• Dönem: 22. Dönem
  • Yasama Yılı: 5
  • Birleşim:
  • Birleşim Tarihi: 09.05.2007
Kaynak: Tutanak Dergisi
(Kanunum resmi kaynak değildir; kullanıcılar sunulan yürürlük ve metin bilgilerini resmi kaynaklardan teyid etmelidir.)
DÖNEM: 22

DÖNEM: 22                                      YASAMA YILI: 5

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 157

 

104 üncü Birleşim

9 Mayıs 2007 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Ha­san Ören ve 22 mil­let­ve­ki­li­nin (2/991) esas nu­ma­ra­lı Ka­nun Tek­li­fi­ni ge­ri çek­tik­le­ri­ne iliş­kin öner­ge­si (4/457)

2.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 22'nci se­çim dö­ne­mi bit­me­den se­çim­le­rin ye­ni­len­me­si­ne da­ir ka­ra­rı çer­çe­ve­sin­de; Ada­let Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şa­rı Fah­ri Ka­sır­ga'nın Ada­let Ba­kan­lı­ğı­na, Kay­se­ri Va­li­si Os­man Gü­neş'in İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na, De­niz­ci­lik Müs­te­şa­rı İs­met Yıl­maz'ın Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı­na, Ana­ya­sa'nın 114'ün­cü mad­de­si ge­re­ğin­ce, Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan atan­mış ol­duk­la­rı­na iliş­kin Cum­hur­baş­kan­lı­ğı tez­ke­re­si (3/1263)

3.- Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül'ün, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı aday­lı­ğın­dan çe­kil­di­ği­ne iliş­kin öner­ge­si (4/456)

B) ÇE­ŞİT­Lİ İŞ­LER

1.- Ada­let Ba­kan­lı­ğı­na ata­nan Fah­ri Ka­sır­ga, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na ata­nan Os­man Gü­neş ve Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı­na ata­nan İs­met Yıl­maz'ın ant iç­me­si

IV. - ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile Ge­nel Ku­ru­lun ça­lış­ma gün ve sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

V. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

4.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz ve 194 Mil­let­ve­ki­li­nin; 2709 Sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1011) (S. Sa­yı­sı: 1408 ve 1408'e 1'in­ci ek)

5.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­ka­nı Si­irt Mil­let­ve­ki­li Re­cep Tay­yip Er­do­ğan, Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz ve Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Rem­zi Kur­tul­mu­şoğ­lu ile 354 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1015) (S. Sa­yı­sı: 1409 ve 1409'a 1'in­ci ek)

6.- Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1350) (S. Sa­yı­sı: 1405)

7.- Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­kilâtı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı ve Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1269, 1/1248) (S. Sa­yı­sı: 1322)

8.- Ka­ra­de­niz Eko­no­mik İş­bir­li­ği Ör­gü­tü İş Kon­se­yi Ulus­la­ra­ra­sı Sek­re­tar­ya­sı­nın Tür­ki­ye'de Ya­rar­la­na­ca­ğı Ay­rı­ca­lık­lar, Ba­ğı­şık­lık­lar ve Ko­lay­lık­la­ra Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1306) (S. Sa­yı­sı: 1377)

9.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ka­ra­de­niz Eko­no­mik İş­bir­li­ği Ör­gü­tü Ara­sın­da Mer­kez An­laş­ma­sı­na Ye­ni Hü­küm­ler Der­ce­den An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve  Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1293) (S. Sa­yı­sı: 1379)

10.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­riş­ci ve To­kat Mil­let­ve­ki­li Ze­yid As­lan'ın; T.C. Zi­ra­at Ban­ka­sı A.Ş. ve Ta­rım Kre­di Ko­ope­ra­tif­le­ri Ta­ra­fın­dan Kul­lan­dı­rı­lan Grup Kre­di­le­rin­den Do­ğan Ke­fa­le­tin So­na Er­di­ril­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/975) (S. Sa­yı­sı: 1411)

VI. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Gü­rol Er­gin'in, To­kat Mil­let­ve­ki­li Meh­met Er­gün Dağ­cı­oğ­lu'nun, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

VII. - OY­LA­MA­LAR

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ka­ra­de­niz Eko­no­mik İş­bir­li­ği Ör­gü­tü Ara­sın­da Mer­kez An­laş­ma­sı­na Ye­ni Hü­küm­ler Der­ce­den An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın oy­la­ma­sı

VI­II. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Cev­det SEL­Vİ'nin, SHÇEK'e ait bir ta­şın­maz­la il­gi­li id­di­ala­ra iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Ni­met ÇU­BUK­ÇU'nun ce­va­bı (7/20913)

2.- Ada­na Mil­let­vek­li N. Ga­ye ER­BA­TUR'un, Ada­na'da­ki ören yer­le­rin­de ev­le­ri bu­lu­nan köy­lü­le­re iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/21197)

3.- Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ha­san ÖZ­YER'in, Bod­rum'da­ki bir or­man yan­gı­nın­dan za­rar gö­ren köy­lü­le­rin des­tek­len­me­si­ne iliş­kin so­ru­su ve Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man PE­PE'nin ce­va­bı (7/21208)

4.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Onur ÖY­MEN'in, sı­nır dı­şı edi­len ka­çak iş­çi­le­rin uy­ru­ğu­na iliş­kin so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/21237)

5.- Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Enis TÜ­TÜN­CÜ'nün, araç pla­ka­la­rı­na tra­fik ce­za­sı ke­sil­me­si­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/21495)

6.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, ba­zı so­ruş­tur­ma­la­ra iliş­kin so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/21536)

7.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İ. Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, ye­şil kart­lı­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep AK­DAĞ'ın ce­va­bı (7/21675)

8.- Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İN­CE'nin, alı­mı ya­pı­lan ya­yın­la­ra iliş­kin so­ru­su Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/21696)

9.- Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ha­san ÖZ­YER'in, kriz yö­ne­ti­mi­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali ŞA­HİN'in ce­va­bı (7/21779)

10.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN'in, özel gü­ven­lik şir­ket­le­ri­nin ya­ban­cı­lar­ca sa­tın alın­dı­ğı id­di­ala­rı­na iliş­kin so­ru­su  ve İçiş­le­ri  Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/21802)

11.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa GA­ZAL­CI'nın, Ata­türk Kül­tür Mer­ke­zi­nin yı­kım ka­ra­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/21805)

12.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa GA­ZAL­CI'nın, kü­tüp­ha­ne­le­re iliş­kin so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/21806)

13.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ani Ha­ra­be­le­ri­nin res­to­ras­yo­nu­na iliş­kin so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/21807)

14.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Cev­det SEL­Vİ'nin, Es­ki­şe­hir'de açı­lı­şı ya­pı­lan te­sis­le­re iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali ŞA­HİN'in ce­va­bı (7/22002)

15.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ve­dat YÜ­CE­SAN'ın, bir CD'nin ka­pa­ğın­da­ki ha­ri­ta­ya iliş­kin so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/22034)

16.- Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Gök­han DUR­GUN'un, hö­yük ve tü­mü­lüs­ler ile an­tik yer­le­şim yer­le­ri­ne iliş­kin so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/22035)

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 11.05'te açı­la­rak beş otu­rum yap­tı.

Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı Bi­na­li Yıl­dı­rım'ın, Al­man­ya'ya yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Tu­na'nın da iş­ti­rak et­me­si­nin uy­gun gö­rül­dü­ğü­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si ka­bul edil­di.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den;

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904),

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337),

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz ve 194 Mil­let­ve­ki­li­nin; 2709 Sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir (2/1011) (S. Sa­yı­sı: 1408 ve 1408'e 1'in­ci ek),

7'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (1/1350) (S. Sa­yı­sı: 1405),

8'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin (1/1269, 1/1248) (S. Sa­yı­sı: 1322),

Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri, il­gi­li ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan;

Er­te­len­di.

5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­ka­nı Si­irt Mil­let­ve­ki­li Re­cep Tay­yip Er­do­ğan, Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz ve Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Rem­zi Kur­tul­mu­şoğ­lu ile 354 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/1015) (S. Sa­yı­sı: 1409) ikin­ci gö­rüş­me­si­ne, bi­rin­ci gö­rüş­me­nin bi­ti­min­den iti­ba­ren en az kırk se­kiz sa­at geç­tik­ten son­ra baş­la­na­bi­le­ce­ği açık­lan­dı.

6'ncı sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Nük­le­er Güç San­tral­le­ri­nin Ku­rul­ma­sı ve İş­le­til­me­si ile Ener­ji Sa­tı­şı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1260) (S. Sa­yı­sı: 1360), gö­rüş­me­le­ri­ni mü­te­aki­ben, elek­tro­nik ci­haz­la ya­pı­lan açık oy­la­ma­dan son­ra ka­bul edil­di.

Ada­na Mil­let­ve­ki­li Ta­ci­dar Sey­han, Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nı Meh­met Hil­mi Gü­ler'in,

Si­nop Mil­let­ve­ki­li En­gin Al­tay, Si­nop Mil­let­ve­ki­li Ca­hit Can'ın,

Ko­nuş­ma­sın­da şah­sı­na sa­taş­tı­ğı id­di­asıy­la bi­rer açık­la­ma­da bu­lun­du­lar.

Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­mi­ni yap­mak ve ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, 9 Ma­yıs 2007 Çar­şam­ba gü­nü, sa­at 14.30'da top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 20.44'te son ve­ril­di.

Nev­zat Pak­dil

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Ah­met Gök­han Sa­rı­çam

Türkân Mi­ço­oğul­la­rı

 

Kırk­la­re­li

İz­mir

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Ah­met Kü­çük

 

 

Ça­nak­ka­le

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

No.: 140

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

9 Ma­yıs 2007 Çar­şam­ba

Ra­por

1.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­riş­ci ve To­kat Mil­let­ve­ki­li Ze­yid As­lan'ın; T.C. Zi­ra­at Ban­ka­sı A.Ş. ve Ta­rım Kre­di Ko­ope­ra­tif­le­ri Ta­ra­fın­dan Kul­lan­dı­rı­lan Grup Kre­di­le­rin­den Do­ğan Ke­fa­le­tin So­na Er­di­ril­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/975) (S. Sa­yı­sı: 1411) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 9.5.2007) (GÜN­DE­ME)

 

 

 

9 Ma­yıs 2007 Çar­şam­ba

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.30

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 104'ün­cü Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alın­ma­sı­na da­ir bir öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Ha­san Ören ve 22 mil­let­ve­ki­li­nin (2/991) esas nu­ma­ra­lı Ka­nun Tek­li­fi­ni ge­ri çek­tik­le­ri­ne iliş­kin öner­ge­si (4/457)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Baş­kan­lı­ğa sun­muş ol­du­ğu­muz 2/991 esas nu­ma­ra­lı 3285 Sa­yı­lı Hay­van Sağ­lı­ğı ve Za­bı­ta­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi­mi­zi ge­ri çek­mek is­ti­yo­ruz.

Ge­re­ği­ni arz ede­riz.

 

Ha­san Ören

Os­man Öz­can

 

Ma­ni­sa

An­tal­ya

 

Os­man  Kap­tan

Ca­nan Arıt­man

 

An­tal­ya

İz­mir

 

Ati­la Emek

R. Ke­rim Öz­kan

 

An­tal­ya

Bur­dur

 

Ve­zir Ak­de­mir

Fah­ret­tin Üs­tün

 

İz­mir

Muğ­la

 

Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu

Na­il Ka­ma­cı

 

An­tal­ya

An­tal­ya

 

Ha­lil Ün­lü­te­pe

F. Fik­ret Ba­loğ­lu

 

Af­yon­ka­ra­hi­sar

An­tal­ya

 

Fe­ri­dun Ay­va­zoğ­lu

İs­ma­il De­ğer­li

 

Ço­rum

An­ka­ra

 

N. Ga­ye Er­ba­tur

Türkân Mi­ço­oğul­la­rı

 

Ada­na

İz­mir

 

Hak­kı Ül­kü

Mu­har­rem Top­rak

 

İz­mir

İz­mir

 

M. Nu­ri Say­gun

F. Mev­lüt As­la­noğ­lu

 

Te­kir­dağ

Ma­lat­ya

 

Meh­met Se­mer­ci

M. Me­sut Özak­can

 

Ay­dın

Ay­dın

 

 

Meh­met Boz­taş

 

 

Ay­dın

BAŞ­KAN - Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da bu­lu­nan tek­lif ge­ri ve­ril­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, Ada­let, İçiş­le­ri ve Ulaş­tır­ma Ba­kan­lık­la­rı­na ya­pı­lan ata­ma­lar­la il­gi­li bir Cum­hur­baş­kan­lı­ğı tez­ke­re­si var­dır, oku­tu­yo­rum:

2.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 22'nci se­çim dö­ne­mi bit­me­den se­çim­le­rin ye­ni­len­me­si­ne da­ir ka­ra­rı çer­çe­ve­sin­de; Ada­let Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şa­rı Fah­ri Ka­sır­ga'nın Ada­let Ba­kan­lı­ğı­na, Kay­se­ri Va­li­si Os­man Gü­neş'in İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na, De­niz­ci­lik Müs­te­şa­rı İs­met Yıl­maz'ın Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı­na, Ana­ya­sa'nın 114'ün­cü mad­de­si ge­re­ğin­ce, Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan atan­mış ol­duk­la­rı­na iliş­kin Cum­hur­baş­kan­lı­ğı tez­ke­re­si (3/1263)

8 Ma­yıs 2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

İl­gi: Baş­ba­kan­lı­ğın, 7 Ma­yıs 2007 gün­lü, B.02.0.PPG.0.12-300-02/5335 sa­yı­lı ya­zı­sı.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si'nin, 22. se­çim dö­ne­mi bit­me­den se­çim­le­rin ye­ni­len­me­si­ne da­ir 3.5.2007 gün­lü, 891 sa­yı­lı Ka­ra­rı çer­çe­ve­sin­de;

Ada­let Ba­kan­lı­ğı­na, Ada­let Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şa­rı Fah­ri Ka­sır­ga,

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na, Kay­se­ri Va­li­si Os­man Gü­neş,

Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı­na, De­niz­ci­lik Müs­te­şa­rı İs­met Yıl­maz'ın,

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı'nın 114. mad­de­si ge­re­ğin­ce, Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan atan­mış ol­duk­la­rı­nı bil­gi­le­ri­ni­ze su­na­rım.

