlığa sebep olmaktadır.
Yaşanan bu sorunu kısmen de olsa çözmek amacıyla takas ve
mahsup sistemi getirilerek mahallî idarelerin uğradığı mağduriyet
önlenmektedir. Ayrıca, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslarının
düzenleneceği yönetmeliğin hazırlanmasında İçişleri Bakanlığının olumlu
görüşünün alınması zorunluluğu getirilmektedir.
Madde 73.- Sağlıksız ve hızlı kentleşme ülkemizin önemli
sorunlarının başında gelmektedir. Kentlerimiz özellikle ülkemizin batı
bölgelerinde aşırı şekilde büyümüş, fakat buna uygun sosyal imkânlarla
donatılamamıştır. Büyük kentlerde trafik, hava kirliliği, yetersiz konut,
çarpık yapılaşma, alt yapı hizmetleri ve benzeri sorunlar acilen çözüm
beklemektedir.
Bu düşünceden hareketle büyükşehir belediyeleri ve nüfusu
50.000'in üzerindeki belediyelerin kentin gelişimine uygun konut alanları,
ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar oluşturmak; kentin
tarihi ve kültürel dokusunu korumak ve restore etmek amacıyla kentsel gelişim
alanları ilan etme ve uygulayabilmelerine imkân vermek kaçınılmaz hale
gelmiştir. Madde bu amaçla düzenlenmiştir.
Kentsel gelişim projesi ilan edilecek yerin belediye veya
belediye mücavir alan sınırları içinde bulunması ve en az 50.000 metrekare
olması öngörülmektedir. Ayrıca, bu alanların, imar görmemiş alanlardan seçilmesi
esas olmakla birlikte imar görmüş alanlarda da belirli şartlar dahilinde
uygulanma imkânı bulunmaktadır.
Kentsel gelişim projesi uygulamalarının sürüncemede
kalmaması için uygulama ile ilgili olarak açılacak davaların, mahkemelerde
öncelikle görüşülmesi ve karara bağlanması öngörülmektedir.
Madde 74.- Uluslararası gelişmeler ve ülkemizin Avrupa
Birliği perspektifi ile birlikte belediyelerimizin uluslararası
teşekküllere üye olması ve yabancı ülke
belediyeleriyle ortak proje gerçekleştirebilmeleri için yeni açılımlarda
bulunmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Özellikle ülke sınırları dışına taşan bazı
çevre sorunlarının çözümü, sınır ötesi işbirliğini ve ortak projelerin
uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle belediyelerin uluslararası
teşekkül ve organizasyonlara katılması veya kurucu üye olmasında uygulanan
prosedür basitleştirilerek İçişleri Bakanlığının iznine bağlanmaktadır.
Belediyelerin yürüteceği uluslararası ilişkilerin, ülkenin ulusal dış
politikası ile uyumunu sağlamak açısından izin zorunluluğu getirilmektedir.
Madde 75.- Belediye hizmetlerinin etkili, verimli, ekonomik,
hızlı ve uyum içerisinde yürütülebilmesi için belediyelerin diğer mahallî
idareler ve merkezî idare kuruluşları ile ortak proje gerçekleştirebilmesi ve
bu amaçla kaynak aktarımında bulunma;
bina, tesis, araç ve personel tahsis etme; süresi yirmi beş yılı geçmemek üzere
taşınmaz mal tahsis etme imkânı getirilmektedir.
Madde 76.- Kentte yaşayanlar arasında hemşehrilik bilinci, kent vizyonunun geliştirilmesi, kent hak ve hukukunun
korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve
dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata
geçirebilmek amacıyla sivil bir danışma forum ve danışma mekanizması
oluşturulmasının yararlı olacağı düşünülmüştür. Kent konseylerinin sivil bir yapı olma niteliği konusunda gösterilen
titizlik nedeniyle maddede ayrıntılı düzenlemeden kaçınılmış ve genel ilkeler
konulmuştur.
Madde 77.- Maddede sayılan değişik sosyal hizmetlerin
yapılmasında dayanışma ve katılım; hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve
verimliliğin sağlanması amacıyla gönüllü kişilerin bu hizmetlere katılmasına
ilişkin mekanizmaların oluşturulması ve buna ilişkin hususların İçişleri
Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmektedir.
Madde 78.- Belediyeler halen yazışmalarını valilik ve
kaymakamlıklar aracılığıyla yürütmekte, bu durum gereksiz zaman kaybına ve
hizmet sunumunda gecikmelere yol açmaktadır. Madde ile belediyelerin bütün kamu
kurum ve kuruluşlarıyla doğrudan
yazışma yapmasına imkân sağlanarak hizmetlere hız kazandırılabilecektir.
Madde 79.- Belediye sınırları içerisinde bulunan ve diğer
kişi ve kurumların tasarrufu altında bulunmayan yerler belediyelerin
tasarrufuna bırakılmak suretiyle mahallî hizmetlerin sunumunda kolaylık
sağlamaktadır. Ancak, maddede sayılan yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla
getirilen hükümler saklı tutulmaktadır.
Madde 80.- Şehirlerarası yolcu taşıma hizmetlerinin
başlangıç noktası olan ve ülkemizin sosyal hayatında önemli bir yeri bulunan
otobüs terminallerinin yapılması, işletilmesi ve şehiriçi toplu taşıma ile
uyumlu bir şekilde yürütülmesi hizmetleri de belediyelerin sorumluluğuna
verilmektedir. Gerçek ve tüzel kişilerin şehirlerarası özel otobüs terminali
kurması ve işletmesinin yanında
ayrıca, her türlü akaryakıt ile
sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG)
istasyonlarına nazım imar ve uygulama imar plânına uygun olmak kaydıyla
belediye tarafından izin verilecektir. Bu yetki büyükşehir belediyesi bulunan
yerlerde sadece büyükşehir belediyelerince kullanılacaktır.
Madde 81.- Madde ile cadde, sokak, park, tesis ve benzeri
yerlere ad verilmesi veya adlarının değiştirilmesiyle amblem, flama ve
benzerlerinin belirlenmesi yetkisi belediyelere verilmektedir. Ancak, bu
yetkinin kullanılması sınırsız olmayıp, konulacak isimlerin genel ahlâka, Türk
kültürüne ve Devletin takip ettiği dış politikaya uygun olarak kullanılması
gerektiği açıktır. Diğer taraftan bu ad veya sembollerin konjonktüre veya
başkanlara bağlı olarak sık sık değiştirilmesini de hoş karşılamak mümkün
değildir. Bu nedenle değişiklik gerektiren meclis kararlarında ağırlıklı
çoğunluk aranması ve ayrıca mülki idare amirinin onayının alınması da madde ile
hüküm altına alınmıştır.
Madde 82.- Avukatlık ücretinin dağıtılmasına ilişkin
düzenlemeler getirilmektedir.
Madde 83.- Kanunda öngörülen parasal miktarların her yıl
enflasyon oranında artmasını sağlamak ve para cezalarının zaman içerisinde etkisini
yitirmesini önlemek amacıyla, bu miktarların, Vergi Usul Kanununa göre
belirlenecek yeniden değerleme katsayısı oranında artırılması imkânı
getirilmektedir.
Madde 84.- Bu Tasarı ile belediyelere verilen yetkilerin
etkili bir şekilde kullanımını temin, hizmetlerin halkın ihtiyaç ve taleplerine
uygun olarak sunumunu sağlama, görev ve yetki uyuşmazlıklarını önleme amacıyla
maddede sayılan kanunların, bu Kanuna aykırı hükümlerinin sadece belediyenin
sorumlu olduğu görev ve hizmetlerle sınırlı olmak kaydıyla belediyeler bakımından uygulanmayacağı hüküm
altına alınmaktadır. Eğer bir konu hem Belediye Kanununda hem de diğer kanunlarda
düzenlenmiş ise belediyelerin sorumlu olduğu görev ve hizmetlerin bu idareler
tarafından yapılması hakkında bu Kanun hükümleri uygulanacaktır. Başka kurum ve
alanlar bakımından ise diğer kanun hükümlerinin uygulanmasına devam
edilecektir.
Madde 85 .- Maddenin (a) bendiyle belediye başkanları ve encümen Emekli Sandığı ile ilişkileri
düzenlenmekte ve bu amaçla 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda değişiklik yapılmaktadır.
(b) bendiyle 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanunuyla yapılan yeni düzenlemede
belediye ve il özel idarelerinin 237 sayılı Taşıt Kanunu kapsamında olup olmadıkları tartışmasına son vermek ve bu
idarelerin taşıt alımlarının bu Kanun kapsamında olduğunun açıkça belirtilmesi
amaçlanmaktadır. Bu idareler bakımından da Bakanlar Kurulu kararı yerine kendi
meclislerinin kararı yeterli görülmektedir.
(c) bendiyle ise belediye kurulduktan sonra mahalli idareler
genel seçimlerini beklemeden seçim yapılabilmesi için 18.1.1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 29 uncu maddesinin
birinci fıkrasının mülga (d) bendi yeniden düzenlenmektedir.
(d) bendiyle 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun çeşitli maddelerinde değişiklik yapılmakta ve bazı ibareler yürürlükten kaldırılmaktadır.
(e) bendiyle 22.2.2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanununda değişiklik yapılmaktadır.
(f) bendiyle 7.12.2004 tarihli ve 5272 sayılı Belediye Kanunu yürürlükten kaldırılmaktadır. 5272 sayılı Belediye Kanunu Anayasa Mahkemesinin 18.1.2005 tarihli ve E.2004/118, K.2005/8 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve bu kararın Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren 6 ay süre verilmiştir. Söz konusu karar 13 Nisan 2005 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış olup 6 aylık süre de bu tarihten itibaren başlayacaktır. 5272 sayılı Kanun bu süre içinde yürürlükte kalacaktır. Ancak
bu tasarının bu süre sonundan önce kanunlaşma ihtimali yüksek olduğundan o tarihte yürürlükte bulunan 5272 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılması gerekmektedir.
(g) bendiyle 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 38 inci maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır.
(h) bendiyle 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 4 üncü maddesinin altıncı fıkrasında değişiklik yapılarak işyeri açma ve çalışma ruhsatının organize sanayi bölge idaresi tarafından verilmesi ve bu ruhsata ilişkin harcın da OSB tarafından tahsil edilerek ilgili belediye veya il özel idaresi hesabına yatırılması öngörülmektedir.
Madde 86.- Belediye başkanlarının emekliliklerinde
alacakları makam ve temsil tazminatları düzenlenmekte ve bu amaçla 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ilgili maddesine fıkra eklenmektedir.
Geçici Madde 1.- Madde ile bu Kanunun 49 uncu maddesinde,
personel giderleriyle ilgili olarak öngörülen sınırlar ve oranlar
tutturuluncaya kadar, yeni personel alımı İçişleri Bakanlığının iznine bağlanmaktadır.
Geçici Madde 2.- Anayasa Mahkemesince şekil yönünden iptal edilen 5272 sayılı Kanunla belediyeler, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamından çıkarılmış ve kadro ihdas, iptal ve değişiklikleri belediye meclislerine bırakılmış bulunmaktadır. Ancak madde ile norm kadro sisteminin belediyelerde uygulamasına başlayıncaya kadar, kadro ihdas ve iptal yetkisinin Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü üzerine İçişleri Bakanlığının onayına bağlanması öngörülmektedir.
Diğer taraftan norm
kadro ilke ve standartlarının İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı
tarafından müştereken belirlenip belediyelerde uygulamasına geçilinceye kadar belediyelerin Bakanlar
Kurulunca ihdas edilmiş mevcut kadroları norm kadro olarak kabul edilip buna
göre işlem tesis edilecektir.
Geçici Madde 3.- Madde ile il, ilçe ve büyükşehir ilk kademe
belediyeleri hariç olmak üzere son genel nüfus sayımı sonuçlarına göre, nüfusu
2.000'in altında olan belediyelerin tüzel kişiliklerinin ilk genel mahallî
idareler seçimlerinin yapıldığı tarihte sona ererek aynı adla köye dönüşmesi ve
seçimlerin bu yerlerin yeni durumlarına göre yapılması ile bu belediyelerin
tüzel kişiliklerinin kaldırılmasından sonra yürütülecek işlemler hükme
bağlanmaktadır.
Geçici Madde 4.- Bu Kanunun yayımından sonra yapılacak ilk
stratejik planın süresi düzenlenmektedir.
Geçici Madde 5.- Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile
sermayesinin yüzde ellisinden fazlası belediyelere ait şirketlerin, 31.12.2004
tarihi itibarı ile kamu kurum ve kuruluşlarından olan kamu ve özel hukuka tâbi
alacaklarının takas ve mahsubu düzenlenmektedir.
Madde 87.- Yürürlük maddesidir.
Madde 88.- Yürütme maddesidir.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Belediye Kanununa ve Büyükşehir
Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanuna Birer Bend Eklenmesine Dair Kanun teklifim, gerekçesi
ile birlikte ilişikte sunulmuştur.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Atilla Başoğlu
Adana
GEREKÇE
Ülkemizdeki yerel yönetimler, kendilerine
tahsil etme yetkisi verilerek elde ettikleri gelirler dışında; ayrıca genel
bütçe vergi gelirlerinden de pay verilmek sureti ile merkezi yönetim tarafından
tahsis edilen gelirlere sahiptir. Ancak söz konusu gelirleri belediyelerimizin,
yurttaşlarımıza sunulması gereken hizmetin gerçekleştirilmesi açısından
yetersiz kalmakta, birçok belediyeler de hizmetlerin artırılması amacıyla
borçlanma yoluyla gelir elde etmeye yönelmektedirler.
Başlangıçta gelirlerinin artması ve
dolayısıyla icraatlarının da artmasına yol açan bu gelir artırma yöntemi
zamanla belediyelerimizin malî durumlarının içinden çıkılmaz bir hale gelmesine
sebep olmaktadır.Önemli olan yalnızca hizmetin sunulması değil, aynı zamanda
hizmetin devam ettirilmesidir. Kanun teklifimiz belediyelerimizin söz edildiği
şekilde malî güçlüklere düşmesini önlemeyi ve onların yurttaşlarımıza
sunacakları hizmetlerin istikrarlı bir şekilde artmasını sağlamayı
amaçlamaktadır.
ADANA MİLLETVEKİLİ ATİLLA BAŞOĞLU’NUN TEKLİFİ
BELEDİYE KANUNUNA VE
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNİN YÖNETİMİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN
DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜ
HAKKINDA
KANUNA BİRER BEND EKLENMESİNE DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.- 3.4.1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 123 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına 5 inci bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bend eklenmiştir.
6- Bütçe yılı için öngörülen borçlanma
miktarının, önceki yıllardaki enflasyon oranlarını da dikkate alarak,
belediyenin son beş yıllık bütçelerinin ortalamasının 3 mislini aşan kısmını
tenkis eder.
MADDE2.- 27.6.1984 tarihli ve 3030 sayılı
Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 20 nci maddesinin 5 inci fıkrasına (e)
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bend eklenmiştir.
f) Bütçe yılı için öngörülen borçlanma
miktarının, önceki yıllardaki enflasyon oranlarını da dikkate alarak,
belediyenin son beş yıllık bütçelerinin ortalamalarının 3 mislini aşan kısmını
tenkis etmeye,
Yürütme
MADDE 3.- Bu Kanunu Bakanlar Kurulu
yürütür.
Yürürlük
MADDE4.- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunlarına Birer Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile gerekçesi ekte sunulmuştur.
Gereğini arz ederiz.
|
Kemal Anadol |
Haluk Koç |
Ali Topuz |
|
İzmir |
Samsun |
İstanbul |
|
Ali Arslan |
R. Kerim Özkan |
Feridun Baloğlu |
|
Muğla |
Burdur |
Antalya |
|
Vezir Akdemir |
Muharrem Kılıç |
Harun Akın |
|
İzmir |
Malatya |
Zonguldak |
|
Türkan Miçooğulları |
Mehmet Küçükaşık |
Feridun Ayvazoğlu |
|
İzmir |
Bursa |
Çorum |
|
Erol Tınastepe |
Orhan Eraslan |
Mehmet Neşşar |
|
Erzincan |
Niğde |
Denizli |
|
Halil Ünlütepe |
Gürol Ergin |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
Afyonkarahisar |
Muğla |
İstanbul |
|
Ali Oksal |
Uğur Aksöz |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
|
Mersin |
Adana |
Antalya |
|
Hakkı Ülkü |
Nadir Saraç |
Nurettin Sözen |
|
İzmir |
Zonguldak |
Sivas |
|
Ahmet Yılmazkaya |
Mustafa Yılmaz |
Sıdıka Sarıbekir |
|
Gaziantep |
Gaziantep |
İstanbul |
|
N. Gaye Erbatur |
Kemal Sağ |
Mustafa Özyurt |
|
Adana |
Adana |
Bursa |
|
Mustafa Gazalcı |
Atila Emek |
Atilla Kart |
|
Denizli |
Antalya |
Konya |
|
İzzet Çetin |
Yakup Kepenek |
Mehmet Işık |
|
Kocaeli |
Ankara |
Giresun |
|
Mehmet Semerci |
M. Mesut Özakcan |
|
|
Aydın |
Aydın |
|
|
|
|
|
GENEL GEREKÇE
24.12.2004 tarihli ve 5272 sayılı Belediye Kanununun 86 ncı maddesiyle 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesine, üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkra ile; Sandık tarafından emekli aylığı bağlanan büyükşehir, il, ilçe ve diğer belediye başkanlarına makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenmesi öngörülmüştür.
Yapılan bu düzenleme;
Emekli Sandığınca emekli aylığı bağlanan belediye başkanları ile diğer sosyal
güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı bağlanan belediye başkanları arasında
adil olmayan bir farklılık doğmasına yol açmıştır. Böyle bir düzenleme eşitlik
ilkesi ile de bağdaşmamaktadır.
Eşitlik ilkesi, Anayasa
Mahkemesinin çok sayıdaki kararıyla aynı doğrultuda yorumlanmıştır. Bu
kararlarda genellikle değinildiği gibi yasa önünde eşitlik, ancak niteliklerde
benzerlik ve yasaların getirdiği kurallara uyarlık oranında söz konusu
olabilir. Kimi yurttaşların başka bir kurala bağlı tutulmaları, haklı bir
nedene dayanmakta ise; böyle bir durumda kanun önünde eşitlik ilkesine ters
düşüldüğünden söz edilemez. Eşitlik her yönüyle aynı hukuki durumda bulunanlar
arasında söz konusudur. Burada, makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil
veya görev tazminatı ödenmesinin nedeni, belediye başkanı olmalarındandır. Bu
nedenle, aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşu hangisi olursa olsun
büyükşehir, il, ilçe ve diğer belediye başkanı olarak her yönüyle aynı hukuki,
durumdadırlar, söz konusu tazminatların ödenmesinde farklı bir durumun
yaratılmasının hiçbir haklı nedeni bulunmamaktadır.
Çeşitli sosyal güvenlik
kuruluşlarından emekli ve yaşlılık aylığı alan belediye başkanları arasındaki
eşitlik ilkesine aykırı ve adil olmayan farkın giderilmesi ve öte yandan
fedakar, özverili çalışmalarda bulunmuş, görevlerini yaparken belde halkının
sağlık, sıhhat ve selametini düşünmekten başka hiçbir endişesi olmamış belediye
başkanlarının durumlarının düzeltilmesi amacıyla işbu yasa teklifi
hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1.- Mevcut hükümde;
büyükşehir belediye başkanlarına 7 000, il belediye başkanlarına 6 000, ilçe
belediye başkanlarına 3 000, diğer belediye başkanlarına 1 500 gösterge rakamı
üzerinden, bu maddede belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı,
buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenmesini öngörmektedir.
Yapılan değişiklikle,
ilçe belediye başkanlarının 3 000 olan gösterge rakamı 5 000’e, diğer belediye
başkanları için 1 500 olan gösterge rakamı 3 000’e çıkarılarak düzenlemenin
daha adil ve hakkaniyetli olması amaçlanmıştır.
Madde 2.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık aylığı alan belediye başkanlarına da, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Ek 68 inci maddesinde belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenmesi öngörülmüştür.
Madde 3.- 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa göre yaşlılık aylığı alan belediye başkanlarına da, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesinde belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya göre tazminatı ödenmesi öngörülmüştür.
Madde 4.- Yürürlük
maddesidir.
Madde 5.- Yürütme
maddesidir.
İZMİR MİLLETVEKİLİ KEMAL ANADOL İLE 37 MİLLETVEKİLİNİN TEKLİFİ
5434 SAYILI TÜRKİYE
CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE 506 SAYILI SOSYAL
SİGORTALAR KANUNU İLE 1479 SAYILI ESNAF VE SANATKARLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ
ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNLARINA BİRER EK MADDE EKLENMESİ HAKKINDA
KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1.- 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesine, üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere 24.12.2004 tarihli ve 5272 sayılı Kanunla eklenen fıkra aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Sandıkça emekli aylığı
bağlanan büyükşehir belediye başkanlarına 7 000, il belediye başkanlarına 6
000, ilçe belediye başkanlarına 5 000, diğer belediye başkanlarına 3 000
gösterge rakamı üzerinden, bu maddede belirtilen usul ve esaslar dahilinde
makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenir. Bu
tazminatlar ilgililere ödendikçe iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden
tahsil olunur. Birinci fıkrada öngörülen iki yıllık sürenin hesabında iştirâkçi
olup olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı
dikkate alınır.
MADDE 2.- 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa aşağıdaki Ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE.- Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanan büyükşehir belediye başkanlarına 7 000, il belediye başkanlarına 6 000, ilçe belediye başkanlarına 5 000, diğer belediye başkanlarına 3 000 gösterge rakamı üzerinden, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesinde belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenir. Ek 68 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen iki yıllık sürenin hesabında sigortalı olup olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı dikkate alınır.”
MADDE 3.- 2.9.1971 tarih
ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununa aşağıdaki Ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE.- Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanan büyükşehir belediye başkanlarına 7 000, il belediye başkanlarına 6 000, ilçe belediye başkanlarına 5 000, diğer belediye başkanlarına 3 000 gösterge rakamı üzerinden, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesinde belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenir. Ek 68 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen iki yıllık sürenin hesabında sigortalı olup olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı dikkate alınır.”
MADDE 4.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
Türkiye
BüyükMillet Meclisi
Plan ve Bütçe
Komisyonu 14.6.2005
Esas No.: 1/1038,
2/272, 2/482
Karar No.: 41
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak
Bakanlar Kurulunca 30.5.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça 31.5.2005 tarihinde tali komisyon olarak
İçişleri Komisyonu ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna, esas komisyon olarak da
Komisyonumuza havale edilen 1/1038 esas numaralı "Belediye Kanunu
Tasarısı", Komisyonumuzun 7.6.2005
ve 8.6.2005 tarihlerinde, Hükümeti temsilen İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile
İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı,
Devlet Personel Başkanlığı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve Türkiye Belediyeler
Birliği, temsilcilerinin de katılımlarıyla yapmış olduğu 57 ve 58 inci birleşimlerde, Komisyonumuz portföyünde bulunan 2/272 ve 2/482
esas numaralı kanun tekliflerinin sözkonusu Tasarı ile ilgili olmaları
nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 35 inci maddesine göre birleştirilerek görüşülmesine ve
görüşmelere Tasarı üzerinden devam edilmesine karar verilmesi suretiyle
incelenip, görüşülmüştür.
Bilindiği gibi, belediyelerin kuruluş ve görevlerini düzenleyen temel kanun olan 1580 sayılı Kanunun hazırlandığı 1930'lu yıllardan günümüze geçen süreçte belediyeleri yeni bir temelde ele alan ve bu çerçevede mahalli müşterek hizmetleri yeni bir anlayışla düzenleyen yasal çalışmalar son iki yıldır devam etmektedir.
5215 sayılı Belediye Kanunu 9.7.2004 tarihinde kabul edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından 5215 sayılı Kanunun 3, 14 ve geçici 4 üncü maddeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmiştir. Sadece yayımlanması uygun bulunmayan maddelerin görüşülüp kabul edilmesi ile 5272 sayılı Belediye Kanunu
24.12.2004 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Müteakiben 5272 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesi'nin, 18.1.2005 tarihli ve
Esas: 2004/118, Karar: 2005/8 sayılı kararıyla şekil yönünden iptal
edilmiştir. Anayasa Mahkemesi sözkonusu kararında, iptal hükmünün doğuracağı
hukuksal boşluğu kamu düzenini tehdit ve kamu yararını ihlal edici nitelikte
gördüğünden iptal kararının, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe gireceğini belirtmiştir. Sözkonusu karar 13.4.2005 tarihinde Resmi
Gazete'de yayımlanmıştır.
Bu çerçevede, Kanunun uygulamada ortaya
çıkan aksaklıkları da gözönünde bulundurularak Belediye Kanunu Tasarısı
hazırlanmıştır.
Tasarı
ile 5272 sayılı Kanundan farklı olarak;
- Belde halkına daha sağlıklı ve huzurlu
bir ortam hazırlamak için, belediyelere, gayri sıhhi işyerlerini, eğlence
yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini, kentin
belirli yerlerinde veya kayıt dışında toplama
yetkisi verilmesinin,
- Büyükşehir belediyelerine tanınmış olan;
servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücretlerini, durak
yerleri ile park yerlerini tespit etmek ve işletmek veya kiraya vermek gibi
ulaşım ve trafiğe ilişkin yetkilerin diğer belediyelere de verilmesinin,
- Devlet mallarının işgalinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun tahliye yetkisi veren hükmünün belediye malları için de getirilmesinin,
- Belediye encümeninin ihale komisyonu
olarak yapacağı toplantılarda eksiksiz toplanma zorunluluğu kaldırılarak, salt
çoğunlukla toplanabileceğinin,
- Nüfusu 100.000'in üzerindeki
belediyelerde encümeni üye sayısının 9'dan, 7'ye, diğer belediyelerde ise
7'den, 5'e düşürülmesinin,
- Belediyelerin bağlı kuruluşlarının da
norm kadrolarının belediye meclis kararıyla belirlenmesinin,
- Sözleşmeli personelin alacağı ücretin
Bakanlar Kurulu yerine, Bütçe Kanununda belirlenen sınırı aşmamak üzere İçişleri
Bakanlığınca tespit edilmesinin,
- Avukat, mimar, mühendis ve veteriner
kadrosu bulunmayan veya işlerin azlığı nedeniyle bu unvanlarda kadrolu personel
istihdamına ihtiyaç duyulmayan belediyelerde kısmi zamanlı sözleşmeli personel
çalıştırılmasına imkân tanınmasının,
- Seçim dönemini aşmayacak şekilde
personel istihdamına ilişkin hükmün kaldırılmasının,
- Zabıta ve itfaiye teşkilatının kesintisiz çalışması sağlanarak, buradaki personelin çalışma süresi ve saatlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde belediye tarafından düzenlenmesinin,
- Belediyenin mali işlemler dışında kalan
diğer idari işlemlerinin, idarenin bütünlüğüne ve kalkınma planı ve
stratejilerine uygunluğu yerine hukuka uygunluğu açısından İçişleri Bakanlığı
tarafından denetlenmesinin,
- Nüfusu 2000'in altında olan
belediyelerin tüzel kişiliklerinin kaldırılmasının ilk mahalli genel seçimde
uygulanacak şekilde değiştirilmesinin,
- Belediye ve il özel idareleri ile
bunlara bağlı kuruluşlarda taşıt alımında Bakanlar Kurulu izninin kaldırılarak,
il genel meclisi ve belediye meclisi kararının yeterli olmasının,
- Yeni belediye kurulması durumunda,
mahalli genel seçimler beklenmeksizin seçim yapılabilmesinin,
- Organize Sanayi Bölgelerinde işyeri açma
ve çalışma ruhsatının verilmesi sırasında ilgili harçların Organize Sanayi
Bölgesi tarafından tahsil edilerek ilgili belediye veya il özel idaresi
hesabına yatırılmasının,
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Komisyonumuzda, Tasarının geneli üzerinde
yapılan müzakerelerde;
- Belediyelerin tüzelkişiliklerinin
kaldırılmasında sadece nüfus ölçütünün esas alınmasının uygun olmadığı, tarihi,
kültürel gerekçelerle bir belediyeye sahip olması gereken yerleşim yerlerinin
de bulunduğu,
-
Nüfus ölçeği birbirinden çok farklı olan belediyelerin aynı kanuna tabi olmaması gerektiği,
kademelendirilmiş şekilde belediyelere farklı düzenlemeler yapılmasının uygun
olacağı,
-
2009 yılında hüküm doğuracak nüfusu 2000' in altına düşen belediyelerin
kapatılmasına ilişkin düzenlemenin önemli motivasyon düşüşlerine yol açacağı,
- Hemşehri hukuku kavramının belde
halkının yönetime katılması, saydamlık, bilgi edinme hakkı ilkeleriyle hayata
geçebileceği, katılımcı mekanizmaların oluşturulması gerektiği, stratejik
planın hazırlanması, belediye meclisinin gündeminin belirlenmesi gibi
konularda, belde halkının görüşlerinin alınmasının demokrasinin gelişimi
açısından önemli olduğu,
- Belediye borçlanması konusunda yapılan
düzenlemelerin sözkonusu sınırlamalar çerçevesinde dahi önemli borçlanma
rakamlarına ulaşabileceği, Arjantin krizinin temel nedeninin yerel yönetimlerin
borçlanması olduğu,
- Belediye şirketlerinin herhangi bir izne
tabi olmaksızın kurulmasının ve denetimine ilişkin zayıflıkların bulunmasının
önemli maliyetler doğurabileceği,
- Personel istihdamına ilişkin
düzenlemelerin taşeronlaşmayı teşvik
edici nitelikte olduğu,
- Tasarının, 5272 sayılı Kanun üzerine ifade edilen Anayasaya aykırılığa ilişkin görüş ve eleştiriler dikkate alınmaksızın hazırlandığı, bazı
maddelerin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilme olasılığının yüksek
olduğu,
- Yerel yönetimlerin bütçelerinden
kalkınma ajanslarına yapılacak kesintilerin zaten mali açıdan zayıf olan
belediye ve il özel idarelerini daha da güçsüzleştireceği,
- Büyükşehirlere önemli yetkilerin
devredildiği, ilçe belediyelerinin özerkliklerinin zedelendiği,
Şeklindeki görüş ve eleştirileri müteakip
Hükümet adına yapılan tamamlayıcı açıklamalarda ise;
- Yerel yönetimler reform çalışmalarının
temelinde, etkin bir yönetim ve daha
fazla demokrasi düşüncesinin yatmakta olduğu, yerel yönetimlerin
demokratik, katılımcı ve saydam hale getirilmesinin değişen dünyanın da bir
gereği olduğu,
- Yerel halkın, mahalli ihtiyaçlarının
karşılanmasında daha fazla söz sahibi olmasının amaçlandığı, kamu hizmetlerinin
görülmesinde verimliliği, tasarrufu ve kamu yararını hedefleyen etkin yerel
yönetimlerin oluşturulması gerektiği,
- Ülkemizin ihtiyaç ve öncelikleri
gözönünde bulundurulduğunda, belediyelerin sosyal ve ekonomik kalkınmada daha
önemli bir noktaya taşınması gerektiğinin görüleceği,
- Hemşehri hukukunun yanısıra kent
konseylerinin yenilik olarak getirildiği, çalışma usul ve esaslarını belirleyen
yönetmelik çalışmalarının tamamlandığı, belediye hizmetlerinde gönüllülerin
çalıştırılmasına imkan verilmesinin katılımcılığın diğer bir boyutu olduğu,
- Belediyelerin borçlanması konusunda ilk
defa bu kadar sınırlayıcı bir düzenlemenin yapıldığı,
- Kalkınma ajanslarının belediyelere
önemli teknik destek sağlayacağı, işbirliği içinde yerel potansiyelin en iyi
şekilde değerlendirileceği,
- Büyükşehirlerin, daha önce ilçe
belediyelerinin yerine getirdiği altyapı hizmetlerini yapacağı, böylece mali
açıdan ilçe belediyelerinin üzerinde bulunan yüklerin hafiflemiş olacağı,
hizmetlerin yürütülmesi konusunda büyükşehir belediyelerinin planlama ve
koordinasyon yetkileriyle yönlendirici kararlar almasının önemli olduğu,
ifade edilmiştir.
Tasarının geneli üzerindeki görüşmeleri
müteakip, Tasarı ve gerekçesi Komisyonumuzca da benimsenerek maddeler
üzerindeki görüşmelere geçilmiştir.