                                                                                                     Ah­met Nec­det Se­zer

                                                                                                         Cum­hur­baş­ka­nı

BAŞ­KAN - Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, Ana­ya­sa'nın 114'ün­cü mad­de­si­ne gö­re atan­mış olan ve mil­let­ve­ki­li ol­ma­yan ba­kan­la­rın, Ana­ya­sa'nın 112'nci mad­de­si­ne gö­re ant iç­me­si ge­rek­mek­te­dir.

B) ÇE­ŞİT­Lİ İŞ­LER

1.- Ada­let Ba­kan­lı­ğı­na ata­nan Fah­ri Ka­sır­ga, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na ata­nan Os­man Gü­neş ve Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı­na ata­nan İs­met Yıl­maz'ın ant iç­me­si

BAŞ­KAN - Şim­di, Ada­let Ba­ka­nı Sa­yın Fah­ri Ka­sır­ga'yı ant iç­mek üze­re kür­sü­ye da­vet edi­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(Ada­let Ba­ka­nı Fah­ri Ka­sır­ga ant iç­ti)(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Ha­yır­lı ol­sun.

Şim­di, İçiş­le­ri Ba­ka­nı Sa­yın Os­man Gü­neş'i kür­sü­ye da­vet edi­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(İçiş­le­ri Ba­ka­nı Os­man Gü­neş ant iç­ti) (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Şim­di, Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı Sa­yın İs­met Yıl­maz'ı ant iç­mek üze­re kür­sü­ye da­vet edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı İs­met Yıl­maz ant iç­ti) (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Her üç Ba­ka­nı­mı­zı da teb­rik edi­yor ve gö­rev­le­rin­de ba­şa­rı­lar di­li­yo­ruz.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun bir öne­ri­si var­dır; oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım:

IV. - ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile Ge­nel Ku­ru­lun ça­lış­ma gün ve sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si

No: 222                                                                                                           Ta­ri­hi: 9.5.2007

Gün­de­min Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler Kıs­mı­nın; 423 ün­cü sı­ra­sın­da yer alan 1377 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 8 in­ci sı­ra­sı­na, 424 ün­cü sı­ra­sın­da yer alan 1379 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 9 un­cu sı­ra­sı­na, 9.5.2007 ta­rih­li (bu­gün­kü) Ge­len Kâğıt­lar­da ya­yım­la­nan 1411 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin 48 sa­at geç­me­den, bu kıs­mın 10 un­cu sı­ra­sı­na alın­ma­sı­nın; ve di­ğer iş­le­rin bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­nin,

Ge­nel Ku­ru­lun 10.5.2007 Per­şem­be gün­kü bir­le­şi­min­de, Gün­de­min Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler Kıs­mı­nın 5 in­ci sı­ra­sın­da­ki 1409 ve 1409'a 1'in­ci ek sı­ra sa­yı­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­li­ği Tek­li­fi­nin 2 nci gö­rüş­me­le­ri­nin ta­mam­lan­ma­sı­na ka­dar ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dür­me­si­nin ve bu Bir­le­şim­de baş­ka iş gö­rü­şül­me­me­si­nin,

11, 12, 13 ve 14 Ma­yıs 2007 ta­rih­le­rin­de Ge­nel Ku­rul ça­lış­ma­la­rı­nın ya­pıl­ma­ma­sı­nın ve Ge­nel Ku­ru­lun 15 Ma­yıs 2007 ta­rih­li bir­le­şi­mi­nin sa­at 15.00'da baş­la­ma­sı­nın,

Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı Da­nış­ma Ku­ru­lun­ca uy­gun gö­rül­müş­tür.

 

 

 

Bü­lent Arınç

 

 

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

 

 

 

Baş­ka­nı

 

Fa­ruk Çe­lik

Ali To­puz

Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu

 

AK Par­ti Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

CHP Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu

 

 

 

Baş­kan­ve­ki­li

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Gün­de­min "Se­çim" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI (De­vam)

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER (De­vam)

3.- Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül'ün, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı aday­lı­ğın­dan çe­kil­di­ği­ne iliş­kin öner­ge­si (4/456)

BAŞ­KAN - Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ab­dul­lah Gül'ün Cum­hur­baş­ka­nı aday­lı­ğın­dan çe­kil­di­ği­ne da­ir öner­ge­si var­dır, oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı'na

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin 11. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı Aday­lı­ğım­dan çe­ki­li­yo­rum. Ge­re­ği­ni say­gı­la­rım­la arz ede­rim.

                                                                                                           Ab­dul­lah Gül

                                                                                                               Kay­se­ri

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Cum­hur­baş­ka­nı ada­yı kal­ma­dı­ğın­dan, Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­mi­ne iliş­kin oy­la­ma­la­rın ya­pıl­ma imkânı kal­ma­mış­tır.

Bu ne­den­le, Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­mi için da­ha ön­ce ya­pıl­ma­sı ka­rar­laş­tı­rı­lan oy­la­ma­lar ip­tal edil­miş­tir.

Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­lur.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, söz­lü so­ru öner­ge­le­ri­ni gö­rüş­mü­yor ve gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

V. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den, tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

4'ün­cü sı­ra­da yer alan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­kil­le­ri Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz ve 194 Mil­let­ve­ki­li­nin; 2709 Sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun ikin­ci gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

4.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz ve 194 Mil­let­ve­ki­li­nin; 2709 Sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1011) (S. Sa­yı­sı: 1408 ve 1408'e 1'in­ci ek)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

5.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­ka­nı Si­irt Mil­let­ve­ki­li Re­cep Tay­yip Er­do­ğan, Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz ve Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Rem­zi Kur­tul­mu­şoğ­lu ile 354 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1015) (S. Sa­yı­sı: 1409 ve 1409'a 1'in­ci ek)

BAŞ­KAN - 5'in­ci sı­ra­da yer alan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­ka­nı Si­irt Mil­let­ve­ki­li Re­cep Tay­yip Er­do­ğan, Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz ve Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Rem­zi Kur­tul­mu­şoğ­lu ile 354 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun ikin­ci tur gö­rüş­me­le­ri­ne 48 sa­at geç­me­di­ği için baş­la­ya­mı­yo­ruz.

6'ncı sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

6.- Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1350) (S. Sa­yı­sı: 1405) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon Ra­po­ru 1405 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru üze­ri­ne söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Şim­di, se­ne­ler­dir, bir ilaç al­mak için sağ­lık ku­rul­la­rı­na baş­vu­ru­lur­du. Bir has­ta­nın de­vam­lı kul­lan­dı­ğı ilaç ol­ma­sı­na rağ­men al­tı ye­di he­kim­den ge­çer, son­ra ku­ru­la ge­lir, bu­ra­ya ge­le­ne ka­dar va­tan­da­şın üç ve­ya dört gü­nü gi­der idi. Bu ara­da, ta­bii, ma­li kül­fe­ti var idi. Bun­lar­la da ye­tin­me­den, ay­rı­ca, bu­gün kır­ta­si­ye­yi de kal­dı­ran bu ya­sa­nın… Hep söy­lü­yo­rum -dev­le­tin ve mil­le­tin le­hi­ne olan ya­sa­nın bu­ra­ya gel­me­sin­de- hem mu­ha­le­fe­tin hem ik­ti­da­rın gö­rü­şü alı­na­rak ya­pı­lan ya­sa­lar­da ben bir kon­sen­sü­sün ol­ma­sı ta­raf­ta­rı ol­du­ğum için, bu ya­sa­nın da bu şe­kil­de gel­me­sin­den do­la­yı Sa­yın Ba­ka­na ve il­gi­li­le­re te­şek­kür edi­yo­rum.

Zan­net­me­yi­niz ki, mu­ha­le­fet, her gün, bu­ra­ya ge­lip il­la mu­ha­le­fet ol­sun di­ye mu­ha­le­fet ya­pıl­ma­dı­ğı­nı da dört bu­çuk se­ne­dir an­la­tı­yo­rum. İş­te, bun­lar­dan bi­ri­si de sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru ye­ri­ne, sağ­lık ra­po­ru, tek he­ki­min ve­re­bi­le­ce­ği bir ra­po­run ol­ma­sı ha­ki­ka­ten uy­gun bir şey­dir. Şim­di, di­ye­bi­lir mi­si­niz ki, bu­na ni­ye kar­şı çık­mı­yor­su­nuz, mu­ha­le­fet ola­rak? Ni­ye kar­şı çı­ka­lım? Doğ­ru ya­pı­lan şe­ye kar­şı çık­mı­yo­ruz, ama yan­lı­şa da yan­lış di­yo­ruz. Ben, her gün, bu­ra­da, söy­le­di­ğim la­fı tek­rar söy­lü­yo­rum. Doğ­ru gel­di­ğin­de bu­nun ik­ti­da­rı mu­ha­le­fe­ti yok­tur. Doğ­ru ise bir ta­ne­dir. O doğ­ru­yu ge­ti­ren, kim olur­sa ol­sun, ben ona te­şek­kür ede­rim. Ama, öy­le za­man ge­li­yor ki, bu­gün­kü gi­bi, bun­dan ev­vel­ki ik­ti­dar­lar­da, ben yap­tım olu­yor de­di­ğin­de olur de­di­ğin­de, ba­zı şey­le­rin ol­ma­dı­ğı­nı gö­rü­rüz.

(x) 1405 S. Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı tu­ta­na­ğa ek­li­dir.

Şim­di tek­rar söy­lü­yo­rum: Evet, bu sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru­nun sağ­lık ra­po­ru hâli­ne çev­ril­me­si doğ­ru­dur. Sağ­lık Ba­ka­nı­na bu­ra­dan ses­le­ni­yo­rum: Ai­le he­kim­li­ği yü­rü­me­di, ai­le he­kim­li­ği­ni ya­pa­ma­dı­nız. Alt­ya­pı­yı yap­ma­dan ai­le he­kim­li­ği ol­maz de­dik. Bu­gün, ne­re­dey­se, ai­le he­kim­li­ği olan yer­ler­de bir re­çe­te­yi yaz­dır­mak için köy­den il­çe­ye, eğer il­çe­de de yok­sa o uz­man, şeh­re ge­li­yor. Bu, va­tan­da­şa ezi­yet de­ğil de ne­dir? Ar­tı, sağ­lı­ğın tek ça­tı al­tın­da top­lan­ma­sı­na hiç­bir kim­se kar­şı de­ğil; hem ben şa­hıs ola­rak kar­şı de­ği­lim hem de Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak ve­ya di­ğer ar­ka­daş­la­rım da kar­şı de­ğil. Ama, bir şe­yi ya­par­ken alt­ya­pı­sı­nı ha­zır­la­ma­dan ya­par­sa­nız, zor du­ru­ma dü­şer­si­niz bu­gün­kü ol­du­ğu gi­bi.

Bu­gün, sağ­lı­ğı, ne­re­dey­se Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın em­ri­ne ver­dik. Hiç kim­se ku­su­ra bak­ma­sın. Ma­li­ye Ba­ka­nı di­yor ki: "Bu ila­cı ya­zar­sın, bu ila­cı ya­za­maz­sın." Ta­bii, Ma­li­ye Ba­ka­nı­na da kim dik­te et­ti­ri­yor. Ben çok sev­me­di­ğim laf­la­rı söy­le­mek is­te­mi­yo­rum, ama söy­le­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yim. IMF di­yor ki: "Sen bun­la­rı, bun­la­rı sağ­lık­tan ke­se­cek­sin." Ke­se­ce­ğim de, ya­ni im­müng­lo­bu­lin'i, na­sıl ke­se­yim ben bu­nu te­da­vi­yi sa­de­ce onun­la ya­pa­bi­li­yor­sam? Bun­la­rı ya­şat­tı­nız bi­ze.