Tasarının;
- 1, 2, 3 ve 4 üncü maddeleri; aynen,
- 5 inci maddesi; belde tanımının
belediyesi olan yerleşim yerini anlatması, maddede yeni kurulan bir belediyenin
sınır tespitinin sözkonusu olması, geçmişle ilişkili durum ifade edilmesi
nedenleriyle birinci fıkrası (a) bendinde yer alan "beldeye"
ibaresinin "o yerleşim yerine" olarak redaksiyona tabi tutulması
suretiyle,
- 6 ncı maddesi aynen;
- 7 nci maddesi; ikinci fıkrasında atıfta
bulunulan Kanunun tarihinin çıkarılarak redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 8 inci maddesi; uygulamada tereddüte yol
açmaması amacıyla, ikinci fıkrasında yer alan "ilçe ve ilk kademe belediye
meclislerinin" ibaresinin "ilçe veya ilk kademe belediye
meclisinin" olarak değiştirilmesi, Türkçe karşılığının kullanılmasını
teminen birinci, ikinci ve beşinci fıkralarında yer alan "iltihak"
kelimesinin redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 9 uncu maddesi; yapılacak
yardımların ayni nitelikte olacağına
açıklık getirilmesi amacıyla dördüncü
fıkrasında yer alan "bütçe imkanları ölçüsünde gerekli" ibaresinden
sonra gelmek üzere "ayni" ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi
tutulması suretiyle,
- 10 uncu maddesi; aynen,
- 11 inci maddesi; amacın daha iyi ifade edilmesini teminen
birinci fıkrasında yer alan "Belediye sınırı veya meskun sahası"
ibaresinin "Meskun sahası" olarak redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 12 nci maddesi; birinci fıkrasında yer alan
"4 üncü, 6 ncı, 7 nci, 8 inci" ibaresinin "4, 6, 7, 8"
olarak redaksiyona tabi tutulması
suretiyle,
- 13 üncü maddesi; aynen,
- 14 üncü maddesi; birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan "evlendirme" ibaresinin "nikah" olarak, (b) bendinde yer alan "spor
müsabakaları" ibaresinin "spor karşılaşmaları" olarak
redaksiyona tabi tutulması, belediyelerin gıda bankacılığı yapabilmelerine
imkan sağlanması amacıyla (b) bendinin sonuna "Gıda bankacılığı
yapabilir" hükmünün eklenmesi suretiyle,
- 15 inci maddesi; doğal gaz, su, atık su ve hizmet karşılığı alacakların tarh ve tahakkuk aşamalarının bulunmaması nedeniyle birinci fıkrası (d) bendinde yer alan "tarh, tahakkuk ve" ibaresinin çıkarılması, Türk Medeni Kanununa uyum sağlanması amacıyla (h) bendinde yer alan "belediye sınırları ve mücavir alanlar" ibaresinin "belediye ve mücavir alan sınırları" olarak, "taşınmaz malları" ibaresinin "taşınmazları" olarak redaksiyona tabi tutulması, özellikle kıyı belediyelerinde iskele hizmetlerinin verilebilmesini teminen (j) bendinde yer alan "yat limanı ve mezbaha" ibaresinin "mezbaha, ilgili mevzuata göre yat limanı ve iskele" olarak değiştirilmesi, uygulamada tereddüte yol açmaması amacıyla (o) bendinde yer alan "veya kent dışında" ibaresinin çıkarılması, küçük yerleşim yerlerinin de belirtilen hizmetlere katkıda bulunmasının sağlanması amacıyla dördüncü fıkrasında yer alan "50.000" ibaresinin "10.000" olarak değiştirilmesi suretiyle,
-
16 ncı maddesi; Türk Medeni Kanununa uyum sağlanması amacıyla "taşınmaz malları" ibaresinin "taşınmazları" olarak redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 17 nci maddesi; aynen,
-18 inci maddesi; aynı konuya ilişkin
diğer kanunlarla paralellik sağlanması amacıyla (e) bendinde yer alan
"yirmibeş" ibaresinin "otuz" olarak değiştirilmesi, hukuk
terminolojisiyle ifade edilebilmesini teminen (h) bendinde yer alan "anlaşma
ile tasfiyesine karar vermek" ibaresinin "sulh ile tasfiyesine, kabul
ve feragate karar vermek" olarak değiştirilmesi, kanunun sayı numarasının
eklenmesi amacıyla (i) bendinde yer alan "Türk Ticaret Kanununa"
ibaresinin önüne "6762 sayılı" ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi
tutulması suretiyle,
- 19 uncu maddesi; altıncı fıkrasında yer
alan "çalışma" ibaresinin "çalışması" olarak redaksiyona
tabi tutulması,
- 20, 21, 22 nci maddeleri; aynen,
- 23 üncü maddesi; hukuka aykırı olduğu
tespit edilen belediye meclisi kararlarına karşı mülki idare amirinin süre
sınırı olmaksızın idari yargıya başvurabilmesini teminen beşinci fıkrasında yer
alan "on gün içinde" ibaresinin çıkarılması suretiyle,
-
24, 25, 26 ve 27 nci maddeleri; aynen,
- 28 inci maddesi, "veya"
ibaresinin "ve" olarak redaksiyona tabi tutulması, belediye başkanı ve meclis üyelerinin
görevinin sona ermesinden itibaren, belediye ve bağlı kuruluşlarına karşı taahhüde
giremeyecekleri, komisyonculuk ve temsilcilik yapamayacakları sürenin
kısaltılması amacıyla "üç yıl" ibaresinin "iki yıl",
"iki yıl" ibaresinin “bir yıl” olarak değiştirilmesi suretiyle,
- 29 uncu maddesi; aynen,
- 30 uncu maddesi; hükmün daha iyi ifade
edilmesini teminen birinci fıkrasında yer alan "bildirisi" ibaresinin
"bildirimi", ikinci fıkrasında yer alan "bildiri"
ibaresinin "bildirim" olarak redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 31 inci maddesi; aynen,
- 32 nci maddesi; birinci fıkrasında yer
alan "20 nci, 24 üncü" ibaresinin "20, 24" olarak
redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 33, 34, 35, 36, 37 ve 38 inci maddeleri;
aynen,
- 39 uncu maddesi; belediye başkanlarının
özlük haklarında iyileştirme yapılması ve nüfusu az olan ve bu nedenle alt
grupta yer alan belediye başkanlarının alacağı aylık ödenek ile daha üst
kademeler arasındaki farkın azaltılarak uyumlaştırılması amacıyla birinci
fıkrası (a) bendinde yer alan "60.000" ibaresi "70.000",
(b) bendinde yer alan "70.000" ibaresi "80.000", (c )
bendinde yer alan "90.000" ibaresi "100.000", (d) bendinde yer alan "110.000" ibaresi
"115.000", (e) bendinde yer alan "130.000" ibaresi,
"135.000", (f) bendinde yer alan "150.000" ibaresi
"155.000" olarak değiştirilmesi, nüfusu küçük il merkezlerinde görev
yapan belediye başkanlarının maaşının temsil ettikleri statü ile uyumlaştırılması
amacıyla aynı fıkranın sonuna yeni bir cümlenin eklenmesi suretiyle,
- 40 ıncı maddesi; aynen,
- 41 inci maddesi; 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile paralellik sağlanması amacıyla birinci ve
dördüncü fıkralarında yer alan "performans planı" ibaresinin
"performans programı" olarak değiştirilesi ve bu değişiklik doğrultusunda
madde başlığının "Stratejik plan ve performans programı" olarak redaksiyona
tabi tutulması suretiyle,
- 42, 43, 44, 45, 46, 47 ve 48 inci
maddeleri; aynen,
- 49 uncu maddesi; belediyelerin
gereksinimi olabilecek teknik personelin temini amacıyla üçüncü fıkrasında yer
alan "uzman tabip" ibaresinden sonra gelmek üzere "kimyager,
şehir ve bölge plancısı" ibaresinin eklenmesi, aynı fıkrada personelin
seçim dönemi ile ilişkilendirilmeksizin yıllık sözleşme ile
çalıştırılabilmelerini teminen "süreleri seçim döneminin bitiminden
itibaren otuz günü geçmemek üzere," ibaresinin çıkarılması, altıncı
fıkrasında yer alan "Devlet Memurları Kanununun" ibaresinin önüne
"657 sayılı" ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi tutulması,
ödeneğin brüt olduğuna açıklık getirilmesini teminen yedinci fıkrasında yer
alan "ödeneğin" ibaresinin önüne "brüt" ibaresinin
eklenmesi, pozitif ayrımcılığın da bir
gereği olarak özürlü personel istihdamının istisna tutulmasını temin eden bir
hükmün eklenmesi suretiyle,
- 50 nci maddesi; birinci fıkrasında yer alan "8 inci ve
11 inci" ibaresinin "8 ve 11 inci" olarak redaksiyona tabi
tutulması suretiyle,
- 51 inci maddesi; yürürlükten kalkan Türk
Ceza Kanununda yer alan ifadenin değiştirilmesi amacıyla ikinci fıkrasında yer
alan "Devlet zabıtasına" ibaresinin "kolluk kuvvetlerine"
olarak, dördüncü fıkrasında "miktar" ibaresinin "tutar"
olarak redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 52 nci maddesi; ücretin tutar olarak
ifade edilmesi gerektiğinden ikinci fıkrasında
yer alan "miktar" ibaresinin "tutar" olarak
redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 53, 54, 55 inci maddeleri; aynen,
- 56 ncı maddesi; "Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanunu" ibaresinin önüne "5018 sayılı" ibaresinin
eklemesi, 41 inci maddede yapılan değişiklikle paralellik sağlanması amacıyla
"performans hedeflerine" ibaresinin "performans programına"
olarak redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 57 nci maddesi; aynen,
- 58 inci maddesi; “Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu” ibaresinin önüne "5018 sayılı" ibaresinin eklenerek
redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 59 ve 60 ıncı maddeleri; aynen,
- 61 inci maddesi; 41 inci maddede yapılan
değişiklikle paralellik sağlanması amacıyla "performans planına"
ibaresinin "performans programına" olarak redaksiyona tabi tutulması
suretiyle,
- 62 nci maddesi; birinci fıkrasında yer
alan "Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu" ibaresinden önce gelmek
üzere "5018 sayılı" ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi tutulması
suretiyle,
- 63, 64, 65, 66 ve 67 nci maddeleri;
aynen,
- 68 inci maddesi; ikinci fıkrasında yer
alan "Türk Ceza Kanununun" ibaresinin önüne "5237 sayılı"
ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 69, 70, 71 ve 72 nci maddeleri; aynen,
- 73 üncü maddesi; tüm belediyelerin
kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilmelerini teminen birinci
fıkrasında yer alan "Büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediyeleri
sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri ve il belediyeleri ile
nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyeler" ibaresinin "Belediye"
olarak değiştirilmesi suretiyle,
- 74 üncü maddesi; aynen,
- 75 inci maddesi; birinci fıkrası (d) bendinde yer alan "taşınmaz malları" ibaresinin "taşınmazları" olarak redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 76 ncı maddesi; üçüncü fıkrasının sonuna
kent konseyinin çalışma usul ve esaslarının bir yönetmelik ile düzenlenmesine
ilişkin hükmün eklenmesi suretiyle,
- 77, 78, 79, 80, 81 inci maddeleri;
aynen,
- 82 nci maddesi, vekalet ücreti alacak avukatların kapsamına açıklık getirilmesi amacıyla "kadroya bağlı olarak çalışan avukatlara" ibaresinin "avukatlara (49 uncu maddeye göre çalıştırılanlar dahil)" olarak değiştirilmesi ve 1389 sayılı Kanunun tarih numarasının çıkarılarak redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
-
83 ve 84 üncü maddeleri; aynen,
- 85 inci maddesi; kanun tekniğine uygunluk sağlanması amacıyla 86 ncı maddesi ile 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci maddesinde yapılan değişikliğin, (2) numaralı alt bent olarak maddeye taşınması, 5434 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde yapılan değişikliğin ise (1) numaralı alt bent olarak numaralandırılması, Anayasa Mahkemesi Kararı yürürlüğe girmediğinden madde çerçevesinde yer alan
"Anayasa Mahkemesince iptal edilen" ibaresinin çıkartılması, bu doğrultuda "yeniden düzenlenmiştir" ibaresinin "değiştirilmiştir" olarak değiştirilmesi, (b) bendinde Taşıt Kanununun 10 uncu maddesinde yapılan değişiklikte yanlış yazılan fıkra numarasının düzeltilmesini teminen "üçüncü" ibaresinin "ikinci" olarak değiştirilmesi ve eklenen cümlenin redaksiyona tabi tutulması, 15 inci maddede yapılan değişiklikle paralellik sağlanması amacıyla (d) bendinde yer alan "veya kent dışında" ibaresinin çıkarılması ve Büyükşehir Belediyesi Kanununda yapılan değişiklikler arasına, meclis kararlarına karşı idari yargıya
gidebilmedeki on günlük süre şartının kaldırılmasına yönelik değişikliğin
eklenmesi, (e) bendinde İl Özel İdaresi Kanununda yapılan değişiklikler arasına
kültür ve turizm hizmetlerinin il düzeyinde yürütülebilmesi için Kanunun 6 ncı
maddesinde yapılacak bir değişikliğin eklenmesi, aynı maddeye il özel idareleri
eliyle gördürülecek merkezi idare yatırımlarıyla ilgili bir fıkranın ilave
edilmesi ve bendin redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 86 ncı maddesi; içerdiği düzenlemenin 85
inci maddeye taşınması nedeniyle metinden çıkartılması suretiyle,
- Geçici 1 ve Geçici 2 nci maddeleri; aynen,
- Geçici 3 üncü maddesi; 5272 sayılı Belediye Kanunu ile nüfusu 2000'in altında olup birleşme işlemlerine prosedürlerinin devam edilebilmesini teminen yeniden düzenlenmesi suretiyle,
- Geçici 4 ve Geçici 5 inci maddeleri;
aynen,
- Yürürlük ve Yürütmeye ilişkin 87 ve 88
inci maddeleri; 86 ve 87 nci maddeleri olarak aynen,
kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere Yüksek Başkanlığınıza saygı ile arz olunur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
Sait Açba |
M. Altan Karapaşaoğlu |
Sabahattin Yıldız |
|
Afyonkarahisar |
Bursa |
Muş |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Halil Aydoğan |
Mehmet Zekai Özcan |
Osman Kaptan |
|
Afyonkarahisar |
Ankara |
Antalya |
|
|
|
(İmzada bulunamadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
A. Kemal Deveciler |
Ali Osman Sali |
Osman Nuri Filiz |
|
Balıkesir |
Balıkesir |
Denizli |
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Alaattin Büyükkaya |
A. Kemal Kumkumoğlu |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
(Ayrışık oy yazım ektedir) |
(Ayrışık oy ektedir) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
M. Mustafa Açıkalın |
Bülent Baratalı |
Fazıl Karaman |
|
İstanbul |
İzmir |
İzmir |
|
|
(Ayrışık oy ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Y. Selahattin Beyribey |
Mustafa Elitaş |
Taner Yıldız |
|
Kars |
Kayseri |
Kayseri |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mikail Arslan |
Muzaffer Baştopçu |
Hasan Fehmi Kinay |
|
Kırşehir |
Kocaeli |
Kütahya |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Muharrem Doğan |
Gürol Ergin |
O. Seyfi Terzibaşıoğlu |
|
Mardin |
Muğla |
Muğla |
|
|
(Ayrışık oy yazım ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Osman Seyfi |
Cemal Uysal |
Kazım Türkmen |
|
Nevşehir |
Ordu |
Ordu |
|
|
|
(Ayrışık oy ektedir) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
İmdat Sütlüoğlu |
Musa Uzunkaya |
Sabahattin Cevheri |
|
Rize |
Samsun |
Şanlıurfa |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
M. Ergun Dağcıoğlu |
Enis Tütüncü |
M. Akif Hamzaçebi |
|
Tokat |
Tekirdağ |
Trabzon |
|
|
(Ayrışık oy ektedir) |
(Ayrışık oy ektedir) |
|
|
|
|
AYRIŞIK OY
Hükümetin TBMM’nce kabul edilen ancak Sayın Cumhurbaşkanının bir kez daha görüşülmesi için meclise iade etmiş olması nedeniyle henüz yürürlüğe girmemiş olan Kamu Yönetimi Yasası ile birlikte yerel yönetimlere ilişkin yasal düzenlemeleri bir buçuk yılı aşkın bir zamandan beri kamuoyunun gündemindedir. Başta Anayasanın çok çeşitli maddelerine aykırı olması yanında diğer bazı düzenlemeleri nedeniyle tartışma yaratan bu düzenlemeler Sayın Cumhurbaşkanının iadesi kadar Anayasa Mahkemesinin iptal kararları üzerine de çok zaman yeniden TBMM’nce görüşülmüştür. Bu kapsamda Belediye Kanunu ilk olarak 09.07.2004 tarihinde 5215 sayı ile yasalaşmış ancak Sayın Cumhurbaşkanı bu yasayı bazı maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yeniden görüşülmesi için meclise iade etmişti. Aynı yasa bazı değişikliklerle bu defa 07.12.2004 tarihinde 5272 kanun numarası ile kabul edilmiştir. Ancak 5272 sayılı Yasa da
Anayasa Mahkemesinin 13.04.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 18.01.2005 tarih ve E.2004/118
K.2005/18 sayılı kararıyla şekil yönünden iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal edilenin yerine yeni bir yasal düzenleme yapılması için hükümete altı ay süre vermiş olması nedeniyle henüz yürürlüğe girmemiş olan iptal kararı karşısında yeni bir yasal düzenleme yapılması zorunluluğu görüşülen Tasarının hazırlanma gerekçesini oluşturmaktadır. Çok büyük ölçüde 5272 sayılı Yasanın esas alındığı bu Tasarıyla ilgili olarak 5272 sayılı Yasanın görüşülmesi sırasında sürmüş olduğumuz görüşlerimizin önemli bir kısmı geçerliliğini korumaktadır.
Görüşlerimiz aşağıdadır:
Ulusal sınırlar içerisinde yaşayan insanların
ortak nitelikteki gereksinimlerini karşılamak devletin temel görevidir. Bu
temel görevi gerçekleştirecek devleti dar ve geniş anlamda tanımlamak
mümkündür. Dar anlamda devlet, kamu tüzel kişilerinin yalnızca merkezi ve
siyasal nitelikte olanlarını kapsar. Yerel yönetimler bu kapsam içinde yer
almazlar. Geniş anlamı ile devlet, örgütlü kamu gücünün bütününü ya da kamu
tüzel kişilerinin hepsini içerir. Yerel yönetimler bu kapsam içinde ele
alınabilirler. Devleti diğer kurumlardan ayıran başlıca özellikleri ise
devletin en geniş hacimli örgütlenme biçimi olması, ileri düzeyde işbölümü
sonucu devletin faaliyetlerinin gerçekleşmesi ve tüm bunları yapabilecek erke
sahip olmasıdır. Devletin bu erki elinde bulundurması ise egemenlik kavramı ile
tanımını bulur.
Siyasal bir organizasyon olan devletin
merkezi idareyi kurmasının temelinde "herhangi bir ülkede yaşayan
insanların ortak nitelikteki iç ve dış güvenlik, adalet, toplumsal refah ve
kalkınmanın sağlanması, sosyal güvenliğin etkin bir biçimde gerçekleştirilmesi
gibi amaçlar yatar". Bu amaçların gerçekleştirilmesi için her ülkede
yönetim görevi ve sorumluluğu ile hizmetler, merkezi yönetim ve yerel yönetim
olmak üzere iki ayrı otorite ve örgüt arasında paylaştırılmıştır.
Yönetimler arası hizmet bölüşümü
deyiminden anlaşılması gereken kamusal ve yarı kamusal nitelikteki hizmetlerin
merkezi yönetim ve yerel yönetim birimleri arasındaki dağılımıdır. Yönetimler
arasında hizmetlerin görülebilmesi için neden ayırıma gidilmesi gerekir
sorusunun yanıtı ise; etkinlik, hizmette vatandaşa yakınlık, tarihi ve siyasal
nedenler ile açıklanmaktadır.
Bir hizmetin yerel nitelik taşıması için
genelde iki ölçüt öne sürülmektedir. Bunlardan birincisi, hizmette "ölçek
ekonomileri"dir. Yönetim birimi, ölçek ekonomilerini gerçekleştirmeye
olanak tanıyacak ölçüde büyük tutulmalıdır. Burada ölçek ekonomisi kavramı,
hizmette üretilen miktar arttıkça, birim hizmet maliyetinin düşmesi anlamında
kullanılmaktadır. Ölçek ekonomileri ile üretilen hizmetlerde birim maliyeti,
merkezi üretim sürecinde daha düşük olabilecektir.
İkinci kriter ise Hizmette vatandaşa
yakınlık ilkesi, bir hizmetin prensip olarak vatandaşa en yakın idari birim
tarafından yerine getirilmesini ve sadece bu birim tarafından ya hiç ya da
yeterince etkin bir biçimde yerini getirilmeyen hizmetlerin bir üst birim
tarafından üstlenilmesini gerektirmektedir. Hizmetin vatandaşa yakınlığından
hareketle en yakın idari birim tarafından yerine getirilmesi hususunda standart
yoktur. Çünkü hizmetlerin vatandaşa yakınlığı kadar ölçek sorununun da göz
önünde bulundurulması gerekmektedir. Hizmetin özelliğine göre en yakın idare
bazen köy, belediye olabilirken, bazen bölgesel, bazen de merkezi idare
olabilmektedir. Örneğin; elektrik, iç güvenlik ve benzeri faaliyetlerin daha
etkin, verimli ve kaliteli gerçekleştirilebilmesi için, bölgesel veya ülke
ölçeğinde örgütlenmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Üniter yapıya sahip olan Türkiye'de yerel
yönetimlerin yerine getirdiği hizmetler 5 ana grupta toplanabilir. Bunlar;
1. İmarla ilgili görevler (İmar planı,
inşaat ruhsatı, kaçak inşaatlarla mücadele, kamulaştırma vb.)
2. Kent hizmeti ile ilgili görevler (Çöp
toplama ve yok etme, toplu taşıma, itfaiye vb.)
3. Ekonomik nitelikli görevler (Hal ve
pazar, toplu konut, ekmek fabrikası, süpermarket vb.)
4. Sosyal ve kültürel hizmetler
(Sinema-konser salonu, spor tesisi, kütüphane, kurslar, kreş)
5. Kontrol ve denetim (Fiyat kontrolü,
inşaatların denetimi, gıda ve çevre sağlığı kontrolü, ceza uygulama vb.) dır.
Hizmetlerin sunumunda yönetimler arasında
kesin ayırımlara gitmek gerçekçi bir yaklaşım tarzı olmayabilir. Aynı hizmet
türü ile yerel ve merkezi yönetim farklı gerekçelerle ilgilenebilir. Örneğin
ilköğretim hizmetinden sağlanan faydanın bir kısmı yerel olarak kabul
edilebilir. Fakat bu, hizmetin yerel yönetimlerce sunulması için yeterli koşul
değildir. Ölçek ekonomileri ve eğitimin tüm ülkede eşit koşullarda sağlanması
gibi nedenler ile merkezi yönetimce sunulması istenebilir.
Yukarıda etraflıca açıklanan nedenlerle
merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında kesin ayrımlara gitmek gerçekçi
bir yaklaşım olmadığı için Anayasada merkezi idare, "kamu hizmetlerinin
gereklerine göre" genel yetkili kılınmıştır. Nitekim, Anayasanın
"Merkezi İdare" başlığını taşıyan 126 ncı maddesinde,
"Türkiye, merkezi idare kuruluşu
bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin
gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır.
(...)" denilmiştir.
Bu hükümden anlaşılacağı üzere, merkezi
idarenin kuruluşu esas olarak coğrafi bakımdan düzenlenmiş, fakat merkezi
idarenin üstleneceği kamu hizmetleri bakımından bir açıklık getirilmemiştir. Bu
konuda maddede yapılan belirleme sadece "kamu hizmetlerinin gereklerine
göre..." ifadesidir. Bunun anlamı ise açıktır yani merkezi idare genel
yetkilidir.
Merkezi idarenin görev ve yetkileri,
Anayasada belirlenen temel hak ve hürriyetlerden anlaşılmaktadır. Ancak,
Anayasada örgütlenme ile ilgili düzenlemede görevler ve hizmetler sayılarak
sınırlandırılmamıştır. Anayasanın 127 nci maddesinin beşinci fıkrasında
"Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin
bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin
sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi
karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari
vesayet yetkisine sahiptir" denilmek suretiyle merkezi yönetimin yetkileri
ayrıntıya varan bir titizlikle düzenlenirken merkezi yönetimin görev ve
hizmetleri şunlardır şeklinde hiç bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Merkezi yönetim ile mahalli idareler
arasındaki görev bölüşümü, bunlar arasındaki ilişkilerin niteliğini ve
yoğunluğunu belirleyen unsurların başında gelmesi açısından ayrı bir önem
taşımaktadır. Kamu görevlerinin değişik düzeydeki yönetim birimleri arasında
paylaştırılması, ülkelerin devlet felsefesine, geleneklerine ve
toplumsal-ekonomik yapılarına göre belirlenmektedir. Uzun mahalli idareler
geleneğine sahip ülkelerde, yerel birimlerin merkeze verilen, düzenleyici,
üretici, hizmet sunucu bir dizi görevi de üstlenmiş olduğu görülmektedir. Bu
nedenle merkez-yerel biçiminde, evrensel nitelikli ayrım yapmak olanaksızdır.
Daha fonksiyonel ölçütler olarak yerel nitelikli, yerel halka yönelik, yerel
katkıya elverişli, küçük ölçekli, daha verimli olarak yapılabilecek, mali
güçlerin olanak verdiği görevlerin, mahalli idarelere bırakılması gerektiği
söylenebilir.
Bu genel değerlendirmeden sonra Tasarının
katılmadığımız veya eksik bulduğumuz maddelerine ilişkin görüşlerimiz aşağıda
sıralanmıştır.
1. Tasarının en zayıf noktası, kaynak
paylaşımını sağlayacak mekanizmaları kurmamış olmasıdır. Kaynak paylaşımı ve
yerel yönetimlerin öz kaynaklara sahip olmasının sağlanması yalnızca
kaynakların etkin kullanımı açısından değil, bilinçli, hesap soran ve hizmet
bedelini ödemeye hazır birey ve sivil toplum yaratılması açısından da
önemlidir.
Tasarı ile birlikte mali paylaşım ve yerel
yönetimler gelir kanunu tasarılarının hazırlanmamış olması bir eksikliktir.
2. 5272 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin "Belde, köy veya bunların bazı kısımlarının meskûn sahaları arasında 5.000 metre ve altında mesafe bulunması, birleşmiş sayılmalarına yeterlidir." şeklindeki ikinci fıkrasının Tasarı'da
madde metninden çıkarılması yerindedir.
Ancak,
Tasarı'nın 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında da, "iltihak olunacak
belde sakinlerinin oylarına başvurulmadan" belde sınırlarında değişiklik
yapılması öngörülmüş ve bu fıkradaki düzenleme de buna göre yapılmıştır. Diğer
bir anlatımla katılımın gerçekleşmesinde, iltihak olunacak belde halkı (yerel
topluluk), tümüyle dışlanmıştır.
1988 yılında Türkiye tarafından imzalanan
"Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı" 1991 yılında bazı çekinceler
ile, 3723 sayılı Yasa ile onaylanmıştır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartı'nın Türkiye tarafından da benimsenen "Yerel Yönetim Sınırlarının
Korunması" başlığını taşıyan 5 inci maddesinde,
"Yerel yönetimlerin sınırlarında,
mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel
topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz" hükmünü yer
verilmiştir.
Yapılan düzenleme, iltihak olunacak belde
sakinlerinin oyuna başvurulmaması
öngördüğü için söz konusu 5 inci maddeye ve dolayısıyla Anayasanın 90 ıncı
maddesine aykırı düşmektedir.
3.
5272 sayılı Kanunun "Tüzel kişiliğin sona erdirilmesi" başlıklı 11 inci maddesine Tasarı'da aynen yer verilmiştir.
Yapılan bu düzenlemeyle; bağlı olduğu il
veya ilçe belediyesi ile nüfusu 50.000'in üzerinde olan bir başka belediyenin
sınırına 5.000 metreden daha yakın hale gelen belediye ve köylerin; genel imar
düzeni veya temel alt yapı hizmetlerinin gerekli kılması durumunda, Danıştay'ın
görüşü alınarak İçişleri bakanlığının teklifi üzerine müşterek kararname ile
tüzel kişiliklerinin sona erdirilerek ilgili belediyeye katılması
öngörülmektedir. Bu düzenleme, tüzel kişilikleri sona erdirilip ilgili
belediyeye katılması söz konusu yerel toplulukların yani belediye ile köy
halkının, katılma konusunda kendilerine referandum yoluyla danışılmasını
öngörmediğinden usulüne göre yürürlüğe konulmuş olan "Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı"na
aykırılık teşkil etmektedir. Diğer taraftan 11 inci maddenin ikinci
fıkrasının ilk cümlesinde yapılan düzenleme ile de; nüfusu 2000'in altına düşen
belediyelerin, Danıştayın görüşü alınarak İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine
müşterek kararname ile köye dönüştürülmesi öngörülmüştür. Belediye olan mahalli
toplumun görüşü alınmadan yapılacak böyle bir düzenleme de, yukarıda etraflıca
açıklanan nedenlerle "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı" na ve
dolayısıyla Anayasanın 90 ıncı maddesine aykırılık teşkil edecektir. Diğer
taraftan Anayasanın 127 nci maddesinde mahalli idareler; il, belediye ve köy
olarak gösterilmiştir. Belediye'nin Köy'e göre daha üst bir yönetim birimi olduğu
açıktır. Bu durumda belediyelerin, sırf nüfuslarının 2.000'in altına düşmesi
nedeniyle köye dönüştürülmeleri, onların kazanılmış haklarının ihlali anlamına
geleceğinden böyle bir dönüştürülmenin Anayasanın 2 nci maddesinde ifade edilen
hukuk devleti anlayışı ile bağdaştırılması da mümkün değildir.
4. Son dönemlerde "yönetişim" konusundaki bütün isteklere, gelişmelere ve çeşitli deneyimlerin yaşanıyor olmasına karşın, Belediyeler Kanunu Tasarısının 13. maddesindeki Hemşehri Hukuku maddesi 1580 sayılı yasadakinden daha ileri bir düzenleme getirmemektedir. 1930 yılından bu yana yasal bir hak olmasına karşın etkin olarak işlemeyen hemşehri hukukunun, ancak aktif katılımı teşvik edecek yeni düzenlemelerle yaşama geçirilebilmesinin mümkün olabileceği açıktır.
Hemşehrilerin etkin katılımını sağlayacak
ilk önemli adımın "saydamlık" ve "bilgi edinme hakkı"
olduğu kuşkusuzdur. Yeni yetkilerle donatılan belediyelerin karar almadan ve
uygulamaya geçmeden önce, mali kaynaklar ve harcamalar konusunda
"hemşehrilerini" bilgilendirmesi, gereksinmelerini ve eğilimlerini
saptaması da önemli bir konudur. Soyut bir hemşehri hukukunun, somut bir
uygulama haline nasıl dönüşeceği konusunda yeterince bilgi birikimi olduğu
açıktır.
Bu çerçevede, beldenin stratejik planının hazırlanması
ve yıllık programların uygulanmasından önce kararlardan doğrudan etkilenecek
"hemşehrilerin" bilgilendirilmesi ve onların da kararlara katılımı
sağlanabilir. Bu çerçevede, belde halkının Belediye Meclisinin gündemine
katkıda bulunma hakkı, ya da alınan bir meclis kararına toplu itiraz hakkı gibi
düzenlemeler de getirilebilir. Yine bazı imar yatırım ya da harcama kararları
için referandum yaparak görüşlerin alınması da bu bağlamda düşünebilir.
Demokratikliği sadece seçimlere
indirgemediğimiz zaman belediyenin uygulamalarının hemşehri denetiminden
geçmesinin yollarının aranması önemli bir çaba olmaktadır. Kararlara katılımın
yanı sıra, belde halkının belediye yönetimine güvensizlik duyduğu durumlarda
yerel yöneticileri "görevden çekilmeye çağrı hakkının" ihdas
edilmesi, hemşehri denetimini sağlayan bir yöntem olarak uygun olabilir.
5. Tasarının 13 ve 14 üncü maddelerinde
belediyelerin sosyal yardımlarına ve bunlardan yararlanacaklara ilişkin çeşitli
düzenlemeler yapılmıştır. Ancak olması gereken anlayış belediyenin sosyal
yardımda bulunması değil sosyal hizmet sistemi içinde gerekli önlemleri alması
ve etkinliklerde bulunmasıdır.
Türkiye'de toplumsal dışlanma ve kent
yoksulluğunun önlenmesi görevini üstlenen etkin bir sosyal hizmet sisteminin
eksikliği gün geçtikçe daha fazla hissedilmektedir. Sosyal Hizmetler Genel
Müdürlüğü'nün çok kısıtlı olanaklarla sürdürmeye çalıştığı sosyal hizmet
faaliyetlerinin, sosyal yurttaşlık kavramını dikkate alan çağdaş bir sosyal
hizmet sistemine dönüştürülmemiş olması büyük bir eksikliktir. Bu eksiklik son
dönemlerde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, belediyeler ve Sivil
Toplum Kuruluşlarının, hiç de sistematik olmayan bir biçimde rastgele
dağıttıkları "sosyal yardım" faaliyetleriyle doldurulmaya
çalışılmaktadır. Yoksullukla mücadeleye yardım etmeye hazır görünen ve yerel
nüfusla yakın ilişkisi olan belediyeler çağdaş bir sosyal hizmet sisteminin
geliştirilmesine öncülük yapabilir.
Bu bağlamda tasarının (Madde 13; Madde 14;
Madde 38/n; Madde 60/i) sosyal yardım konusuna atıfta bulunulmakla birlikte
sadece "sosyal yardım"dan söz etmesi önemli bir eksiklik olarak
görülmektedir. Bu maddelerin "sosyal hizmet" olarak düzenlenmesi,
çağdaş sosyal politika araçlarının kullanılmasına uygun bir ortamın
hazırlanması açısından yararlı olacaktır.
Toplumsal dışlanmanın önlenmesi ve
yoksullukla mücadele gibi, çok önemli ve hassas konunun çok boyutlu bir ele
alışı gerektirmesi ve sadece "ayni ya da nakdi yardım" olarak
tasarlanması çok yetersizdir. Toplumsal dışlanmanın önlenmesi için
geliştirilecek sosyal politikaların iyi düzenlenmiş bir "sosyal
hizmet" kurumu çerçevesinde sistematik bir biçimde ele alınması
gereklidir. Özel bir uzmanlık alanı olan sosyal hizmet ve sosyal yardım
konularının hangi grupları ya da kişileri kapsayacağı ve bu hizmetin nasıl
düzenleneceği ve ne tür projelerle yaklaşılacağı gibi konulara profesyonelce
yaklaşılması gerekmektedir.
Sosyal politika uygulamalarının yurttaşlık
temeline dayanan bir hak olarak kabul edilmesi çağdaş toplumların önemli
unsurlarından biridir. Son dönemlerde, toplumsal dışlanma ve özellikle çok daha
karmaşık niteliklere bürünmekte olan kentsel yoksullukla mücadele edilmesi
konuları küresel ölçekte de tartışılan ve çözüm aranan konulardan biridir. Bu
nedenle bu konunun, sadece, doğrudan gelir ya da ihtiyaç transferi anlamına
gelen "sosyal yardım"la sınırlanması günün koşullarına cevap
vermekten çok uzaktır. Kaldı ki, sosyal yardımın da gerektiğinde bir yurttaşlık
hakkı olarak, keyfilikten uzak ve bireyin onurunu zedelemeyecek bir biçimde,
hangi koşullarda, hangi sürelerde ve nasıl verileceği konusunun da bir uzmanlık
konusu olduğu kabul edilmelidir.
Sosyal yardımın "sadaka"
zihniyetiyle dağıtılması, bu önemli konuyu kişilerin inayetine veya siyasi
manipülasyonuna bırakacağı gibi, belediyenin kıt kaynaklarının etkin olarak
kullanılmaması ve iyi niyetle olsa bile beklenen toplumsal kaynaşmayı
sağlamaması sonucunu doğurabilecektir.
Belediyelerdeki sosyal hizmet ve sosyal
yardım çalışmalarının Avrupa Sosyal Şartına uyması sağlanmalıdır.
6. Tasarının 14 üncü maddesi belediyelerin
görev ve sorumluluklarını düzenlemektedir. Belde halkının müşterek mahalli
ihtiyaçlarının karşılanması belediyelerin görevidir. İmar planı yapma yetki ve
görevi de bunlardandır.
1980 sonrasında belediyelere merkezden
aktarılan en önemli yetki olan imar planı yapma yetkisi, son yirmi yıldır
belediyelerin kaynak ihtiyacı olmadan kullandıkları en önemli yetkidir. Bu
yetkinin belediyelere devredilmesinin önemli sonuçlarından biri, yerel
yönetimlere ilginin artması ve yerel politikayı canlandırmasıdır. Ancak, bu
konuda yapılan araştırmalar bu ilginin, tüm hemşehrilerden çok, bu konuyla
ilgili meslek ve iş gruplarına dönük olduğunu göstermektedir. Devredilmesi
tasarlanan yeni yetkilerin, diğer kentsel grupların da yerel yönetimlere
ilgisini artıracağı tahmin edilebilir.
Diğer taraftan, belediyelerin, neredeyse
hiçbir otoriteye hesap vermeden, yirmi yıldır kullandıkları plan yapma
yetkisinin doğurduğu olumsuz sonuçlar, artık gerçekçi olarak değerlendirilmeli ve
bu değerlendirmeler yasal düzenlemelere yansıtılmalıdır. Tasarı bu açıdan yeni
yaklaşım veya çözüm getirmemektedir.
İmar planı yapımı gibi evrensel kuralları
olan ve yetkin teknik bilgi gerektiren bir yetkinin ehil kadrolarca
yapılmamasının ve üstelik popülist bir siyasal ortamda kaynak harcamadan
yandaşlara rant dağıtan bir araç haline gelmesinin sonuçlarını doğal ve doğal
olmayan afetler yaşandıkça hep birlikte gözlemleyebiliyoruz.
Yerel yönetimlerin kamuoyu önündeki
güvenirliğini büyük ölçüde zedeleyen bu yetkinin kullanımının kısıtlanmasının
ve denetim altına alınmasının "popülist olmayan" bir politika olduğu
halde kamuoyu tarafından büyük ölçüde destek bulacağı açıktır. Bu yetkinin
kısıtlanmasına ve denetim altına alınmasına sadece bu kararın yetkin olarak
kullanılmamasından yarar uman çevreler karşı çıkacaktır. Bir anlamda, yerel
yönetimlere yeni bazı yetkiler verilirken plan yapma yetkinin kısıtlanmasını,
kötü planın bedelini yaşamlarıyla; kötü konutlarda ve kentsel ortamlarda
yaşayarak ödeyen kentlilerin destekleyeceği muhtemeldir. Bugünkü konjonktürde
kamuoyunun büyük ölçüde bu yetkinin etkin denetiminden yana olduğunu öngörmek
mümkündür.
Geri dönülmez etkileri olan bu yetkinin,
eşgüdüm, yönlendirilme ve denetim mekanizması kurulmadan belediyelere
devredilmiş olması, kentlerimizde yaşanan imar anarşisinin en önemli
nedenlerinden biri olarak kabul edilebilir.
Tümü deprem bölgesi içinde olan ve doğal
afetler karşısında çaresizliği açıkça gözlemlenen Türkiye'de, mevcut imar
planlarının, uygulamaların ve imar denetiminin tıpkı bir acil durum planlaması
gibi yeniden ele alınmasına gerek vardır. Mevcut imar plan yapım sürecinin
iyileştirilmesi, sadece yeni alanların imara açılması yönünden değil, mevcut
imarlı ve imarsız alanlardaki tüm yapı ve konut stokunun iyileştirilmesi
açısından da bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Bu da ancak,
yerel yönetimlerin plan yapma yetkisini kullanırken dikkate alacakları ilkeler,
ana kararlar ve strateji bazında, köylerde imar planlamasını zorunlu kılmak
koşuluyla ulusal, bölgesel ve il düzeyinde etkin karar-eşgüdüm ve denetim
yapacak ve bir "Planlama ve Uygulama Otoritesi" oluşturularak
çözümlenebilir.
Tasarı, imar planlarının yapımı; kentsel
arsa üretimi; mevcut imarlı ve imarsız konut stokunun iyileştirilmesi ve acil
durum planlaması konularını, birbiriyle ilişkilendirilmeden ele almaktadır.
Tasarı bu konuları yakın geçmişte yaşanan depremleri ve diğer doğal afetleri
göz önünde tutarak ele almamakta ve bunların, planlama ve imar düzeniyle
ilişkilerini kurmamaktadır. Bu deneyimlerin gerçekçi olarak değerlendirilmesi,
demokratiklik-etkinlik eksenlerinin hassas dengesini gözeterek yepyeni bir
kurumsal düzenlemeyi kendiliğinden getirecektir.
Tasarısının 4 üncü maddesinin belediyenin
kuruluşuyla ilgili "nüfus" eşiğini yükseltmesi ya da 5 ve 11 inci
maddelerle getirilen sınır düzenlemeleri, belediyelerin Madde 14'te belirtilen
"imar ve planlaması ve uygulaması" yetkisini, geçmişe göre daha etkin
ve başarılı yürütebilmesi için yeterli önlemler değildir.
Son dönemlerde yaşananlar, belediye
sınırları içindeki imarlı alanların da sorunlarla dolu olduğunu göstermiştir.
Diğer taraftan, belediye sınırları dışındaki alanlar ve özellikle esnek imar
uygulama olanağı veren köy ve orman statüsündeki alanların da planlama ve imar
açısından düzenlenmesi ve denetlenmesi de acil bir gereksinmedir. Bu nedenle,
yeni düzenlemenin belediye içi ve dışı tüm alanları dikkate alacak bir biçimde
yapılması gereklidir.
Özetle, yukarda sözü edilen, fiziki
planlama ve imar konusunda ulusal, bölgesel ve il düzeyinde ilke kararları
geliştiren ve bu konularda eşgüdüm, yönlendirme ve denetim yapacak bir güçlü
bir "planlama" otoritesine gereksinim devam etmektedir.
Ulusal ve bölgesel düzeyde, hem mevcut
konut ve yerleşme stokunun sorunlarını ele alacak; hem de gerekirse yeni
kentsel alan üretilmesini öngörecek; çevre ve yerleşme konularında genel
kararlar üretecek, o bölge halkının da bilgilenmesini, gereksinmelerini ve
katılımını sağlayacak çağdaş bir "planlama" otoritesinin,
"finansman" konusunu da dikkate alacak biçimde yeni bir anlayışla
geliştirilerek bu taslakta yer alması yararlı olacaktır.
Ayrıca 5272 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve Anayasaya aykırı olduğu düşünülen "Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır." hükmüne Tasarı'nın bu
maddesinde aynen yer verilmiştir.
Bu fıkra ile yapılan düzenleme ile;
belediyelere, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen yerel
ortak nitelikteki hizmetleri yapmak ya da yaptırmak, gerekli kararları almak,
uygulamak ve denetlemek görevi verilmiştir. Böylece belediyeler, kamu
hizmetlerinin görülmesi yönünden "genel görevli" kılınmıştır.
Ulusal sınırlar içerisinde yaşayan
insanların ortak nitelikteki gereksinimlerini karşılamak devletin temel
amacıdır. Bu temel amacı gerçekleştirecek devleti dar ve geniş anlamda
tanımlamak mümkündür. Dar anlamda devlet, kamu tüzel kişilerinin yalnızca
merkezi ve siyasal nitelikte olanlarını kapsar. Yerel yönetimler bu kapsam
içinde yer almazlar. Geniş anlamı ile devlet, örgütlü kamu gücünün bütününü ya
da kamu tüzel kişilerinin hepsini içerir. Yerel yönetimler bu kapsam içinde ele
alınırlar. Devleti diğer kurumlardan ayıran başlıca özellikleri ise devletin en
geniş hacimli örgütlenme biçimi olması, ileri düzeyde işbölümü sonucu
faaliyetlerinin gerçekleşmesi ve tüm bunları yapabilecek erke sahip olmasıdır.
Devletin bu erki elinde bulundurması ise egemenlik kavramı ile tanımını bulur.
Siyasal bir organizasyon olan devletin
merkezi idareyi kurmasının temelinde "herhangi bir ülkede yaşayan
insanların ortak nitelikteki iç ve dış güvenlik, adalet, toplumsal refah ve
kalkınmanın sağlanması, sosyal güvenliğin etkin bir biçimde gerçekleştirilmesi
gibi amaçlar yatar". Bu amaçların gerçekleştirilmesi için her ülkede
yönetim görevi ve sorumluluğu ile hizmetler, merkezi yönetim ve yerel yönetim
olmak üzere iki ayrı otorite ve örgüt arasında paylaştırılmıştır.
Yönetimler arası hizmet bölüşümü
deyiminden anlaşılması gereken kamusal ve yarı kamusal nitelikteki hizmetlerin
merkezi yönetim ve yerel yönetim birimleri arasındaki dağılımıdır. Yönetimler
arasında hizmetlerin görülebilmesi için neden ayırıma gidilmesi gerektiği ise;
etkinlik, hizmette vatandaşa yakınlık, tarihi ve siyasal nedenler ile
açıklanmaktadır.
Bir hizmetin yerel nitelik taşıması için
genelde iki ölçüt öne sürülmektedir. Bunlardan birincisi, hizmette "ölçek
ekonomileri" dir. Yönetim birimi, ölçek ekonomilerini gerçekleştirmeye
olanak tanıyacak ölçüde büyük tutulmalıdır. Burada ölçek ekonomisi kavramı,
hizmette üretilen miktar arttıkça, birim hizmet maliyetinin düşmesi anlamında
kullanılmaktadır. Ölçek ekonomileri ile üretilen hizmetlerde birim maliyeti,
merkezi üretim sürecinde daha düşük olabilecektir.
İkinci kriter ise hizmette vatandaşa
yakınlık ilkesidir. Bu ilke bir hizmetin prensip olarak vatandaşa en yakın
idari birim tarafından yerine getirilmesini ve sadece bu birim tarafından ya
hiç ya da yeterince etkin bir biçimde yerini getirilmeyen hizmetlerin bir üst
birim tarafından üstlenilmesini gerektirmektedir. Hizmetin vatandaşa
yakınlığından hareketle en yakın idari birim tarafından yerine getirilmesi
hususunda standart yoktur. Çünkü hizmetlerin vatandaşa yakınlığı kadar ölçek
sorununun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hizmetin özelliğine göre
en yakın idari bazen köy, belediye olabilirken, bazen bölgesel, bazen de
merkezi idare olabilmektedir. Örneğin; elektrik, iç güvenlik ve benzeri
faaliyetlerin daha etkin, verimli ve kaliteli gerçekleştirilebilmesi için,
bölgesel veya ülke ölçeğinde örgütlenmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Hizmetlerin sunumunda yönetimler arasında
kesin ayırımlara gitmek gerçekçi bir yaklaşım tarzı olmayabilir. Aynı hizmet
türü ile yerel ve merkezi yönetim farklı gerekçelerle ilgilenebilir. Örneğin
belli bir kamu hizmetinden sağlanan faydanın bir kısmı yerel olarak kabul
edilebilir. Fakat bu, hizmetin yerel yönetimlerce sunulması için yeterli koşul
değildir. Ölçek ekonomileri ve söz konusu hizmetin tüm ülkede eşit koşullarda
sağlanması gibi nedenler ile merkezi yönetimce sunulması istenebilir.
Yukarıda etraflıca açıklanan nedenlerle
merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında kesin ayrımlara gitmek gerçekçi
bir yaklaşım olmadığı için Anayasada merkezi idare, "kamu hizmetlerinin
gereklerine göre" genel yetkili kılınmıştır. Nitekim, Anayasanın
"Merkezi idare" başlığını taşıyan 126 ncı maddesinde,
"Türkiye, merkezi idare kuruluşu
bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin
gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır. (…)"
denilmiştir.
Bu hükümden anlaşılacağı üzere, merkezi
idarenin kuruluşu esas olarak coğrafi bakımdan düzenlenmiş, fakat merkezi
idarenin üstleneceği kamu hizmetleri bakımından bir açıklık getirilmemiştir. Bu
konuda maddede yapılan belirleme sadece "kamu hizmetlerinin gereklerine
göre…" ifadesidir. Bunun anlamı ise açıktır yani merkezi idare genel
yetkilidir.
Merkezi idarenin görev ve yetkileri, Anayasada
belirlenen temel hak ve hürriyetlerden anlaşılmaktadır. Ancak, Anayasada
örgütlenme ile ilgili düzenlemede görevler ve hizmetler sayılarak
sınırlandırılmamıştır. Anayasanın 127 nci maddesinin beşinci fıkrasında
"Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin
bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin
sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi
karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari
vesayet yetkisine sahiptir" denilmek suretiyle merkezi yönetimin yetkileri
ayrıntıya varan bir titizlikle düzenlenirken merkezi yönetimin görev ve
hizmetleri şunlardır şeklinde hiç bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Anayasanın 126 ncı maddesinde, merkezi
yönetimin örgütlenmesine ilişkin ölçütler "coğrafya durumu, ekonomik
koşullar ve kamu hizmetlerinin gerekleri" olarak sayılmıştır. Maddede,
merkezi yönetimin görevlerini belirginleştiren ya da sınırlayan bir düzenleme
yapılmamıştır.
Buna karşın, Anayasanın 127 nci
maddesinde, yerel yönetimlerin örgütlenmesi hem "coğrafya" hem de
"konu" yönünden sınırlandırılmıştır. Maddeye göre, yerel yönetimler,
ancak yöresel olarak örgütlenebilmekte ve yalnızca yerel ortak gereksinimlerin
karşılanması yönünden görevlendirilebilmektedir.
Tasarı'nın 14 üncü maddenin ikinci
fıkrasında yapılan bu düzenlemenin ise Anayasanın 126 ve 127 nci maddelerindeki
ilkeleri gözardı ederek, belediyeleri "genel görevli ve yetkili"
konumuna getirdiği açıktır.
Söz konusu ikinci fıkrada, her ne kadar
"kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen",
"mahalli müşterek nitelikteki" görevlerden söz edilerek konu yönünden
sınır getirilmiş izlenimi yaratılmaya çalışılmış ise de, bu ölçütler yukarıda
etraflıca açıkladığımız ölçütlere uygun olmayan soyut ölçütler olduğundan
belediyeleri "genel görevli" konumdan çıkarmaya yetmemektedir.
Çünkü, merkezi yönetim örgütlenmesinde yer
alan kamu kurum ve kuruluşlarının görevi kapsamında sayılmayan ya da genel
görevli bir kamu kurum ya da kuruluşunun görev alanında yer almakta iken,
yapılacak bir yasal düzenleme ile o kurum ya da kuruluşun görev kapsamından
çıkarılan her türlü kamusal hizmet, bu madde nedeniyle, başkaca bir yasal
düzenlemeye gerek kalmaksızın belediyelerin görev alanına girecektir.
Açıklanan nedenlerle Tasarı'nın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir.
7. Tasarının 15/i maddesinde belirtildiği
üzere belediyeler borç alabilirler. Tasarının 18/d maddesi hükmüne göre,
borçlanmaya karar vermek Belediye Meclisinin yetkisindedir. İç ve Dış
borçlanmanın usul ve esasları ise, 68 inci maddede belirlenmiştir. 68 inci
maddenin (e) bendinde, en son kesinleşmiş bütçe gelirinin, Vergi Usul Kanununda
belirlenen yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarının yüzde 10'unu
geçmeyen iç borçlanmanın belediye meclisinin kararı, yüzde 10'u geçen miktarlar
için meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve İçişleri
Bakanlığı'nın onayı ile yapılabileceği hükme bağlanmıştır.
İçişleri Bakanlığı'nın onayının alınması
konusunda Tasarıda olduğu şekilde bir ayrımın yapılması yerinde değildir.
Belediyeleri, görevleriyle orantılı gelire kavuşturamayan devlet, zaman zaman
belediye borçlarını ertelemek ya da tümüyle üzerine alarak ortadan kaldırmak
yolunu seçmiştir. Bu amaçla 1980 yılından önce üç kez belediyelerin borçlarının
silinmesi veya ertelenmesi yoluna gidilmiştir. Son olarak Ekim 1991
seçimlerinin ardından kurulan hükümet, 1992 yılında çıkardığı 3836 sayılı
"Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Birbirlerine Olan Borçlarının Tahkimi
Hakkındaki Kanun" uyarınca belediyelerin 1 trilyon liraya yaklaşan Hazine
borçlarını silmiş, bir bölümünü de tahkim etmiştir.
21 Ekim 2003 Gün ve 25266 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan 13 Ekim 2003 Gün ve 2003/6286 Sayılı 2004 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki Kararda aynen (R.G. 28.10,2003, Sa. 25273);
"Borç kullanımı ve ödemelerinde mali
prensiplerin sağlıklı bir şekilde oluşmamasının bir sonucu olarak; Hazine,
garanti verdiği dış borçların geri ödemesinin önemli bir bölümünü üstlenmek
zorunda kalmıştır. Nitekim, 1992-2002 döneminde Hazine toplam 4.950 milyon
dolar borç ödemesini üstlenmiştir. Hazine tarafından üstlenilen toplam miktar
2003 yılının ilk yarısında 5.131 milyon dolara ulaşmıştır. Hazine garantili dış
borçlanmaya 1998 yılından itibaren bütçe kanunlarıyla getirilen sınırlama
sonrasında Hazine garantisi ile sağlanan dış kredi miktarı oldukça azalmış ve
1998 yılında 2.442 milyon dolar olan mahalli idareler garantili dış borç stoku,
2002 yılında 1. 703 milyon dolara, 2003 yılının birinci çeyreği itibarıyla
1.401 milyon dolara gerilemiştir.
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde başlatılan
çalışmalarla mahalli idarelerin borç geri ödemeleri konusunda olumlu gelişmeler
sağlanmıştır. Bununla birlikte, uzlaşma sağlanamayan idarelerle,
yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusundaki genel direnç sebebiyle, sorun
çözülememiş durumdadır. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, 30 Haziran 2003
tarihi itibarıyla, 5.230 trilyon TL'si vadesi geçmiş olmak üzere, mahalli
idarelerin Hazineye toplam 10.919 trilyon TL borcu bulunmaktadır.
2004 yılında, mahalli idarelerin
gelirlerinin 15.788 trilyon TL, harcamalarının 16.429 trilyon TL, GSMH içindeki
paylarının ise sırasıyla yüzde 3,76 ve yüzde 3,91 olması öngörülmüştür.
Böylece, mahalli idareler açığının 641 trilyon TL olması, GSMH içindeki payının
da yüzde 0,15 düzeyinde gerçekleşmesi hedeflenmiştir. " denilmektedir.
Hazine Müsteşarlığı'nın verilerine göre 30.09.2003 tarihi itibariyle Hazine'nin yerel yönetimlerden alacakları 11.440.662 katrilyon TL. dir. Bunun 5.915.873 katrilyon TL'si vadesi geçmiş borçtur. Vadesi geçmiş borçların; 2.976.986 katrilyon TL'si garantili borç, 355.018 trilyon TL' si devirli borç, 2.583.781 katrilyon TL.'si yap-işlet-devret projeleri borcudur. 5.524.879 katrilyon TL. tutarındaki vadesi gelmemiş borçların; 1870.948 katrilyon TL' si devirli borç, 3.513.816 katrilyon TL' si garantili borç, 140.115 trilyon TL' si yap-işlet-devret projeleri borcudur. Yerel yönetimler yasa tasarıları, belediye ve bağlı kuruluşlarının borçlanmasında çok önemli düzenlemeler yapmıştır. Bilindiği gibi 4749 sayılı Kanun iç borçlanmaya Hazine garantisi veya kefalet verilmesini yasaklamıştır. Yasa tasarılarında dış borçlanmanın yatırım projeleri için yapılabileceği hükme bağlanmıştır. 4749 sayılı Kanun, dış borçlanmayı belirli kurallara bağladığından yerel yönetimlerin iç borçlanma yoluna başvurmaları ihtimali daha yüksektir. Yerel yönetimlerin gelir kaynakları henüz net bir şekilde belli olmadığı için ne miktarda borç yapabileceklerini şimdiden kesin olarak söylemek mümkün olmamakla beraber yapılan çalışmalarda genel bütçeden yapılacak transferler hariç, 2004 yılı belediye ve il özel idarelerinin bütçe gelirleri toplamının 14 katrilyon TL. olacağı tahmin edilmiştir. Yani, 2004 yılında yaklaşık 28 katrilyon TL. tutarında iç ve dış borç yapabileceklerdir. Bütçeden yapılan transferler de hesaba katıldığında bu miktarın 40-50 katrilyon TL'ye ulaşacağı rahatlıkla söylenebilir. Bu rakamlar yerel yönetimlere çok büyük miktarda borç yapma yolunun açıldığını göstermektedir. Belediyelerin Hazine'ye olan II katrilyon TL. tutarındaki borçlarının ödenmesindeki sorunlar dikkate alındığında oluşturulan sistemin sürdürülebilir bir borç yapısına uygun olmadığı açıkça ortaya çıkar.
Bu açıklamalardan, belediyelerin Hazine
garantili dış borçlarında bütçe kanunları ile getirilen sınırlamalara bağlı
olarak artış oranında bir azalma olsa da Hazine'ye olan iç borçlarının artarak
devam ettiği, netice itibariyle yerel yönetimlerin finansman durumunda
rahatlama olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum da bu konuda belediyeler
üzerindeki vesayet yetkisinin gerekli kıldığı denetimin öneminin açık bir
göstergesidir.
Diğer yandan Tasarıda, belediye meclisinin kararının bakanlıkça onanmaması halinde ne gibi bir işlem yapılacağı belirlenmemiştir. Yürürlükteki 1580 sayılı Kanunun 71 inci maddesine göre, kararın bir hafta içinde tasdik edilmemesi halinde, belediye meclisinin tetkik istemi üzerine bir ay içinde Danıştay'ın vereceği kararın kesin olduğu belirtilmiştir. Tasarıda da bu paralelde bir düzenleme yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Öte yandan maddenin şu riskleri taşıdığını
da dikkate almak gerekir.
Dış Borçlanma Açısından; Kanun tasarıları yerel yönetimlerin yapacağı dış borçlanmanın 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Hakkındaki kanun hükümlerine tabi olmak ve yatırım programında yer almak koşuluna bağlamıştır. 4749 sayılı kanunun ve tamamlayıcı mevzuatının yukarıda sayılan hükümleri incelendiğinde mevcut halleri ile mahalli idarelerin dış borçlanmasının oldukça sıkı kurallara tabi olduğu ve bazı sorumluluk (örneğin müteselsil sorumluluk) ve denetim mekanizmaları ile somut kriterlere dayalı kredi izin müessesesi ile mahalli idare dış borçlanmasına (garantili veya garantisiz) sınırlar getirildiği söylenebilir.
Mevcut mevzuatın yerel yönetimlerin dış borçlanmasını sıkı kurallara tabi kılmasının başında bu kuruluşların geçmişte hazine garantisi ile (esasen mahalli idarelerin uygulamada kendi başlarına dış kredi bulmaları oldukça güçtür) yapmış oldukları borçlanmayı kendilerinin asıl borçlu sıfatıyla ödemeyip garantör sıfatıyla Hazineye ödettirmeleridir. 1996 - 2003 yılları arasında Hazinenin mahalli idareler adına ödemek durumunda kaldığı dış borçların toplamı 5.2 milyar dolar olup bu yaklaşık olarak her yıl vadesi gelen garantili borçların % 60'ının Hazine tarafından ödenmesi anlamına gelmektedir. Bu kapsamda hazinenin Belediyelerden vadesi geçmiş 6.5 katrilyon TL alacağı bulunmaktadır. (Hazine Şubat 2004 Borç Yönetim Raporu s.50). Buna hali hazırda vadesi gelecek olan 5.6 katrilyon TL'lık alacak da eklendiğinde Hazine'nin mahalli idarelerden olan alacaklarının ödenmediği bir ortamda 4749 sayılı Kanun ve tamamlayıcı mevzuatı çerçevesinde getirilmiş olan kurallarla belediyelerin kullanabilecekleri dış borçlanma imkanı oldukça kısıtlı kalacaktır.
Buna karşılık Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ile belediyelere yeni hizmetler yetkiler devredilirken buna ilişkin yeterli özkaynağın temin edilememesi durumunda büyük ihtimalle dışarıdan borçlanma arayışına girilmesi ve bunun sonucunda 4749 sayılı yasanın disiplin sağlayan hükümlerinin yumuşatılması yönünde eğilimlerin yoğunlaşması bir risk unsuru olarak görülmelidir.
İç Borçlanma Yönünden: Mahalli İdareler Kanun Tasarılarında belli kısıtlar ile bu kuruluşların iç borçlanmaya gitmesi hükümleri getirilmiştir. Borçlanabilmek için meclisin salt çoğunluğunun oyu yeterli olacaktır. Oysa borçlanma gibi önemli bir konuda salt çoğunluk yerine 2/3 çoğunluk aranması daha doğru olurdu. Buna karşılık 4749 sayılı kanun Hazine iç borçlanmasını ve yukarıda saydığımız nedenlerle mahalli idareler dahil diğer kuruluşların dış borçlanmasını düzenlerken Hazine dışı kuruluşların iç borçlanmasını ayrıca düzenlememiş ancak 8 inci maddesinde "Hazine kamu ve/veya özel kurum ve kuruluşlarının yurt içi piyasalardan yapacağı borçlanmalara garanti veya kefalet veremez" diyerek iç borçlanmayı dış borçlanmanın aksine hazine garantisi dışında tutmuştur.
Diğer taraftan merkezi hükümet adına
Hazine borçlanmasının da yoğun olduğu gerçeği karşısında yerel yönetimlerin (ve
özellikle büyükşehir belediyelerinin) ağırlıklı olarak tahvil ihracı suretiyle
iç piyasaya girmelerinin uyumsuzluk yaratacağı gözardı edilmemelidir. Bu
nedenle Belediyeler Kanun Tasarısının 68 inci maddesindeki İçişleri
Bakanlığı'ndan izin alınması sürecine Hazine Müsteşarlığı'nın da uygun
görüşünün alınması şeklinde bir ekleme yapılmasının daha uygun olacağı
değerlendirilmektedir. Hatta Hazine Müsteşarlığı kamu finansman dengesini göz
önünde bulundurarak sınırlamalar getirmeye yetkili olmalıdır.
Burada altı çizilmesi gereken bir diğer
önemli konu da, İçişleri Bakanlığı'nın vereceği onayın ne şekilde oluşacağıdır.
Eğer söz konusu bakanlık geleceği yükümlülük altına sokacak bu nitelikli
kararları onaylama yetkisi ile karşı karşıya kalacaksa tıpkı denetim ve bütçe
konularında olduğu gibi buna göre organizasyon yapısını güçlendirmek
zorunluluğu ile karşı karşıya kalacaktır. İller Bankasının yeniden
yapılandırılması sürecinde özellikle bu tür mali ve finansal nitelikli
düzenlemelerin dikkate alınması önem taşımaktadır. Aksi takdirde düzenlemeler
ile amaçlanan mali nitelikli konuların başka tür problemler ortaya çıkarmasına
engel olunamayacaktır.
Ayrıca, İller Bankası'ndan nakit kredisi
kullanılmasıyla ilgili olarak bu tasarıda veya İller Bankası' nın yeniden
yapılandırılması çerçevesinde çıkacak olan tasarıda sınırlayıcı nitelikli
düzenlemelerin yer alması gerektiği düşünülmektedir. Bu nitelikli sınırlayıcı
hükümler İller Bankası'nın daha objektif çalışmasını da sağlayacaktır.
Bu konuya ilişkin olarak son bir nokta da
belediyelere bağlı ama ayrı tüzel kişiliği olan şirketlerin iç borçlanmayla
ilgili sınırlamaya tabi olup olmayacağı konusudur. Benzer düzenlemeler söz
konusu şirketler için de olmalıdır. Aksi durumda, başta büyükşehir belediyeleri
olmak üzere özellikle belediyeler bu sınırlama dışına çıkmak için çeşitli mali
yöntemler (fiscal tncks) geliştirebileceklerdir.
Temel yaklaşım yerel yönetimlerin
borçlanmasının sermaye harcaması niteliğindeki harcamalar için söz konusu
olmasıdır. Birkaç ülke uygulaması hariç cari harcamalar için yerel yönetimlerin
borçlanma yetkisi bulunmamaktadır. Bu kural yerelleşmenin en yoğun olduğu
ülkeler için de geçerli olmaktadır.
Borçlanma konusunda ülkelerin önemli bir
kısmında borçlanma üzerinde bir üst sınır ve izin süreci bulunmaktadır. Bu
bağlamda bazı ülke örneklerine bakarsak:
- Geçiş sürecindeki on ülkeden sadece
üçünde borçlanma üzerinde çok sınırlı veya hiç olmayan bir kontrol
bulunmaktadır (Çek Cumhuriyeti ve Slovak Cumhuriyeti), diğer ülkelerde ise kimi
ülkede oldukça sınırlayıcı olan kontroller ve izinler bulunmaktadır.
- Bulgaristan ve Slovenya'da yerel
yönetimlerin borçlanması üzerinde getirilen yeni düzenlemeler çerçevesinde
oldukça katı kurallar ve sınırlamalar bulunmaktadır.
- Belçika' da sermaye harcamaları için
yerel yönetimler önemli bir esnekliğe sahip olmakla birlikte cari nitelikli
harcamalar için sadece kısa dönemli borçlanmalar yapabilmektedirler.
- Danimarka'da belediyeler eğer
belirlenmiş sektörlere yönelik olarak yatırım harcaması niteliğinde borç
kullanacaklar ise izin almadan borçlanma yapabilmektedirler. Bunun dışında
yapılacak borçlanmalar İçişleri Bakanlığı'nın onayına tabi olmaktadır.
- İtalya' da bölgesel ve yerel idareler
borçlanabilmekte ve tahvil çıkarabilmektedirler. Kanun ile borçlanma üzerine
altın kural denilen tavan sınır getirmiştir. Borç servisi kendi gelirlerinin
yüzde 25'ini aşmamakta ve sadece sermaye harcamaları için borçlanabilmektedir.
- İspanya' da belediyeler sadece sermaye
harcamaları için belli bir yılı aşmayacak vadede borçlanabilmektedirler. Eğer
borç servisi cari gelirlerinin yüzde 25'ini aşmıyorsa Maliye Bakanlığı'nın
onayını almalarına gerek bulunmamaktadır. Bununla birlikte, merkezi idare
uygulanan makro ekonomik politikanın gerekleri doğrultusunda limit ve
sınırlamalar koyabilmektedir.
- İngiltere'de yerel yönetimlerin cari
harcamalarını finanse etmek için borçlanmaları yasa ile engellenmiştir. Sadece
sermaye niteliğindeki harcamaları için borçlanabilmektedirler.
Türkiye'nin kamu borç stokunun büyüklüğü
ve kamu finansman dengeleri dikkate alındığında yerel yönetimlere tanınan
borçlanma olanağının büyüklüğü ve - sakıncaları kendiliğinden ortaya çıkar.
8. Tasarının "Belediye meclisinin görev ve yetkileri" başlığını taşıyan 18 inci maddesinin (c) bendinde, "Belediyenin imar planlarını görüşmek ve onaylamak" belediye meclisinin görevleri arasında sayılmıştır. 1985 yılında yürürlüğe giren 3194 Sayılı İmar Kanunu imar planlarını kademelendirerek temel ilke olarak, makro seviyedeki planların (Bölge planı ve çevre düzeni planı) merkezi yönetimce, alt ölçekli imar planlarının da (nazım imar planı, uygulama imar planı ve mevzi imar planı) yerel yönetimlerce hazırlanmasını öngörmüş, belediye ve mücavir alan sınırları içinde (istisnalar hariç) imar planı yapmak, yaptırmak ve onama yetkileri belediyelere verilmiştir. Bu aslında yasanın getirmiş olduğu en büyük yeniliktir. Yetkinin yerel yönetimlere verilmesi merkeziyetçilikten uzaklaşma, yetkinin yaygınlaşması, işlerin yerinde ve ihtiyaca göre kısa sürede yapılması açısından ileri bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak yasa ve yönetmelikler belirtilen çizgide uygulanmadığından istenilen amaca uygun gerçekleştiği söylenemez.
Özellikle yeni kurulan ve ekonomik gücü
olmayan belediyelerimiz teknik eleman yönünden son derece yetersiz durumdadır.
Büyük çoğunluğunda teknik eleman yoktur. Teknik eleman bulunan belediyelerin
ise büyük çoğunluğu yetkilerini politik ve menfaat çıkarları doğrultusunda
kullanmaktadır. Yasa ve yönetmeliklere aykırı plan değişiklikleri yaparak ve
kendi yandaşlarına çıkar sağlamakta veya kendilerine muhalif olanların
mağduriyetlerine sebep olmaktadırlar. Haklarını idare mahkemelerinde arayanlar
ise mahkemelerde dosya sayılarının çok yoğun olması nedeniyle yıllarca beklemek
zorunda kalmakta, bu arada kentlerimizde çarpık yapılaşma süratle devam
etmektedir.
Büyükşehir Belediyeleri Kanunu Tasarısının 11 inci maddesi hükmü ile, Büyükşehir belediyesine, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin imar uygulamalarını denetleme yetkisinin verilmesi yerinde olmakla beraber yapılan yasa dışı uygulamaların tümüyle ortadan kaldırılması için yeterli değildir. Belediyelerin imar uygulamalarını denetleyecek il veya bölge kurullarının oluşturulması için Tasarıda gerekli düzenlemenin yapılması, yararlı olduğu gibi yerel yönetim sisteminde reforma giden yolda atılacak önemli adımlardan da biri olacaktır.
Yönetimde reform kavramı, yönetim
sisteminde aksayan, gereği gibi işlemeyip verimlilik ve etkinliği engelleyen
yöntem ve mekanizmaların saptanıp sistemden çıkarılması, bunların yerine
etkinliği ve verimliliği artıracak, aksaklıkları giderecek mekanizmaların
devreye sokulmasıdır. Tasarı böyle bir anlayışın çok uzağındadır.
Bu bağlamda, 3194 sayılı kanun ile plan onama konusunda yetkili kılınan belediyeler ve valiliklerin bu yetkileri kullanabilecek biçimde reorganizasyonunun gerçekleştirilmesi zorunludur. Tasarıda bu amaçla yapılacak düzenlemede (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Şehir Plancıları Odası'nın görüşleri de alınarak) imar birimleri verilen yetki ve sorumluluğa uygun biçimde genişletilmeli, imar birimlerinin imar adası ve imar parseli ölçeğinde uygulama ve denetimi sağlanırken, Fen İşleri Birimleri yapı ölçeği ile sınırlandırılmalı ve bu alanda gerçekten uzmanlaşmaları sağlanmalıdır.