Şim­di, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı "Her has­ta­ne­ye gi­der­si­niz" di­yor, is­te­di­ği­niz has­ta­ne­ye gi­de­bi­lir­si­niz." Fa­kat, git­ti­ği­niz has­ta­ne di­yor ki: "Se­nin Sağ­lık Ba­kan­lı­ğın ve­ya Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğın ba­na sa­de­ce mu­aye­ne üc­re­ti­ni ödü­yor." Me­se­la, bir özel has­ta­ne­ye git­ti­ği­niz­de -her has­ta­ne­ye gi­di­yo­ruz di­yor­su­nuz ya- onun da "mu­aye­ne üc­re­ti­ni öder­sin" di­yor, "di­ğer­le­ri­ni ben sen­den alı­rım" di­yor. Ee, üni­ver­si­te­de de öy­le. Üni­ver­si­te­de baş­ka tür­lü mü? Ama, gel Sağ­lık Ba­ka­nı­na sor, "ha­yır" di­yor, "Aa, be Ho­cam, her şey gün­lük gü­lis­tan­lık." Ya ben bu ül­ke­de ya­şa­mı­yo­rum ya Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı bu ül­ke­de ya­şa­mı­yor ve­ya hiç­bir has­ta­ne­ye git­mi­yor.

"Has­ta­ne­ler­de re­hin kal­ma yok." de­ni­yor, "Üc­ret­siz, bü­tün has­ta­la­ra ba­kı­yo­ruz." de­ni­yor. Ben böy­le bir şey gör­me­dim, yok böy­le bir şey. "Özel has­ta­ne­ye git." di­yor, "An­laş­mam var." di­yor, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nın, SSK'lı­la­rın an­laş­ma­sı var, Bağ-Kur'lu­nun an­laş­ma­sı var. An­laş­ma­lı ye­re gön­der­di­ler ev­vel­si gü­nü İs­tan­bul'da bir to­mog­ra­fi için. Sa­yın Ba­kan, bu­nu kay­da ge­çi­niz lüt­fen, dik­kat edi­niz. To­mog­ra­fi için 270 mil­yon pa­ra is­te­miş­ler has­ta­dan fark. Ee, ha­ni an­laş­ma­lıy­dık biz bu özel ku­rum­lar­la. Za­ten nor­ma­li­ni, po­lik­li­nik­ler­den gön­der­di­ği­niz has­ta­nın to­mog­ra­fi­si­ni ge­rek­ti­ğin­de 70 ile 80 mil­yo­na za­ten çe­ki­yor, an­laş­ma­yı bı­ra­kın, nor­mal­de pa­zar­lık et­ti­ğin­de çe­ki­yor­du, ama 270 mil­yon to­mog­ra­fi pa­ra­sı is­te­miş­ler. Bu­gün unut­tum, has­ta­ne­ye te­le­fon aça­ca­ğım, bu na­sıl olu­yor Sa­yın Baş­he­kim, gön­der­di­ğin şu ye­re bak di­ye­ce­ğim, bu­ra­dan çı­kın­ca onu söy­le­ye­ce­ğim. Ya­ni, bu ger­çek ar­ka­daş­la­rım, bu­nu ben ya­şı­yo­rum her gün.

Ya­ni, ben, şu da­ire­de şu mü­dü­rü, la­yık­tır de­ğil­dir de­me­den, bu­ra­ya ata­yın di­ye hiç­bir ba­ka­nı ara­mı­yo­rum, hiç­bir ba­kan­la be­nim böy­le bir şe­yim yok, ama bü­tün in­san­lar -ben An­ka­ra'da baş­he­kim­lik, baş­he­kim mua­vin­li­ği yap­tı­ğım için- adam­lar be­ni arı­yor "Ho­cam, şu dok­to­ra, şu­ra­ya gi­de­bil­mek için, şun­lar şun­lar ya­pıl­dı, bun­lar ya­pıl­dı, ama ben­den bu ka­dar fark is­te­di­ler."

Da­ha dü­ne ka­dar Baş­kent Has­ta­ne­siy­le de an­laş­ma­nız yok idi Sa­yın Ba­kan­lar, ama siz bu­ra­ya çı­kı­yor­su­nuz, ni­ye, ki­mi kan­dı­rı­yor­su­nuz? Ora­ya gi­den has­ta­lar bel­li. Şim­di mil­let­ve­kil­le­ri­ni söy­lü­yo­rum. Mil­let­ve­kil­le­ri İs­tan­bul'da gi­dip de han­gi has­ta­ne­de fark ver­me­di, özel has­ta­ne­ler­de?

Sa­yın Ba­kan, han­gi has­ta­ne­de fark ver­mi­yor? İs­tan­bul Mil­let­ve­kil­le­ri­ne bir ba­kın, mil­let­ve­kil­le­ri­ne, es­ki­le­ri­ne ye­ni­le­ri­ne bir ba­kı­nız ba­ka­lım, ne di­ye­cek­ler si­ze? Ama, bu­ra­ya ge­lin­ce, bü­tün has­ta­ne­ler açık, her­kes her is­te­di­ği yer­de mu­aye­ne ola­cak, te­da­vi ola­cak, ge­rek­li ilaç­la­rı­nı ala­cak di­ye söy­lü­yo­ruz bu­ra­da. Ee, ki­mi kan­dı­rı­yo­ruz? Ben­ce, va­tan­da­şı kan­dı­ra­mı­yo­ruz. Ni­ye kan­dı­ra­mı­yo­ruz? O va­tan­daş gi­di­yor, has­ta­ne­yi gö­rü­yor, di­yor ki, şu ka­dar he­sap çık­tı­ğın­da öde­ye­mi­yor, "se­net yap" di­yor­lar. Se­net ya­pı­lı­yor, se­ne­din gü­nü gel­di­ğin­de ic­ra ka­pı­sı­na da­ya­nı­yor. Va­tan­daş bu­ra­da bi­zi gör­dü­ğün­de, ko­nuş­ma­mı­zı gör­dü­ğün­de di­yor ki: "Ya hu, ya bu ba­kan­da bir şey var, ya ben de var." Eğer, ba­kan­da bir şey ol­ma­dı­ğı­na gö­re, aca­ba ben de mi bir ek­sik­lik var di­ye dü­şü­ne­bi­li­yor va­tan­daş, çün­kü va­tan­da­şın ina­na­ca­ğı dev­le­ti var. Dev­le­ti, va­tan­da­şı kan­dı­ra­maz, yan­lış ko­nu­şa­maz, yan­lış yön­len­di­re­mez. Biz dev­le­tin söy­le­di­ği her şe­ye ina­nı­rız, onun ağ­zın­dan çı­kan ka­nun­dur gi­bi bi­lir. Ama gi­di­yor ora­ya, di­yor ki: "Ba­kan böy­le de­di, sen bu ka­dar far­kı ben­den na­sıl is­ter­sin?" Me­mur di­yor ki: "Ben­de­ki ka­nun bu, ba­ka­nı bi­le­mem ben, ba­kan ne de­di onu bi­le­mem, ama ka­nun bu; sen şu ka­dar üc­re­ti, pa­ra­yı öde­ye­cek­sin." Yok ki öde­sin.

Şim­di, Sa­yın Baş­ba­ka­nı da, bir ara, bil­gi­len­di­rir­ken yan­lış bil­gi­len­dir­di­ler, her şey hal­le­di­li­yor de­di­ler. Sa­yın Baş­ba­kan da ko­nuş­ma­sın­da, dev­let has­ta­ne­le­ri­ni bir­leş­tir­di… Bu­na "ol­maz" de­dim, ama bir­leş­ti ol­du. Has­ta­ne­ler­de do­lu­luk ora­nı yüz­de 30'du, al­tı ay son­ra­ya gün ve­ri­li­yor­du, bu­gün hâlen ve­ri­li­yor gün, gün ver­me­ler hâlen de­vam edi­yor, bir ay, bir bu­çuk ay sı­ra bek­le­ni­yor, ama sor­du­ğu­nuz­da "ek­sik hiç­bir şey yok" de­ni­li­yor.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, kim bi­lir de­miş, bun­la­rı an­cak çe­ken bi­lir. Biz çek­mi­yo­ruz, An­ka­ra'da siz mil­let­ve­kil­le­ri çek­mi­yor­su­nuz, ama İs­tan­bul'da­ki mil­let­ve­kil­le­ri, İs­tan­bul has­ta­ne­le­ri­ne gi­den bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri fark ödü­yor sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, fark ödü­yor, fark ve çok faz­la fark ödü­yor. Eğer bir ame­li­ya­tı Me­mo­ri­al'de, Flo­ren­ce Nigh­tin­ga­le'de yap­tı­rı­yor­sa­nız, sa­de­ce si­zin mu­aye­ne üc­re­ti­ni­zi Mec­lis ödü­yor de­ni­yor. Ge­ri ka­lan 20 mil­ya­rı­nı­zı, 30 mil­ya­rı­nı­zı si­zin ken­di ce­bi­niz­den is­ti­yor­lar. Al­dı­ğı­nız ma­aş 7 mil­yar. Bü­tün Tür­ki­ye'nin gö­zü­ne ba­tan ma­aşı­nız bu. Ama, öde­me­niz ge­re­ken, 30 mil­yar, 20 mil­yar  sen­den fark is­ti­yor bu has­ta­ne­ler. Ha­ni na­sıl an­laş­tı­nız bu­nun­la? Sa­yın Ba­kan, na­sıl an­laş­tı­nız, ba­na bu­nu söy­le­yin lüt­fen, ben de öğ­re­ne­yim. De­mek ki, bir şey var ama ni­ye bun­lar an­la­tıl­mı­yor, ni­ye yan­lış yön­len­di­ri­li­yor, onu an­la­mış de­ği­lim.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, otuz se­kiz se­ne­lik he­ki­mim, otuz üç se­ne de yö­ne­ti­ci­lik yap­tım. Ya, bir adam sor­maz mı ho­cam bu na­sıl olu­yor di­ye? Bu­nu biz ya­pı­yo­ruz ama bu na­sıl olur, di­ye sor­sa­nız ne olur. Ben şim­di bil­me­di­ğim bir  ko­nu­yu Sa­yın Yal­çın­taş'a sor­sam, ho­cam bu böy­le mi­dir, de­sem çok mu kü­çü­lü­rüm? Na­sıl­dır di­ye sor­sam bir ar­ka­da­şı­ma, aca­ba yan­lış mı ya­pa­rım ya? Doğ­ru­yu öğ­ren­mek zor mu­dur, çok mu kö­tü­dür doğ­ru­yu öğ­ren­mek, doğ­ru yol­da git­mek? Ama, bu­ra­da yok.

Bir şey çık­tı şim­di… Sa­yın Ba­ka­na söy­le­dim, yal­nız ba­şı­na ol­du­ğu için söy­le­dim, yet­mez, 73 mil­yon in­san duy­sun. SSK'yı bağ­la­dık, Bağ-Kur'u bağ­la­dık, Emek­li San­dı­ğı­nı hep­si­ni bir­lik­te bağ­la­dık tek ça­tı al­tın­da. Ba­kın ba­ka­lım o ku­rum şu an­da hiç­bir şey ya­pı­yor mu Sa­yın Ba­kan, hiç­bir şey ya­pı­yor mu? Va­tan­da­şa bor­cu­nu, özel has­ta­ne­le­re ve­ya dev­let has­ta­ne­le­ri­ne bor­cu­nu ödü­yor mu? Bir ba­kın ba­ka­lım. Ada­ma he­sa­bı yap­tı­rı­yor­su­nuz, Ma­li­ye Ba­ka­nı şu ka­da­ra yap­tı­ra­cak­sın de­miş, in­di­re in­di­re in­dir­miş­si­niz fi­yat­la­rı, en az se­vi­ye­ye in­dir­miş­si­niz. Adam mec­bu­ren di­yor ki: "El­bet­te ben fark ala­ca­ğım, ge­çi­ne­mi­yo­rum." Yaa, bu işi Ma­li­ye Ba­ka­nı mı bi­li­yor, Ça­lış­ma Ba­ka­nı mı bi­li­yor, Sağ­lık Ba­ka­nı mı bi­li­yor? Şu­nu bir öğ­ren­sek, bi­zim sağ­lı­ğı­mız­la kim uğ­ra­şı­yor, onu bir öğ­ren­sek. Hiç­bir dev­let has­ta­ne­si­nin, nor­mal­de ge­ri öde­me­le­ri ya­pıl­mı­yor; hiç­bir üni­ver­si­te has­ta­ne­si­nin ge­ri öde­me­le­ri ya­pıl­mı­yor; hiç­bir özel po­lik­li­ni­ğin, özel has­ta­ne­nin ge­ri öde­me­le­ri ya­pıl­mı­yor Sa­yın Ba­kan. Ne ka­dar da­ya­na­cak bu in­san­lar? Ya­rın, has­ta­ne ka­pı­la­rın­dan ge­ri çev­ri­le­cek bu adam­lar. So­ru­yo­ruz, ni­ye öde­mi­yor­su­nuz? Üç ay di­yor, se­kiz ay­dır öden­mi­yor, al­tı ay­dır öden­mi­yor. Sağ­lık­ta bu hâle gel­diy­sek biz, eğer biz ilaç pa­ra­mı­zı da öde­ye­mi­yor­sak, eğer biz bir apan­di­sit pa­ra­sı­nı da… Apan­di­sit ol­du­ğu­muz­da ame­li­yat ola­mı­yor­sak, biz bu ül­ke­de ni­ye ya­şı­yo­ruz yaa? Ni­ye ya­şı­yo­ruz?