9. Tasarının 18 inci maddesinin (i) bendi
hükmüne göre, "Bütçe içi işletmeler ile Türk Ticaret Kanununa tabi
ortaklıklar kurulmasına, kurulmuş veya kurulacak ortaklıklara katılmaya veya
ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar
vermek" belediye meclisinin görev ve yetkileri arasındadır. Yine
Tasarı'nın 69 uncu maddesi hükmüne göre, "Belediye kendisine verilen görev
ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye
şirketleri kurabilir,"
Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 4046 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin son fıkrasında, "Belediyeler ve diğer mahalli idareler ile bunların kurdukları birlikler tarafından ticari amaçla faaliyette bulunmak üzere ticari kuruluşlar kurulması, mevcut veya kurulacak şirketlere sermaye katılımında bulunulması, Bakanlar Kurulunun iznine tabidir" denilmiştir.
Tasarı ile yapılan düzenleme söz konusu
hüküm ile çelişmektedir. Yürürlükte olan bir kanunu ortadan kaldırmadan, o
kanunda yer alan hususları dikkate almaksızın ve tamamen yürürlükteki kanunun
aksine bir hüküm getirilmesi bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek bir
durumdur. Çünkü böyle bir durum, hukuk düzeninden beklenen belirliliği
engeller.
10. Tasarının 18 inci maddesinin (j)
bendi, belediyeye ait şirket(lerin) özelleştirilmesi konusunda belediye
meclislerini yetkilendirmektedir. Belediye şirketleri konusu, bir bakış açısına
göre, yürürlükteki belediye mevzuatının en sorunlu alanıdır. Türkiye
Cumhuriyeti'nin tarihinde, Belediye şirketlerinin a'dan z'ye düzenlendiği bir
yasa hiçbir zaman çıkarılmamıştır. Tasarı bu çok önemli eksikliğin giderilmesi
için fırsat vermekte ise de bu fırsat kullanılmamıştır.
Günümüzdeki uygulamada, belediye meclisi
kararlarından hareketle ve kolayca karşılanan bazı idari koşullar yerine
getirilerek, "özel hukuk tüzel kişisi" biçiminde belediye şirketleri
kurulabilmektedir. Belediye şirketlerinin etkinlikleri tamamen özel hukuk
kurallarına göre olmakta; şirket yöneticileri, aynı özel hukuk kişileri gibi bu
kuruluşları yönetebilmektedir. Mevcut sistemin sakıncası, özellikle şirketlerin
kuruluş sözleşmesine, belediyelere "kamu hizmeti" olarak yasayla
verilmiş görevlerin yazılmasında ortaya çıkmaktadır. Bu sayede, o etkinlik,
"kamu hizmetlerinin özel kişilere gördürülmesi" yönteminin ayrılmaz
bir parçası olan "ihale" koşulu da aşılarak, "özel hukuk
kişisi"ne gördürülen "özel-ticari" bir etkinliğe bir şirket
sözleşmesi ile dönüştürülmektedir. Yasayla, yani "yasama işlemi" ile
kurulmuş olan bir "kamu hizmeti"nin bu niteliği yine ancak yasayla
kaldırılmak gerekir. Oysa, "idari işlem"lerle bir kamu hizmeti
"fiilen" bir özel-ticari etkinliğe dönüştürülebilmektedir. Devamında,
kamu hukuku rejiminin özellikle "denetim"e ilişkin koşul ve
kayıtlarından soyutlanmış olarak, hizmet, tamamen özel hukuk kurallarına göre
yürütülebilmektedir. Bu durum, 1982 Anayasası'nın, özelleştirmede
"kanun" arayan 47. maddesine açıkça aykırıdır. Özelleştirmeye ilişkin
bazı yasal düzenlemelerde belediye şirketlerinin
"özelleştirilmesi"nden söz ediliyor olması durumu değiştirmemekte,
Tasarıdaki Anayasa'ya aykırılığı ortadan kaldırmamaktadır. Kamu tüzel kişisi
olmayan bir özel hukuk tüzel kişisinin nasıl "özelleştirileceği" bir
tarafa; böyle bir özelleştirme ile yasanın kamu hizmeti saymaya devam ettiği
bir etkinliğin, idari işlemle özel hukuk kişisine, bazen "tekel" de
oluşturacak biçimde "devredilmesi" ne İdare Hukukuna, ne de
Anayasa'nın 47 nci maddesine göre olanaklıdır.
11. Tasarının 18 inci maddesinin (o) bendi
hükmüne göre "Diğer mahalli idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş
birliklere katılmaya veya ayrılmaya karar vermek" belediye meclisinin
görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Anayasanın 127 nci maddesinin son
fıkrasında "Mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı
ile, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları…kanunla
düzenlenir" denilmiştir. Görüldüğü üzere, mahalli idarelerin birlik
kurabilmeleri için "Bakanlar Kurulunun izni" Anayasal bir
zorunluluktur. Belediye Meclisi, Anayasanın 127 nci maddesi ile uyumu
sağlayabilmek için ancak, birlik kurmak amacıyla Bakanlar Kurulundan izin
istemeye karar verme yetkisiyle donatılabilir. Bu nedenle, birlik kurma
konusunda belediye meclisine Bakanlar Kurulu iznine herhangi bir atıf
yapılmadan, sanki böyle bir izne gerek yokmuş gibi bir anlatımla yetki
verilmesi, Anayasanın 127 nci maddesine aykırıdır. Niyet bu olmasa dahi ifade
tarzı Anayasanın 127 nci maddesi hükmünün dikkate alınmadığı izlenimini
vermektedir.
12. 5272 sayılı Kanunun 19 uncu maddesine Tasarı'da da aynen yer verilmiştir. Bu maddenin son fıkrasında "Meclisinin çalışmalarına ve katılıma ilişkin esas ve usuller İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir" denilmiştir. Maddede belediye meclisinin çalışmalarına ilişkin ilkeler konusunda her hangi bir düzenleme yer almadığından, bu konudaki usul ve esasları belirleyen bir yönetmelik, asli düzenleme yapmış olacaktır. Halbuki Anayasaya göre, Anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında, yürütmenin asli düzenleme yetkisi yoktur; yürütme Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek bir yetki ve görevdir. Anayasanın 8 inci maddesinde ifade edilmiş olan bu ilke, yürütmenin ancak kanun ile asli olarak düzenlenmiş bir alanda düzenleme yetkisi kullanabileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Anayasanın 7 nci maddesine göre ise, asli düzenleme yetkisi, TBMM'nindir ve devredilemez."
Kanunda bir hususun yönetmelikle
düzenleneceğinin belirtilmesi, o hususun kanunla düzenlenmiş olduğu anlamına
gelmez. Kanunla yapılmış bir düzenlemeden söz edilebilmesi için, o hususun en
azından temel ilkelerinin kanunda gösterilmesi gerekir.
19 uncu maddenin son fıkrası, yukarıda
belirtildiği üzere, yürütmenin kanuniliği ilkesine aykırı olarak, yürütmeye
asli düzenleme yapmak imkanı tanıdığı için Anayasanın 8 inci maddesine;
yasamaya ait olan asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için Anayasanın
7 nci maddesine; böyle bir yetki Anayasaya dayanmadığı için Anayasanın 6 ncı
maddesine aykırıdır.
13. Tasarının 20 nci maddesinde belediye
meclisinin olağanüstü olarak toplanabilmesine olanak veren bir hüküm
bulunmamaktadır. Belediye meclisinin bir ay içinde toplantı yapacağı gün
sayısının artırılmış olması olağanüstü toplantı yapma ihtiyacını ortadan
kaldırmaz.
14. Tasarının 25 inci maddesi ile Denetim
Komisyonunun kurulması öngörülmektedir.
Denetim Komisyonuna ilişkin Tasarı hükmü
genel nitelikte düzenlemeler getirmekle birlikte son dönemde bütçesel karar
sürecinde saydamlığı ve hesap verme sorumluluğunu artırmaya yönelik olarak kamu
mali yönetiminde ve mali denetim sisteminde yapılan değişiklikleri içerecek
şekilde tasarlanmamıştır. Maddenin 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu hükümleri çerçevesinde eksiktir.
Tam olarak 2006 yılından itibaren
uygulamasına geçilecek olan yeni sistemde kurumsal düzeyde stratejik planlama,
iç kontrol, iç denetim gibi yeni süreçler devreye girmektedir. Bu yeni
süreçlerin getireceği yeni mekanizmaların Meclis Denetim Komisyonu tarafından
mutlak şekilde dikkate alınması gerekmektedir. Bu, komisyonun çalışma
sürecindeki etkinliğini artıracağı gibi yeni öngörülen mekanizmaların doğru
algılanması ve etkin bir şekilde uygulanması konusunda belirleyici dinamik bir
faktör olacaktır.
Günümüzde modern kamu mali yönetim ve
denetim sistemlerini geleneksel uygulamalardan ayıran özelliklerin başında rol
ve sorumlulukların açık olması ve açık olarak tanımlanmış görev ve yetkilere
göre kurumların denetim işlevlerini yerine getirmesidir. Dolayısıyla meclis
üyeleri arasından gizli oyla seçilen ve konunun doğrudan uzmanı olmayan
komisyon üyelerinin belediye hesap ve işlemlerini denetleyebilmesi için denetim
de öncelikle neleri sorgulayacaklarının çerçevesinin çizilmesi gerekmektedir.
Konu bu çerçevede değerlendirildiğinde
maddenin aşağıdaki hususlarda eksik olduğu görülmektedir.
Sadece hesap ve işlemlerin değil stratejik
planların ve uygulama sonuçlarının ayrıntılı incelenmesi.
Belediyeyi yükümlülük altına sokan
faaliyetlerin temel inceleme ve denetleme başlıkları içinde olması ve bunlarla
ilgili belediyenin başlangıç hedeflerinin uygulama sonuçları çerçevesinde
sorgulanması. Başta borçlanma ve borçların sürdürülebilirliği ile ihale ve
büyük yatırım projeleri olmak üzere hedef ve uygulama sonuçlarının hesap verme
sorumluluğu çerçevesinde açık bir şekilde ortaya konması.
Vergi ve benzeri mali yükümlülükler gibi
piyasa ve vatandaş üzerinde yük yaratan kararların ve uygulama sonuçlarının
değerlendirilmesi.
Belediyenin hizmet sunumu çerçevesinde
sahip olduğu varlıklardaki artışın ve azalışın incelenmesi.
Faaliyet raporları, iç denetçilerin
hazırladıkları kapsamlı denetim raporları, Sayıştay'ın dış denetim raporları ve
İçişleri Bakanlığının yetkili denetim ve kontrol birimlerinin raporları
çerçevesinde hesap ve işlemlerin denetlenmesi.
Bunlar Meclis Denetim Komisyonunun denetim
sürecinde dikkate alması ve sonuçlandırması gereken temel noktalar olmalı,
bunların dışında komisyon kendi ilgisine göre denetimi genişletmelidir. Ancak
Meclis Denetim Komisyonu genel hükümlerde belirtilen denetim usullerinin
dışında bunlarla çatışacak ve bu denetim sonuçları ile ters düşecek mükerrer
denetim görevleri üstlenmemelidir.
15. Tasarının 33 üncü maddesine göre
belediye encümeni seçilmiş ve atanmış üyelerden oluşmaktadır. Anayasanın 127
nci maddesi uyarınca yerel yönetimler, "karar organları seçmenler
tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileri"dir. Belediye
encümenlerinin, karar organı mı, yoksa yürütme organı mı olduğu, üzerinde fikir
birliği sağlanamayan bir konudur.
Anayasa Mahkemesi 22.06.1988 gün ve
E:1987/18, K: 1988/23 sayılı kararında, il daimi encümenini, "il kamu
tüzelkişiliğinin karar organlarından biri" olarak kabul etmiş ve il daimi
encümeninde memurların da yer almasını sağlamaya yönelik yasal düzenlemeyi
iptal etmiştir. Öte yandan yine Anayasa Mahkemesi, 13.06.1988 gün ve E:
1987/22, K:1988/19 sayılı kararında,
"Anayasa gereği kuruluşları ayrı
yasalarla düzenlenmiş üç ayrı yerel yönetim biriminden en özgün yapıyı taşıyan
belediyeler, 14.4.1930 günlü, 1580 sayılı Belediye Kanunu'na göre
kurulmuşlardır. Bu yasaya göre, belediye tüzelkişiliğinin organları, belediye
meclisi, belediye encümeni ve belediye başkanı olup belediye meclisiyle
belediye encümeni karar, belediye başkanı ise yürütme organıdır."
denilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin anılan kararları
karşısında, belediye encümeninde memur üyelere -hem de toplanma ve karar
çoğunluğunu elde tutar sayıda- yer verilmesi, Tasarının Anayasaya uygun olarak
hazırlanmadığını göstermektedir.
16. Belediye Personel sistemi, günümüzde
beş tipik özellik sergilemektedir.
1. Yerel yönetimlerde esnek istihdam
geçici işçilik eliyle gerçekleştirilmektedir.
2. Şirketleşme ve taşeronlaşma,
belediye-içi ve belediye-dışı istihdam sistemleri doğmasına yol açmıştır.
3. Belediyelerde bürokrasinin bütünlüğü ve
sürekliliği kırılmıştır.
4. Merkezi yönetim "tahsisçilik"
işlevine sıkışmıştır.
5. Personel rejimini belirleme
mekanizmaları içinde belediyelerin ve belediye çalışanlarının ağırlığı yoktur.
Yerel yönetimlerde kadro ve istihdam
sayılarına ulaşabilmek oldukça güç bir iştir. Özellikle belediyelerin bağlı
kuruluş, birlik, şirket gibi giderek artan sayıda yan kuruluşlar eliyle
çalışmaları, sayısal verilere ulaşmayı oldukça güçleştirmektedir.
Yerel yönetimlerde memur, işçi, sözleşmeli
olmak üzere üç statüde personel çalıştırılmaktadır. Personel rejiminde açık bir
hukuksal zemini olmamakla birlikte, son on yıldan bu yana "geçici
işçilik" olarak adlandırılan bir yeni kategori türemiş bulunmaktadır.
İl özel idaresi, belediye ve köylerde
kadro - istihdam sayılarına ulaşmak hala önemli bir sorundur. Konu ile ilgili
iki merkezi kurum, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü ve
Devlet Personel Başkanlığı'dır. Bu kurumlar personel varlığına ilişkin verilere
sahip olmalarına karşın, bunları düzenli ve sağlıklı biçimde erişilebilir
kılınmış değillerdir.
Belediyelerin örgütlenmesinde ortaya çıkan
"holdingleşme" eğilimi, personel yapısına ilişkin rakamsal
büyüklüklerin edinilmesini güçleştiren başlıca nedenlerden biridir.
Belediyeler, personel sayılarını belediye ana bünyesinde çalışanlar, bağlı
kuruluşlar, işletmeler ve şirketlerde istihdam edilenleri birleştirerek verme
eğiliminde değildirler. Bilgilerin "belediye ana bünyesi" ve
"belediye kuruluşları" temelinde toplanması gereği zorunluluk haline
gelmiş bulunmaktadır.
"Avrupa Birliği Müktesebatının
Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı" ile "Avrupa Birliği
Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar"ın kabulüne ilişkin 23.6.2003
tarihli Bakanlar Kurulu Kararında;
"Devlet Personel Rejimi Reformu: Bu
çalışma, Devlette Genel Kurumsal Yapının Gözden Geçirilmesi ile Merkez İdare ve
Yerel Yönetim Reformu çalışmaları ile uyumlu olarak, Devlet Personel Rejimi
reformu aşağıdaki temel ilkeler doğrultusunda hazırlanacaktır" denilerek
bu temel ilkeler gösterilmiştir. Bu temel ilkelerden biri de;
"Devlette asli ve sürekli görevler
belirlenecek ve bu görevi yürütenlerin dışındakiler İş Kanununa göre
çalıştırılacak, asli ve sürekli görevlerde çalışanlar tüm kamu çalışanlarının
belli bir oranını geçemeyecek" olmasıdır. Bu temel ilke doğrultusunda gerekli
belirleme yapılmış değildir.
Tasarının norm kadro uygulamasına ilişkin
düzenlemeleri bu açıdan eksiktir.
17. Belediyelerin denetimi, ''yardımcı
olmak", "rehberlik etmek" amacıyla yapılacaktır. Denetim
"mevzuata, hedeflere, performans ölçütlerine, kalite standartlarına
göre" yapılacaktır. Bu işlem "tarafsız analiz, ölçme, değerlendirme,
sonuçları rapor etme" işidir. Rapor, "ilgililere duyurulacak"
tır. Tasarının 54 üncü maddesi denetimi böyle tanımlamakta
"inceleme-soruşturma" içeriğinden söz etmemektedir; bu yönüyle sistem
"teftiş sistemi" olmaktan çıkmıştır. Belediyelerin mali ve performans
denetimi Sayıştay tarafından; diğer idari işlemleri İçişleri Bakanlığı
tarafından yapılacaktır. Anayasanın 127 nci maddesinin beşinci fıkrasının
öngördüğü idari vesayet, merkezden yönetimin yerel yönetimler üzerinde
yapabileceği ve yasa ile düzenlenmesi gereken bir denetim yetkisidir. Bu
denetim yetkisi, Tasarıda olduğu üzere merkezden yönetimin elinde salt ve
biçimsel bir denetim ve otorite aracı olarak düşünülemez. Bu yetki, aynı
zamanda mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde
yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması
ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amaçlarına yöneliktir. Bu
amaçların salt idari işlemlerle sınırlı bir vesayet yetkisi ile
gerçekleştirilmesi ise olanaksızdır.
Ayrıca Tasarı idari vesayeti en az düzeye
indirmiştir. İdari vesayetin azaltılarak özerkliğin geliştirilmesi olumludur
ama bu idarelerin hesap vermekle yükümlü oldukları unutulmamalıdır. Yani, hesap
verme sorumluluğu, özerkliğe feda edilmemelidir. Mahalli müşterek ihtiyaç
olarak nitelendirilerek merkezi idareden alınıp, belediyelere verilen görev ve
hizmetler çok büyük bir olasılıkla merkezi idarenin yerel yönetimlere transfer
edeceği kaynaklarla yerine getirilecektir. Tahsis edilen kaynaklarla ilgili
hesap verme sorumluluğunun nasıl yerine getirileceği belli değildir. Merkezi
idarenin yerel yönetimlerin bütçeleri ve stratejik planları üzerinde vesayet
yetkisi öngörülmemiştir. Merkezi idarenin yerel yönetimlere verdiği para ve
kaynakların nasıl kullanıldığını denetleme yetkisi de yoktur. Belediyeler
Kanunu Tasarısının 55 inci maddesinde düzenlenen denetim böyle bir yetki
içermemektedir. İç denetçilerin yapacağı denetimin de Sayıştay'ın yapacağı
denetimin de merkezi idare adına yapılmadığı açıktır. İçişleri Bakanlığı'nın
mali işler dışında kalan diğer idari işlemleri denetlemesi ise, idari
işlemlerin idarenin bütünlüğüne ve kalkınma planı ve stratejilerine uygunluğunu
denetlemekle sınırlıdır ve bu sınırlı denetimin nasıl sonuçlanacağı belli
değildir. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı'nın veya Merkezi İdarenin ilgili
kurumlarının yapacağı denetimin mali denetimi de kapsayacak şekilde
düzeltilmesi gerekir.
Denetim konusundaki en önemli
eksikliklerden biri, yolsuzluklarla ilgili soruşturmalar konusunda yaratılan
boşluktur. Kamu Yönetimi Temel Kanunu teftiş kurullarını ortadan kaldırmış ve
iç denetçilere soruşturma yapma yetkisi vermemiştir. Belediyeler Kanunu
Tasarısında bu boşluğu giderecek düzenlemeler yoktur. Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun 77 nci maddesinde İçişleri Bakanlığına verilen yetki de
soruşturma yapmayı içermeyen bir yetkidir. Tüm bu nedenlerle Tasarı ve ilgili
yasalar, yolsuzlukla mücadele perspektifine sahip değildir. Zaten genel olarak
denetimle ilgili maddelerin düzenlenmesinde özensizlik vardır.
18. 5272 sayılı Kanunun 55 inci maddesi ile yapılmış olan düzenlemeye, üçüncü fıkra hükmünde yapılan değişikle Tasarı'nın 55 inci maddesinde de yer
verilmiştir.
5272 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, belediyenin malî işlemler dışında kalan diğer idarî işlemlerinin, idarenin bütünlüğüne ve kalkınma plânı ve stratejilerine uygunluğu açısından İçişleri Bakanlığı tarafından denetleneceği öngörülmüşken burada yapılan düzenlemede; söz konusu idari işlemlerin hukuka uygunluk ve idarenin bütünlüğü açısından denetleneceği hükme bağlanmıştır. Yapılan bu düzenleme ile "hukuka uygunluk" denetiminin getirilmiş olması, merkezi yönetimin vesayet yetkisi çerçevesinde yerel yönetimler üzerinde gerçekleştirmesi gereken bir denetimi sağlayacağından olumlu ve yerinde bir düzenleme olarak değerlendirilmiştir.
Ancak, bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan, "İç ve dış denetim 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre yapılır" hükmü, yürürlüğe girmeyen bir kanuna atıfta bulunan bir hükümdür. 2005 Mali Yılı Bütçe Kanununun "kısmen ve tamamen uygulanmayacak hükümler" başlıklı 37 nci maddesinin (j) bendindeki hükümlerle, 5018 sayılı Kanunun "bütçe uygulamasına ilişkin hükümleri" nin yürürlüğü 01.01.2006 tarihine ertelenirken, 5018 sayılı Kanunun "bütçe hazırlığına ilişkin hükümlerinin" 01.01.2005 tarihinden itibaren yürürlüğe sokulması amaçlanmıştır.
5018 sayılı Kanunun hangi hükümlerinin bütçenin hazırlığı ile ilgili, hangi hükümlerinin bütçenin uygulanması ile ilgili olduğu açık ve net olarak belli değildir. Örneğin, iç denetimin bazı hükümleri bütçenin hazırlığı ile, bazı hükümleri bütçenin uygulanması ile ilgilidir. Bazı hükümleri ise, harcama sonrası döneme ilişkindir. Sayıştay denetimi ise, bütçenin hazırlığı ile de, bütçenin uygulanması ile de ilgili değildir.
Yürürlüğe girmemiş bir düzenlemeye
dayanılarak, belediyelerde iç ve dış denetim yapacaklara yetki ve görev vermek,
bir başka deyişle denetim yapacakların yetki ve görevlerini söz konusu hükümler
yürürlüğe girene kadar yasal dayanaktan yoksun bırakmak yasama tekniğine uygun
düşmemektedir. Bu durum hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.
19. 5072 sayılı Kanun 57 nci maddesi ile yapılan düzenleme Tasarı'ya aynen alınmıştır.
Yapılan düzenlemede; hizmetlerde meydana
gelen aksamanın halkın sağlık, huzur ve esenliğini hayati ölçüde olumsuz
etkilediğinin yetkili sulh hukuk mahkemesi tarafından tespit edilmesi ve
İçişleri Bakanlığının talebi üzerine sulh hukuk hâkimi tarafından alınan karara
karşı da, ilgili belediyece asliye
hukuk mahkemesine itiraz edilmesi öngörülmüştür.
Ancak, idarenin kamu gücü kullanarak
yaptığı işler idare hukukuna tabidir. Bu işlerden doğan uyuşmazlıklara da idari
yargıda bakılır. Bu nedenle, söz konusu belirlemenin yetkili idare yargı
hakimi tarafından yapılacağı, bu
belirlemeye karşı da Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilebileceği şeklinde
maddenin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere idari işlemlerin yargısal
denetimi, idari yargı organlarına aittir. Bu nedenle, yapılan düzenlemede idare
mahkemeleri yerine, adli yargı mercii olan sulh hukuk ve asliye hukuk
mahkemelerinin görevli ve yetkili kılınması doğru olmayan bir düzenleme olarak
değerlendirilmiştir.
20. Tasarının 62 nci maddesi hükmüne göre,
belediye başkanı tarafından hazırlanıp eylül ayı başında encümene sunulan
bütçe, kasım ayının birinci gününden önce belediye meclisine sunulacaktır. 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 18 inci maddesinde, mali
yılbaşından en az yetmiş beş gün önce TBMM'ye sunulacak olan merkezi yönetim
bütçe kanun tasarısına mahalli idarelerin bütçe tahminlerinin de eklenmesi
öngörülmüştür. Bu nedenle, merkezi yönetim bütçe kanun tasarısının sunumuna
yetiştirilebilmesi için, Tasarının 62 nci maddesindeki bütçe hazırlanma
süresinin öne çekilmesi yerinde olacaktır.
21. 5272 sayılı Kanunun 65 inci maddesi Tasarı'ya aynen alınmıştır.
Belediye bütçesi ile muhasebe işlemlerine
ilişkin esas ve usullerin belirlenmesine ilişkin ilkeler konusunda her hangi
bir düzenleme maddede yer almamaktadır. Bu nedenle, bu konudaki usul ve
esasları belirleyen bir yönetmelik, asli düzenleme yapmış olacaktır. Halbuki
Anayasaya göre, Anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında, yürütmenin asli düzenleme
yetkisi yoktur; yürütme Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve
yerine getirilecek bir yetki ve görevdir. Anayasanın 8 inci maddesinde ifade
edilmiş olan bu ilke, yürütmenin ancak kanun ile asli olarak düzenlenmiş bir
alanda düzenleme yetkisi kullanabileceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Anayasanın 7 nci maddesine göre ise, asli düzenleme yetkisi, TBMM'nindir ve
devredilemez. Devredildiği takdirde, kökenini Anayasadan almayan bir yetki olur
ve Anayasanın 6 ncı maddesine aykırı düşer.
Kanunda bir hususun yönetmelikle
düzenleneceğinin belirtilmesi, o hususun kanunla düzenlenmiş olduğu anlamına
gelmez. Kanunla yapılmış bir düzenlemeden söz edilebilmesi için, o hususun en
azından temel ilkelerinin kanunda gösterilmesi gerekir.
22. Tasarının 5272 sayılı Kanundan aynen alınan 70 inci maddesine göre belediye kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabilir. Tasarının 18/i maddesi de bununla ilgilidir. Belediye bazı hizmetlerini 7l inci maddeye göre işletme tesisi suretiyle gerçekleştirebileceğinden ayrıca şirket kurmasına gerek bulunmamaktadır.
Ayrıca belediyelerce şirket kurulması
piyasa ekonomisi kurallarına uygun düşmemekte ve rekabeti bozucu bir etki
yaratmaktadır.
Böyle bir düzenleme açıkça yolsuzluklara
açık bir yapının oluşmasına yol açacaktır. Nitekim bugün yerel yönetimlerdeki
BİT'ler pek çok yolsuzluğun kaynağı durumundadır. Kaldı ki bunların denetimi de
Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde olacağından, bir kamu kaynağının kullanımı açıkça
kamunun denetimi dışında da tutulmaktadır.
Belediye şirketlerinin çoğunun kuruluş
sözleşmesinde, belediyelere yasa ile verilen kamu hizmetlerinin belediye
şirketleri tarafından yerine getireceği yazılıdır. Belediyelerin, şirket
kurarak görevlerini bunlar eliyle yürütmesi, bir tür dahili taşeronluk
uygulamasıdır. Yasa ile belediyelere verilen kamu hizmetinin idari bir işlemle
özel hukuk kişisine devredilmesi hukukun genel ilkelerine de, Anayasanın 47 nci
maddesine de aykırıdır. Bir yasama işlemi ile oluşturulan herhangi bir kamu
hizmeti, idari bir işlemle fiilen "özel hukuk kişilerine"
gördürülmektedir. Bu Anayasanın özelleştirmede Kanun arayan 47 nci maddesine
açıkça aykırıdır.
Bu düzenlemenin doğal sonucu,
belediyelerin bütün hizmetlerinin şirketler kurularak verilebilir hale
getirilmesidir. Bu düzenlemenin bir başka doğal sonucu, herhangi bir sınırlama
ve hizmetler arasında herhangi bir ayrım yapılmadan yerel tüm kamu
hizmetlerinin özel hukuk hükümlerine tabi şirketler aracılığı ile yapılabilir
hale gelmesidir. Belediyelerin "kamu gücü", "kamu
otoritesi" kullanarak yürüttüğü asli ve sürekli kamu hizmetlerine ilişkin
görevlerin bütünüyle, hiçbir sınırlama olmadan şirketler eliyle yürütülmesi
veya bu kamu hizmetlerinin idari bir işlemle özel hukuk kişisine devredilmesi,
hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Bir hukuk devletinde tüm yasama
işlemlerinin nihai amacı kamu yararıdır. Devlet erklerinin kamu yararı
dışındaki amaçlara yönelik olarak kullanılmaları, hukuk devleti ilkesi ile
bağdaşmaz.
Ortak ve yerel gereksinimleri karşılayacak
kamu hizmetlerini görmek üzere oluşturulmuş yerel yönetimlerin, üstlendikleri
kamu hizmetlerini, özel hukuk hükümlerine tabi şirketler kurmak suretiyle bu
şirketlere yaptırmasına imkan tanıyan bir düzenlemenin kamu yararına olduğu
savunulamaz. Çünkü böyle bir düzenleme kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine ve
ticari amaçlı bir hale gelmesine yol açarak, vatandaşa parasız sunulması asıl
olan bu hizmetlerin kâr amaçlı sunulmasına neden olacaktır. Bunun sonucunda da
tüm vatandaşların yararlanmasına açık olması gereken hizmetler, ancak bedelini
ödeyenler tarafından ulaşılabilecek hizmetlere dönüşecektir. Böyle bir durumun
kamu yararına olduğunu savunmak ise mümkün değildir.
Yasama erkinin kamu yararına olmayan
düzenlemeler yapmak için kullanılması, Anayasanın 2 nci maddesinde ifade edilmiş olan hukuk devleti ilkesine
aykırıdır.
23. Tasarının "Borç ve alacakların
takas ve mahsubu" başlığını taşıyan 72 nci maddesi ile "Bu madde
gereğince yapılacak mahsup işlemlerine ilişkin esas ve usuller, İçişleri
Bakanlığının olumlu görüşü alınarak, Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılacak
bir yönetmelikle düzenlenir." hükmü getirilmektedir.
Bu hüküm ile belediyenin yerel
yönetimlerden veya merkezi idare kuruluşlarından olan ister özel hukuk ister
kamu hukukundan (vergi, resim, harç) kaynaklansın tüm alacak ve borçları için
zorunlu bir "takas-mahsup sistemi" getirilmektedir. Böyle bir
sistemin anlamı ise şudur: Belediyeleri, yerel yönetimler veya merkezi idare
kuruluşlarından olan hiçbir alacağını nakden veya hesaben tahsil edemeyecekleri
gibi borçlarını da bu şekilde ödemeyeceklerdir. Kaynağı ne olursa olsun bütün
alacak ve borçlar takas-mahsup yoluyla itfa edilecektir.
Söz konusu maddenin gerekçesinde
düzenlemenin amacı; merkezi idarenin belediyeye olan borçları için faiz
ödemediği halde, belediyeden olan alacakları için yüksek oranda faiz alması
nedeniyle ortaya çıkan belediye mağduriyetinin kısmen de olsa giderilmesi
olarak açıklanmıştır. Ancak, bilindiği üzere faiz alacağı ya kanundan ya da sözleşmeden
doğar. Her iki durumda da hak sahibinin hukuken bu alacağı tahsil yetkisine
haiz olduğu açıktır. Kaldı ki, bu konuda maddede herhangi bir düzenleme de
yapılmamıştır.
Düzenleme birikmiş borç/alacak stokunu
tasfiyeye yönelik olmayıp daimidir. Bu şekliyle bütçe prensiplerine aykırıdır.
24. 5272 sayılı Kanunun 86 ncı maddesine Tasarı'na aynen yer verilmiştir.
Tasarı'nın 86 ncı maddesiyle 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesinin yeniden düzenlenen dördüncü fıkra ile; Sandık tarafından emekli aylığı bağlanan büyükşehir, il, ilçe ve diğer belediye başkanlarına makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı
ödenmesi öngörülmüştür.
Yapılan bu düzenleme; Emekli Sandığınca
emekli aylığı bağlanan belediye başkanları ile diğer sosyal güvenlik
kuruluşlarından yaşlılık aylığı bağlanan belediye başkanları arasında adil
olmayan bir farklılık doğmasına yol açmıştır. Böyle bir düzenleme eşitlik
ilkesi ile de bağdaşmamaktadır.
Eşitlik ilkesi, Anayasa Mahkemesi'nin çok
sayıdaki kararıyla aynı doğrultuda yorumlanmıştır. Bu kararlarda genellikle
değinildiği gibi yasa önünde eşitlik, ancak niteliklerde benzerlik ve yasaların
getirdiği kurallara uyarlık oranında söz konusu olabilir. Kimi yurttaşların
başka bir kurala bağlı tutulmaları, haklı bir nedene dayanmakta ise; böyle bir
durumda kanun önünde eşitlik ilkesine ters düşüldüğünden söz edilemez. Eşitlik
her yönüyle aynı hukuki durumda bulunanlar arasında söz konusudur. Burada,
makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenmesinin
nedeni, belediye başkanı olmalarındandır. Bu nedenle, aylık aldıkları sosyal
güvenlik kuruluşu hangisi olursa olsun büyükşehir, il, ilçe ve diğer belediye
başkanı olarak her yönüyle aynı hukuki, durumdadırlar, söz konusu tazminatların
ödenmesinde farklı bir durumun yaratılmasının hiçbir haklı nedeni
bulunmamaktadır.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
Gürol Ergin |
|
Trabzon |
İstanbul |
Muğla |
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Enis Tütüncü |
Bülent Baratalı |
|
İstanbul |
Tekirdağ |
İzmir |
|
Kazım Türkmen |
Ali Kemal Deveciler |
|
|
Ordu |
Balıkesir |
|
HÜKÜMETİN
TEKLİF ETTİĞİ METİN
BELEDİYE KANUNU TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Amaç,
Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, belediyenin kuruluşunu,
organlarını, yönetimi-ni, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve
esaslarını düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2.- Bu Kanun belediyeleri kapsar.
Tanımlar
MADDE 3.- Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Belediye: Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından
seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini,
b) Belediyenin organları: Belediye meclisini, belediye
encümenini ve belediye başkanını,
c) Belde: Belediyesi bulunan yerleşim yerini,
d) Mahalle: Belediye sınırları içinde, ihtiyaç ve
öncelikleri benzer özellikler gösteren ve sakinleri arasında komşuluk ilişkisi
bulunan idarî birimi,
ifade eder.
İKİNCİ
BÖLÜM
Belediyenin
Kuruluşu ve Sınırları
Kuruluş
MADDE 4.- Nüfusu 5.000 ve üzerinde olan yerleşim
birimlerinde belediye kurulabilir. İl ve ilçe merkezlerinde belediye kurulması
zorunludur.
İçme ve kullanma suyu havzaları ile sit ve diğer koruma
alanlarında ve meskûn sahası kurulu bir belediyenin sınırlarına 5.000 metreden
daha yakın olan yerleşim yerlerinde belediye kurulamaz.
Köylerin veya muhtelif köy kısımlarının birleşerek belediye
kurabilmeleri için, meskûn sahalarının, merkez kabul edilecek yerleşim yerinin
meskûn sahasına azami 5.000 metre mesafede bulunması ve nüfusları toplamının
5.000 ve üzerinde olması gerekir.
Bir veya birden fazla köyün köy ihtiyar meclisinin kararı
veya seçmenlerinin en az yarısından bir fazlasının mahallin en büyük mülkî
idare amirine yazılı başvurusu ya da valinin kendiliğinden buna gerek görmesi
durumunda, valinin bildirimi üzerine, mahallî seçim kurulları, onbeş gün içinde
köyde veya köy kısımlarında kayıtlı seçmenlerin oylarını alır ve sonucu bir
tutanakla valiliğe bildirir.
İşlem dosyası valinin görüşüyle birlikte İçişleri
Bakanlığına gönderilir. Danıştayın görüşü alınarak müşterek kararname ile o
yerde belediye kurulur.
Yeni iskân nedeniyle oluşturulan ve nüfusu 5.000 ve üzerinde
olan herhangi bir yerleşim yerinde, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine
müşterek kararnameyle belediye kurulabilir.
Sınırların tespiti
MADDE 5.- Yeni kurulan bir belediyenin sınırları, kuruluşu
izleyen altı ay içinde aşağıdaki şekilde tespit edilir:
a) Eskiden beri beldeye ait sayılan tarla, bağ, bahçe,
çayır, mera, otlak, yaylak, zeytinlik, palamutluk, fundalık gibi yerler ile
kumsal ve plajlar belediye sınırı içine alınır.
b) Belediye sınırlarını dere, tepe, yol gibi belirli ve
sabit noktalardan geçirmek esastır. Bunun mümkün olmaması durumunda, sınır düz
olarak çizilir ve işaretlerle belirtilir.
c) Belediyenin sınırları içinde kalan ve eskiden beri komşu
belde veya köy halkı tarafından yararlanılan yayla, çayır, mera, koru, kaynak
ve mesirelik gibi yerlerden geleneksel yararlanma hakları devam eder. Bu haklar
için sınır kâğıdına şerh konulur.
d) Çizilen sınırların geçtiği yerlerin bilinen adları sınır
kâğıdına yazılır. Ayrıca yetkili fen elemanı tarafından düzenlenen kroki sınır
tespit tutanağına eklenir.
Sınırların kesinleşmesi
MADDE 6.- Belediye sınırları, belediye meclisinin kararı ve
kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile kesinleşir.
Kesinleşen sınırlar, valilikçe yerinde uygulanmak suretiyle
taraflara gösterilir ve durum bir tutanakla belirlenir. Kesinleşen sınır
kararları ile dayanağı olan belgelerin birer örneği; belediyesine, mahallî tapu
dairesine, il özel idaresine ve o yerin mülkî idare amirine gönderilir.
Kesinleşen sınırlar zorunlu nedenler olmadıkça beş yıl süre
ile değiştirilemez.
Sınır uyuşmazlıklarının
çözümü
MADDE 7.- Bir il dahilindeki beldeler veya köyler arasında
sınır uyuşmazlığı çıkması halinde ilgili belediye meclisi ve köy ihtiyar
meclisi ile kaymakamın görüşleri otuz gün süre verilerek istenir. Vali, bu
görüşleri değerlendirerek sınır uyuşmazlığını karara bağlar. Büyükşehir
belediyesi sınırları içinde kalan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin sınır
değişikliklerinde büyükşehir belediye meclisinin de görüşü alınır.
İl ve ilçe sınırlarının değiştirilmesini gerektirecek sınır
uyuşmazlıklarında 10.6.1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümleri
uygulanır.
Birleşme ve katılma
MADDE 8.- Belde, köy veya bunların bazı kısımlarının bir
başka beldeye katılabilmesi için bu yerlerin meskûn sahalarının iltihak
olunacak beldenin meskûn sahasına uzaklığı 5.000 metreden fazla olamaz.
Bir belde veya köyün veya bunların bazı kısımlarının meskûn
sahasının, komşu bir beldenin meskûn sahası ile birleşmesi veya bu sahalar
arasındaki mesafenin 5.000 metrenin altına düşmesi ve buralarda oturan
seçmenlerin yarısından bir fazlasının komşu beldeye katılmak için başvurması
halinde, iltihak olunacak belde sakinlerinin oylarına başvurulmaksızın,
katılmak isteyen köy veya belde veya bunların kısımlarında başvuruya ilişkin
oylama yapılır. Oylama sonucunun olumlu olması halinde başvuruya ait evrak,
valilik tarafından iltihak olunacak belediyeye gönderilir. Belediye meclisi
evrakın gelişinden itibaren otuz gün içinde başvuru hakkındaki kararını verir.
Belediye meclisinin uygun görmesi halinde katılım gerçekleşir. Büyükşehirlerde
birleşme ve katılma işlemleri, iltihak olunacak ilçe ve ilk kademe belediye
meclislerinin görüşü üzerine, büyükşehir belediye meclisinde karara bağlanır.
Katılma sonrası oluşacak yeni sınır hakkında, 6 ncı maddeye göre işlem yapılır
ve sonuç İçişleri Bakanlığına bildirilir.
Bir beldenin bazı kısımlarının komşu bir beldeye
katılmasında veya yeni bir belde ya da köy kurulmasında, beldenin nüfusunun
5.000'den aşağı düşmemesi gerekir.
Büyükşehir belediyesi bulunan yerlerde ayrılma yoluyla yeni
bir belde kurulması için belde nüfusunun 100.000'den aşağı düşmemesi ve yeni
kurulacak beldenin nüfusunun 50.000'den az olmaması şarttır.
Bu madde uyarınca gerçekleşen katılmalarda, iltihak olunan
belde ile bazı kısımları veya tümü iltihak olan köy veya belde arasında;
taşınır ve taşınmaz mal, hak, alacak ve borçların devri ve paylaşımı,
aralarında düzenlenecek protokolle belirlenir.
Birleşme ve katılma işlemlerinde bu maddede düzenlenmeyen
hususlarda 4 üncü madde hükmüne göre işlem yapılır.
Mahalle ve yönetimi
MADDE 9.- Mahalle, muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından
yönetilir.
Belediye sınırları içinde mahalle kurulması, kaldırılması,
birleştirilmesi, bölünmesi, adlarıyla sınırlarının tespiti ve değiştirilmesi,
belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile olur.
Muhtar, mahalle sakinlerinin gönüllü katılımıyla ortak
ihtiyaçları belirlemek, mahallenin yaşam kalitesini geliştirmek, belediye ve
diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişkilerini yürütmek, mahalle ile ilgili
konularda görüş bildirmek, diğer kurumlarla iş birliği yapmak ve kanunlarla
verilen diğer görevleri yapmakla yükümlüdür.
Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının
karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkanları ölçüsünde gerekli
yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz
önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde
yürütülmesini sağlamaya çalışır.
Belde adının
değiştirilmesi
MADDE 10.- Bir beldenin adı, belediye meclisi üye tam
sayısının en az dörtte üç çoğunluğunun kararı ve valinin görüşü üzerine
İçişleri Bakanlığının onayı ile değiştirilir. Bu karar Resmî Gazetede
yayımlanır. Beldenin adının değişmesi ile belediyenin adı da değişmiş sayılır.
Tüzel kişiliğin sona
erdirilmesi
MADDE 11.- Belediye sınırı veya meskûn sahası, bağlı olduğu
il veya ilçe belediyesi ile nüfusu 50.000 ve üzerinde olan bir belediyenin
sınırına, 5.000 metreden daha yakın duruma gelen belediye ve köylerin tüzel
kişiliği; genel imar düzeni veya temel alt yapı hizmetlerinin gerekli kılması
durumunda, Danıştayın görüşü alınarak, İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine
müşterek kararname ile kaldırılarak bu belediyeye katılır. Tüzel kişiliği
kaldırılan belediyenin mahalleleri, katıldıkları belediyenin mahalleleri hâline
gelir. Tüzel kişiliği kaldırılan belediye ile köylerin taşınır ve taşınmaz mal,
hak, alacak ve borçları katıldıkları belediyeye intikal eder.
Nüfusu 2.000'in altına düşen belediyeler, Danıştayın görüşü
alınarak, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine müşterek kararname ile köye
dönüştürülür. Tüzel kişiliği kaldırılan belediyenin tasfiyesi il özel idaresi
tarafından yapılır. Bu belediyenin taşınır ve taşınmaz malları ile hak, alacak
ve borçları ilgili köy tüzel kişiliğine intikal eder. İntikal eden borçların
karşılanamayan kısımları il özel idaresi tarafından üstlenilir ve vali
tarafından İller Bankasına bildirilir. İller Bankası bu miktarı, takip eden
ayın genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının belediyelere ayrılan
kısmından keserek ilgili il özel idaresi hesabına aktarır.
Kararlarının uygulanması
ve nüfus
MADDE 12.- 4 üncü, 6 ncı, 7 nci, 8 inci ve 9 uncu maddelerde
belirtilen kararlar kesinleşme tarihini takip eden yılın ocak ayının birinci
gününden itibaren yürürlüğe girer. 4 üncü maddeye göre belediye kurulan
yerlerde 18.1.1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahallî İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 29 uncu maddesine
göre seçim yapılır.
8 inci maddede geçen birleşme ve katılmalara, 9 uncu maddede
geçen mahalle kaldırılmasına, 11 inci maddede geçen belediye ve köy tüzel
kişiliğinin kaldırılmasına veya bir beldenin köye dönüştürülmesine dair
kararlar ilk mahallî idareler seçimlerinde uygulanır ve seçimler bu yerlerin
yeni durumlarına göre yapılır.
Bu Kanunda öngörülen nüfus büyüklüğü için, Devlet İstatistik
Enstitüsü Başkanlığınca bildirilen nüfus esas alınır.
Hemşehri hukuku
MADDE 13.- Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir.
Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri
hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları
vardır. Yardımların insan onurunu zedelemeyecek koşullarda sunulması
zorunludur.
Belediye, hemşehriler arasında sosyal ve kültürel
ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli
çalışmaları yapar. Bu çalışmalarda, üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşları ve uzman
kişilerin katılımını sağlayacak önlemler alınır.
Belediye sınırları içinde oturan, bulunan veya ilişiği olan
her şahıs, belediyenin, kanunlara dayanan kararlarına, emirlerine ve
duyurularına uymakla ve belediye vergi, resim, harç, katkı ve katılma paylarını
ödemekle yükümlüdür.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Belediyenin
Görev, Yetki ve Sorumlulukları
Belediyenin görev ve
sorumlulukları
MADDE 14.- Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak
şartıyla;
a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı;
coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı
atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik;
defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve
sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, evlendirme,
meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini
yapar veya yaptırır. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000'i geçen
belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar.
b) Okul öncesi eğitim kurumları açabilir; Devlete ait her
derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya
yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir;
sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir; kültür ve tabiat
varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların
ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir, bu amaçla bakım ve onarımını
yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa
edebilir. Gerektiğinde, öğrencilere, amatör spor kulüplerine malzeme verir ve
gerekli desteği sağlar, her türlü amatör spor müsabakaları düzenler, yurt içi
ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara
belediye meclisi kararıyla ödül verebilir.
Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna
verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya
yaptırır.
Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası,
belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir.
Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en
uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar
gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır.
Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı, belediye
sınırlarını kapsar.
Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye
hizmetleri götürülebilir.
12.4.2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümleri saklıdır.
Belediyenin yetkileri ve
imtiyazları
MADDE 15.- Belediyenin yetkileri ve imtiyazları şunlardır:
a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak.
b) Kanunların belediyeye verdiği yetki çerçevesinde
yönetmelik çıkarmak, belediye yasakları koymak ve uygulamak, kanunlarda
belirtilen cezaları vermek.
c) Gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetleri ile ilgili olarak
kanunlarda belirtilen izin veya ruhsatı vermek.
d) Özel kanunları gereğince belediyeye ait vergi, resim,
harç, katkı ve katılma paylarının tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak; vergi,
resim ve harç dışındaki özel hukuk hükümlerine göre tahsili gereken doğalgaz,
su, atık su ve hizmet karşılığı alacakların tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak
veya yaptırmak.
e) Müktesep haklar saklı kalmak üzere; içme, kullanma ve
endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak;
bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek;
kaynak sularını işletmek veya işlettirmek.
f) Toplu taşıma yapmak; bu amaçla otobüs, deniz ve su ulaşım
araçları, tünel, raylı sistem dâhil her türlü toplu taşıma sistemlerini kurmak,
kurdurmak, işletmek ve işlettirmek.
g) Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması,
geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri
yapmak ve yaptırmak.
h) Mahallî müşterek nitelikteki hizmetlerin yerine
getirilmesi amacıyla, belediye sınırları ve mücavir alanlar içerisinde taşınmaz
malları almak, kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa
etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek.
i) Borç almak, bağış kabul etmek.
j) Toptancı ve perakendeci halleri, otobüs terminali, fuar
alanı, yat limanı ve mezbaha kurmak, kurdurmak, işletmek, işlettirmek veya bu
yerlerin gerçek ve tüzel kişilerce açılmasına izin vermek.
k) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı
yirmibeşbin YTL'ye kadar olan dava konusu uyuşmazlıkların, anlaşmayla
tasfiyesine karar vermek.
l) Gayrisıhhî müesseseler ile umuma açık istirahat ve
eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve denetlemek.
m) Beldede ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi ve kayıt
altına alınması amacıyla izinsiz satış yapan seyyar satıcıları faaliyetten men
etmek, izinsiz satış yapan seyyar satıcıların faaliyetten men edilmesi sonucu,
cezası ödenmeyerek iki gün içinde geri alınmayan gıda maddelerini gıda
bankalarına, cezası ödenmeyerek otuz gün içinde geri alınmayan gıda dışı malları
yoksullara vermek.
n) Reklam panoları ve tanıtıcı tabelalar konusunda
standartlar getirmek.
o) Gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına
ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde veya kent
dışında toplamak; hafriyat toprağı ve moloz döküm alanlarını; sıvılaştırılmış
petrol gazı (LPG) depolama sahalarını; inşaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda
depolama alanları ve satış yerlerini belirlemek; bu alan ve yerler ile
taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için gereken tedbirleri almak.
p) Kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü
servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve
tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu,
yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit
etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere
verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.
(l) bendinde belirtilen gayrisıhhî müesseselerden birinci
sınıf olanların ruhsatlandırılması ve denetlenmesi, büyükşehir ve il merkez
belediyeleri dışındaki yerlerde il özel idaresi tarafından yapılır.
Belediye, (e), (f) ve (g) bentlerinde belirtilen hizmetleri
Danıştayın görüşü ve İçişleri Bakanlığının kararıyla süresi kırkdokuz yılı
geçmemek üzere imtiyaz yoluyla devredebilir; toplu taşıma hizmetlerini imtiyaz
veya tekel oluşturmayacak şekilde ruhsat vermek suretiyle yerine getirebileceği
gibi toplu taşıma hatlarını kiraya verme veya 67 nci maddedeki esaslara göre
hizmet satın alma yoluyla yerine getirebilir.
İl sınırları içinde büyükşehir belediyeleri, belediye ve
mücavir alan sınırları içinde il belediyeleri ile nüfusu 50.000'i geçen
belediyeler, meclis kararıyla; turizm, sağlık, sanayi ve ticaret yatırımlarının
ve eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon, doğalgaz, yol ve aydınlatma
gibi alt yapı çalışmalarını faiz almaksızın on yıla kadar geri ödemeli veya
ücretsiz olarak yapabilir veya yaptırabilir, bunun karşılığında yapılan
tesislere ortak olabilir; sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve turizmi geliştirecek
projelere İçişleri Bakanlığının onayı ile ücretsiz veya düşük bir bedelle amacı
dışında kullanılmamak kaydıyla arsa tahsis edebilir.
Belediye, belde sakinlerinin belediye hizmetleriyle ilgili
görüş ve düşüncelerini tespit etmek amacıyla kamuoyu yoklaması ve araştırması
yapabilir.
Belediye mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş sayılır. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.
Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği
gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile
belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.
Belediyeye tanınan
muafiyet
MADDE 16.- Belediyenin kamu hizmetine ayrılan veya kamunun
yararlanmasına açık, gelir getirmeyen taşınmaz malları ile bunların inşa ve
kullanımları her türlü vergi, resim, harç, katılma ve katkı paylarından
muaftır.
İKİNCİ KISIM
Belediyenin Organları
BİRİNCİ
BÖLÜM
Belediye
Meclisi
Belediye meclisi
MADDE 17.- Belediye meclisi, belediye-nin karar organıdır ve
ilgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre seçilmiş üyelerden oluşur.
Meclisin görev ve
yetkileri
MADDE 18.- Belediye meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:
a) Stratejik plân ile yatırım ve çalışma programlarını,
belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini görüşmek ve
kabul etmek.
b) Bütçe ve kesin hesabı kabul etmek, bütçede kurumsal
kodlama yapılan birimler ile fonksiyonel sınıflandırmanın birinci düzeyleri
arasında aktarma yapmak.
c) Belediyenin imar plânlarını görüşmek ve onaylamak,
büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni plânını kabul etmek.
d) Borçlanmaya karar vermek.
e) Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine,
tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde
ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla
kiralanmasına ve süresi yirmibeş yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı
aynî hak tesisine karar vermek.
f) Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu
yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret
tarifesini belirlemek.
g) Şartlı bağışları kabul etmek.
h) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin
YTL'den yirmibeşbin YTL'ye kadar, dava konusu olan belediye alacaklarının
anlaşma ile tasfiyesine karar vermek.
i) Bütçe içi işletme ile Türk Ticaret Kanununa tabi
ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve
gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar vermek.
j) Belediye adına imtiyaz verilmesine ve belediye
yatırımlarının yap-işlet veya yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına;
belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine karar vermek.
k) Meclis başkanlık divanını ve encümen üyeleri ile ihtisas
komisyonları üyelerini seçmek.
l) Norm kadro çerçevesinde belediyenin ve bağlı
kuruluşlarının kadrolarının ihdas, iptal ve değiştirilmesine karar vermek.
m) Belediye tarafından çıkarılacak yönetmelikleri kabul
etmek.
n) Meydan, cadde, sokak, park, tesis ve benzerlerine ad
vermek; mahalle kurulması, kaldırılması, birleştirilmesi, adlarıyla
sınırlarının tespiti ve değiştirilmesine karar vermek; beldeyi tanıtıcı amblem,
flama ve benzerlerini kabul etmek.
o) Diğer mahallî idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş
birliklere katılmaya veya ayrılmaya karar vermek.
p) Yurt içindeki ve İçişleri Bakanlığının izniyle yurt
dışındaki belediyeler ve mahallî idare birlikleriyle karşılıklı işbirliği
yapılmasına; kardeş kent ilişkileri kurulmasına; ekonomik ve sosyal ilişkileri
geliştirmek amacıyla kültür, sanat ve spor gibi alanlarda faaliyet ve projeler
gerçekleştirilmesine; bu çerçevede arsa, bina ve benzeri tesisleri yapma,
yaptırma, kiralama veya tahsis etmeye karar vermek.
r) Fahrî hemşehrilik payesi ve beratı vermek.
s) Belediye başkanıyla encümen arasındaki anlaşmazlıkları
karara bağlamak.
t) Mücavir alanlara belediye hizmetlerinin götürülmesine
karar vermek.
u) İmar plânlarına uygun şekilde hazırlanmış belediye imar
programlarını görüşerek kabul etmek.
Başkanlık divanı
MADDE 19.- Belediye meclisi, seçim sonuçlarının ilânını
takip eden beşinci gün belediye başkanının başkanlığında kendiliğinden
toplanır. Meclis bu toplantıda, üyeleri arasından, gizli oyla meclis birinci ve
ikinci başkan vekili ile en az iki kâtip üyeyi ilk iki yıl için görev yapmak
üzere seçer. İlk iki yıldan sonra seçilecek başkanlık divanı yapılacak ilk
mahallî idareler seçimlerine kadar görev yapar.
Başkanlık divanı seçimi üç gün içinde tamamlanır.
Meclise belediye başkanı, katılamaması durumunda meclis
birinci başkan vekili, onun da katılamaması durumunda ikinci başkan vekili
başkanlık eder. Ancak yıllık faaliyet raporunun görüşüldüğü meclis toplantısı
meclis başkan vekilinin başkanlığında yapılır.
Başkanlık divanında boşalma olması durumunda kalan süreyi
tamamlamak üzere yenisi seçilir.
Meclis başkanı, meclis çalışmalarında düzeni sağlamakla
yükümlüdür.
Meclisin çalışma ve katılıma ilişkin esas ve usuller İçişleri
Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Meclis toplantısı
MADDE 20.- Belediye meclisi, her ayın ilk haftası, önceden
kararlaştırdığı günde toplanır.
Meclis, resmî tatile rastlayan günlerde çalışmasına ara
verebilir. Belediye meclisi her yıl bir ay tatil kararı alabilir.
Bütçe görüşmesine rastlayan toplantı süresi en çok yirmi
gün, diğer toplantıların süresi en çok beş gündür.
Mutat toplantı yeri dışında toplanılmasının zorunlu olduğu
durumda üyelere önceden bilgi vermek kaydıyla meclis başkanının belediye
sınırları içerisinde belirlediği yerde toplantı yapılır. Ayrıca, toplantının
yeri ve zamanı mutat usullerle belde halkına duyurulur.
Meclis toplantıları açıktır. Meclis başkanının veya
üyelerden herhangi birinin gerekçeli önerisi üzerine, toplantıya katılanların
salt çoğunluğuyla kapalı oturum yapılmasına karar verilebilir.
Meclis görüşmeleri görevlilerce tutanağa geçirilir, başkan
ve kâtip üyeler tarafından imzalanır. Toplantılar, meclisin kararıyla sesli ve
görüntülü cihazlarla da kaydedilebilir.
Gündem
MADDE 21.- Belediye meclisinin gündemi belediye başkanı
tarafından belirlenerek en az üç gün önceden üyelere bildirilir ve çeşitli
yöntemlerle halka duyurulur.
Belediye başkanı ve meclis üyeleri meclis toplantı halindeyken belediyeye ait işlerle ilgili
konuların gündeme alınmasını önerebilir. Öneri, toplantıya katılanların salt
çoğunluğuyla kabul edildiği takdirde gündeme alınır.
Toplantı ve karar yeter
sayısı
MADDE 22.- Belediye meclisi, üye tam sayısının salt
çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar verir. Ancak,
karar yeter sayısı, üye tam sayısının dörtte birinden az olamaz. Oylamada
eşitlik çıkması durumunda meclis başkanının bulunduğu taraf çoğunluk sayılır.
Gizli oylamalarda eşitlik çıkması durumunda oylama tekrarlanır, eşitliğin
bozulmaması durumunda meclis başkanı tarafından kur'a çekilir.
Meclisin toplanmasında, üye tam sayısının salt çoğunluğu
sağlanamadığı takdirde başkan, gün ve saatini tespit ederek en geç üç gün
içinde toplanmak üzere meclisi tatil eder. Gelecek toplantı, üye tam sayısının
dörtte birinden az olmayan üye sayısı ile yapılır.
Görüşmeler sırasında başkan veya üyelerden birinin talebi
üzerine yapılacak yoklamada karar yeter sayısının bulunmadığı anlaşılırsa,
ikinci fıkradaki hükümler uygulanır.
Üyeler oylarını bizzat kullanır. Gizli oy kullanmaya fizikî
bakımdan engelli üyeler, tayin edecekleri kişi eliyle oy kullanabilirler.
Oylama gizli, işaretle veya ad okunarak yapılır. Oy verme
kabul, ret veya çekimser şeklinde olur.
Kararlar, meclis başkanı ve kâtip üyeler tarafından
imzalanır ve bir sonraki toplantıda üyelere dağıtılır.
Meclis kararlarının
kesinleşmesi
MADDE 23.- Belediye başkanı, hukuka aykırı gördüğü meclis
kararlarını, gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere beş gün
içinde meclise iade edebilir.
Yeniden görüşülmesi istenilmeyen kararlar ile yeniden
görüşülmesi istenip de belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla
ısrar edilen kararlar kesinleşir.
Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar
aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir.
Kararlar kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün
içinde mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderilir. Mülkî idare amirine
gönderilmeyen kararlar yürürlüğe girmez.
Mülkî idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine on
gün içinde idarî yargıya başvurabilir.
Kesinleşen meclis kararlarının özetleri yedi gün içinde
uygun araçlarla halka duyurulur.
İhtisas komisyonları
MADDE 24.- Belediye meclisi, üyeleri arasından en az üç en
fazla beş kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurabilir. Komisyonların bir yılı
geçmemek üzere ne kadar süre için kurulacağı aynı meclis kararında belirtilir.
İhtisas komisyonları, her siyasî parti
grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına
oranlanması suretiyle oluşturulur. İl ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000'in
üzerindeki belediyelerde plân ve bütçe ile imar komisyonlarının kurulması
zorunludur.
Meclis toplantısını müteakip imar komisyonu en fazla on iş
günü, diğer komisyonlar ise beş iş günü içinde kendilerine havale edilen işleri
sonuçlandırır. Komisyonlar kendilerine havale edilen işlerle ilgili raporlarını
bu sürenin sonunda meclise sunmadıkları takdirde, konu meclis başkanı
tarafından doğrudan gündeme alınır.
İhtisas komisyonlarının görev alanına giren işler bu
komisyonlarda görüşüldükten sonra belediye meclisinde karara bağlanır.
Mahalle muhtarları ve ildeki kamu kuruluşlarının amirleri
ile ildeki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, sendikalar
ve gündemdeki konularla ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, oy hakkı
olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konuların görüşüldüğü
ihtisas komisyonu toplantılarına katılabilir ve görüş bildirebilir.
Komisyon çalışmalarında uzman kişilerden yararlanılabilir.
Komisyon raporları alenîdir, çeşitli yollarla halka
duyurulur ve isteyenlere meclis tarafından maliyetlerini aşmamak üzere
belirlenecek bedel karşılığında verilir.
Denetim komisyonu
MADDE 25.- İl ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000'in
üzerindeki belediyelerde, belediye meclisi, her ocak ayı toplantısında
belediyenin bir önceki yıl gelir ve giderleri ile bunlara ilişkin hesap kayıt
ve işlemlerinin denetimi için kendi üyeleri arasından gizli oyla ve üye sayısı
üçten az beşten çok olmamak üzere bir denetim komisyonu oluşturur. Komisyon,
her siyasî parti grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis
üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşur.
Komisyon, belediye başkanı tarafından belediye binası içinde
belirlenen yerde çalışır ve çalışmalarında kamu personelinden ve gerektiğinde
diğer uzman kişilerden yararlanabilir.
Denetim komisyonu toplantılarına, belediye ve bağlı
kuruluşları dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarından görevlendirilenlere 1000;
kamu personeli dışındaki diğer uzman kişilere büyükşehir belediyelerinde 3000,
diğer belediyelerde 2000 gösterge rakamının Devlet Memurlarına uygulanan aylık
katsayıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere, belediye meclisince
belirlenecek miktarda günlük ödeme yapılır. Denetim komisyonunun emrinde
görevlendirilecek kişi ve gün sayısı belediye meclisince belirlenir. Uzman
kişilerde aranacak nitelikler belediye meclisinin çalışmasına dair yönetmelikte
düzenlenir.
Komisyon belediye birimleri ve bağlı kuruluşlarından her
türlü bilgi ve belgeyi isteyebilir. Bu istekler gecikmeksizin yerine getirilir.
Komisyon, çalışmasını kırkbeş işgünü içinde tamamlar ve buna
ilişkin raporunu mart ayının sonuna kadar meclis başkanlığına sunar.
Konusu suç teşkil eden hususlarla ilgili olarak meclis
başkanlığı tarafından yetkili mercilere suç duyurusunda bulunulur.
Meclisin bilgi edinme ve
denetim yolları
MADDE 26.- Belediye meclisi, bilgi edinme ve denetim
yetkisini faaliyet raporunu değerlendirme, denetim komisyonu, soru, genel
görüşme ve gensoru yoluyla kullanır.
Meclis üyeleri, meclis başkanlığına önerge vererek belediye
işleriyle ilgili konularda sözlü veya yazılı soru sorabilir. Soru, belediye
başkanı veya görevlendireceği kişi tarafından sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılır.
Meclis üyelerinin en az üçte biri, meclis başkanlığına
istekte bulunarak, belediyenin işleriyle ilgili bir konuda genel görüşme
açılmasını isteyebilir. Bu istek meclis tarafından kabul edildiği takdirde
gündeme alınır.
Belediye başkanınca meclise sunulan bir önceki yıla ait
faaliyet raporundaki açıklamalar, meclis üye tam sayısının dörtte üç
çoğunluğuyla yeterli görülmezse yetersizlik kararıyla görüşmeleri kapsayan
tutanak, meclis başkan vekili tarafından mahallin mülkî idare amirine gönderilir.
Vali, dosyayı gerekçeli görüşüyle birlikte Danıştaya
gönderir.
Yetersizlik kararı, Danıştayca uygun görüldüğü takdirde
belediye başkanı, başkanlıktan düşer.
Meclis üye tam sayısının en az üçte biri oranındaki üyenin
imzasıyla belediye başkanı hakkında gensoru önergesi verilebilir. Gensoru
önergesi, meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun oyu ile gündeme alınır ve
üç tam gün geçmedikçe görüşülemez.
Gensoru önergesinin karara bağlanmasında dördüncü fıkraya
göre işlem yapılır.
Başkan ve meclis üyelerinin
görüşmelere katılamayacağı durumlar
MADDE 27.- Belediye başkanı ve meclis üyeleri, münhasıran;
kendileri, ikinci derece dâhil kan ve kayın hısımları ve evlatlıkları ile
ilgili işlerin görüşüldüğü meclis toplantılarına katılamazlar.
Başkan ve meclis
üyelerinin yükümlülükleri
MADDE 28.- Belediye başkanı görevi süresince veya görevinin
sona ermesinden itibaren üç yıl süreyle, meclis üyeleri ise görevleri süresince
ve görevlerinin sona ermesinden itibaren iki yıl süreyle, belediye ve bağlı
kuruluşlarına karşı doğrudan doğruya veya dolaylı olarak taahhüde giremez,
komisyonculuk ve temsilcilik yapamaz.
Meclis üyeliğinin sona
ermesi
MADDE 29.- Meclis üyeliği, ölüm ve istifa durumunda
kendiliğinden sona erer. Meclis üyeliğinden istifa dilekçesi belediye
başkanlığına verilir ve başkan tarafından meclisin bilgisine sunulur.
Özürsüz veya izinsiz olarak arka arkaya üç birleşim günü
veya bir yıl içinde yapılan toplantıların yarısına katılmayan üyenin üyeliğinin
düşmesine, savunması alındıktan sonra üye tam sayısının salt çoğunluğuyla karar
verilir.
Belediye meclisi üyeliğine seçilme yeterliğinin kaybedilmesi
durumunda, valinin bildirmesi üzerine Danıştay tarafından üyeliğin düşmesine
karar verilir.
Meclisin feshi
MADDE 30.- Belediye meclisi;
a) Kendisine kanunla verilen görevleri süresi içinde yapmayı
ihmal eder ve bu durum belediyeye ait işleri sekteye veya gecikmeye uğratırsa,
b) Belediyeye verilen görevlerle ilgisi olmayan siyasî
konularda karar alırsa,
İçişleri Bakanlığının bildirisi üzerine Danıştayın kararı
ile feshedilir.
İçişleri Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde meclisin feshine
dair bildiri ile birlikte karar verilinceye kadar meclis toplantılarının
ertelenmesini de ister. Danıştay, bu hususu en geç bir ay içinde karara bağlar.
Bu şekilde feshedilen meclisin yerine seçilen meclis, kalan
süreyi tamamlar.
Boşalan meclisin
görevinin yerine getirilmesi
MADDE 31.- Belediye meclisinin;
a) Danıştay tarafından feshi veya meclis toplantılarının
ertelenmesi,
b) Meclis üye tam sayısının yarıdan fazlasının tutuklanması,
c) Yedek üyelerin getirilmesinden
sonra da meclis üye tam sayısının yarısından aşağı düşmesi,
d) Geçici olarak görevden uzaklaştırılması,
hallerinde, meclis çalışabilir duruma gelinceye veya yeni
meclis seçimi yapılıncaya kadar meclis görevi, belediye encümeninin memur
üyeleri tarafından yürütülür.
Huzur ve izin hakkı
MADDE 32.- Meclis başkan ve üyelerine, meclis ve komisyon
toplantılarına katıldıkları her gün için, 39 uncu madde uyarınca belediye
başkanına ödenmekte olan aylık brüt ödeneğin günlük tutarının üçte birini
geçmemek üzere meclis tarafından belirlenecek miktarda huzur hakkı ödenir.
Huzur hakkı ödenecek gün sayısı, 20 nci, 24 üncü ve 25 inci maddelerde
belirtilen toplantı günü sayısından fazla olamaz ve meclis üyelerine aynı gün
için birden fazla huzur hakkı ödenemez.
Meclis üyeleri hastalıkları süresince izinli sayılır. Ayrıca
mazeretleri durumunda, bir yıl içindeki toplantı süresinin yarısını aşmamak
şartıyla istekleri üzerine meclis tarafından izin verilebilir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Belediye
Encümeni
Belediye encümeni
MADDE 33.- Belediye encümeni, beledi-ye başkanının
başkanlığında;
a) İl belediyelerinde ve nüfusu 100.000'in üzerindeki
belediyelerde, belediye meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için
gizli oyla seçeceği üç üye, malî hizmetler birim amiri ve belediye başkanının
birim amirleri arasından bir yıl için seçeceği iki üye olmak üzere yedi
kişiden,
b) Diğer belediyelerde, belediye meclisinin her yıl kendi
üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği iki üye, malî hizmetler
birim amiri ve belediye başkanının birim amirleri arasından bir yıl için
seçeceği bir üye olmak üzere beş kişiden,
oluşur.