Şim­di, di­ye­cek­si­niz ki, yaa, Dok­tor Bey be, gö­zün kör ol­ma­ya, bü­tün ka­ram­sar her şe­yi söy­le­din. Ha­yır, ka­ram­sar hiç­bir şey söy­le­me­dim. Si­zin bu­ra­da söy­le­di­ği­niz her şe­yin gül­lük gü­lis­tan­lık ol­du­ğu­nu, söy­le­di­ği­niz şe­yin yan­lış ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum, yan­lış ol­du­ğu­nu. Öy­le, laf­la pey­nir ge­mi­si yü­rü­mü­yor, yü­rü­mü­yor. Bu in­san­la­rın ala­cak­la­rı­nı da öde­yin. Dev­let müf­lis de­ğil­dir, dev­let al­dı­ğı hiz­me­tin kar­şı­lı­ğı­nı öder. Na­sıl, dev­let me­mu­ru­na ma­aşı­nı ödü­yor­san, al­dı­ğın hiz­me­tin kar­şı­lı­ğı­nı da öde­ye­cek­sin ki, on­dan son­ra, be­nim va­tan­da­şım, git­ti­ği yer­de in­san­ca mu­ame­le gö­re­bil­sin, hor­lan­ma­sın.

100 bin ta­ne dok­tor var Tür­ki­ye'de, da­ğı­lı­mı iyi de­ğil. Kaç de­fa söy­le­dim. Tür­ki­ye'de bir per­for­mans çı­kar­dı­nız. Bu per­for­man­sın yan­lış ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum. Per­for­mans de­mek, dev­le­tin, bir ce­bin­den alıp pa­ra­yı di­ğer ce­bin­den da­ğıt­ma­sı de­mek. Onu ya­par­ken de, ba­zen dok­tor ar­ka­daş­la­rı­mız da yan­lış ya­pa­bi­lir­ler. Yan­lış ya­pı­lı­yor, ama, sen "Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'ya dok­tor gön­de­re­mi­yo­rum." di­yor­sun. Bal gi­bi gön­de­rir­sin, eğer doğ­ru dü­rüst bir üc­ret ska­la­sı uy­gu­lar­san. Do­ğu'da Si­irt'in fa­lan ye­ri­ne gi­der­sen se­nin üc­re­tin şu­dur, 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ya­sa­sı'na gö­re, An­ka­ra'da du­rur­san bu­dur, he­sa­bı­na ge­li­yor­sa gi­der­sin, he­sa­bı­na gel­mi­yor­sa git­mez­sin de­nir. 1964'te, 1965'te, be­nim ar­ka­daş­la­rım ko­şa­rak Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'ya git­mek için tor­pil ya­par­lar­dı. İs­tan­bul Tıp­ta, biz, bir an ev­vel mek­te­bi bi­tir­sem de ko­şa­rak Do­ğu'ya git­sem di­ye bek­ler­dik, ama, sen bu­ra­da, An­ka­ra'nın gö­be­ğin­de bir he­ki­me şu­nu ve­re­yim der­ken, ay­nı dok­to­ru Si­irt'e gön­de­rir­sen, git­mez kar­de­şim! Git­mez!

Hem­şi­re ek­si­ği­niz var, bun­la­rı ta­mam­la­yın. Sağ­lık tek­nis­yen­le­ri ek­si­ği­niz var. Dok­tor, hem­şi­re ve sağ­lık per­so­ne­li ek­sik­lik­le­ri­ni YÖK'le, tek­rar söy­lü­yo­rum, üni­ver­si­te­ler­le bir­lik­te otu­rup -Sağ­lık Ba­ka­nı, Millî Eği­tim Ba­ka­nı kav­ga et­me­ye­cek- bu ül­ke­nin otuz se­ne­lik, el­li se­ne­lik prog­ra­mı­nı ha­zır­la­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­si­niz. Bu­nun vic­dan sı­zı­sı­nı çe­ker­si­niz son­ra­la­rı. Yap­ma­yın! Ge­le­ce­ği­mi­ze yap­ma­yın! Ço­cuk­la­rı­mı­zın ge­le­ce­ği­ni ka­rart­ma­yın. Hiç de­ğil­se, Ana­ya­sa'nın 56'ncı mad­de­sin­de söy­len­di­ği gi­bi, bir in­sa­nın ya­şam şart­la­rı­nın, çev­re şart­la­rı­nın, sağ­lık şart­la­rı­nın, do­ğu­mun­dan ölü­mü­ne ka­dar gü­zel ya­şa­ma­sı­nın, in­san­ca ya­şa­ma­sı­nın ve has­ta ol­du­ğun­da in­san­ca te­da­vi ol­ma­sı­nın sos­yal dev­le­tin gö­re­vi ol­du­ğu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Ee, bu­nu ni­ye yap­mı­yo­ruz o za­man?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ya­ni, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, hep söy­le­rim "dert çok, hem­dert yok" di­ye, çok ho­şu­ma gi­der be­nim bu laf. Ee, ne olur…

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - Dert çok?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Hem­dert yok.

Onun için söy­lü­yo­rum, ül­kem in­şal­lah gül­lük gü­lis­tan­lık olur, dert­siz olur, ça­re­le­ri bu­lu­nur. İk­ti­dar­lar, bun­dan son­ra ol­sun, kim ge­lir­se gel­sin, dev­let po­li­ti­ka­sı ol­ma­sı la­zım sağ­lı­ğın, gün­lük po­li­ti­ka ol­maz. Her ba­kan gel­di­ğin­de, yaz­boz tah­ta­sı­na çe­vir­di­ğin­de bu iş yü­rü­mez. Eği­ti­min dev­let po­li­ti­ka­sı ol­ma­sı la­zım. Sağ­lı­ğın dev­let po­li­ti­ka­sı ol­ma­sı la­zım. Ge­len ba­ka­nın, di­ğer ba­ka­nın bı­rak­tı­ğı yer­den, ek­sik­le­ri­ni ta­mam­la­ya­rak ile­ri­ye gö­tür­me­si la­zım. Bun­lar da ta­bii ki plan ve prog­ram­la olur di­yo­rum. Bu­nu, bun­dan son­ra­ki ge­le­cek ik­ti­dar­lar -ka­yıt düş­mek için söy­lü­yo­rum- kay­da alır­lar da in­şal­lah oku­ma lüt­fun­da bu­lu­nur­lar, bu söy­lem­le­ri­mi­zi kıs­men de ol­sun dik­ka­te alır­lar­sa ül­ke­miz için iyi ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum.

He­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­lar su­nu­yo­rum, hoş­ça ka­lı­nız. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

AK Par­ti Gru­bu adı­na, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Os­man Ak­man.

Sa­yın Ak­man, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA OS­MAN AK­MAN (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

"Ön­ce in­san" di­ye­rek "in­sa­nı ya­şat ki dev­let ya­şa­sın" şia­rıy­la çık­tı­ğı­mız yol­da Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mıy­la ic­ra­at­la­rı­mı­za, fa­ali­yet­le­ri­mi­ze baş­la­dık.

Bu­ra­da ama­cı­mız, sağ­lık hiz­met­le­ri­ne da­ha ko­lay ula­şı­mın sağ­la­na­bil­me­si ve da­ha ka­li­te­li sağ­lık hiz­me­ti­nin ve­ri­le­bil­me­siy­di. 3 Ka­sım 2002 ta­ri­hin­den iti­ba­ren bu ama­cı­mız doğ­rul­tu­sun­da -as­lın­da bel­ki ge­nel ko­nu­la­ra de­ğin­me­mek, ge­nel sağ­lık po­li­ti­ka­la­rı­na de­ğin­me­mek ge­re­ki­yor­du ama, de­ği­nil­di­ği için de, de­ğin­me za­ru­re­ti­ni his­se­di­yo­rum- özel­lik­le acil hiz­met­le­rin­de hem "112" is­tas­yon sa­yı­la­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sın­da hem de "112" am­bu­lans sa­yı­la­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sın­da ne­re­dey­se 2,5 ka­tı­na va­ran oran­da bir yük­sel­til­me ol­muş­tur.

Yi­ne, in­san­la­rı­mı­zın da­ha ra­hat, da­ha sağ­lık­lı or­tam­lar­da po­lik­li­nik hiz­me­ti ala­bil­me­si için hem sağ­lık ocak­la­rı­mız­da hem de has­ta­ne­le­ri­miz­de 1 he­ki­me 1 po­lik­li­nik oda­sı he­def­le­ne­rek; yüz­de 95 pra­tis­yen he­kim­le­ri­mi­zin ça­lış­tı­ğı sağ­lık ocak­la­rın­da her he­ki­me 1 po­lik­li­nik oda­sı, mu­aye­ne oda­sı he­men he­men sağ­lan­mış du­rum­da­dır. Has­ta­ne­le­ri­miz­de de bu amaç­la atıl ka­pa­si­te de­ğer­len­di­ri­le­rek ve­ya ye­ni ila­ve­ler ya­pı­la­rak po­lik­li­nik oda sa­yı­la­rı ar­tı­rıl­mış ve va­tan­daş­la­rı­mız da­ha ra­hat, da­ha sağ­lık­lı or­tam­lar­da, üs­te­lik de da­ha az sı­ra bek­le­ye­rek -çün­kü, sı­ra­yı ta­ma­men yok et­mek şu an­da bel­ki müm­kün de­ğil- ve is­te­dik­le­ri he­kim­de mu­aye­ne ola­bil­mek­te, is­te­dik­le­ri he­ki­mi ter­cih ede­bil­mek­te. Ter­cih­li he­kim sis­te­mi ge­ti­ri­le­rek de, va­tan­daş­la­rı­mı­zın, da­ha ön­ce­den di­ya­lo­ğu olan, mu­hab­be­ti olan ve­ya te­da­vi­si­ne gü­ven­di­ği he­kim­ler­den te­da­vi gör­me, mu­aye­ne ol­ma imkânı­nı sağ­la­mış ol­duk.