Belediye başkanının katılamadığı toplantılarda, belediye
başkanının görevlendireceği başkan yardımcısı veya encümen üyesi, encümene
başkanlık eder.
Encümen toplantılarına gündemdeki konularla ilgili olarak
ilgili birim amirleri, belediye başkanı tarafından oy hakkı olmaksızın
görüşleri alınmak üzere çağrılabilir.
Encümenin görev ve
yetkileri
MADDE 34.- Belediye encümeninin görev ve yetkileri
şunlardır:
a) Stratejik plân ve yıllık çalışma programı ile bütçe ve
kesin hesabı inceleyip belediye meclisine görüş bildirmek.
b) Yıllık çalışma programına alınan işlerle ilgili
kamulaştırma kararlarını almak ve uygulamak.
c) Öngörülmeyen giderler ödeneğinin harcama yerlerini
belirlemek.
d) Bütçede fonksiyonel sınıflandırmanın ikinci düzeyleri
arasında aktarma yapmak.
e) Kanunlarda öngörülen cezaları vermek.
f) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin
YTL'ye kadar, dava konusu olan belediye alacaklarının anlaşma ile tasfiyesine
karar vermek.
g) Taşınmaz mal satımına, trampasına ve tahsisine ilişkin
meclis kararlarını uygulamak; süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına karar
vermek.
h) Umuma açık yerlerin açılış ve kapanış saatlerini
belirlemek.
i) Diğer kanunlarda belediye encümenine verilen görevleri yerine getirmek.
Encümen toplantısı
MADDE 35.- Belediye encümeni, haftada birden az olmamak
üzere önceden belirlenen gün ve saatte toplanır. Belediye başkanı acil
durumlarda encümeni toplantıya çağırabilir.
Encümen üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar verir. Encümenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca ihale komisyonu olarak yapacağı toplantılarda da bu hüküm geçerlidir. Oyların eşitliği durumunda başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılır. Çekimser oy kullanılamaz.
Encümen gündemi belediye başkanı tarafından hazırlanır.
Encümen üyeleri başkanının uygun görüşü ile gündem maddesi teklif edebilir.
Belediye başkanı tarafından havale edilmeyen konular encümende görüşülemez.
Encümene havale edilen konular bir hafta içinde görüşülerek
karara bağlanır.
Alınan kararlar başkan ve toplantıya katılan üyeler
tarafından imzalanır. Karara muhalif kalanlar gerekçelerini de açıklar.
Encümen başkan ve üyeleri, münhasıran; kendileri, ikinci
derece dâhil kan ve kayın hısımları ve evlatlıkları ile ilgili işlerin
görüşüldüğü encümen toplantılarına katılamazlar.
Encümen üyelerine
verilecek ödenek
MADDE 36.- Belediye encümeni başkan ve üyelerine, nüfusu
10.000'e kadar olan belediyelerde 3.500, nüfusu 10.001-50.000'e kadar olan
belediyelerde 4.500, 50.001-200.000'e kadar olan belediyelerde 6.000 ve
200.001'in üzerinde olan belediyelerde ise 7.500 gösterge rakamının Devlet
memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda
aylık brüt ödenek verilir. Encümenin memur üyelerine bu tutarların yarısı
ödenir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Belediye
Başkanı
Belediye başkanı
MADDE 37.- Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve
belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir. Belediye başkanı, ilgili kanunda
gösterilen esas ve usullere göre seçilir.
Belediye başkanı, görevinin devamı süresince siyasi
partilerin yönetim ve denetim organlarında görev alamaz; profesyonel spor
kulüplerinin başkanlığını yapamaz ve yönetiminde bulunamaz.
Belediye başkanının görev
ve yetkileri
MADDE 38.- Belediye başkanının görev ve yetkileri şunlardır:
a) Belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye
teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak.
b) Belediyeyi stratejik plâna uygun olarak yönetmek,
belediye idaresinin kurumsal stratejilerini oluşturmak, bu stratejilere uygun
olarak bütçeyi, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini
hazırlamak ve uygulamak, izlemek ve değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları
meclise sunmak.
c) Belediyeyi Devlet dairelerinde ve törenlerde, davacı veya
davalı olarak da yargı yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek.
d) Meclise ve encümene başkanlık etmek.
e) Belediyenin taşınır ve taşınmaz mallarını idare etmek.
f) Belediyenin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmek.
g) Yetkili organların kararını almak şartıyla sözleşme
yapmak.
h) Meclis ve encümen kararlarını uygulamak.
i) Bütçeyi uygulamak, bütçede meclis ve encümenin yetkisi
dışındaki aktarmalara onay vermek.
j) Belediye personelini atamak.
k) Belediye ve bağlı kuruluşları ile işletmelerini
denetlemek.
l) Şartsız bağışları kabul etmek.
m) Belde halkının huzur, esenlik, sağlık ve mutluluğu için
gereken önlemleri almak.
n) Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği
kullanmak, özürlülere yönelik hizmetleri yürütmek ve özürlüler merkezini
oluşturmak.
o) Temsil ve ağırlama giderleri için ayrılan ödeneği
kullanmak.
p) Kanunlarla belediyeye verilen ve belediye meclisi veya
belediye encümeni kararını gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri
kullanmak.
Belediye başkanının özlük
hakları
MADDE 39.- Belediye başkanına nüfusu;
a) 10.000'e kadar olan beldelerde 60.000,
b) 10.001'den 50.000'e kadar olan beldelerde 70.000,
c) 50.001'den 100.000'e kadar olan beldelerde 90.000,
d) 100.001'den 250.000'e kadar olan beldelerde 110.000,
e) 250.001'den 500.000'e kadar olan beldelerde 130.000,
f) 500.001'den 1.000.000'a kadar olan beldelerde 150.000,
g) 1.000.001'den 2.000.000'a kadar olan beldelerde 190.000,
h) 2.000.001'den fazla olan beldelerde 230.000,
gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık
katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık brüt ödenek ödenir.
Belediye başkanının görevli, izinli ve hasta bulunduğu
sürelerde ödeneği kesilmez.
Belediye başkanlığı yapmış olanların, personel kanunlarına
tabi bir kadroya atanmaları halinde belediye başkanlığında geçen süreleri
memuriyette geçmiş sayılır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca Devlet memurları ile bakmakla yükümlü bulundukları için uygulanan sosyal hak ve yardımlar, aynı esas ve usullere göre belediye başkanları ile bakmakla yükümlü bulundukları için de uygulanır.
Başkan vekili
MADDE 40.- Belediye başkanı, izin, hastalık veya başka bir
sebeple görev başında bulunmadığı hallerde, bu süre içinde kendisine vekâlet
etmek üzere, belediye meclisi üyeleri arasından birini başkan vekili olarak
görevlendirir.
Başkan vekili, başkanın yetkilerine sahiptir.
Başkan vekiline, görev süresince başkana ödenen aylık brüt
ödeneğin gün hesabı üzerinden ödenek verilir.
Stratejik plân ve
performans plânı
MADDE 41.- Belediye başkanı, mahallî idareler genel
seçimlerinden itibaren altı ay içinde; kalkınma plânı ve programı ile varsa
bölge plânına uygun olarak stratejik plân ve ilgili olduğu yıl başından önce de
yıllık performans plânı hazırlayıp belediye meclisine sunar.
Stratejik plân, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile
konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve
belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer.
Nüfusu 50.000'in altında olan belediyelerde stratejik plân
yapılması zorunlu değildir.
Stratejik plân ve performans plânı bütçenin hazırlanmasına
esas teşkil eder ve belediye meclisinde bütçeden önce görüşülerek kabul edilir.
Yetki devri
MADDE 42.- Belediye başkanı, görev ve yetkilerinden bir
kısmını uygun gördüğü takdirde, yöneticilik sıfatı bulunan belediye
görevlilerine devredebilir.
İhtilâf hali
MADDE 43.- Belediye başkanının kendisinin, birinci ve ikinci
derecedeki kan ve kayın hısımlarının ve evlatlıklarının, belediye ile ihtilâflı
olduğu durumlarda dava açılması ve bu davada belediyenin temsili, meclis
birinci başkan vekili, bulunmadığı takdirde ikinci başkan vekili veya bunların
yetkilendireceği kişiler tarafından yerine getirilir.
Belediye başkanlığının
sona ermesi
MADDE 44.- Belediye başkanlığı, ölüm ve istifa hallerinde
kendiliğinden sona erer.
Belediye başkanının;
a) Mazeretsiz ve kesintisiz olarak yirmi günden fazla
görevini terk etmesi ve bu durumun mahallin mülkî idare amiri tarafından
belirlenmesi,
b) Seçilme yeterliğini kaybetmesi,
c) Görevini sürdürmesine engel bir hastalık veya sakatlık
durumunun yetkili sağlık kuruluşu raporuyla belgelenmesi,
d) Meclisin feshine neden olan eylem ve işlemlere katılması,
hallerinden birinin meydana gelmesi durumunda İçişleri
Bakanlığının başvurusu üzerine Danıştay kararıyla başkanlık sıfatı sona erer.
Belediye başkanlığının
boşalması halinde yapılacak işlemler
MADDE 45.- Belediye başkanlığının herhangi bir nedenle
boşalması durumunda, vali tarafından belediye meclisinin on gün içinde
toplanması sağlanır. Meclis, birinci başkan vekilinin, onun bulunmaması
durumunda ikinci başkan vekilinin, onun da bulunmaması durumunda en yaşlı
üyenin başkanlığında toplanarak;
a) Belediye başkanlığının boşalması veya seçim dönemini
aşacak biçimde kamu hizmetinden yasaklanma cezasının verilmiş olması durumunda
bir başkan,
b) Başkanın görevden uzaklaştırılması, tutuklanması veya
seçim dönemini aşmayacak biçimde kamu hizmetinden yasaklama cezası alması
durumunda bir başkan vekili,
seçer.
Belediye başkanı veya başkan vekili belediye meclis üyeleri
arasından ve gizli oyla seçilir. İlk iki oylamada üye tam sayısının üçte iki ve
üçüncü oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama
yapılır. Dördüncü oylamada en fazla oy alan üye, belediye başkanı veya başkan
vekili seçilmiş olur. Oyların eşitliği durumunda kur'a çekilir.
Birinci fıkranın (b) bendi uyarınca başkan vekili
seçildikten sonra, belediye başkanlığının (a) bendinde belirtilen nedenlerle
boşalması durumunda bu maddeye göre belediye başkanı seçilir.
Yeni seçilen belediye başkanının görev süresi, yerine
seçildiği başkanın görev süresi ile sınırlıdır. Başkan vekili, yeni başkan
seçilinceye veya görevden uzaklaştırılmış ya da tutuklanmış olan başkan göreve
dönünceye kadar görev yapar.
Belediye başkanı veya başkan vekili seçilinceye kadar
belediye başkanlığı görevi, meclis birinci başkan vekili, bulunmaması durumunda
ikinci başkan vekili, onun da bulunmaması durumunda vali tarafından
görevlendirilecek bir kamu görevlisi tarafından yürütülür.
Belediye başkanı veya başkan vekili seçimi en geç onbeş gün
içinde tamamlanmadığı takdirde belediye meclisinin feshine ilişkin hükümler
uygulanır.
Belediye başkanı
görevlendirilmesi
MADDE 46.- Belediye başkanlığının herhangi bir nedenle
boşalması ve yeni belediye başkanı veya başkan vekili seçiminin yapılamaması
durumunda, seçim yapılıncaya kadar, belediye başkanlığına büyükşehir ve il
belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından
görevlendirme yapılır. Görevlendirilecek kişinin belediye başkanı seçilme
yeterliğine sahip olması şarttır.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Organlara
İlişkin Ortak Hükümler
Görevden uzaklaştırma
MADDE 47.- Görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle haklarında
soruşturma veya kovuşturma açılan belediye organları veya bu organların
üyeleri, kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden
uzaklaştırılabilir.
Görevden uzaklaştırma kararı iki ayda bir gözden geçirilir.
Devamında kamu yararı bulunmayan görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır.
Görevden uzaklaştırılanlar hakkında; kovuşturma açılmaması,
kamu davasının düşmesi veya beraat kararı verilmesi, davanın genel af ile
ortadan kaldırılması veya görevden düşürülmeyi gerektirmeyen bir suçla mahkûm
olunması durumunda görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır.
Görevden uzaklaştırılan belediye başkanına, görevden uzak
kaldığı sürece aylık ödeneğinin üçte ikisi ödenir ve bu süre içinde diğer
sosyal hak ve yardımlardan yararlanmaya devam eder.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Belediye Teşkilâtı
BİRİNCİ
BÖLÜM
Belediye
Teşkilâtı ve Personeli
Belediye teşkilâtı
MADDE 48.- Belediye teşkilâtı, norm kadroya uygun olarak
yazı işleri, malî hizmetler, fen işleri ve zabıta birimlerinden oluşur.
Beldenin nüfusu, fizikî ve coğrafî yapısı, ekonomik, sosyal
ve kültürel özellikleri ile gelişme potansiyeli dikkate alınarak, norm kadro
ilke ve standartlarına uygun olarak gerektiğinde sağlık, itfaiye, imar, insan
kaynakları, hukuk işleri ve ihtiyaca göre diğer birimler oluşturulabilir. Bu
birimlerin kurulması, kaldırılması veya birleştirilmesi belediye meclisinin
kararıyla olur.
Norm kadro ve personel
istihdamı
MADDE 49.- Norm kadro ilke ve standartları İçişleri
Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından müştereken belirlenir.
Belediyenin ve bağlı kuruluşlarının norm kadroları, bu ilke ve standartlar
çerçevesinde belediye meclisi kararıyla belirlenir.
Belediye personeli, belediye başkanı tarafından atanır.
Birim müdürlüğü ve üstü yönetici kadrolarına yapılan atamalar ilk toplantıda
belediye meclisinin bilgisine sunulur.
Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak
çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, sosyal ve ekonomi, kültür ve sanat,
bilişim ve iletişim, plânlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık
alanlarında tabip, uzman tabip, veteriner, avukat, mühendis, çözümleyici ve
programcı, mimar, ebe, hemşire, teknisyen, tekniker gibi uzman ve teknik
personel, süreleri seçim döneminin bitiminden itibaren otuz günü geçmemek
üzere, yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir. Bu şekilde sözleşmeli olarak
çalıştırılacakların, yürütecekleri hizmetlere ilişkin nitelikleri taşımaları
şarttır. Sözleşmeli personel eliyle yürütülen hizmetlere ilişkin boş kadrolara
ayrıca atama yapılamaz.
Üçüncü fıkra uyarınca sözleşmeli olarak istihdam
edileceklerin ücret miktarı, yılları bütçe kanunlarında belirlenecek ücret
tavanını aşmamak üzere, İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenen sınırlar
içerisinde belediye meclisi tarafından kararlaştırılır. Bu şekilde
çalıştırılacaklara her ne ad altında olursa olsun sözleşme ücreti dışında
herhangi bir ödeme yapılamaz ve ücret mahiyetinde aynî ya da nakdi menfaat
temin edilemez.
Avukat, mimar, mühendis ve veteriner kadrosu bulunmayan veya
işlerin azlığı nedeniyle bu unvanlarda kadrolu personel istihdamına ihtiyaç
duyulmayan belediyelerde, bu hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, haftanın ya da
ayın belirli gün veya saatlerinde kısmî zamanlı olarak sözleşme ile serbest
uzman çalıştırılabilir. Bunlara ödenecek ücret, dördüncü fıkraya göre
sözleşmeli personel için belirlenen brüt ücretin yarısını aşmamak ve
çalıştırılacak süre ile orantılı olmak üzere, belediye meclisi kararı ile
tespit edilir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, belediye başkanının talebi, kendilerinin ve kurumlarının muvafakatiyle, belediyelerin birim müdürü ve üstü yönetici kadrolarında geçici olarak görevlendirilebilirler. Bu şekilde görevlendirmelerde Devlet Memurları Kanununun 68 inci maddesinin (B) fıkrasında öngörülen şartlar dikkate alınır. Belediyelerde bu şekilde istihdam edilen personel kurumlarından izinli sayılırlar. Bu personelin görevlendirildikleri süre zarfındaki, görevlendirildikleri kadroya ait her türlü malî hakları ile kurumları tarafından karşılanması gereken sosyal güvenlik ve benzeri diğer hakları belediye tarafından ödenir. İzinli oldukları müddet, terfi ve emekliliklerinde hesaba katılır ve terfi haklarını kazananlar başkaca bir işleme lüzum kalmaksızın terfi ettirilirler. Bu şekilde görevlendirilenler, görevlendirme süresinin sona ermesinden itibaren onbeş gün içerisinde yazılı olarak kurumlarına başvurmaları halinde en geç bir ay içerisinde kadrolarına veya müktesebine uygun başka bir kadroya atanırlar.
Norm kadrosunda belediye başkan yardımcısı bulunan
belediyelerde norm kadro sayısına bağlı kalınmaksızın; belediye başkanı,
zorunlu gördüğü takdirde, nüfusu 50.000'e kadar olan belediyelerde bir, nüfusu
50.001-250.000 arasında olan belediyelerde iki, nüfusu 250.001-500.000 arasında
olan belediyelerde üç, nüfusu 500.000 ve fazla olan belediyelerde dört belediye
meclis üyesini belediye başkan yardımcısı olarak görevlendirebilir. Bu şekilde
görevlendirilen meclis üyelerine belediye başkanına verilen ödeneğin 2/3'ünü
aşmamak üzere belediye meclisi tarafından belirlenecek aylık ödenek verilir. Bu
şekilde görevlendirme, memuriyete geçiş, sözleşmeli veya işçi statüsünde
çalışma dahil ilgililer açısından herhangi bir hak teşkil etmez ve belediye
meclisinin görev süresini aşamaz.
Belediyenin yıllık toplam personel giderleri, gerçekleşen en
son yıl bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek
yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın yüzde otuzunu
aşamaz. Nüfusu 10.000'in altında olan belediyelerde bu oran yüzde kırk olarak
uygulanır. Yıl içerisinde aylık ve ücretlerde beklenmedik bir artışın meydana
gelmesi sonucunda personel giderlerinin söz konusu oranları aşması durumunda,
cari yıl ve izleyen yıllarda personel giderleri bu oranların altına ininceye
kadar yeni personel alımı yapılamaz. Yeni personel alımı nedeniyle bu oranın
aşılması sebebiyle oluşacak kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren
hesaplanacak kanunî faiziyle birlikte belediye başkanından tahsil edilir.
Personelin her türlü alacakları zamanında ve öncelikle ödenir.
Sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlar hariç belediye
memurlarına, başarı durumlarına göre toplam memur sayısının yüzde onunu ve
Devlet memurlarına uygulanan aylık katsayının 20.000 gösterge rakamı ile
çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere, hastalık ve yıllık izinleri
dahil olmak üzere, çalıştıkları sürelerle orantılı olarak encümen kararıyla yılda
en fazla iki kez ikramiye ödenebilir.
Personel devri
MADDE 50.- Bu Kanunun 8 inci ve 11 inci maddeleri uyarınca
tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerin kadroları ve personeli; katılma halinde
katıldıkları belediyeye, köye dönüştürülme halinde ilgili il özel idaresine
devredilir. Devredilen personelden kadro ve görev unvanları değişmeyenler, aynı
unvanlı kadrolara atanmış sayılırlar. Devredilen personelden durumlarına uygun
boş kadro olmayanların veya mevcut kadro unvanı ile atamaları yapılamayanların
kadro unvanları üç ay içerisinde ilgili belediye meclisi veya il genel
meclisince aynı sınıf içerisinde kalmak kaydıyla değiştirilir. Bu değişiklikten
itibaren bir ay içerisinde ilgililerin durumlarına uygun kadrolara atamaları
yapılır. Söz konusu personel, atama işlemleri yapılıncaya kadar,
devredildikleri belediye veya il özel idaresince ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar yeni bir
kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait aylık, ücret, ek gösterge, her
türlü zam ve tazminatları ile diğer malî haklarını devredildikleri belediye
veya il özel idaresinden almaya devam ederler. Devredilen personelden memur
statüsünde görev yapanların, atandıkları yeni kadrolarının aylık, ek gösterge,
her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamının net tutarının,
eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge,
her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamı net tutarından az
olması halinde aradaki fark giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda kaldıkları
sürece herhangi bir kesintiye tabi olmaksızın tazminat olarak ödenir.
Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilen sözleşmeli personelin pozisyonları, avukat unvanlı pozisyonlar hariç olmak üzere, başka bir işleme gerek kalmaksızın devredildikleri belediye veya il özel idaresi adına vize edilmiş sayılır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Belediye
Zabıtası, İtfaiye ve Acil Durum
Plânlaması
Zabıtanın görev ve
yetkileri
MADDE 51.- Belediye zabıtası, beldede esenlik, huzur, sağlık
ve düzenin sağlanmasıyla görevli olup bu amaçla, belediye meclisi tarafından
alınan ve belediye zabıtası tarafından yerine getirilmesi gereken emir ve
yasaklarla bunlara uymayanlar hakkında mevzuatta öngörülen ceza ve diğer
yaptırımları uygular.
Görevini yaparken zabıtaya karşı gelenler, Devlet zabıtasına
karşı gelenler gibi cezalandırılır.
Belediye zabıta teşkilâtının çalışma usul ve esasları,
çalışanların görev ve yetkileri, memurluğa alınması için taşımaları gereken
nitelikler, alacakları meslek içi eğitim, görevde yükselme, meslekten
çıkarılma, giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı olarak kullanacakları aletler
ile zabıta teşkilâtında hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimler,
İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Belediye, bu
yönetmeliğe aykırı olmamak üzere ek düzenlemeler yapabilir.
Zabıta hizmetleri kesintisiz olarak yürütülür. Zabıta personelinin çalışma süresi ve saatleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın, hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde düzenlenir. Belediye zabıta ve özel güvenlik hizmetlerinde fiilen çalışanlara, fazla mesai ücreti olarak yılı bütçe kanununda belirlenen üst sınırı aşmamak kaydıyla belediye meclisi kararı ile tespit edilen maktu miktar ödenir.
İtfaiye
MADDE 52.- İtfaiye teşkilâtının çalışma usul ve esasları,
çalışanların görev ve yetkileri, memurluğa alınması için taşımaları gereken
nitelikler, alacakları meslek içi eğitim, görevde yükselme, meslekten
çıkarılma, giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı olarak kullanacakları aletler
ile itfaiye teşkilâtında hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimler,
İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Belediye bu
yönetmeliğe aykırı olmamak üzere ek düzenlemeler yapabilir.
İtfaiye hizmetleri kesintisiz olarak yürütülür. İtfaiye personelinin çalışma süresi ve saatleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın, hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde düzenlenir. Belediye itfaiye teşkilatında fiilen çalışanlara fazla mesai ücreti olarak yılı bütçe kanununda belirlenen üst sınırı aşmamak kaydıyla belediye meclisi kararı ile tespit edilen maktu miktar ödenir.
Acil durum plânlaması
MADDE 53.- Belediye; yangın, sanayi kazaları, deprem ve
diğer doğal afetlerden korunmak veya bunların zararlarını azaltmak amacıyla
beldenin özelliklerini de dikkate alarak gerekli afet ve acil durum plânlarını
yapar, ekip ve donanımı hazırlar.
Acil durum plânlarının hazırlanmasında varsa il ölçeğindeki
diğer acil durum plânlarıyla da koordinasyon sağlanır ve ilgili bakanlık, kamu
kuruluşları, meslek teşekkülleriyle üniversitelerin ve diğer mahallî idarelerin
görüşleri alınır.
Plânlar doğrultusunda halkın eğitimi için gerekli önlemler
alınarak ikinci fıkrada sayılan idareler, kurumlar ve örgütlerle ortak
programlar yapılabilir.
Belediye, belediye sınırları dışında yangın ve doğal afetler
meydana gelmesi durumunda, bu bölgelere gerekli yardım ve destek sağlayabilir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Belediyelerin Denetimi
Denetimin amacı
MADDE 54.- Belediyelerin denetimi; faaliyet ve işlemlerde
hataların önlenmesine yardımcı olmak, çalışanların ve belediye teşkilâtının
gelişmesine, yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli, güvenilir ve tutarlı
duruma gelmesine rehberlik etmek amacıyla; hizmetlerin süreç ve sonuçlarını
mevzuata, önceden belirlenmiş amaç ve hedeflere, performans ölçütlerine ve
kalite standartlarına göre tarafsız olarak analiz etmek, karşılaştırmak ve
ölçmek; kanıtlara dayalı olarak değerlendirmek, elde edilen sonuçları rapor
hâline getirerek ilgililere duyurmaktır.
Denetimin kapsamı ve
türleri
MADDE 55.- Belediyelerde iç ve dış denetim yapılır. Denetim,
iş ve işlemlerin hukuka uygunluk, malî ve performans denetimini kapsar.
İç ve dış denetim 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanunu hükümlerine göre yapılır.
Ayrıca, belediyenin malî işlemler dışında kalan diğer idarî
işlemleri, hukuka uygunluk ve idarenin bütünlüğü açısından İçişleri Bakanlığı
tarafından da denetlenir.
Belediyelere bağlı kuruluş ve işletmeler de yukarıdaki
esaslara göre denetlenir.
Denetime ilişkin sonuçlar kamuoyuna açıklanır ve meclisin
bilgisine sunulur.
Faaliyet raporu
MADDE 56.- Belediye başkanı, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununun 41 inci maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen biçimde; stratejik
plân ve performans hedeflerine göre yürütülen faaliyetleri, belirlenmiş
performans ölçütlerine göre hedef ve gerçekleşme durumu ile meydana gelen
sapmaların nedenlerini ve belediye borçlarının durumunu açıklayan faaliyet
raporunu hazırlar. Faaliyet raporunda, bağlı kuruluş ve işletmeler ile belediye
ortaklıklarına ilişkin söz konusu bilgi ve değerlendirmelere de yer verilir.
Faaliyet raporu Mart ayı toplantısında belediye başkanı
tarafından meclise sunulur. Raporun bir örneği İçişleri Bakanlığına gönderilir
ve kamuoyuna da açıklanır.
Hizmetlerde aksama
MADDE 57.- Belediye hizmetlerinin ciddi bir biçimde
aksatıldığının ve bu durumun halkın sağlık, huzur ve esenliğini hayati derecede
olumsuz etkilediğinin İçişleri Bakanlığının talebi üzerine yetkili sulh hukuk
hâkimi tarafından belirlenmesi durumunda İçişleri Bakanı, hizmetlerde meydana
gelecek aksamanın giderilmesini, hizmetin özelliğine göre makul bir süre
vererek belediye başkanından ister.
Aksama giderilemezse, söz konusu hizmetin yerine
getirilmesini o ilin valisinden ister. Bu durumda vali, aksaklığı öncelikle
belediyenin araç, gereç, personel ve diğer kaynaklarıyla giderir. Mümkün
olmadığı takdirde diğer kamu kurum ve kuruluşlarının imkanlarını da
kullanabilir. Ortaya çıkacak maliyet vali tarafından İller Bankasına bildirilir
ve İller Bankasınca o belediyenin müteakip ay genel bütçe vergi gelirleri
tahsilâtı toplamı üzerinden belediyeye ayrılan paydan valilik emrine
gönderilir.
İçişleri Bakanlığının talebi üzerine sulh hukuk hâkimi
tarafından alınan karara karşı ilgili belediyece asliye hukuk mahkemesine
itiraz edilebilir.
Denetimle ilgili diğer
hükümler
MADDE 58.- Denetimin yapılması ve faaliyet raporunun
hazırlanması hususunda bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlarda Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile diğer kanunların ilgili hükümleri uygulanır.
BEŞİNCİ KISIM
Malî Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Belediyenin
Gelir ve Giderleri
Belediyenin gelirleri
MADDE 59.- Belediyenin gelirleri şunlardır:
a) Kanunlarla gösterilen belediye
vergi, resim,
harç ve katılma payları.
b) Genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan pay.
c) Genel ve özel bütçeli idarelerden yapılacak ödemeler.
d) Taşınır ve taşınmaz malların kira, satış ve başka suretle
değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler.
e) Belediye meclisi tarafından belirlenecek tarifelere göre
tahsil edilecek hizmet karşılığı ücretler.
f) Faiz ve ceza gelirleri.
g) Bağışlar.
h) Her türlü girişim, iştirak ve faaliyetler karşılığı
sağlanacak gelirler.
i) Diğer gelirler.
Belediyenin giderleri
MADDE 60.- Belediyenin giderleri şunlardır:
a) Belediye binaları, tesisleri ile araç ve malzemelerinin
temini, yapımı, bakımı ve onarımı için yapılan giderler.
b) Belediyenin personeline ve seçilmiş organlarının
üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin
eğitim harcamaları ile diğer giderler.
c) Her türlü alt yapı, yapım, onarım ve bakım giderleri.
d) Vergi, resim, harç, katılma payı, hizmet karşılığı
alınacak ücretler ve diğer gelirlerin takip ve tahsili için yapılacak giderler.
e) Belediye zabıta ve itfaiye hizmetleri ile diğer görev ve
hizmetlerin yürütülmesi için yapılacak giderler.
f) Belediyenin kuruluşuna katıldığı şirket, kuruluş ve
katıldığı birliklerle ilgili ortaklık payı ve üyelik aidatı giderleri.
g) Mezarlıkların tesisi, korunması ve
bakımına
ilişkin giderler.
h) Faiz, borçlanmaya ilişkin diğer ödemeler ile sigorta
giderleri.
i) Dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere
yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar.
j) Dava takip ve icra giderleri.
k) Temsil, tören, ağırlama ve tanıtım giderleri.
l) Avukatlık, danışmanlık ve denetim hizmetleri karşılığı
yapılacak ödemeler.
m) Yurt içi ve yurt dışı kamu ve özel kesim ile sivil toplum
örgütleriyle birlikte yapılan ortak hizmetler ve proje giderleri.
n) Sosyo-kültürel, sanatsal ve bilimsel etkinlikler için
yapılan giderler.
o) Belediye hizmetleriyle ilgili olarak yapılan kamuoyu
yoklaması ve araştırması giderleri.
p) Kanunla verilen görevler ve hizmetlerin yürütülmesi için
yapılan diğer giderler.
r) Şartlı bağışlarla ilgili yapılacak harcamalar.
s) İmar düzenleme giderleri.
t) Her türlü proje giderleri.
İKİNCİ
BÖLÜM
Belediye
Bütçesi
Belediye bütçesi
MADDE 61.- Belediyenin stratejik plânına ve performans
planına uygun olarak hazırlanan bütçe, belediyenin malî yıl ve izleyen iki yıl
içindeki gelir ve gider tahminlerini gösterir, gelirlerin toplanmasına ve
harcamaların yapılmasına izin verir.
Bütçeye ayrıntılı harcama programları ile finansman
programları eklenir.
Bütçe yılı Devlet malî yılı ile aynıdır.
Bütçe dışı harcama yapılamaz.
Belediye başkanı ve harcama yetkisi verilen diğer
görevliler, bütçe ödeneklerinin verimli, tutumlu ve yerinde harcanmasından
sorumludur.
Bütçenin hazırlanması ve
kabulü
MADDE 62.- Belediye başkanı tarafından hazırlanan bütçe
tasarısı eylül ayının birinci gününden önce encümene sunulur ve İçişleri
Bakanlığına gönderilir. İçişleri Bakanlığı belediye bütçe tahminlerini
konsolide eder ve Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca merkezi yönetim
bütçe tasarısına eklenmek üzere eylül ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına
bildirir. Encümen, bütçeyi inceleyerek görüşüyle birlikte Kasım ayının birinci
gününden önce belediye meclisine sunar.
Meclis bütçe tasarısını yılbaşından önce, aynen veya
değiştirerek kabul eder. Ancak, meclis bütçe denkliğini bozacak biçimde gider
artırıcı ve gelir azaltıcı değişiklikler yapamaz. Kabul edilen bütçe, malî
yılbaşından itibaren yürürlüğe girer.
Harcama yetkilisi
MADDE 63.- Belediye bütçesiyle ödenek tahsis edilen her bir
harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir.
Kesin hesap
MADDE 64.- Her yıl bütçesinin kesin hesabı, belediye başkanı
tarafından hesap döneminin bitiminden sonra mart ayı içinde encümene sunulur.
Kesin hesap, belediye meclisinin Mayıs ayı toplantısında görüşülerek karara
bağlanır.
Kesin hesabın görüşülmesi ve kesinleşmesinde, bütçeye
ilişkin hükümler uygulanır.
Bütçe sistemi
MADDE 65.- Belediye bütçesi ile muhasebe işlemlerine ilişkin
esas ve usuller Maliye Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Geçmiş yıl bütçesinin
devamı
MADDE 66.- Herhangi bir nedenle yeni yıl bütçesi kesinleşmemiş
ise yeni bütçenin kesinleşmesine kadar geçen yıl bütçesi uygulanır.
Bütçenin kabulüne kadar yapılan işlemler yeni yıl bütçesine
göre yapılmış sayılır.
Gelecek yıllara yaygın
hizmet yüklenmeleri
MADDE 67.- Belediyede belediye meclisinin, belediyeye bağlı
kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve
havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek
hizmetleri; makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve
santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek
hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı atık
tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt
yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve
sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma
hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahallî
idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale
yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Borçlanma
ve İktisadî Girişimler
Borçlanma
MADDE 68.- Belediye, görev ve hizmetlerinin gerektirdiği
giderleri karşılamak amacıyla aşağıda belirtilen usul ve esaslara göre
borçlanma yapabilir ve tahvil ihraç edebilir:
a) Dış borçlanma, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde sadece
belediyenin yatırım programında yer alan projelerinin finansmanı amacıyla
yapılabilir.
b) İller Bankasından yatırım kredisi ve nakit kredi kullanan
belediye, ödeme plânını bu bankaya sunmak zorundadır. İller Bankası hazırlanan
geri ödeme plânını yeterli görmediği belediyenin kredi isteklerini reddeder.
c) Tahvil ihracı yatırım programında yer alan projelerin
finansmanı için ilgili mevzuat hükümleri uyarınca yapılır.
d) Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin
yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketlerin, faiz dahil iç ve dış
borç stok tutarı, en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının 213 sayılı
Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan
miktarını aşamaz. Bu miktar büyükşehir belediyeleri için bir buçuk kat olarak
uygulanır.
e) Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin
yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş bütçe
gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden
değerleme oranıyla artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde onunu geçmeyen
iç borçlanmayı belediye meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç borçlanma için
ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve İçişleri Bakanlığının
onayı ile yapabilir.
f) Belediyelerin, ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi
kaynak gerektiren alt yapı yatırımlarında Devlet Plânlama Teşkilatı
Müsteşarlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kabul edilen projeleri için
yapılacak borçlanmalar (d) bendindeki miktarın hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Dış kaynak gerektiren projelerde Hazine Müsteşarlığının görüşü alınır.
Yukarıda belirtilen usul ve esaslara aykırı olarak borçlanan
belediye yetkilileri hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmeyen
durumlarda Türk Ceza Kanununun görevi kötüye kullanmaya ilişkin hükümleri
uygulanır.
Belediye, varlık ve yükümlülüklerinin ayrıntılı bir şekilde
yer aldığı malî tablolarını üçer aylık dönemler halinde İçişleri Bakanlığına,
Maliye Bakanlığına, Devlet Plânlama Teşkilatı Müsteşarlığına ve Hazine
Müsteşarlığına gönderir.
Arsa ve konut üretimi
MADDE 69.- Belediye; düzenli kentleşmeyi sağlamak, beldenin
konut, sanayi ve ticaret alanı ihtiyacını karşılamak amacıyla belediye ve
mücavir alan sınırları içinde, özel kanunlarına göre korunması gerekli yerler
ile tarım arazileri hariç imarlı ve alt yapılı arsalar üretmek, konut, toplu
konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu amaçlarla arazi satın almak, kamulaştırma
yapmak, bu arsaları trampa etmek, bu konuda ilgili diğer kamu kurum ve
kuruluşları ve bankalarla işbirliği yapmak ve gerektiğinde onlarla ortak
projeler gerçekleştirmek yetkisine sahiptir.
Belediye, bu amaçla bütçesinden gerekli parayı ayırmak
suretiyle işletme tesis edebilir.
Arsalar hariç üretilen konut ve iş yerlerinin satışı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tâbi değildir. O belediye ve mücavir alan sınırları içinde kendisine, eşine veya onsekiz yaşından küçük çocuklarına ait konutu olmayan dar gelirli kişiler ile afete maruz kalanlara, sanayi bölgelerinden nakledileceklere ve üyelerinin tamamı bu durumda olan kooperatiflere, bedeli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre oluşturulan takdir komisyonu tarafından belirlenecek tutardan aşağı olmamak üzere arsa tahsisi yapılabilir. Durumları 775 sayılı Gecekondu Kanununun 25 inci maddesine uyan kimselere de bu maddeye göre arsa ve konut sağlanabilir. Bu fıkranın uygulama esasları, İçişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak çerçeve yönetmeliğe uygun olarak belediye meclisleri tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
Şirket kurulması
MADDE 70.- Belediye kendisine verilen görev ve hizmet
alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabilir.
İşletme tesisi
MADDE 71.- Belediye, özel gelir ve gideri bulunan
hizmetlerini İçişleri Bakanlığının izniyle bütçe içinde işletme kurarak
yapabilir.
Borç ve alacakların takas
ve mahsubu
MADDE 72.- 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki Hazine alacakları hariç olmak üzere
belediyenin, genel bütçeli kuruluşlardan, sosyal güvenlik kuruluşlarından,
mahalli idarelerden ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarından olan özel hukuk ve
kamu hukukuna tâbi alacak ve borçları takas ve mahsup edilir. Bu amaçla kurum
ve kuruluşların bütçelerine yeterli ve gerekli ödenek konur.
Bu madde gereğince yapılacak takas ve mahsup işlemlerine
ilişkin esas ve usuller, İçişleri Bakanlığının olumlu görüşü alınarak, Maliye
Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
ALTINCI KISIM
Çeşitli ve Son Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Çeşitli
Hükümler
Kentsel dönüşüm ve
gelişim alanı
MADDE 73.- Büyükşehir belediyeleri,
büyükşehir belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri ve
il belediyeleri ile nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyeler; kentin gelişimine
uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek; konut
alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar
oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya kentin tarihî ve kültürel
dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine konu olacak alanlar,
meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile ilân edilir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında yıkılarak
yeniden yapılacak münferit yapılarda ilgili resim ve harçların dörtte biri
alınır.
Bir yerin kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilân
edilebilmesi için; o yerin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde
bulunması ve en az ellibin metrekare olması şarttır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan
yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırmasında anlaşma yolu esastır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında bulunan mülk sahipleri tarafından
açılacak davalar, mahkemelerde öncelikle görüşülür ve karara bağlanır.
Yurt dışı ilişkileri
MADDE 74.- Belediye, belediye meclisinin kararına bağlı
olarak görev alanıyla ilgili konularda faaliyet gösteren uluslararası teşekkül
ve organizasyonlara, kurucu üye veya üye olabilir.
Belediye, bu teşekkül, organizasyon ve yabancı mahallî
idarelerle ortak faaliyet ve hizmet projeleri gerçekleştirebilir veya kardeş
kent ilişkisi kurabilir.
Birinci ve ikinci fıkra gereğince yapılacak faaliyetlerin,
dış politikaya ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak yürütülmesi ve önceden
İçişleri Bakanlığının izninin alınması zorunludur.
Diğer kuruluşlarla
ilişkiler
MADDE 75.- Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine
yapacağı anlaşmaya uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda;
a) Mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
ait yapım, bakım, onarım ve taşıma işlerini bedelli veya bedelsiz üstlenebilir
veya bu kuruluşlar ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir ve bu amaçla
gerekli kaynak aktarımında bulunabilir. Bu takdirde iş, işin yapımını üstlenen
kuruluşun tâbi olduğu mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır.
b) Mahallî idareler ile merkezî idareye ait aslî görev
hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla gerekli aynî ihtiyaçları
karşılayabilir, geçici olarak araç ve personel temin edebilir.
c) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu
yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış
vakıflar ve 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu kapsamına giren meslek
odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir.
d) Kendilerine ait taşınmaz malları, aslî görev ve
hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli veya bedelsiz olarak mahallî idareler
ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya süresi yirmibeş yılı
geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da
verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde,
tahsis işlemi iptal edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden
tahsis mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları
ve belediye şirketlerince devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve
sosyal tesis olarak kullanılamaz.
Kent konseyi
MADDE 76.- Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve
hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması,
sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma,
saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini
hayata geçirmeye çalışır.
Belediyeler, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının, sendikaların, noterlerin, varsa üniversitelerin, ilgili sivil
toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının ve mahalle
muhtarlarının temsilcileri ile diğer ilgililerin katılımıyla oluşan kent
konseyinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve
destek sağlar.
Kent konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk
toplantısında gündeme alınarak değerlendirilir.
Belediye hizmetlerine
gönüllü katılım
MADDE 77.- Belediye; sağlık, eğitim, spor, çevre, sosyal
hizmet ve yardım, kütüphane, park, trafik ve kültür hizmetleriyle, yaşlılara,
kadın ve çocuklara, özürlülere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin
yapılmasında beldede dayanışma ve katılımı sağlamak, hizmetlerde etkinlik,
tasarruf ve verimliliği artırmak amacıyla gönüllü kişilerin katılımına yönelik
programlar uygular.
Gönüllülerin nitelikleri ve çalıştırılmalarına ilişkin usul
ve esaslar İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Yazışma
MADDE 78.- Belediye, kamu kurum ve kuruluşlarıyla doğrudan
yazışabilir.
Belediye tasarrufundaki
yerler
MADDE 79.- Diğer kanunlarla getirilen hükümler saklı kalmak üzere, mezarlıklar ile belediye sınırları içinde bulunan ve sahipsiz arazi niteliğinde olan seyrangâh, harman yeri, koruluk, dinlenme yerleri, meydanlar, bataklık, çöp döküm sahaları, yıkılmış kale ve kulelerin arsaları ve enkazı ve benzeri yerler belediyenin tasarrufundadır.
Belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır.
Şehirlerarası özel otobüs
terminali işletmesi ve akaryakıt istasyonları
MADDE 80.- Belediye sınırları ve mücavir alanları içinde,
kara yolu ile yolcu taşıma hakkına sahip gerçek ve tüzel kişilerin
şehirlerarası otobüs terminali kurmalarına ve işletmeleri ile her türlü
akaryakıt ile sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve sıvılaştırılmış doğal gaz
(LNG) istasyonlarına nazım imar ve uygulama imar plânına uygun olmak kaydıyla
belediye tarafından izin verilebilir. Akaryakıt istasyonlarına izin verilmesi
için nazım imar plânında akaryakıt istasyonu olarak gösterilmesi şarttır. Bu
istasyonlara çalışma ruhsatı büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi tarafından
verilir.
Ad verme, tanıtıcı amblem
ve flama kullanımı
MADDE 81.- Cadde, sokak, meydan, park, tesis ve benzerlerine
ad verilmesi ve beldeyi tanıtıcı amblem, flama ve benzerlerinin tespitine
ilişkin kararlarda; belediye meclisinin üye tam sayısının salt çoğunluğu,
bunların değiştirilmesine ilişkin kararlarda ise meclis üye tam sayısının üçte
iki çoğunluğunun kararı aranır. Bu kararlar mülkî idare amirinin onayı ile
yürürlüğe girer.
Avukatlık ücretinin
dağıtımı
MADDE 82.- Belediye lehine sonuçlanan dava ve icra takipleri
nedeniyle hükme bağlanarak karşı taraftan tahsil olunan vekâlet ücretlerinin;
kadroya bağlı olarak çalışan avukatlara ve hukuk servisinde fiilen görev yapan
memurlara dağıtımı hakkında 2.2.1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekâlet Hakkında Kanun hükümleri
kıyas yolu ile uygulanır.
Yeniden değerleme
oranının uygulanması
MADDE 83.- Bu Kanunun 15, 18 ve 34 üncü maddelerinde
belirtilen parasal miktarlar, her yıl 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre
belirlenecek yeniden değerleme oranına göre artırılır.
Uygulanmayacak hükümler
MADDE 84.- Bu Kanunla, belediyenin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle sınırlı olarak; 24.4.1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumî Hıfzıssıhha Kanunu, 4.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu, 10.6.1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, 12.9.1960 tarihli ve 80 sayılı 1580 Sayılı Belediye Kanununun 15 inci Maddesinin 58 inci Bendine Tevfikan Belediyelerce Kurulan Toptancı Hal'lerinin Sureti İdaresi Hakkında Kanun, 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu, 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu, 14.6.1989 tarihli ve 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun, 27.5.2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 10.7.2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 1.5.2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda bu Kanun hükümlerine aykırılık bulunması durumunda bu Kanun hükümleri uygulanır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Değiştirilen,
Eklenen ve Yürürlükten
Kaldırılan
Hükümler
MADDE 85.- a) 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun değişik 12 nci maddesinin (II) işaretli fıkrasının (n) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"n) Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi görevlerde
bulunmadan veya bu kuruluşlara tabi olarak çalışmakta iken illerin daimi
komisyon üyeliğine veya belediye başkanlığına seçilen ve atananlar ile
Sandıktan veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarından emekli, yaşlılık veya
malullük aylığı almakta iken belediye başkanlığına seçilen ve atananlar,
istekleri üzerine istek dilekçelerinin Sandık kayıtlarına geçtiği tarihi takip
eden ay başından itibaren emekli
kesenekleri kendilerince, karşılıkları kurumlarca ödenmek ve emekli aylıkları
Sandıkla ilgilendirildikleri tarihten itibaren kesilmek suretiyle,"
b) 5.1.1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununun 1 inci maddesinin (a) fıkrasındaki "döner sermayeli müesseseler," ibaresinden sonra gelmek üzere "il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri" ibaresi ve 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına "Bu izin, il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile mahalli idare birliklerinde bu idarelerin meclisleri tarafından verilir." cümlesi eklenmiştir.
c) 18.1.1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 29 uncu
maddesinin birinci fıkrasının mülga (d) bendi, "d) Belediye
kurulması," şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
d) 10.7.2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendine "ağaçlandırma yapmak;" ibaresinden sonra gelmek üzere "gayri sıhhi işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde veya kent dışında toplamak; inşaat malzemeleri, hurda depolama alanları ve satış yerlerini," ibaresi eklenmiş; 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen "Kasım ayı toplantısı dönem başı toplantısıdır." cümlesi ile 15 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "her dönem başı toplantısında" ve 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında geçen "her yılın ilk olağan toplantısında" ibareleri madde metinlerinden çıkarılmıştır.
e) 22.2.2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi
Kanununun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının "Kasım ayı toplantısı dönem
başı toplantısıdır." cümlesi madde metninden çıkarılmış, 16 ncı maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesi "İl genel meclisi, bir yıl görev yapmak
üzere üyeleri arasından en az üç en fazla beş kişiden oluşan ihtisas
komisyonları kurabilir." şeklinde değiştirilmiş; 24 üncü maddesinin
birinci fıkrasının başındaki "Meclis" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ve komisyon" ibaresi eklenmiştir.
f) 7.12.2004 tarihli ve 5272 sayılı Belediye Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
g) 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 38 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
h) 12.4.2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 4 üncü maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yürürlüğe giren mevzii imar planına göre arazi
kullanımı, yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla
ilgili ruhsat ve izinler ile işyeri açma ve çalışma ruhsatları OSB tarafından
verilir ve denetlenir. İşyeri açma ve çalışma ruhsatının verilmesi sırasında
işyeri açma ve çalışma ruhsatına ilişkin harçlar, OSB tarafından tahsil
edilerek ilgili belediye veya il özel idaresi hesabına yatırılır."
MADDE 86.- 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Sandıkça emekli aylığı bağlanan büyükşehir belediye
başkanlarına 7000, il belediye başkanlarına 6000, ilçe belediye başkanlarına
3000, diğer belediye başkanlarına 1500 gösterge rakamı üzerinden, bu maddede
belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil
veya görev tazminatı ödenir. Bu tazminatlar ilgililere ödendikçe iki ay içinde
faturası karşılığında Hazineden tahsil olunur. Birinci fıkrada öngörülen iki
yıllık sürenin hesabında iştirâkçi olup
olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı
dikkate alınır."
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Geçici
ve Son Hükümler
GEÇİCİ MADDE 1.- Bu Kanunun yayımı tarihinde personel
giderlerine ilişkin olarak 49 uncu maddede belirtilen oranları aşmış olan
belediyelerde bu oranların altına inilinceye kadar, boş kadro ve pozisyon
bulunması ve bütçe imkanlarının yeterli olması kaydıyla 1.1.2005 tarihinde
mevcut memur ve sözleşmeli personel sayısının yüzde onunu geçmemek üzere
İçişleri Bakanlığınca zorunlu hallere münhasır olacak şekilde verilecek izin
dışında ilave personel istihdam edilemez. Geçici iş pozisyonları için önceki
yıldan fazla olacak şekilde vize yapılamaz.
GEÇİCİ MADDE 2.- Norm kadro uygulamasına geçilinceye kadar
belediyenin, bağlı kuruluşlarının ve mahallî idare birliklerinin memur
kadrolarının ihdas ve iptalleri ile boş kadro değişiklikleri, İçişleri
Bakanlığının teklifi, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının uygun
görüşü üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile yapılır. Bakanlar Kurulunca ihdas
edilmiş mevcut kadrolar, norm kadro uygulamasına geçilinceye kadar norm kadro
kabul edilir.
Sürekli işçi kadroları ile iş pozisyonları ise norm kadro
uygulamasına geçilinceye kadar İçişleri Bakanlığının vizesine tabidir. İçişleri
Bakanlığı vize yetkisini valiliklere devredebilir.
GEÇİCİ MADDE 3.- İl, ilçe ve büyükşehir ilk kademe
belediyeleri hariç olmak üzere son genel nüfus sayımı sonuçlarına göre, nüfusu
2.000'in altında olan belediyelerin tüzel kişilikleri ilk genel mahallî
idareler seçimlerinin yapıldığı tarihte sona ererek aynı adla köye dönüşür ve
seçimler bu yerlerin yeni durumlarına göre yapılır.
Bu belediyelerde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren borçlanma yapılamaz, kadro ihdas edilemez ve yeni personel atanamaz.
Buralarda yeni imar plânı yapılamaz, mevcut plânlarda yapılması zorunlu
değişikliklerde önceden valinin onayı alınır. Bu belediyelerin tüzel
kişiliklerinin sona erdiği tarihten itibaren, kamu kurum ve kuruluşlarına olan
borçlarına faiz uygulanmaz.
Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerin, borçları, hak ve
alacakları; yükümlülükleri, taşınır ve taşınmazları, memurları, daimi işçileri,
para ve para hükmündeki varlıkları, belediyenin bulunduğu yer il özel idaresine
devredilmiştir. Bu belediyelerin tasfiyesi il özel idaresince yapılır. Tasfiye
sonucu intikal eden borçların karşılanamayan kısımları il özel idaresi
tarafından üstlenilir ve vali tarafından İller Bankasına bildirilir. İller
Bankası bu miktarı, takip eden ayın genel bütçe vergi gelirleri tahsilat
toplamının belediyelere ayrılan kısmından keserek ilgili il özel idaresi
hesabına aktarır. Tasfiye sonrası kalan taşınır ve taşınmaz mallar ile haklar
ilgili köy tüzel kişiliğine aktarılır.
2380 sayılı Kanuna göre genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından bu belediyelere gönderilmekte olan paylar, tüzel kişiliğin sona erdiği tarihten itibaren altı ay süreyle ilgili il özel idaresine gönderilir.
Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerin memur ve daimi
işçileri, ihtiyaç durumu da dikkate alınarak vali tarafından, ildeki kamu kurum
ve kuruluşları ile talepleri halinde mahalli idarelere en geç üç ay içinde
atanır. Bu şekilde ataması yapılanlara ait kadrolar atama tarihi itibariyle
atandığı kurumun kadro cetveline eklenmiş sayılır.
Memur ve daimi işçiler durumlarına uygun bir kadroya
atanıncaya kadar halen aldıkları aylık, ödenek, yolluk ve diğer ödemeleri ve
özlük haklarını il özel idaresinden almaya devam eder. Durumlarına uygun bir
kadroya ataması yapılanların, bu kadrolarda alacakları aylık, ödenek, yolluk ve
diğer ödemeler toplamının, önceki kadrolarında aldıkları aylık, ödenek, yolluk
ve diğer ödemeler toplamından az olması halinde, aradaki fark kapanıncaya
kadar, söz konusu miktar tazminat olarak ödenir.
Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerin tasfiyesiyle ilgili
olarak ortaya çıkacak tereddütleri gidermeye İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
Bu Kanunun yayımlandığı tarihte 5272 sayılı Belediye Kanununun geçici 4 üncü maddesine göre birleşme veya katılma işlemini tamamlayan belediyeler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
GEÇİCİ MADDE 4.- 41 inci maddede öngörülen stratejik plân,
Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içinde hazırlanır.
GEÇİCİ MADDE 5.- Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile
sermayesinin yüzde ellisinden fazlası belediyelere ait şirketlerin, 31.12.2004
tarihi itibariyle kamu kurum ve kuruluşlarından olan kamu ve özel hukuka tâbi
alacakları, bunların diğer kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarına karşılık
olmak üzere 31.12.2005 tarihine kadar takas ve mahsup edilir. Bakanlar Kurulu
bu süreyi altı aya kadar uzatmaya yetkilidir. Bu madde kapsamındaki alacak ve
borç ifadesi bu alacak ve borçlara ilişkin fer'ileri ve cezaları da kapsar.
Yukarıdaki fıkra kapsamında yer alan kuruluşların takas ve
mahsup işlemine konu olan veya olmayan borçları, genel bütçe vergi
gelirlerinden her ay ayrılacak paylarının yüzde kırkını geçmemek üzere kesinti
yapılarak tahsil edilir.
Bu maddeye göre yapılacak takas, mahsup ve kesinti işlemleri
yılı bütçe kanunları ile ilişkilendirilmeksizin ilgili kuruluş ile uzlaşma
komisyonu tarafından belirlenir; Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın
önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır. Bakanlar Kurulu,
ilgili kuruluşların borç ödeme kapasitelerini de dikkate alarak ödenecek
tutarları taksitlendirmeye, taksitlendirilen kısma Kanunun yayımını izleyen
günden itibaren zam ve faiz uygulatmamaya, bu borçların fer'i ve cezalarını
geçmemek üzere indirim yapmaya yetkilidir.
İlgili kuruluşun uzlaşma ve hacizlerin kaldırılmasına dair
başvurusunun uzlaşma komisyonunca kabul edilmesini müteakip 31.12.2004
tarihinden önceki borçlar için tatbik edilen hacizler kaldırılır.
Uzlaşma komisyonu Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan
tarafından görevlendirilecek bir başkan ile İçişleri Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı, Devlet Plânlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı,
Sayıştay Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı ve İller Bankası Genel
Müdürlüğünden birer temsilciden oluşur.
Yürürlük
MADDE 87.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 88.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN KABUL ETTİĞİ METİN
BELEDİYE KANUNU TASARISI
MADDE 1.- Tasarının 1 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 2.- Tasarının 2 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 3.- Tasarının 3 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 4.- Tasarının 4
üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
Sınırların tespiti
MADDE 5.- Yeni kurulan bir belediyenin sınırları, kuruluşu
izleyen altı ay içinde aşağıdaki şekilde tespit edilir:
a) Eskiden beri o yerleşim yerine ait sayılan tarla, bağ,
bahçe, çayır, mera, otlak, yaylak, zeytinlik, palamutluk, fundalık gibi yerler
ile kumsal ve plajlar belediye sınırı içine alınır.
b) Belediye sınırlarını dere, tepe, yol gibi belirli ve
sabit noktalardan geçirmek esastır. Bunun mümkün olmaması durumunda, sınır düz
olarak çizilir ve işaretlerle belirtilir.
c) Belediyenin sınırları içinde kalan ve eskiden beri komşu
belde veya köy halkı tarafından yararlanılan yayla, çayır, mera, koru, kaynak
ve mesirelik gibi yerlerden geleneksel yararlanma hakları devam eder. Bu haklar
için sınır kâğıdına şerh konulur.
d) Çizilen sınırların geçtiği yerlerin bilinen adları sınır
kâğıdına yazılır. Ayrıca yetkili fen elemanı tarafından düzenlenen kroki sınır
tespit tutanağına eklenir.
MADDE 6.- Tasarının 6 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
Sınır uyuşmazlıklarının
çözümü
MADDE 7.- Bir il dahilindeki beldeler veya köyler arasında
sınır uyuşmazlığı çıkması halinde ilgili belediye meclisi ve köy ihtiyar
meclisi ile kaymakamın görüşleri otuz gün süre verilerek istenir. Vali, bu
görüşleri değerlendirerek sınır uyuşmazlığını karara bağlar. Büyükşehir
belediyesi sınırları içinde kalan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin sınır
değişikliklerinde büyükşehir belediye meclisinin de görüşü alınır.
İl ve ilçe sınırlarının değiştirilmesini gerektirecek sınır
uyuşmazlıklarında 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümleri uygulanır.
Birleşme ve katılma
MADDE 8.- Belde, köy veya bunların bazı kısımlarının bir
başka beldeye katılabilmesi için bu yerlerin meskun sahalarının katılınacak
beldenin meskun sahasına uzaklığı 5000 metreden fazla olamaz.
Bir belde veya köyün veya bunların bazı kısımlarının meskûn
sahasının, komşu bir beldenin meskûn sahası ile birleşmesi veya bu sahalar
arasındaki mesafenin 5.000 metrenin altına düşmesi ve buralarda oturan
seçmenlerin yarısından bir fazlasının komşu beldeye katılmak için başvurması
halinde, katılınacak belde sakinlerinin oylarına başvurulmaksızın, katılmak
isteyen köy veya belde veya bunların kısımlarında başvuruya ilişkin oylama
yapılır. Oylama sonucunun olumlu olması halinde başvuruya ait evrak, valilik
tarafından katılınacak belediyeye gönderilir. Belediye meclisi evrakın
gelişinden itibaren otuz gün içinde başvuru hakkındaki kararını verir. Belediye
meclisinin uygun görmesi halinde katılım gerçekleşir. Büyükşehirlerde birleşme
ve katılma işlemleri, katılınacak ilçe veya ilk kademe belediye meclisinin
görüşü üzerine, büyükşehir belediye meclisinde karara bağlanır. Katılma sonrası
oluşacak yeni sınır hakkında, 6 ncı maddeye göre işlem yapılır ve sonuç
İçişleri Bakanlığına bildirilir.
Bir beldenin bazı kısımlarının komşu bir beldeye
katılmasında veya yeni bir belde ya da köy kurulmasında, beldenin nüfusunun 5.000'den
aşağı düşmemesi gerekir.
Büyükşehir belediyesi bulunan yerlerde ayrılma yoluyla yeni
bir belde kurulması için belde nüfusunun 100.000'den aşağı düşmemesi ve yeni
kurulacak beldenin nüfusunun 50.000'den az olmaması şarttır.
Bu madde uyarınca gerçekleşen katılmalarda, katılınan belde
ile bazı kısımları veya tümü katılan köy veya belde arasında; taşınır ve
taşınmaz mal, hak, alacak ve borçların devri ve paylaşımı, aralarında
düzenlenecek protokolle belirlenir.
Birleşme ve katılma işlemlerinde bu maddede düzenlenmeyen
hususlarda 4 üncü madde hükmüne göre işlem yapılır.
Mahalle ve yönetimi
MADDE 9.- Mahalle, muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından
yönetilir.
Belediye sınırları içinde mahalle kurulması, kaldırılması,
birleştirilmesi, bölünmesi, adlarıyla sınırlarının tespiti ve değiştirilmesi,
belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile olur.
Muhtar, mahalle sakinlerinin gönüllü katılımıyla ortak
ihtiyaçları belirlemek, mahallenin yaşam kalitesini geliştirmek, belediye ve diğer
kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişkilerini yürütmek, mahalle ile ilgili
konularda görüş bildirmek, diğer kurumlarla iş birliği yapmak ve kanunlarla
verilen diğer görevleri yapmakla yükümlüdür.
Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının
karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkanları ölçüsünde gerekli ayni
yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz
önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde
yürütülmesini sağlamaya çalışır.
MADDE 10.- Tasarının 10 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tüzel kişiliğin sona
erdirilmesi
MADDE 11.- Meskûn sahası, bağlı olduğu il veya ilçe
belediyesi ile nüfusu 50.000 ve üzerinde olan bir belediyenin sınırına, 5.000
metreden daha yakın duruma gelen belediye ve köylerin tüzel kişiliği; genel
imar düzeni veya temel alt yapı hizmetlerinin gerekli kılması durumunda,
Danıştayın görüşü alınarak, İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine müşterek
kararname ile kaldırılarak bu belediyeye katılır. Tüzel kişiliği kaldırılan
belediyenin mahalleleri, katıldıkları belediyenin mahalleleri hâline gelir.
Tüzel kişiliği kaldırılan belediye ile köylerin taşınır ve taşınmaz mal, hak,
alacak ve borçları katıldıkları belediyeye intikal eder.
Nüfusu 2.000'in altına düşen belediyeler, Danıştayın görüşü
alınarak, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine müşterek kararname ile köye
dönüştürülür. Tüzel kişiliği kaldırılan belediyenin tasfiyesi il özel idaresi
tarafından yapılır. Bu belediyenin taşınır ve taşınmaz malları ile hak, alacak
ve borçları ilgili köy tüzel kişiliğine intikal eder. İntikal eden borçların
karşılanamayan kısımları il özel idaresi tarafından üstlenilir ve vali
tarafından İller Bankasına bildirilir. İller Bankası bu miktarı, takip eden
ayın genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının belediyelere ayrılan
kısmından keserek ilgili il özel idaresi hesabına aktarır.
Kararlarının uygulanması
ve nüfus
MADDE 12.- 4, 6, 7, 8 ve 9 uncu maddelerde belirtilen
kararlar kesinleşme tarihini takip eden yılın ocak ayının birinci gününden
itibaren yürürlüğe girer. 4 üncü maddeye göre belediye kurulan yerlerde 2972
sayılı Mahallî İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi
Hakkında Kanunun 29 uncu maddesine göre seçim yapılır.
8 inci maddede geçen birleşme ve katılmalara, 9 uncu maddede
geçen mahalle kaldırılmasına, 11 inci maddede geçen belediye ve köy tüzel
kişiliğinin kaldırılmasına veya bir beldenin köye dönüştürülmesine dair
kararlar ilk mahallî idareler seçimlerinde uygulanır ve seçimler bu yerlerin
yeni durumlarına göre yapılır.
Bu Kanunda öngörülen nüfus büyüklüğü için, Devlet İstatistik
Enstitüsü Başkanlığınca bildirilen nüfus esas alınır.
MADDE 13.- Tasarının 13 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
Belediyenin görev ve
sorumlulukları
MADDE 14.- Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak
şartıyla;
a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı;
coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı
atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik;
defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve
sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikah,
meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini
yapar veya yaptırır. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000'i geçen
belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar.
b) Okul öncesi eğitim kurumları açabilir; Devlete ait her
derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya
yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir;
sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir; kültür ve tabiat
varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların
ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir, bu amaçla bakım ve onarımını
yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa
edebilir. Gerektiğinde, öğrencilere, amatör spor kulüplerine malzeme verir ve
gerekli desteği sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler, yurt içi
ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara
belediye meclisi kararıyla ödül verebilir. Gıda bankacılığı yapabilir.
Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna
verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya
yaptırır.
Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası,
belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir.
Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en
uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar
gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır.
Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı, belediye
sınırlarını kapsar.
Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye
hizmetleri götürülebilir.
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümleri saklıdır.
Belediyenin yetkileri ve
imtiyazları
MADDE 15.- Belediyenin yetkileri ve imtiyazları şunlardır:
a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak.
b) Kanunların belediyeye verdiği yetki çerçevesinde
yönetmelik çıkarmak, belediye yasakları koymak ve uygulamak, kanunlarda
belirtilen cezaları vermek.
c) Gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetleri ile ilgili olarak
kanunlarda belirtilen izin veya ruhsatı vermek.
d) Özel kanunları gereğince belediyeye ait vergi, resim,
harç, katkı ve katılma paylarının tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak; vergi,
resim ve harç dışındaki özel hukuk hükümlerine göre tahsili gereken doğalgaz,
su, atık su ve hizmet karşılığı alacakların tahsilini yapmak veya yaptırmak.
e) Müktesep haklar saklı kalmak üzere; içme, kullanma ve
endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak;
bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek;
kaynak sularını işletmek veya işlettirmek.
f) Toplu taşıma yapmak; bu amaçla otobüs, deniz ve su ulaşım
araçları, tünel, raylı sistem dâhil her türlü toplu taşıma sistemlerini kurmak,
kurdurmak, işletmek ve işlettirmek.
g) Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması,
geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri
yapmak ve yaptırmak.
h) Mahallî müşterek nitelikteki hizmetlerin yerine
getirilmesi amacıyla, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde taşınmaz
almak, kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek,
tahsis etmek, bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek.
i) Borç almak, bağış kabul etmek.
j) Toptancı ve perakendeci halleri, otobüs terminali, fuar
alanı, mezbaha, ilgili mevzuata göre yat limanı ve iskele kurmak, kurdurmak,
işletmek, işlettirmek veya bu yerlerin gerçek ve tüzel kişilerce açılmasına
izin vermek.
k) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı
yirmibeşbin YTL'ye kadar olan dava konusu uyuşmazlıkların, anlaşmayla
tasfiyesine karar vermek.
l) Gayrisıhhî müesseseler ile umuma açık istirahat ve
eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve denetlemek.
m) Beldede ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi ve kayıt
altına alınması amacıyla izinsiz satış yapan seyyar satıcıları faaliyetten men
etmek, izinsiz satış yapan seyyar satıcıların faaliyetten men edilmesi sonucu,
cezası ödenmeyerek iki gün içinde geri alınmayan gıda maddelerini gıda
bankalarına, cezası ödenmeyerek otuz gün içinde geri alınmayan gıda dışı
malları yoksullara vermek.
n) Reklam panoları ve tanıtıcı tabelalar konusunda
standartlar getirmek.
o) Gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına
ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; hafriyat
toprağı ve moloz döküm alanlarını; sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) depolama
sahalarını; inşaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış
yerlerini belirlemek; bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği
oluşmaması için gereken tedbirleri almak.
p) Kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü
servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve
tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu,
yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit
etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere
verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.
(l) bendinde belirtilen gayrisıhhî müesseselerden birinci
sınıf olanların ruhsatlandırılması ve denetlenmesi, büyükşehir ve il merkez
belediyeleri dışındaki yerlerde il özel idaresi tarafından yapılır.
Belediye, (e), (f) ve (g) bentlerinde belirtilen hizmetleri
Danıştayın görüşü ve İçişleri Bakanlığının kararıyla süresi kırkdokuz yılı
geçmemek üzere imtiyaz yoluyla devredebilir; toplu taşıma hizmetlerini imtiyaz
veya tekel oluşturmayacak şekilde ruhsat vermek suretiyle yerine getirebileceği
gibi toplu taşıma hatlarını kiraya verme veya 67 nci maddedeki esaslara göre
hizmet satın alma yoluyla yerine getirebilir.
İl sınırları içinde büyükşehir belediyeleri, belediye ve
mücavir alan sınırları içinde il belediyeleri ile nüfusu 10.000'i geçen
belediyeler, meclis kararıyla; turizm, sağlık, sanayi ve ticaret yatırımlarının
ve eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon, doğalgaz, yol ve aydınlatma
gibi alt yapı çalışmalarını faiz almaksızın on yıla kadar geri ödemeli veya
ücretsiz olarak yapabilir veya yaptırabilir, bunun karşılığında yapılan
tesislere ortak olabilir; sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve turizmi geliştirecek
projelere İçişleri Bakanlığının onayı ile ücretsiz veya düşük bir bedelle amacı
dışında kullanılmamak kaydıyla arsa tahsis edebilir.
Belediye, belde sakinlerinin belediye hizmetleriyle ilgili
görüş ve düşüncelerini tespit etmek amacıyla kamuoyu yoklaması ve araştırması
yapabilir.
Belediye mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş sayılır. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.
Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği
gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile
belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.
Belediyeye tanınan muafiyet
MADDE 16.- Belediyenin kamu hizmetine ayrılan veya kamunun
yararlanmasına açık, gelir getirmeyen taşınmazları ile bunların inşa ve
kullanımları her türlü vergi, resim, harç, katılma ve katkı paylarından
muaftır.