Yi­ne, 2002'den bu ya­na has­ta­ne­le­ri­miz­de hem has­ta oda sa­yı­sın­da hem de ya­tak oda sa­yı­sın­da, üs­te­lik de ye­ni ya­pı­lan has­ta­ne­le­ri­miz­de tu­va­le­ti, ban­yo­su için­de olan oda­lar ol­mak üze­re ol­duk­ça bü­yük oran­da ar­tı­rım­lar ger­çek­leş­ti­ril­di. Va­tan­daş­la­rı­mız ye­ni ya­pı­lan has­ta­ne­ler­de yat­tık­la­rı za­man, ne­re­dey­se "bir otel­den hiz­met alı­yo­ruz, otel­de ya­ta­rak te­da­vi gö­rü­yo­ruz" inan­cıy­la, duy­gu­suy­la te­da­vi­le­ri­ni gö­rü­yor­lar. Be­nim ilim­de ye­ni ya­pı­lan has­ta­ne­ler­de va­tan­daş­la­rı­mız­dan bu mem­nu­ni­ye­ti al­dı­ğı­mı­zı özel­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, AK Par­ti ola­rak, va­tan ha­ini ol­ma­yan her Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı­mı­zı bi­rin­ci sı­nıf va­tan­daş ola­rak ka­bul et­tik ve mem­le­ke­tin do­ğu­su, ba­tı­sı, gü­ne­yi, ku­ze­yi de­me­den, Ata­ma Yö­net­me­li­ği'miz­de, özel­lik­le do­ğu il­le­ri­mize da­ha çok sağ­lık per­so­ne­li atan­ma­sı için eli­miz­den ge­len gay­re­ti yap­tık. 1999-2002 yıl­la­rı ara­sın­da 39 bin sağ­lık per­so­ne­li ata­ma­sı ya­pıl­mış­ken, 2003-2006 yıl­la­rı ara­sın­da 61 bin sağ­lık per­so­ne­li ata­ma­sı ya­pıl­mış­tır ve hak­ka­ni­ye­te uy­gun, ada­let­li, hiç kim­se­nin ka­fa­sın­da so­ru işa­re­ti oluş­tu­rul­ma­ya­cak bi­çim­de, Yö­net­me­lik'e bağ­lı ka­lı­na­rak ya­pıl­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sa­de­ce has­ta­la­nan va­tan­daş­la­rı­mı­zın te­da­vi­si için de­ğil, yi­ne, va­tan­daş­la­rı­mı­zın, has­ta­lan­ma­dan, özel­lik­le ço­cuk­luk dö­ne­min­de ko­run­ma­sı­na yö­ne­lik ça­lış­ma­lar­da da -özel­lik­le aşı­la­ma­da- ne­re­dey­se Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rı­nı ya­ka­la­mış du­rum­da­yız. İk­ti­da­rı­mız­dan ön­ce aşı­la­ma oran­la­rı yüz­de 78 iken, şim­di yüz­de 93'ler se­vi­ye­si­ne çık­mış­tır. Bu oran, bil­di­ği­niz gi­bi, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de yüz­de 94'tür. Bu yıl, in­şal­lah, o se­vi­ye­nin de üze­ri­ne çı­ka­ca­ğı­mı­zı umu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce ai­le he­kim­li­ği uy­gu­la­ma­la­rın­dan bah­se­dil­di, pi­lot uy­gu­la­ma­lar var bi­li­yor­su­nuz. As­lı­na ba­kar­sa­nız, ai­le he­kim­li­ği uy­gu­la­ma­sı, ger­çek­ten va­tan­da­şı­mı­zın ai­le­sin­den bi­ri ola­rak gö­re­bi­le­ce­ği bir he­ki­me mu­aye­ne ol­ma­sı, o he­kim ta­ra­fın­dan kon­trol­le­ri­nin ya­pı­la­bil­me­si, ko­ru­yu­cu he­kim­lik uy­gu­la­ma­la­rı­nın ger­çek­leş­ti­re­bil­me­si­ni he­def­le­mek­te­dir. Söy­le­ni­len­le­rin ve id­dia edi­len­le­rin ak­si­ne, ya­pı­lan araş­tır­ma­lar­da, an­ket­ler­de sağ­lık hiz­met­le­rin­den ge­nel mem­nu­ni­ye­tin de üze­rin­de bir mem­nu­ni­yet­le -yüz­de 77,5 ora­nın­da- özel­lik­le Düz­ce ili­miz­de, ai­le he­kim­li­ği uy­gu­la­ma­la­rın­dan va­tan­daş mem­nu­ni­ye­ti net ola­rak gö­zük­mek­te­dir. Ki, sağ­lı­ğı bo­zul­muş in­san­la­rın mem­nun ol­ma­sı­nın zor ol­du­ğu dü­şü­nü­le­cek olur­sa, bu ora­nın ol­duk­ça yük­sek ol­du­ğu­nu, as­lın­da, tak­dir­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, has­ta­ne­le­rin tek ça­tı al­tın­da bir­leş­ti­ril­me­si­ne, tah­min edi­yo­rum kim­se­nin ar­tık herhâlde "bu iş iyi ol­ma­dı" di­ye­cek bir ta­ra­fı­nın kal­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Çün­kü özel­lik­le SSK'lı va­tan­daş­la­rı­mız bu ko­nu­dan çok mus­ta­rip­ti ve şim­di her ne­re­ye git­sek -özel­lik­le il­çe­ler­de­ki va­tan­daş­la­rı­mız, taş­ra­da­ki va­tan­daş­la­rı­mız, el­bet­te mer­kez­de ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mız da- bu ko­nu­da­ki mem­nu­ni­yet­le­ri­ni va­tan­da­şı­mız­la yüz yü­ze gel­di­ği­miz za­man bi­ze çok net ola­rak ifa­de et­mek­te­dir­ler.

Per­for­man­sa da­ya­lı dö­ner ser­ma­ye pri­min­de de, san­ki sağ­lık per­so­ne­li­nin avan­ta­jı­nay­mış gi­bi gö­zü­ken bir şey ifa­de edi­li­yor. As­lın­da, as­lo­lan yi­ne va­tan­daş­la­rı­mı­zın, hal­kı­mı­zın, sağ­lı­ğı bo­zul­muş va­tan­daş­la­rı­mı­zın da­ha sağ­lık­lı, da­ha ka­li­te­li hiz­met ala­bil­me­si­ne yö­ne­lik­tir. As­lı­na ba­kar­sa­nız, ik­ti­da­rı­mız­dan ön­ce has­ta­ne­ler­de ba­kı­lan, mu­aye­ne edi­len has­ta sa­yı­sı­na, ya­ni po­lik­li­nik sa­yı­sı­na ve şim­di­ki po­lik­li­nik sa­yı­la­rı­na bak­tı­ğı­mız za­man, va­tan­daş­la­rı­mı­zın mem­nu­ni­ye­tin­den do­la­yı has­ta­ne­le­re da­ha faz­la mü­ra­ca­at et­tik­le­ri­ni, do­la­yı­sıy­la po­lik­li­nik sa­yı­sı­nın yük­sel­di­ği­ni hep bir­lik­te gör­müş olu­yo­ruz.

Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu­nun tek ça­tı al­tın­da top­lan­ma­sı­nı hep bir­lik­te bu­ra­da ka­nun­laş­tır­dık. Ben bü­tün, ik­ti­dar-mu­ha­le­fet, mil­let­ve­kil­le­ri­ne te­şek­kür edi­yo­rum. Keş­ke ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı da yıl­ba­şın­dan iti­ba­ren ha­ya­ta ge­çe­bil­sey­di de bi­raz ön­ce şikâyet edi­len ko­nu­lar ol­ma­say­dı. Dev­let has­ta­ne­le­rin­de, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı has­ta­ne­ler­de -bu­ra­da ye­ri gel­miş­ken özel­lik­le ifa­de ede­yim- ben şah­sen re­hin kal­ma gi­bi bir şe­yin ar­tık ta­rih ol­du­ğu­nu bir sağ­lık men­su­bu, bir dok­tor ola­rak da böy­le bir şey işit­me­di­ği­mi bir kez da­ha bu­ra­dan özel­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Yal­nız, ba­zen, özel has­ta­ne­ler­de, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­rin­de, bi­zim de ba­sın­dan oku­du­ğu­muz şey­ler el­bet­te olu­yor. Onu, yi­ne, Sa­yın Ba­ka­nı­mız­la is­ti­şa­re ede­rek, on­la­rın da so­run­la­rı­nı hep bir­lik­te çö­zü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, as­lın­da, bu kı­sa ba­kış­tan son­ra, özel­lik­le sağ­lık hiz­met­le­rin­den ge­nel ola­rak mem­nu­ni­yet an­ke­tin­de, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun yap­tı­ğı an­ket­te, sağ­lık hiz­met­le­rin­de­ki ge­liş­me­nin ne ka­dar ye­rin­de ol­du­ğu­nu çok net ola­rak or­ta­ya ko­yan bir araş­tır­ma var. 2003 yı­lın­da, ge­nel ola­rak, sağ­lık hiz­met­le­rin­de mem­nu­ni­yet yüz­de 39,5 iken, 2005 yı­lın­da, bu, yüz­de 55'le­rin üze­ri­ne çık­mış­tır. Bu da, çok net ola­rak gös­te­ri­yor ki, sağ­lık hiz­met­le­rin­de­ki ça­lış­ma­lar, ge­liş­me­ler va­tan­da­şı­mı­zın tak­di­ri­ni top­la­mak­ta­dır. Biz de, va­tan­da­şı­mı­zın tak­di­ri­ne maz­har ol­ma­ya gay­ret edi­yo­ruz. Va­tan­da­şı­mı­za hiz­met için ik­ti­dar ol­duk.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, el­bet­te, sağ­lık­ta dö­nü­şüm dur­mu­yor, de­vam edi­yor. Şim­di gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'yla da, in­san­la­rı­mı­zın da­ha ko­lay hiz­met al­ma­sı­nın sağ­lan­ma­sı el­bet­te he­def­len­mek­te­dir.

Ön­ce, sağ­lık ku­ru­lu na­sıl ça­lı­şır, sağ­lık ku­ru­lun­dan na­sıl hiz­met alı­nır, sağ­lık ku­ru­lu ni­ye var­dır di­ye eğer bir dü­şü­ne­cek olur­sak… Uzun sü­ren ba­zı kro­nik has­ta­lık­lar var; ör­ne­ğin, şe­ker has­ta­lı­ğı gi­bi, hi­per­tan­si­yon gi­bi, kro­nik böb­rek yet­mez­li­ği gi­bi, kan­ser gi­bi da­ha çok sa­ya­bi­le­ce­ği­miz bir­çok has­ta­lık var. Bu has­ta­la­rı­mız, bu va­tan­daş­la­rı­mız, sık sık, o dört ka­lem ila­cı geç­me­yen ve­ya bir haf­ta­lık do­zu geç­me­yen ilaç­lar ya­zıl­ma­ma­sı için, iki ay­lık, üç ay­lık ve­ya da­ha uzun sü­re­li ilaç­la­rı­nı re­çe­te­len­di­re­bil­me­si için sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru al­ma­sı ge­re­ği var­dı. Bir de, yüz­de 10 ve­ya yüz­de 20 mu­afi­ye­tin­den ya­rar­lan­ma­sı he­def­le­ni­yor­du sağ­lık ku­ru­lu ra­po­run­da.

Bu sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru na­sıl alı­nı­yor di­ye dü­şü­ne­cek olur­sak, sağ­lık sis­te­min­de ça­lış­ma­dan gel­miş olan ar­ka­daş­la­rı­mız açı­sın­dan söy­lü­yo­rum: Böy­le bir has­ta­lı­ğa sa­hip olan va­tan­da­şı­mız, is­ter taş­ra­da ol­sun is­ter şe­hir mer­ke­zin­de ol­sun, il­gi­li uz­ma­na ve­ya il­gi­li uz­man­la­ra ön­ce­lik­le mü­ra­ca­at ede­cek. Mü­ra­ca­at et­ti­ği he­kim, ön­ce, o ya­şa­dı­ğı yer­de ol­ma­sı ge­re­ki­yor, ya­şa­dı­ğı yer­de yok­sa bir baş­ka mer­ke­ze has­ta­mı­zın, va­tan­da­şı­mı­zın git­me­si ge­re­ki­yor. Do­la­yı­sıy­la, he­ki­me ulaş­tık­tan son­ra, he­kim, ge­rek­li tet­kik­le­ri­ni, ge­rek­li mu­aye­ne­si­ni yap­tık­tan son­ra, bu has­ta­mı­zın şu has­ta­lı­ğı var­dır, şu, şu, şu ilaç­la­rı kul­lan­ma­sı ge­re­kir di­ye­rek -ilaç­la­rın da pre­pa­rat adı­nı da de­ğil, je­ne­rik adı­nı ya­za­rak- sağ­lık ku­ru­lu­na sevk eder. Şim­di, iş­ken­ce bu­ra­da baş­lar as­lın­da. Sağ­lık ku­ru­lu­na sevk eder, sağ­lık ku­ru­lu­na gi­der va­tan­da­şı­mız, has­ta­mız, o gün sağ­lık ku­ru­lu top­lan­mı­yor­dur; haf­ta­da iki ve­ya üç ke­re top­la­nı­yor­dur, kü­çük has­ta­ne­ler­de ba­zen her gün top­lu­yor­lar ger­çi. "Siz, üç gün son­ra ge­lin ra­po­ru­nu­zu alın" di­yor has­ta­ne yet­ki­li­le­ri. Üç gün son­ra gel­di­ği­niz za­man, "He­nüz im­za­dan çık­ma­dı…" Gö­rü­yor­su­nuz, has­ta için hem za­man kay­bı hem de -eğer ça­lı­şı­yor­sa has­ta ol­ma­sı­na rağ­men- iş gü­cü kay­bı. Bir de, has­ta­ne­de ça­lı­şan sağ­lık per­so­nel­le­ri­miz ve dok­tor­la­rı­mız açı­sın­dan da, yi­ne, lü­zum­suz bü­rok­ra­tik en­gel­ler ve for­ma­li­te­ler.

Has­ta, as­lın­da, sağ­lık ku­ru­lu­na da çağ­rıl­maz özel­lik­le ilaç ve tıb­bi mal­ze­me­ler için; çün­kü, Ya­tak­lı Te­da­vi Ku­rum­la­rı İş­let­me Yö­net­me­li­ği'nin 27'nci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­dan bir pa­sa­jı eğer oku­ya­cak olur­sak: "Ku­rul, bu­na gö­re, ge­re­ğin­de, has­ta­yı ve­ya ra­por is­te­yen ki­şi­yi biz­zat da gö­re­rek ka­rar ve­rir." de­ni­yor. Ama, uy­gu­la­ma odur ki, sü­rek­li ilaç ra­po­ru ala­cak olan hiç­bir va­tan­daş -bir­çok tıb­bi mal­ze­me­ler için- has­ta­lar sağ­lık ku­ru­lu­na çağ­rıl­maz. As­lın­da, ça­ğır­ma­nın ge­re­ği de yok­tur; çün­kü, va­tan­da­şı­mız za­ten bir he­ki­me mu­aye­ne ol­muş­tur, o he­kim Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin ye­tiş­tir­di­ği bir he­kim­dir, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin imkânla­rıy­la ça­lı­şan, 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ya­sa­sı'na bağ­lı bir he­kim­dir, za­ten yan­lış yap­ma­sı bek­le­ne­mez. Do­la­yı­sıy­la, o he­ki­me de bir gü­ven­siz­lik ol­muş olur. As­lın­da, Ta­ba­bet Uz­man­lık Tü­zü­ğü'ne gö­re he­kim­ler ve diş he­kim­le­ri uy­gu­la­ma­la­rın­da ser­best­tir­ler, mü­da­ha­le edi­le­mez.