MADDE 17.- Tasarının 17 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Meclisin görev ve
yetkileri
MADDE 18.- Belediye meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:
a) Stratejik plân ile yatırım ve çalışma programlarını,
belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini görüşmek ve
kabul etmek.
b) Bütçe ve kesin hesabı kabul etmek, bütçede kurumsal
kodlama yapılan birimler ile fonksiyonel sınıflandırmanın birinci düzeyleri
arasında aktarma yapmak.
c) Belediyenin imar plânlarını görüşmek ve onaylamak,
büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni plânını kabul etmek.
d) Borçlanmaya karar vermek.
e) Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine,
tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde
ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla
kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı
aynî hak tesisine karar vermek.
f) Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu
yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret
tarifesini belirlemek.
g) Şartlı bağışları kabul etmek.
h) Vergi, resim ve harçlar dışında
kalan ve miktarı beşbin YTL'den yirmibeşbin YTL'ye kadar, dava konusu olan
belediye alacaklarının sulh ile tasfiyesine, kabul ve feragate karar vermek.
i) Bütçe içi işletme ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa tabi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar vermek.
j) Belediye adına imtiyaz verilmesine ve belediye
yatırımlarının yap-işlet veya yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına;
belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine karar vermek.
k) Meclis başkanlık divanını ve encümen üyeleri ile ihtisas
komisyonları üyelerini seçmek.
l) Norm kadro çerçevesinde belediyenin ve bağlı
kuruluşlarının kadrolarının ihdas, iptal ve değiştirilmesine karar vermek.
m) Belediye tarafından çıkarılacak yönetmelikleri kabul
etmek.
n) Meydan, cadde, sokak, park, tesis ve benzerlerine ad
vermek; mahalle kurulması, kaldırılması, birleştirilmesi, adlarıyla
sınırlarının tespiti ve değiştirilmesine karar vermek; beldeyi tanıtıcı amblem,
flama ve benzerlerini kabul etmek.
o) Diğer mahallî idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş
birliklere katılmaya veya ayrılmaya karar vermek.
p) Yurt içindeki ve İçişleri Bakanlığının izniyle yurt
dışındaki belediyeler ve mahallî idare birlikleriyle karşılıklı işbirliği
yapılmasına; kardeş kent ilişkileri kurulmasına; ekonomik ve sosyal ilişkileri
geliştirmek amacıyla kültür, sanat ve spor gibi alanlarda faaliyet ve projeler
gerçekleştirilmesine; bu çerçevede arsa, bina ve benzeri tesisleri yapma,
yaptırma, kiralama veya tahsis etmeye karar vermek.
r) Fahrî hemşehrilik payesi ve beratı vermek.
s) Belediye başkanıyla encümen arasındaki anlaşmazlıkları
karara bağlamak.
t) Mücavir alanlara belediye hizmetlerinin götürülmesine
karar vermek.
u) İmar plânlarına uygun şekilde hazırlanmış belediye imar
programlarını görüşerek kabul etmek.
Başkanlık divanı
MADDE 19.- Belediye meclisi, seçim sonuçlarının ilânını
takip eden beşinci gün belediye başkanının başkanlığında kendiliğinden
toplanır. Meclis bu toplantıda, üyeleri arasından, gizli oyla meclis birinci ve
ikinci başkan vekili ile en az iki kâtip üyeyi ilk iki yıl için görev yapmak
üzere seçer. İlk iki yıldan sonra seçilecek başkanlık divanı yapılacak ilk
mahallî idareler seçimlerine kadar görev yapar.
Başkanlık divanı seçimi üç gün içinde tamamlanır.
Meclise belediye başkanı, katılamaması durumunda meclis
birinci başkan vekili, onun da katılamaması durumunda ikinci başkan vekili
başkanlık eder. Ancak yıllık faaliyet raporunun görüşüldüğü meclis toplantısı
meclis başkan vekilinin başkanlığında yapılır.
Başkanlık divanında boşalma olması durumunda kalan süreyi
tamamlamak üzere yenisi seçilir.
Meclis başkanı, meclis çalışmalarında düzeni sağlamakla
yükümlüdür.
Meclisin çalışması ve katılıma ilişkin esas ve usuller
İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
MADDE 20.- Tasarının 20 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 21.- Tasarının 21 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 22.- Tasarının 22 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Meclis kararlarının
kesinleşmesi
MADDE 23.- Belediye başkanı, hukuka aykırı gördüğü meclis
kararlarını, gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere beş gün
içinde meclise iade edebilir.
Yeniden görüşülmesi istenilmeyen kararlar ile yeniden
görüşülmesi istenip de belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla
ısrar edilen kararlar kesinleşir.
Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar
aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir.
Kararlar kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün
içinde mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderilir. Mülkî idare amirine
gönderilmeyen kararlar yürürlüğe girmez.
Mülkî idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine
idarî yargıya başvurabilir.
Kesinleşen meclis kararlarının özetleri yedi gün içinde
uygun araçlarla halka duyurulur.
MADDE 24.- Tasarının 24 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 25.- Tasarının 25 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 26.- Tasarının 26 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 27.- Tasarının 27 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Başkan ve meclis
üyelerinin yükümlülükleri
MADDE 28.- Belediye başkanı görevi süresince ve görevinin
sona ermesinden itibaren iki yıl süreyle, meclis üyeleri ise görevleri
süresince ve görevlerinin sona ermesinden itibaren bir yıl süreyle, belediye ve
bağlı kuruluşlarına karşı doğrudan doğruya veya dolaylı olarak taahhüde
giremez, komisyonculuk ve temsilcilik yapamaz.
MADDE 29.- Tasarının 29 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
Meclisin feshi
MADDE 30.- Belediye meclisi;
a) Kendisine kanunla verilen görevleri süresi içinde yapmayı
ihmal eder ve bu durum belediyeye ait işleri sekteye veya gecikmeye uğratırsa,
b) Belediyeye verilen görevlerle ilgisi olmayan siyasî
konularda karar alırsa,
İçişleri Bakanlığının bildirimi üzerine Danıştayın kararı
ile feshedilir.
İçişleri Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde meclisin feshine
dair bildirim ile birlikte, karar verilinceye kadar meclis toplantılarının
ertelenmesini de ister. Danıştay, bu hususu en geç bir ay içinde karara bağlar.
Bu şekilde feshedilen meclisin yerine seçilen meclis, kalan
süreyi tamamlar.
MADDE 31.- Tasarının 31 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Huzur ve izin hakkı
MADDE 32.- Meclis başkan ve üyelerine, meclis ve komisyon
toplantılarına katıldıkları her gün için, 39 uncu madde uyarınca belediye
başkanına ödenmekte olan aylık brüt ödeneğin günlük tutarının üçte birini
geçmemek üzere meclis tarafından belirlenecek miktarda huzur hakkı ödenir.
Huzur hakkı ödenecek gün sayısı, 20, 24 ve 25 inci maddelerde belirtilen
toplantı günü sayısından fazla olamaz ve meclis üyelerine aynı gün için birden
fazla huzur hakkı ödenemez.
Meclis üyeleri hastalıkları süresince izinli sayılır. Ayrıca
mazeretleri durumunda, bir yıl içindeki toplantı süresinin yarısını aşmamak
şartıyla istekleri üzerine meclis tarafından izin verilebilir.
MADDE 33.- Tasarının 33üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 34.- Tasarının 34 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 35.- Tasarının 35 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 36.- Tasarının 36 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 37.- Tasarının 37 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 38.- Tasarının 38 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Belediye başkanının özlük
hakları
MADDE 39.- Belediye başkanına nüfusu;
a) 10.000'e kadar olan beldelerde 70.000,
b) 10.001'den 50.000'e kadar olan beldelerde 80.000,
c) 50.001'den 100.000'e kadar olan beldelerde 100.000,
d) 100.001'den 250.000'e kadar olan beldelerde 115.000,
e) 250.001'den 500.000'e kadar olan beldelerde 135.000,
f) 500.001'den 1.000.000'a kadar olan beldelerde 155.000,
g) 1.000.001'den 2.000.000'a kadar olan beldelerde 190.000,
h) 2.000.001'den fazla olan beldelerde 230.000,
gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık
katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık brüt ödenek ödenir. Nüfusu
50.001'den az olan il merkezi beldelerde bu ödeneğin hesaplanmasında (c)
bendinde belirtilen gösterge rakamı esas alınır.
Belediye başkanının görevli, izinli ve hasta bulunduğu
sürelerde ödeneği kesilmez.
Belediye başkanlığı yapmış olanların, personel kanunlarına
tabi bir kadroya atanmaları halinde belediye başkanlığında geçen süreleri
memuriyette geçmiş sayılır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca Devlet memurları ile bakmakla yükümlü bulundukları için uygulanan sosyal hak ve yardımlar, aynı esas ve usullere göre belediye başkanları ile bakmakla yükümlü bulundukları için de uygulanır.
MADDE 40.- Tasarının 40 ıncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
Stratejik plân ve
performans programı
MADDE 41.- Belediye başkanı, mahallî idareler genel
seçimlerinden itibaren altı ay içinde; kalkınma plânı ve programı ile varsa
bölge plânına uygun olarak stratejik plân ve ilgili olduğu yıl başından önce de
yıllık performans programı hazırlayıp belediye meclisine sunar.
Stratejik plân, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile
konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve
belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer.
Nüfusu 50.000'in altında olan belediyelerde stratejik plân
yapılması zorunlu değildir.
Stratejik plân ve performans programı bütçenin
hazırlanmasına esas teşkil eder ve belediye meclisinde bütçeden önce
görüşülerek kabul edilir.
MADDE 42.- Tasarının 42 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 43.- Tasarının 43 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 44.- Tasarının 44 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 45.- Tasarının 45 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 46.- Tasarının 46 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 47.- Tasarının 47 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 48.- Tasarının 48 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Norm kadro ve personel
istihdamı
MADDE 49.- Norm kadro ilke ve standartları İçişleri
Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından müştereken belirlenir.
Belediyenin ve bağlı kuruluşlarının norm kadroları, bu ilke ve standartlar
çerçevesinde belediye meclisi kararıyla belirlenir.
Belediye personeli, belediye başkanı tarafından atanır.
Birim müdürlüğü ve üstü yönetici kadrolarına yapılan atamalar ilk toplantıda
belediye meclisinin bilgisine sunulur.
Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak
çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, sosyal ve ekonomi, kültür ve sanat,
bilişim ve iletişim, plânlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık
alanlarında tabip, uzman tabip, kimyager, şehir ve bölge plancısı, veteriner,
avukat, mühendis, çözümleyici ve programcı, mimar, ebe, hemşire, teknisyen,
tekniker gibi uzman ve teknik personel, yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir.
Bu şekilde sözleşmeli olarak çalıştırılacakların, yürütecekleri hizmetlere
ilişkin nitelikleri taşımaları şarttır. Sözleşmeli personel eliyle yürütülen
hizmetlere ilişkin boş kadrolara ayrıca atama yapılamaz.
Üçüncü fıkra uyarınca sözleşmeli olarak istihdam
edileceklerin ücret miktarı, yılları bütçe kanunlarında belirlenecek ücret
tavanını aşmamak üzere, İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenen sınırlar
içerisinde belediye meclisi tarafından kararlaştırılır. Bu şekilde
çalıştırılacaklara her ne ad altında olursa olsun sözleşme ücreti dışında
herhangi bir ödeme yapılamaz ve ücret mahiyetinde aynî ya da nakdi menfaat
temin edilemez.
Avukat, mimar, mühendis ve veteriner kadrosu bulunmayan veya
işlerin azlığı nedeniyle bu unvanlarda kadrolu personel istihdamına ihtiyaç
duyulmayan belediyelerde, bu hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, haftanın ya da
ayın belirli gün veya saatlerinde kısmî zamanlı olarak sözleşme ile serbest
uzman çalıştırılabilir. Bunlara ödenecek ücret, dördüncü fıkraya göre
sözleşmeli personel için belirlenen brüt ücretin yarısını aşmamak ve
çalıştırılacak süre ile orantılı olmak üzere, belediye meclisi kararı ile
tespit edilir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, belediye başkanının talebi, kendilerinin ve kurumlarının muvafakatiyle, belediyelerin birim müdürü ve üstü yönetici kadrolarında geçici olarak görevlendirilebilirler. Bu şekilde görevlendirmelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68 inci maddesinin (B) fıkrasında öngörülen şartlar dikkate alınır. Belediyelerde bu şekilde istihdam edilen personel kurumlarından izinli sayılırlar. Bu personelin görevlendirildikleri süre zarfındaki, görevlendirildikleri kadroya ait her türlü malî hakları ile kurumları tarafından karşılanması gereken sosyal güvenlik ve benzeri diğer hakları belediye tarafından ödenir. İzinli oldukları müddet, terfi ve emekliliklerinde hesaba katılır ve terfi haklarını kazananlar başkaca bir işleme lüzum kalmaksızın terfi ettirilirler. Bu şekilde görevlendirilenler, görevlendirme süresinin sona ermesinden itibaren onbeş gün içerisinde yazılı olarak kurumlarına başvurmaları halinde en geç bir ay içerisinde kadrolarına veya müktesebine uygun başka bir kadroya atanırlar.
Norm kadrosunda belediye başkan yardımcısı bulunan
belediyelerde norm kadro sayısına bağlı kalınmaksızın; belediye başkanı,
zorunlu gördüğü takdirde, nüfusu 50.000'e kadar olan belediyelerde bir, nüfusu
50.001-250.000 arasında olan belediyelerde iki, nüfusu 250.001-500.000 arasında
olan belediyelerde üç, nüfusu 500.000 ve fazla olan belediyelerde dört belediye
meclis üyesini belediye başkan yardımcısı olarak görevlendirebilir. Bu şekilde
görevlendirilen meclis üyelerine belediye başkanına verilen brüt ödeneğin
2/3'ünü aşmamak üzere belediye meclisi tarafından belirlenecek aylık ödenek
verilir. Bu şekilde görevlendirme, memuriyete geçiş, sözleşmeli veya işçi
statüsünde çalışma dahil ilgililer açısından herhangi bir hak teşkil etmez ve
belediye meclisinin görev süresini aşamaz. Belediyelerin, Devlet Memurları
Kanununun 53 üncü maddesi hükmü gereğince istihdam etmek zorunda oldukları
özürlü personel istihdamı konusunda, yukarıda belirtilen oranlar dikkate
alınmaz.
Belediyenin yıllık toplam personel giderleri, gerçekleşen en
son yıl bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek
yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın yüzde otuzunu
aşamaz. Nüfusu 10.000'in altında olan belediyelerde bu oran yüzde kırk olarak
uygulanır. Yıl içerisinde aylık ve ücretlerde beklenmedik bir artışın meydana
gelmesi sonucunda personel giderlerinin söz konusu oranları aşması durumunda,
cari yıl ve izleyen yıllarda personel giderleri bu oranların altına ininceye
kadar yeni personel alımı yapılamaz. Yeni personel alımı nedeniyle bu oranın
aşılması sebebiyle oluşacak kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren
hesaplanacak kanunî faiziyle birlikte belediye başkanından tahsil edilir.
Personelin her türlü alacakları zamanında ve öncelikle ödenir.
Sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlar hariç belediye
memurlarına, başarı durumlarına göre toplam memur sayısının yüzde onunu ve
Devlet memurlarına uygulanan aylık katsayının 20.000 gösterge rakamı ile
çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere, hastalık ve yıllık izinleri
dahil olmak üzere, çalıştıkları sürelerle orantılı olarak encümen kararıyla
yılda en fazla iki kez ikramiye ödenebilir.
Personel devri
MADDE 50.- Bu Kanunun 8 ve 11 inci maddeleri uyarınca tüzel
kişiliği kaldırılan belediyelerin kadroları ve personeli; katılma halinde
katıldıkları belediyeye, köye dönüştürülme halinde ilgili il özel idaresine
devredilir. Devredilen personelden kadro ve görev unvanları değişmeyenler, aynı
unvanlı kadrolara atanmış sayılırlar. Devredilen personelden durumlarına uygun
boş kadro olmayanların veya mevcut kadro unvanı ile atamaları yapılamayanların
kadro unvanları üç ay içerisinde ilgili belediye meclisi veya il genel
meclisince aynı sınıf içerisinde kalmak kaydıyla değiştirilir. Bu değişiklikten
itibaren bir ay içerisinde ilgililerin durumlarına uygun kadrolara atamaları
yapılır. Söz konusu personel, atama işlemleri yapılıncaya kadar,
devredildikleri belediye veya il özel idaresince ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar yeni bir
kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait aylık, ücret, ek gösterge, her
türlü zam ve tazminatları ile diğer malî haklarını devredildikleri belediye
veya il özel idaresinden almaya devam ederler. Devredilen personelden memur
statüsünde görev yapanların, atandıkları yeni kadrolarının aylık, ek gösterge,
her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamının net tutarının,
eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge,
her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamı net tutarından az
olması halinde aradaki fark giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda
kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tabi olmaksızın tazminat olarak
ödenir.
Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilen sözleşmeli personelin pozisyonları, avukat unvanlı pozisyonlar hariç olmak üzere, başka bir işleme gerek kalmaksızın devredildikleri belediye veya il özel idaresi adına vize edilmiş sayılır.
Zabıtanın görev ve
yetkileri
MADDE 51.- Belediye zabıtası, beldede esenlik, huzur, sağlık
ve düzenin sağlanmasıyla görevli olup bu amaçla, belediye meclisi tarafından
alınan ve belediye zabıtası tarafından yerine getirilmesi gereken emir ve
yasaklarla bunlara uymayanlar hakkında mevzuatta öngörülen ceza ve diğer
yaptırımları uygular.
Görevini yaparken zabıtaya karşı gelenler, kolluk
kuvvetlerine karşı gelenler gibi cezalandırılır.
Belediye zabıta teşkilâtının çalışma usul ve esasları,
çalışanların görev ve yetkileri, memurluğa alınması için taşımaları gereken
nitelikler, alacakları meslek içi eğitim, görevde yükselme, meslekten
çıkarılma, giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı olarak kullanacakları aletler
ile zabıta teşkilâtında hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimler,
İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Belediye, bu
yönetmeliğe aykırı olmamak üzere ek düzenlemeler yapabilir.
Zabıta hizmetleri kesintisiz olarak yürütülür. Zabıta personelinin çalışma süresi ve saatleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın, hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde düzenlenir. Belediye zabıta ve özel güvenlik hizmetlerinde fiilen çalışanlara, fazla mesai ücreti olarak yılı bütçe kanununda belirlenen üst sınırı aşmamak kaydıyla belediye meclisi kararı ile tespit edilen maktu tutar ödenir.
İtfaiye
MADDE 52.- İtfaiye teşkilâtının çalışma usul ve esasları,
çalışanların görev ve yetkileri, memurluğa alınması için taşımaları gereken
nitelikler, alacakları meslek içi eğitim, görevde yükselme, meslekten
çıkarılma, giyecekleri kıyafet ve savunma amaçlı olarak kullanacakları aletler
ile itfaiye teşkilâtında hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimler,
İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Belediye bu
yönetmeliğe aykırı olmamak üzere ek düzenlemeler yapabilir.
İtfaiye hizmetleri kesintisiz olarak yürütülür. İtfaiye personelinin çalışma süresi ve saatleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın, hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde düzenlenir. Belediye itfaiye teşkilatında fiilen çalışanlara fazla mesai ücreti olarak yılı bütçe kanununda belirlenen üst sınırı aşmamak kaydıyla belediye meclisi kararı ile tespit edilen maktu tutar ödenir.
MADDE 53.- Tasarının 53 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 54.- Tasarının 54 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 55.- Tasarının 55 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Faaliyet raporu
MADDE 56.- Belediye başkanı, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi
ve Kontrol Kanununun 41 inci maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen biçimde;
stratejik plân ve performans programına göre yürütülen faaliyetleri,
belirlenmiş performans ölçütlerine göre hedef ve gerçekleşme durumu ile meydana
gelen sapmaların nedenlerini ve belediye borçlarının durumunu açıklayan
faaliyet raporunu hazırlar. Faaliyet raporunda, bağlı kuruluş ve işletmeler ile
belediye ortaklıklarına ilişkin söz konusu bilgi ve değerlendirmelere de yer
verilir.
Faaliyet raporu mart ayı toplantısında belediye başkanı
tarafından meclise sunulur. Raporun bir örneği İçişleri Bakanlığına gönderilir
ve kamuoyuna da açıklanır.
MADDE 57.- Tasarının 57 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Denetimle ilgili diğer
hükümler
MADDE 58.- Denetimin yapılması ve faaliyet raporunun
hazırlanması hususunda bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlarda 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile diğer kanunların ilgili hükümleri
uygulanır.
MADDE 59.- Tasarının 59 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 60.- Tasarının 60
ıncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
Belediye bütçesi
MADDE 61.- Belediyenin stratejik plânına ve performans
programına uygun olarak hazırlanan bütçe, belediyenin malî yıl ve izleyen iki
yıl içindeki gelir ve gider tahminlerini gösterir, gelirlerin toplanmasına ve
harcamaların yapılmasına izin verir.
Bütçeye ayrıntılı harcama programları ile finansman
programları eklenir.
Bütçe yılı Devlet malî yılı ile aynıdır.
Bütçe dışı harcama yapılamaz.
Belediye başkanı ve harcama yetkisi verilen diğer
görevliler, bütçe ödeneklerinin verimli, tutumlu ve yerinde harcanmasından
sorumludur.
Bütçenin hazırlanması ve
kabulü
MADDE 62.- Belediye başkanı tarafından hazırlanan bütçe
tasarısı eylül ayının birinci gününden önce encümene sunulur ve İçişleri
Bakanlığına gönderilir. İçişleri Bakanlığı belediye bütçe tahminlerini
konsolide eder ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca
merkezi yönetim bütçe tasarısına eklenmek üzere eylül ayı sonuna kadar Maliye
Bakanlığına bildirir. Encümen, bütçeyi inceleyerek görüşüyle birlikte kasım
ayının birinci gününden önce belediye meclisine sunar.
Meclis bütçe tasarısını yılbaşından önce, aynen veya
değiştirerek kabul eder. Ancak, meclis bütçe denkliğini bozacak biçimde gider
artırıcı ve gelir azaltıcı değişiklikler yapamaz. Kabul edilen bütçe, malî
yılbaşından itibaren yürürlüğe girer.
MADDE 63.- Tasarının 63 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 64.- Tasarının 64 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 65.- Tasarının 65 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 66.- Tasarının 66 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 67.- Tasarının 67 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Borçlanma
MADDE 68.- Belediye, görev ve hizmetlerinin gerektirdiği
giderleri karşılamak amacıyla aşağıda belirtilen usul ve esaslara göre
borçlanma yapabilir ve tahvil ihraç edebilir:
a) Dış borçlanma, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde sadece
belediyenin yatırım programında yer alan projelerinin finansmanı amacıyla
yapıla-bilir.
b) İller Bankasından yatırım kredisi ve nakit kredi kullanan
belediye, ödeme plânını bu bankaya sunmak zorundadır. İller Bankası hazırlanan
geri ödeme plânını yeterli görmediği belediyenin kredi isteklerini reddeder.
c) Tahvil ihracı yatırım programında yer alan projelerin
finansmanı için ilgili mevzuat hükümleri uyarınca yapılır.
d) Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin
yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketlerin, faiz dahil iç ve dış
borç stok tutarı, en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının 213 sayılı
Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan
miktarını aşamaz. Bu miktar büyükşehir belediyeleri için bir buçuk kat olarak
uygulanır.
e) Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin
yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş bütçe
gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden
değerleme oranıyla artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde onunu geçmeyen
iç borçlanmayı belediye meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç borçlanma için
ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve İçişleri Bakanlığının
onayı ile yapabilir.
f) Belediyelerin, ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi
kaynak gerektiren alt yapı yatırımlarında Devlet Plânlama Teşkilatı
Müsteşarlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kabul edilen projeleri için
yapılacak borçlanmalar (d) bendindeki miktarın hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Dış kaynak gerektiren projelerde Hazine Müsteşarlığının görüşü alınır.
Yukarıda belirtilen usul ve esaslara aykırı olarak borçlanan belediye yetkilileri hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmeyen durumlarda 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun görevi kötüye kullanmaya ilişkin hükümleri uygulanır.
Belediye, varlık ve yükümlülüklerinin ayrıntılı bir şekilde
yer aldığı malî tablolarını üçer aylık dönemler halinde İçişleri Bakanlığına,
Maliye Bakanlığına, Devlet Plânlama Teşkilatı Müsteşarlığına ve Hazine
Müsteşarlığına gönderir.
MADDE 69.- Tasarının 69 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 70.- Tasarının 70 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 71.- Tasarının 71 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 72.- Tasarının 72 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Kentsel dönüşüm ve
gelişim alanı
MADDE 73.- Belediye, kentin gelişimine uygun olarak eskiyen
kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve
ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar oluşturmak, deprem
riskine karşı tedbirler almak veya kentin tarihî ve kültürel dokusunu korumak
amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine konu olacak alanlar,
meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile ilân edilir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında yıkılarak
yeniden yapılacak münferit yapılarda ilgili resim ve harçların dörtte biri
alınır.
Bir yerin kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilân
edilebilmesi için; o yerin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde
bulunması ve en az ellibin metrekare olması şarttır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan
yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırmasında anlaşma yolu esastır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında bulunan mülk sahipleri tarafından
açılacak davalar, mahkemelerde öncelikle görüşülür ve karara bağlanır.
MADDE 74.- Tasarının 74 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
Diğer kuruluşlarla
ilişkiler
MADDE 75.- Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine
yapacağı anlaşmaya uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda;
a) Mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
ait yapım, bakım, onarım ve taşıma işlerini bedelli veya bedelsiz üstlenebilir
veya bu kuruluşlar ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir ve bu amaçla
gerekli kaynak aktarımında bulunabilir. Bu takdirde iş, işin yapımını üstlenen
kuruluşun tâbi olduğu mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır.
b) Mahallî idareler ile merkezî idareye ait aslî görev
hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla gerekli aynî ihtiyaçları
karşılayabilir, geçici olarak araç ve personel temin edebilir.
c) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu
yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış
vakıflar ve 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu kapsamına giren meslek
odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir.
d) Kendilerine ait taşınmazları, aslî görev ve hizmetlerinde
kullanılmak üzere bedelli veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu
kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya süresi yirmibeş yılı geçmemek üzere
tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da verilebilir. Bu
taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal
edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları
ve belediye şirketlerince devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve
sosyal tesis olarak kullanılamaz.
Kent konseyi
MADDE 76.- Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve
hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması,
sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma,
saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini
hayata geçirmeye çalışır.
Belediyeler, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının, sendikaların, noterlerin, varsa üniversitelerin, ilgili sivil
toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının ve mahalle
muhtarlarının temsilcileri ile diğer ilgililerin katılımıyla oluşan kent
konseyinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve
destek sağlar.
Kent konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk
toplantısında gündeme alınarak değerlendirilir. Kent Konseyinin çalışma usul ve
esasları İçişleri Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
MADDE 77.- Tasarının 77 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 78.- Tasarının 78 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 79.- Tasarının 79 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 80.- Tasarının 80 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 81.- Tasarının 81 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Avukatlık ücretinin
dağıtımı
MADDE 82.- Belediye lehine sonuçlanan dava ve icra takipleri
nedeniyle hükme bağlanarak karşı taraftan tahsil olunan vekâlet ücretlerinin;
avukatlara (49 uncu maddeye göre çalıştırılanlar dahil) ve hukuk servisinde
fiilen görev yapan memurlara dağıtımı hakkında 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekâlet Hakkında Kanun hükümleri
kıyas yolu ile uygulanır.
MADDE 83.- Tasarının 83 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 84.- Tasarının 84 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
MADDE 85.- a) 1. 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 12 nci maddesinin (II) işaretli fıkrasının (n) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"n) Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi görevlerde
bulunmadan veya bu kuruluşlara tabi olarak çalışmakta iken illerin daimi
komisyon üyeliğine veya belediye başkanlığına seçilen ve atananlar ile
Sandıktan veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarından emekli, yaşlılık veya
malullük aylığı almakta iken belediye başkanlığına seçilen ve atananlar,
istekleri üzerine istek dilekçelerinin Sandık kayıtlarına geçtiği tarihi takip
eden ay başından itibaren emekli
kesenekleri kendilerince, karşılıkları kurumlarca ödenmek ve emekli aylıkları
Sandıkla ilgilendirildikleri tarihten itibaren kesilmek suretiyle,"
2. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sandıkça emekli aylığı bağlanan büyükşehir belediye
başkanlarına 7000, il belediye başkanlarına 6000, ilçe belediye başkanlarına
3000, diğer belediye başkanlarına 1500 gösterge rakamı üzerinden, bu maddede
belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil
veya görev tazminatı ödenir. Bu tazminatlar ilgililere ödendikçe iki ay içinde
faturası karşılığında Hazineden tahsil olunur. Birinci fıkrada öngörülen iki
yıllık sürenin hesabında iştirâkçi olup
olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı
dikkate alınır."
b) 5.1.1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununun 1 inci maddesinin (a) fıkrasındaki "döner sermayeli müesseseler," ibaresinden sonra gelmek üzere "il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri" ibaresi ve 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasına "Ancak, il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri kendi meclislerinin kararı ile taşıt edinirler." cümlesi eklenmiştir.
c) 18.1.1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 29 uncu
maddesinin birinci fıkrasının mülga (d) bendi, "d) Belediye
kurulması," şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
d) 10.7.2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendine "ağaçlandırma yapmak;" ibaresinden sonra gelmek üzere "gayri sıhhi işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; inşaat malzemeleri, hurda depolama alanları ve satış yerlerini," ibaresi eklenmiş; 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen "Kasım ayı toplantısı dönem başı toplantısıdır." cümlesi ile 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki "on gün içinde" ibaresi ve 15 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "her dönem başı toplantısında" ve 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında geçen "her yılın ilk olağan toplantısında" ibareleri madde metinlerinden çıkarılmıştır.
e) 22.2.2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi
Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine, "erozyonun
önlenmesi" ibaresinden sonra gelmek üzere "kültür, sanat,
turizm," ibaresi eklenmiş; (b) bendinde yer alan "kültür, turizm,
gençlik ve spor" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve aynı maddeye
birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş; 12 nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Kasım ayı toplantısı dönem başı
toplantısıdır." cümlesi ile 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
"on gün içinde" ibaresi madde metninden çıkarılmış; 16 ncı maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesi "İl genel meclisi, bir yıl görev yapmak
üzere üyeleri arasından en az üç, en fazla beş kişiden oluşan ihtisas
komisyonları kurabilir." şeklinde değiştirilmiş; 24 üncü maddesinin
birinci fıkrasına "Meclis" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve
komisyon" ibaresi eklenmiştir.
"Merkezi idare tarafından yürütülen görev ve hizmetlere
ait yatırımlardan ilgili bakanlıkça uygun görülenler, il özel idareleri eliyle
de gerçekleştirilebilir. Bu yatırımlara ait ödenekler, ilgili kuruluş
tarafından o il özel idaresi bütçesine aktarılır. İl özel idaresi bu
yatırımların yüzde yirmi beşine kadar olan kısmı için kendi bütçesinden harcama
yapabilir. Merkezi idare, ayrıca, desteklemek ve geliştirmek istediği
hizmetleri proje bazında gerekli kaynaklarını ilgili il özel idaresine aktarmak
suretiyle onlarla işbirliği içinde yürütebilir. Bu kaynak ve ödenekler özel
idare bütçesi ile ilişkilendirilmez ve başka amaçla kullanılamaz."
f) 7.12.2004 tarihli ve 5272 sayılı Belediye Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
g) 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 38 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
h) 12.4.2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 4 üncü maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yürürlüğe giren mevzii imar planına göre arazi kullanımı,
yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve
izinler ile işyeri açma ve çalışma ruhsatları OSB tarafından verilir ve
denetlenir. İşyeri açma ve çalışma ruhsatının verilmesi sırasında işyeri açma
ve çalışma ruhsatına ilişkin harçlar, OSB tarafından tahsil edilerek ilgili
belediye veya il özel idaresi hesabına yatırılır."
GEÇİCİ MADDE 1.- Tasarının Geçici 1 inci maddesi aynen kabul
edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2.- Tasarının Geçici 2 nci maddesi aynen kabul
edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3.- Bu Kanunun yayımlandığı tarihte 2000 yılı
genel nüfus sayımına göre nüfusu 2000' in altına düşen belediyelerin tüzel
kişiliklerinin kaldırılarak köye dönüştürme işlemi, bu Kanunun 8 inci maddesi
uygulamasından faydalanmak isteyen belediyeler için 31.12.2005 tarihine kadar
uygulanmaz. Tüzel kişiliğin kaldırılmasında, birleşme veya katılma sonrasında
2000 yılı genel nüfus sayımı sonucuna göre oluşan toplam nüfus esas alınır.
5272 sayılı Belediye Kanununun geçici 4 üncü maddesine göre yapılan işlemler bu maddeye göre yapılmış sayılır.
GEÇİCİ MADDE 4.- Tasarının Geçici 4 üncü maddesi aynen kabul
edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 5.- Tasarının Geçici 5 inci maddesi aynen kabul
edilmiştir.
MADDE 86.- Tasarının 87 nci maddesi 86 ncı madde olarak
aynen kabul edilmiştir.
MADDE 87.- Tasarının 88 inci maddesi 87 nci madde olarak
aynen kabul edilmiştir.
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
|
|
|
|
Dışişleri
Bak. ve Başb. Yrd. V. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
|
|
|
|
M. V. Gönül |
A. Şener |
M. A. Şahin |
|
|
|
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
B. Atalay |
A. Babacan |
M. Aydın |
|
|
|
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Adalet
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
G. Akşit |
K. Tüzmen |
C. Çiçek |
|
|
|
|
|
|
Millî
Savunma Bakanı |
İçişleri
Bakanı |
Maliye
Bakanı |
|
M. V. Gönül |
A. Aksu |
K. Unakıtan |
|
|
Millî
Eğitim Bakanı |
Bayındırlık
ve İskân Bakanı |
Sağlık
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
H. Çelik |
Z. Ergezen |
R. Akdağ |
|
|
|
|
|
|
Ulaştırma
Bakanı |
Tarım ve
Köyişleri Bakanı |
Çalışma
ve Sos. Güv. Bakanı |
|
|
|
|
|
|
B. Yıldırım |
S. Güçlü |
M. Başesgioğlu |
|
|
ile ilişkili yeni içerik eklendiğinde e-mail gönderilsini istiyorsanız, üye olmanız gerekmetedir.