An­cak, el­bet­te, za­man za­man su­is­ti­mal­ler de gö­rül­müş ola­bi­lir, her ko­nu­da ol­du­ğu gi­bi, her sek­tör­de ol­du­ğu gi­bi ya­şan­mış ola­bi­lir. Bir yer­de su­is­ti­ma­lin ya­şan­mış ol­ma­sı, bir ku­ru­mu, bir top­lu­lu­ğu ol­du­ğu gi­bi de ce­za­lan­dır­ma­yı ve for­ma­li­te­le­re boğ­ma­yı da ge­rek­tir­mez. Onun Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ya­sa­la­rın­da ge­rek­li ce­zai mü­ey­yi­de­le­ri var­dır. Bu, ay­rı­ca, çok sık­lık­la da gö­zü­ken bir şey de­ğil­dir, çok na­dir gö­zü­ken ha­di­se­ler­dir. Be­nim, uzun sü­re­li he­kim­lik ha­ya­tım­da çok na­dir kar­şı­laş­tı­ğım, çok na­dir işit­ti­ğim du­rum­lar­dır bun­lar.

Bu­ra­da, va­tan­daş­la­rı­mız açı­sın­dan za­man kay­bın­dan, mad­di ka­yıp­tan, iş gü­cü kay­bın­dan bah­set­tik, bü­rok­ra­tik zor­luk­lar­dan bah­set­tik. Bir de, as­lın­da, dev­le­ti­miz ve sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı açı­sın­dan da bir sı­kın­tı var. Tek he­kim ra­po­ru 15,5, ar­tı sağ­lık ku­ru­lu için de 5 YTL ol­mak üze­re bir üc­re­ti var­ken, eğer tam te­şek­kül­lü bir sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru olu­yor­sa, bu, 48,5-50 YTL ci­va­rın­da ol­mak­ta­dır. Bir de sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı­mız açı­sın­dan da mad­di ka­yıp açı­sın­dan da ol­duk­ça önem­li­dir. Ay­rı­ca, kır­ta­si­ye gi­der­le­ri ve kır­ta­si­ye iş­lem­le­ri açı­sın­dan da ol­duk­ça önem­li­dir.

As­lın­da, ba­kar­sa­nız, bu ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de Ba­kan­lı­ğı­mız­ca, Hükûme­ti­miz­ce bir­çok sı­kın­tı­yı aşa­cak yö­net­me­lik­ler çı­ka­rıl­mış­tı. Bu şe­kil­de, va­tan­daş­la­rı­mı­zın sağ­lık ku­ru­lu ra­por­la­rı da ön­ce­le­ri­ne gö­re ol­duk­ça ko­lay­laş­tı­rıl­mış­tı. An­cak, bu du­ru­mun, bu sı­kın­tı­nın gi­de­ril­me­si için, baş­ta he­kim­le­ri­mi­zin onu­ru­nu ko­ru­mak için, sağ­lık ku­ru­lu ra­por­la­rı­nın za­ten tek he­kim ra­po­ruy­la çı­kan… Çün­kü, bi­raz ön­ce de ifa­de et­tim, sağ­lık ku­ru­lu di­ğer he­kim ar­ka­da­şı­na as­la gü­ven­siz­lik yap­maz, sevk et­ti­ği ra­po­ru -çok bi­li­nen bir şey yok­sa ve­ya bir ya­zım ha­ta­sı yok­sa- ge­nel­lik­le onay­lar. O ne­den­le, bu ya­sa ta­sa­rı­sı, ol­duk­ça önem­li bir ya­sa ta­sa­rı­sı­dır; va­tan­da­şı­mı­zı ve Ba­kan­lı­ğı­mı­zı, dev­le­ti­mi­zi, bir­ta­kım bü­rok­ra­tik en­gel­ler­den kur­ta­ra­cak ya­sa ta­sa­rı­sı­dır. Ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze, in­san­la­rı­mı­za, va­tan­daş­la­rı­mı­za ha­yır­lı ol­ma­sı­nı ön­ce­lik­le di­li­yo­rum.

Bir de -as­lın­da ye­ri de­ğil bel­ki ama- ma­lu­li­yet ra­por­la­rın­da, özel­lik­le mer­kez­de ol­ma­sı ne­de­niy­le ya­şa­nan sı­kın­tı­lar var, Ko­mis­yon­da gö­rü­şü­lür­ken ifa­de et­miş­ti ba­zı mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım. Bu sı­kın­tı­yı gi­der­mek üze­re de ar­ka­daş­la­rı­mız­la bir ko­mis­yon oluş­tur­duk, üze­rin­de ça­lı­şı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ha­zır, sağ­lık­la il­gi­li ge­liş­me­ler ve Tür­ki­ye ge­ne­lin­de­ki mem­nu­ni­yet­ten bah­se­der­ken, ilim An­tal­ya'dan da bir­kaç ke­li­mey­le bu­ra­dan söz et­mek is­ti­yo­rum. Na­sıl, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de sağ­lık hiz­met­le­rin­den mem­nu­ni­yet var­sa, be­nim ilim, se­çim böl­gem An­tal­ya'da da va­tan­daş­la­rı­mız­la -bi­raz ön­ce de ifa­de et­ti­ğim gi­bi- yüz yü­ze is­ti­şa­re­le­ri­miz­de, özel­lik­le ye­ni ya­pı­lan has­ta­ne­ler­le il­gi­li mem­nu­ni­yet­le­ri­ni va­tan­daş­la­rı­mız ifa­de et­mek­te­dir­ler. Biz de va­tan­daş­la­rı­mı­zı mem­nu­ni­yet­le din­le­mek­te ve biz de mem­nun ol­mak­ta­yız. Özel­lik­le Kum­lu­ca Dev­let Has­ta­ne­mi­zin açıl­dı­ğı­nı, Aşur Ak­su Has­ta­ne­si­nin açıl­dı­ğı­nı, 600 ya­tak­lı, beş yıl­dız­lı otel stan­dar­dın­da An­tal­ya Dev­let Has­ta­ne­si­nin çok kı­sa sü­re­de ta­mam­la­na­cak ol­ma­sı­nı, Se­rik Dev­let Has­ta­ne­si­nin yi­ne açıl­ma­ya ha­zır ol­du­ğu­nu ben bir kez da­ha bu­ra­dan ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Bir de, özel­lik­le diş has­ta­la­rı­mız için ağız-diş has­ta­ne­si­nin fa­ali­ye­te geç­ti­ği­ni bu­ra­dan hem mil­le­ti­mi­ze hem hem­şeh­ri­le­ri­mi­ze, bü­tün her­ke­se ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Bu ya­sa­nın tek­rar ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze tek­rar say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­man.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi Tan­doğ­du.

Bu­yu­run Sa­yın Tan­doğ­du. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na  Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru, sağ­lı­ğa ve­ri­le­cek olan de­ği­şik­lik­ler, hal­kı­mı­za ve­ri­le­cek olan ra­hat­lık­lar üze­ri­ne ha­zır­lan­mış olan bu ka­nun ta­sa­rı­sı üze­rin­de ko­nuş­mak için Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

Ta­bii, şim­di, üni­ver­si­te yıl­la­rın­dan bu ya­na dek, ta­le­be­lik yıl­la­rı­mız­dan bu ya­na dek sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru ol­duk­ça sı­kın­tı ver­mek­te­dir ku­ru­ma; has­ta­ne­le­ri­mi­ze, üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze, dev­let has­ta­ne­le­ri­mi­ze ve sağ­lık ocak­la­rı­mı­za. Çün­kü, bir ko­nuy­la il­gi­li mü­ra­ca­atı­nı­zı yap­tı­ğı­nız za­man, has­ta­ne­nin bü­tün po­lik­li­nik­le­rin­den geç­mek zo­run­da­sı­nız. Ör­ne­ğin, si­lah ruh­sa­tıy­la il­gi­li bir sağ­lık ra­po­ru ala­cak­sı­nız. Mü­ra­ca­at edil­me­si ge­re­ken, ba­kıl­ma­sı ge­re­ken tek po­lik­li­nik, kli­nik psi­ki­yat­ri kli­ni­ğiy­ken, nö­ro­lo­ji kli­ni­ğiy­ken, bü­tün kli­nik­le­ri do­la­şı­yor­su­nuz, kuy­ruk­la­ra gi­ri­yor­su­nuz, ora­da­ki iş gü­cü­nü za­yıf­la­tı­yor­su­nuz, ça­lış­ma­la­rı en­gel­li­yor­su­nuz, en so­nun­da gel­di­ği­niz yer psi­ki­yat­ri ve ra­por­da da en önem­li bö­lüm bu­dur. Eğer ora­sı sağ­lık­lı bir ra­por ver­miş­se, o ki­şi­nin ra­po­ru hal­le­dil­miş olu­yor.

Ay­nı şe­kil­de, eh­li­yet me­se­le­sin­de de, eh­li­yet için de is­te­nen sağ­lık ra­po­run­da bü­tün po­lik­li­nik­le­ri, bü­tün ser­vis­le­ri ge­zi­yor­su­nuz, en önem­li­si göz. Göz­de­ki dal­to­niz­mi, renk kör­lü­ğü­nü or­ta­ya çı­ka­ra­cak olan mu­aye­ne­yi eğer sağ­lık­lı at­lat­mış­sa­nız, sağ­lık ra­po­ru­nuz, sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru­nuz sağ­lık­lı de­mek­tir. O ne­den­le, di­ğer bö­lüm­ler­de uğ­raş­mak hem he­kim için hem has­ta için çok bü­yük bir za­man kay­bı ola­ca­ğı için, bu ta­sa­rı­nın, bu ka­nu­nun ha­zır­lan­ma­sın­da özün­de sa­mi­mi­ye­ti­ne inan­cım­la, sa­mi­mi­ye­ti­ne ina­na­rak, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın de­ği­şi­mi­ne ve ha­zır­lan­ma­sı­na onay ve­ri­yo­rum.

Fa­kat, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, ya­rın bu kür­sü­ye çık­tı­ğın­da, bu hal­kın kür­sü­sün­de ve­ya­hut da her­han­gi bir yer­de sağ­lık hiz­met­le­ri­ni över­ken, ek­sik bı­rak­mış ol­du­ğu yer­le­ri ve­ya­hut da aşıy­la il­gi­li, ço­cuk aşı­la­rıy­la il­gi­li me­se­le­le­ri an­la­tır­ken, sağ­lık hiz­met­le­rin­de­ki dev­rim­le­ri­ni, Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si'nin ba­şa­rı­la­rı­nı an­la­tır ki, bu da, bi­zim çok zo­ru­mu­za gi­der.

Bi­raz ev­vel ar­ka­da­şı­mın, mes­lek­ta­şı­mın de­di­ği gi­bi: "Ön­ce in­san." Evet, fa­kat, en yü­ce de­ğe­rin in­san ol­du­ğu­nu unu­ta­rak, "in­san" de­me­mek la­zım. En yü­ce de­ğer, ev­ren­de, sis­tem­de in­san­dır. Bu in­sa­nın da en iyi hiz­met ala­ca­ğı yer, sağ­lı­ğı­dır. Sağ­lı­ğa ba­kan ye­rin en iyi olu­şu­ma sa­hip ol­ma­sı ge­re­kir.

Ama, ma­ale­sef, Tür­ki­ye'de, Sa­yın Ba­ka­nın de­vam­lı ola­rak söy­le­miş ol­du­ğu ve bu­ra­dan da ce­vap ve­re­ce­ği­ni tah­min et­ti­ğim, "Ben sağ­lık­ta dö­nü­şü­mü uy­gu­la­dım, re­form­lar, dev­rim­ler yap­tım." der­ken, şim­di, ben bu­ra­dan so­ru­yo­rum. Siz­ler de bu ola­yı ya­şı­yor­su­nuz. Böl­ge­niz­den ge­len has­ta­la­rın sı­kın­tı­la­rı­nı ya­şa­yan mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak siz­ler bun­lar­la her gün kar­şı­la­şı­yor­su­nuz. Eli­ni­ze, ya­nı­nı­za gel­miş olan hem­şeh­ri­le­ri­niz­den SSK'lı, Bağ-Kur'lu, ye­şil kart­lı ve has­ta tü­mö­ral ve­ya­hut da üni­ver­si­te has­ta­ne­le­rin­de te­da­vi edil­me­si ge­re­ken özel bir has­ta. Pe­ki, na­sıl te­da­vi et­ti­re­ce­ğiz? Ha­ni sağ­lık­ta­ki re­form, ha­ni sağ­lık­ta­ki de­ği­şim? Bu va­tan­da­şın pa­ra­sı yok­sa, ora­dan içe­ri­ye, o hiz­me­tin ve­ril­me­si müm­kün de­ğil. Ya­ni, ora­dan içe­ri­ye gi­ri­yor, ama, eko­no­mik ola­rak ora­dan hiz­met al­ma­sı müm­kün de­ğil. Na­sıl ala­cak? Va­tan­daş ce­bin­den pa­ra­sı­nı öde­ye­cek, Bağ-Kur'lu ise, SSK'lı ise, ye­şil kart­lı ise öde­me­si­ni ya­pa­cak. Ne ka­dar bu öde­me? 8 mil­yar, 16 mil­yar, 36 mil­yar, 120 mil­yar, 130 mil­yar, bu­nu, ku­ru­mun­dan, fa­tu­ra edil­miş olan bu pa­ra­yı ala­cak­tır. Esas sı­kın­tı bu­ra­da. Bu­nu hal­let­me­den, bir sağ­lık ku­ru­lu­şu­nun ba­şın­da olan ki­şi­nin "Ben dev­rim yap­tım." de­me­si­ni ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil.

Ve ay­rı­ye­ten, ai­le he­kim­li­ği içe­ri­sin­de, mec­bu­ri hiz­me­tin ya­nı­na ai­le he­kim­li­ği­ni de ko­ya­rak, "Eğer sen bu ai­le he­kim­li­ği­ni ya­pa­cak­san, bu mec­bu­ri hiz­me­ti­ni de ye­ri­ne ge­ti­re­cek­sin." söz­le­riy­le teh­dit­va­ri şe­kil­de… Ar­ka­daş­la­rı­mız­dan, mes­lek­taş­la­rı­mız­dan hiz­met al­ma­nın çok bü­yük sı­kın­tı­sı­nı ya­şı­yo­ruz. Ai­le he­kim­li­ği prob­lem­le­ri­ni bi­raz ön­ce ar­ka­da­şım -ma­ale­sef- an­la­tır­ken, Düz­ce'de yüz­de 77'yle ba­şa­rı ora­nın­dan bah­se­di­yor. Ben gö­re­mi­yo­rum; bir dok­tor mil­let­ve­ki­li ola­rak, yüz­de 77 ba­şa­rı ka­zan­mış bir ai­le he­kim­li­ği­nin pi­lot uy­gu­la­ma­sın­da­ki ba­şa­rı­sı­nı gör­müş de­ği­lim. Ben de gi­di­yo­rum, in­ce­li­yo­rum, sı­kın­tı­lar bit­mi­yor. Ne­den bit­mi­yor? Çün­kü, ai­le he­kim­li­ği ola­rak hiz­met ve­ren, ya­ni, es­ki sağ­lık oca­ğı­nın halk üze­rin­de gü­ven ver­me­me­sin­den. Ora­da bir la­bo­ra­tu­va­rın, ora­da bir rönt­gen ci­ha­zı­nın, ora­da bir tah­lil la­bo­ra­tu­va­rı­nın, di­ya­be­ti öl­çe­cek bir sis­te­min ola­ma­ma­sı, ora­da­ki has­ta­la­rın mer­ke­ze git­me­si­ne ne­den olu­yor. O za­man gi­di­yor­su­nuz, mer­kez­de, ba­kı­yor­su­nuz ki, Düz­ce Dev­let Has­ta­ne­si do­lu, Düz­ce Özel Has­ta­ne­si do­lu, üni­ver­si­te has­ta­ne­si­ne gi­di­yor­su­nuz, ora­sı da do­lu. Ne­den? Çün­kü, bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­met­le­ri­ni ve­ren ku­ru­luş­la­rın ye­ter­li ol­ma­ma­sın­dan ve gü­ven tel­kin et­me­me­sin­den kay­nak­la­nı­yor.

Pe­ki, ne ol­ma­lı­dır? Av­ru­pa'da na­sıl olu­yor bu iş­ler? Av­ru­pa'da, bu­nun alt­ya­pı ça­lış­ma­la­rı­nı ta­mam­la­mış, on bir se­ne uğ­raş­mış Al­man­ya ve ai­le he­kim­li­ği prog­ra­mı­na öy­le geç­miş. Fran­sa se­kiz bu­çuk se­ne uğ­raş­mış, ai­le he­kim­li­ği uy­gu­la­ma­sı­na geç­miş, şim­di de ya­vaş ya­vaş uzak­la­şı­yor.

Pe­ki, ora­da­ki sağ­lık ocak­la­rı sa­yı­sı ne? Al­man­ya'da, 75 mil­yon nü­fus­lu Al­man­ya'da 70 bin ta­ne sağ­lık oca­ğı var. Fran­sa'da, 68 mil­yon nü­fus­lu Fran­sa'da 60 bin ta­ne sağ­lık oca­ğı var ve tam te­şek­kül­lü. Tür­ki­ye'de, 73 mil­yon Tür­ki­ye'de kaç ta­ne sağ­lık oca­ğı var ar­ka­daş­la­rım? 7 bin ta­ne.

Pe­ki, bu 7 bin ta­ne sağ­lık oca­ğıy­la na­sıl hiz­met ve­re­cek­si­niz de, bü­yük mer­kez­ler­de­ki, sağ­lık mer­kez­le­rin­de­ki ge­rek­li olan, ih­ti­yaç olan, ha­ki­ka­ten ya­pıl­ma­sı ge­re­ken hiz­me­ti ver­sin o has­ta­ne? Ben gi­di­yo­rum, Or­du Dev­let Has­ta­ne­si do­lu, Umut Has­ta­ne­si di­ye bir özel has­ta­ne aç­tı ar­ka­daş­la­rı­mız, do­lu. Şim­di, Fat­sa'ya ge­li­yor­su­nuz -Fat­sa'da iki ta­ne özel has­ta­ne açıl­mak üze­re- Fat­sa Dev­let Has­ta­ne­si ağ­zı­na ka­dar do­lu.

Pe­ki, sağ­lık ocak­la­rın­da ne var? Sağ­lık ocak­la­rın­da­ki dok­tor ar­ka­daş­la­rı­mız, ma­ale­sef, otu­ru­yor. Fat­sa'da­ki Ve­rem Sa­vaş Dis­pan­se­ri­ne gi­di­yor­su­nuz, rönt­gen ci­ha­zı­nın oto­ma­tik ban­yo sis­te­mi yok, ka­lib­ras­yo­nu ya­pı­la­mı­yor, film çe­ki­le­mi­yor. Ne­re­de çe­ki­le­cek fil­mi? Dev­let has­ta­ne­si­ne gi­de­cek. Dev­le­tin has­ta­ne­si­ne git­se ne ya­pı­yor? Ge­rek­li olan has­ta­nın sı­ra­sı­nı ve za­ma­nı­nı al­mış olu­yor­su­nuz, dok­to­run da za­ma­nı­nı al­mış olu­yor­su­nuz. Bu şe­kil­de, sağ­lık­ta­ki re­form ve­ya­hut da sağ­lık­ta­ki aşa­ma­lar ve­ya de­ği­şim­ler­den bah­se­dil­me­si müm­kün de­ğil­dir.

Yüz bin­ler­ce de­fa söy­le­dik, ken­di­si­ne şi­fa­hi ola­rak da söy­le­dik Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ve ni­ha­yet al­tı ay sü­re ve­re­rek, Tür­ki­ye'de­ki rad­yo­lo­ji tek­nis­yen­le­ri­nin du­rum­la­rı­nı al­tı ay er­te­le­ye­rek, al­tı ay son­ra ge­ti­re­rek, AB stan­dart­la­rı­na uy­gun şe­kil­de ça­lış­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­lar. Şim­di, so­ru­yo­ruz, gi­di­yor­su­nuz her­han­gi bir has­ta­ne­ye, her­han­gi bir üni­ver­si­te has­ta­ne­si­nin rad­yo­lo­ji kli­ni­ği­nin önün­den ge­çer­ken "ha­mi­le ha­nım­lar bu­ra­dan geç­me­sin, dik­kat et­sin." Pe­ki, ora­nın, tam, bir Atom Ener­ji­si Ku­ru­mun­dan ve­ya­hut da üst ku­rum­lar­dan, rad­yas­yon­dan izo­le edil­di­ği­ni bel­ge­le­yen bel­ge­le­ri var mı? Yok. Bun­dan bir ay bir bu­çuk ay ev­vel­ki ko­nuş­mam­da bu­ra­da elim­de­ki bel­ge­ler­le gös­ter­dim. Özel has­ta­ne­ler­de ruh­sat­sız ça­lı­şan mu­aye­ne­ha­ne sa­yı­sı ve has­ta­ne sa­yı­sı yüz­de 60. Dev­let has­ta­ne­le­rin­de­ki oran ise da­ha faz­la. Pe­ki, bu­ra­da ça­lı­şan per­so­ne­lin sağ­lık gü­ven­ce­si­ni na­sıl gü­ven al­tı­na ala­cak­sı­nız? Ala­mı­yor­su­nuz. Çün­kü, özel has­ta­ne­ler sağ­lık per­so­ne­li­ni ne ka­dar ucuz ça­lış­tı­rır­sa, o ka­dar bü­yük kâr ede­ce­ği için, ora­da­ki ka­li­te ve kan­ti­te­nin dü­şük­lü­ğü­nü gör­me­mek müm­kün de­ğil­dir. İş­te, bu sağ­lık ra­por­la­rın­da da za­ten en­di­şe­miz, sı­kın­tı­mız bu­ra­dan kay­nak­lan­mak­ta. Ben bu­ra­da, özel has­ta­ne­ler­de­ki ve­ya ora­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mı mağ­dur du­rum­da ve­ya­hut da her­han­gi bir it­ham al­tın­da bu­lun­dur­mak is­te­mi­yo­rum. On­lar be­nim mes­lek­ta­şım, ga­yet can­pa­re bir şe­kil­de ça­lı­şı­yor­lar. Eko­no­mi­le­ri­ni ga­yet ta­bii ki, ön plan­da tu­ta­cak­lar­dır, ama, bu ve­ri­len ra­por­lar­da çok yan­lış­lık­lar ya­pı­la­ca­ğı ka­nı­sın­da­yım. Bun­la­rın da çok iyi bir de­ne­tim ve de­net­le­me al­tın­da kal­ma­sı ge­re­kir.

Şim­di, de­vam­lı ola­rak, ben bir dok­tor mil­let­ve­ki­li ola­rak, se­çim böl­gem­den ve et­ra­fın­dan şikâyet­ler alı­yo­rum. "Sa­yın ve­ki­lim" di­yor, "be­nim bir ilaç­la il­gi­li ra­po­rum ha­zır elim­de. Gi­di­yo­rum ec­za­ne­ye, ec­za­ne­den ilaç­la­rı­mı al­dık­tan son­ra ben­den 60 mil­yon li­ra fark is­ti­yor­lar." Ne­den? Di­yor ki, "ec­za­ne­nin bil­gi­sa­ya­rın­da di­ye­lim ki (A) ila­cı­nı yaz­mış, ne­den (B) ila­cı­nı yaz­ma­mış; (B) ila­cı 10 li­ra, ya­zı­lan (A) ila­cı eğer 30 li­ray­sa, ara­da­ki far­kı alı­yor." Ne­den? İlaç­ta ta­sar­ruf. Pe­ki, Sa­yın Ba­ka­nım, lüt­fen, bu­ra­dan şim­di si­ze so­ru­yo­rum. Bu­gün kaç­ma­dı­nız, eğer din­li­yor­sa­nız be­ni, eğer din­le­me lüt­fun­da bu­lu­nu­yor­sa­nız, bu bel­ge­le­ri­me, bu söz­le­ri­me bu kür­sü­den ce­vap ver­me­ni­zi bek­li­yo­rum.

Pe­ki, siz, iki üç ay ev­vel bir ge­nel­ge gön­der­di­niz bü­tün has­ta­ne­le­re, bü­tün üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­ne, dev­let has­ta­ne­le­ri­ne, göz has­ta­ne­le­ri­ne, bil­has­sa göz has­ta­ne­le­ri­ne, ilaç­ta ta­sar­ruf­tan bah­se­di­yor­su­nuz. İlaç­la­rın isim­le­ri­ni bu­ra­da söy­le­me­ye­ce­ğim, siz da­ha iyi bi­li­yor­su­nuz. "Bu ila­cı kul­la­na­maz­sı­nız, bu ila­cı kul­la­na­cak­sı­nız. Eğer bu ila­cı ya­zar­sa­nız, özel, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğın­dan ra­por al­mak, izin al­mak zo­run­da­sı­nız." di­yor­su­nuz. Şu an­da Ame­ri­ka'da, Av­ru­pa'da ve bü­tün ge­liş­miş ül­ke­ler­de kul­la­nı­lan, sa­rı nok­ta has­ta­lı­ğın­da kul­la­nı­lan bu ila­cın ma­li­ye­ti ne bi­li­yor mu­su­nuz ar­ka­daş­lar? 50 mil­yon li­ra. Es­ki pa­ray­la söy­lü­yo­rum, 50 mil­yon li­ra. Ame­ri­ka'da, Av­ru­pa'da kul­la­nı­lı­yor. Bu je­ne­rik bir ilaç, ya­ni ben­zer bir ilaç; o has­ta­lık için icat edil­miş, keş­fe­dil­miş bir ilaç de­ğil, ama ona fay­da­lı gel­di­ği için bü­tün Ame­ri­ka, Av­ru­pa tıp mec­mu­ala­rın­da "Çok ta­sar­ruf­lu bir ilaç, çok fay­da­lı bir ilaç ve iyi ne­ti­ce­ler alı­yo­ruz." di­ye ya­yın­lı­yor­lar. Sa­yın Sağ­lık ba­ka­nı bir ge­nel­ge gön­de­ri­yor, "Bu­nu kul­la­na­maz­sı­nız, bu ilaç­la­rı kul­la­na­cak­sı­nız." O ilaç­lar kaç li­ra bi­li­yor mu­su­nuz? Bir ta­ne­si 1,5 mil­yar li­ra.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, sağ­lık­ta ta­sar­ruf ya­pıl­ma­lı­dır, ilaç­ta ta­sar­ruf ya­pıl­ma­lı­dır, ama bu şart­lar­da, bu şe­kil­de de­ğil. He­men ak­la ge­le­cek olan şu­dur: Aca­ba, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın bu fir­ma­lar­la bir di­ya­lo­ğu mu var? Ha­yır, ina­nın ben bu­nu söy­le­mi­yo­rum, ak­la ge­len bu­dur ama. Ama, bu­nu bu­ra­da ken­di­si­nin açık­la­ma­sı­nı is­ti­yo­rum. Ne­den yap­tı­ğı­nı, ne­den o ge­nel­ge­le­ri gön­der­di­ği­ni, ilaç­ta ta­sar­ru­fun ne de­mek ol­du­ğu­nu si­ze an­la­tıp ay­dın­lat­ma­sı la­zım, siz de Ba­ka­nı­nı­zın ne yap­tı­ğı­nı, ne iş­le­di­ği­ni ve­ya­hut da hay­ran­lı­ğı­nı­zı ve­ya hay­ran­sız­lı­ğı­nı­zı or­ta­ya koy­ma­nız la­zım. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız da "En iyi ba­kan­la­rım­dan bi­ri­dir." di­yor. Evet, in­san ola­rak ben de se­vi­yo­rum. He­pi­miz bir­bi­ri­mi­zi se­vi­yo­ruz, bir­bi­ri­mi­ze say­gı­lı­yız, ama hiz­met ko­nu­sun­da­ki ek­sik­lik­le­ri­ni gör­me­mez­lik­ten gel­mek çok yan­lış­tır.

Şim­di, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın en bü­yük ek­sik­lik­le­rin­den bi­ri­si de, kür­süy­le alan far­kı­nı ayırt ede­mi­yor. Kür­sü­de ko­nuş­ma ve­ya­hut da her­han­gi bir yer­de sağ­lık hiz­met­le­ri­ni an­la­tır­ken, gü­zel bir şey. Ama, alan­da bu hiz­me­ti gö­re­me­mek en bü­yük, ek­sik­lik­tir ve en bü­yük bu ek­sik­li­ği de ka­bul et­mek, bu öz eleş­ti­ri­yi yap­mak da bü­yük­lük­tür. Ma­ale­sef, her iki­sin­den de mah­rum bir şe­kil­de hiz­met ver­di­ği için, hiz­met­le­ri ye­ter­li de­ğil­dir.

Şim­di, bu­ra­dan, ken­di­si­ne ge­ne so­ru­yo­rum. Rad­yas­yon­la il­gi­li olan sı­kın­tı­la­rı hal­le­de­me­den, rad­yas­yon hak­kın­da ka­nun ta­sa­rı­sı çı­ka­ra­maz­sı­nız. Bu­ra­da, en gü­zel ör­ne­ği: Nu­mu­ne Has­ta­ne­sin­de Gi­ri­şim­sel Rad­yo­lo­ji Bö­lü­mü­nü ka­pat­mak zo­run­da kal­mış­tır Nu­mu­ne Has­ta­ne­si. An­ka­ra'nın mer­ke­zin­de, bü­tün Ana­do­lu'ya hiz­met ve­ren ve hiz­me­tin­de hiç ek­sik­li­ği­ni gör­me­di­ği­miz bu has­ta­ne­de, ma­ale­sef bu bö­lüm ka­pa­tıl­mış­tır. Ne­den? Ti­ro­it has­ta­la­rı, dok­tor­lar ola­rak, ça­lı­şan per­so­nel ve yar­dım­cı per­so­nel­de ti­ro­it va­ka­la­rı art­ma­ya baş­la­dı. Ti­ro­it il­ti­hap­la­rı, ya­ni gu­at­rın -hal­kın an­la­ya­ca­ğı şe­kil­de söy­lü­yo­rum- o bö­lüm­de art­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Pe­ki ne­den olu­yor bu? Rad­yas­yon­dan tam hâlle­dil­me­miş, rad­yas­yon­dan arın­dı­rıl­ma­mış bu böl­ge­nin hiz­met ver­me­sin­den. Ne ya­pıl­dı? Ora­sı ka­pa­tıl­dı.

Şim­di, de­fa­lar­ca söy­le­me­me rağ­men, Atom Ener­ji­si Ku­ru­mu­nu da bu ko­nu­da uyar­ma­ma rağ­men, bir rad­yo­lo­ji ci­ha­zı­nın düğ­me­si­ne bu­ra­dan bas­tı­ğı­nız­da­ki çı­kan rad­yas­yon­la has­ta­ya va­ran rad­yas­yon ara­sın­da fark var, ka­lib­ras­yon far­kı var. Bun­la­rın tes­pi­ti­ni ya­pa­cak bir ci­ha­zı, bir sis­te­mi yok Ba­kan­lı­ğın, bir ar­şi­vi za­ten hiç yok.

De­fa­lar­ca, ba­na Ka­ra­de­niz Böl­ge­si'nden has­ta­lar gel­di­ği za­man, 10 has­ta­nın 8 ta­ne­si­nin kan­ser ol­du­ğu­nu, ge­rek kan­ser araş­tır­ma mer­ke­zi­ne ge­rek­se Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na dört bu­çuk se­ne­den be­ri söy­le­ye söy­le­ye "ağ­zım­da ot bit­ti" ta­bi­ri­ni kul­lan­mak zo­run­da ka­lı­yo­rum. Bir gi­ri­şim­de, bir iyi­lik­te… Bir kan­ser araş­tır­ma mer­ke­zi­nin oluş­ma­sı­nı sağ­la­ma­mış ve kan­ser araş­tır­ma he­ye­ti­nin oluş­ma­sı­nı en­gel­le­miş, bu­nun­la il­gi­li ko­mis­yon ça­lış­ma­la­rı­mı­zı ku­lak ar­dı et­miş, sa­de­ce "Or­du'ya bir kan­ser araş­tır­ma mer­ke­zi kur­dum" di­ye­rek bir yer tut­muş ve üze­ri­ne de "Kan­ser Mer­ke­zi" yaz­mak­la ye­tin­miş. Lüt­fen, bu in­san­la­rın göz­le­ri­ne ba­ka ba­ka, o böl­ge­de­ki in­san­la­rın, bel­ki se­çim böl­ge­sin­de­ki o mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zı ra­hat­la­ta­bi­lir­si­niz, ama hal­kı ra­hat­la­ta­maz­sı­nız.

Mec­bu­ri hiz­met ku­ra­la­rın­da de­vam­lı ola­rak ben si­zi uyar­dım. "Ne olur­su­nuz, Ka­ra­de­niz Böl­ge­si'nde, Sam­sun'a, Or­du'ya, Gi­re­sun'a kan­ser mü­te­has­sı­sı gön­de­rin, ku­ra­la­ra ko­yun." di­ye. Ha­yır, hiç­bir za­man koy­ma­dı­nız ve kal­kıp da, evi­nin kar­şı­sın­da­ki has­ta­ne­sin­de hiz­met ve­ren dok­tor­la­rı ça­lış­tır­dı­nız. Çok ayıp et­ti­niz. Ama, bu­nun ayı­bı­nın he­sa­bı­nı, er geç se­çim böl­ge­niz­de ve halk ve­re­cek­tir. Ba­kın, se­çim böl­ge­niz­de­ki in­san­lar da ve­re­cek­tir, bu halk da si­ze bu­nu he­sa­bı­nı so­ra­cak­tır.

Bu­ra­da biz he­pi­miz, dok­tor mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak 25-30 ki­şi­yiz, hiz­met ve­ri­yo­ruz. Biz, in­san­la­ra ay­nı me­sa­fe­de­yiz. Ben böl­ge­me git­ti­ğim za­man, şah­sen, hiç­bir za­man ya­kam­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ro­ze­tiy­le gez­mem, mil­let­ve­ki­li ro­ze­tiy­le ge­zi­yo­rum. Ne­den öy­le ge­zi­yo­rum de­di­ğim za­man ar­ka­daş­la­rı­ma, ço­ğu ken­di ce­vap ve­ri­yor. Çün­kü, ben, in­san­lar­la ay­nı me­sa­fe­de­yim, her­kes be­nim için ay­nı me­sa­fe­de, ay­nı eşit­lik­te, ay­nı par­ti­den in­san­lar­dır, çün­kü ben dok­to­rum. Dok­tor olan in­sa­nın di­ğer mil­let­ve­kil­le­rin­den da­ha far­kı var­dır. Bi­ri avu­kat­tır, bi­ri eğit­men­dir, bi­ri tüc­car­dır, bir baş­ka mes­lek­ten­dir, on­lar ta­ka­bi­lir­ler. Ama, tıp men­su­bu bir mil­let­ve­ki­li, hiç­bir za­man böl­ge­sin­de par­ti­si­nin ro­ze­ti­ni de­ğil, mil­let­ve­ki­li ro­ze­ti­ni ta­ka­rak ge­ze­riz, ço­ğu ar­ka­daş­la­rım da öy­le ya­par­lar. Çün­kü, biz in­san­la­ra "Sen ba­na oy ver­din, ver­me­din, ben sa­na bak­mam, ba­ka­mam." söz­le­ri­ni, biz, dok­tor­lar ola­rak kul­la­na­ma­yız. Biz, okul­dan me­zun olur­ken ye­min et­mi­şiz bü­tün in­san­la­ra hiz­met ede­ce­ği­mi­ze, pa­ra­lı-pa­ra­sız her­ke­se ba­ka­ca­ğı­mı­za. Biz, di­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız­dan fark­lı­yız­dır. Halk onu için de za­ten bi­zi ter­cih et­miş­tir.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın bu dü­şün­ce­le­ri­me ve bu gö­rüş­le­ri­me, bu kür­sü­den, bu hal­kın kür­sü­sün­den ce­vap ver­me­si­ni is­ti­yo­rum. Ama, bu ya­sa­yı, ha­zır­lan­mış olan, bu "sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru"nun, "sağ­lık ra­po­ru" şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni des­tek­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tan­doğ­du.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Kan­ser mü­te­has­sı­sı hiç duy­ma­mış­tım.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sen ih­ti­sas yap da gel!

BAŞ­KAN - Sa­yın İr­fan Ya­zı­cı­oğ­lu…

Sa­yın İn­ci Öz­de­mir… Yok.

Sa­yın Ha­luk Koç… Yok.

Sa­yın Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ta­bii, ko­nu sağ­lık ku­ru­lu ra­por­la­rı, ama bir de bu­nun­la ilin­ti­li, özür­lü­ler­le il­gi­li bir prob­lem var. Bu­nun tu­ta­nak­la­ra geç­me­si açı­sın­dan, de­min Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nım bu­ra­day­dı, ol­say­dı onun ko­nu­su, bir prob­lem var…

SAB­Rİ VA­RAN (Gü­müş­ha­ne) - Ba­kan bu­ra­da.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Ba­ka­nım, özür­lü­le­re zan­ne­di­yo­rum ay­da 50 ve­ya 60 mil­yon bir ma­aş ve­ri­yo­ruz. Da­ha son­ra özür­lü kon­ten­ja­nın­dan bun­la­rın ba­zı­la­rı­na iş bu­lun­muş -yak­la­şık 60 bin ki­şi Tür­ki­ye'de- ama, Özür­lü­ler İda­re­si, bu in­san­la­rın ma­aş­la­rı­nı yi­ne gön­der­miş. Bun­lar­dan hiç kim­se ma­aşa bağ­lı ve­ri­len bir ma­aş ola­rak yo­rum­la­ma­mış, bu in­san­lar bil­mi­yor. Şim­di, yak­la­şık 60 bin özür­lü­ye mek­tup git­miş: "Eğer fai­ziy­le be­ra­ber, ver­di­ği­miz özür­lü ma­aş­la­rı­nı ia­de et­mez­se­niz, he­pi­ni­zi ic­ra­ya ve­re­ce­ğiz."

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bun­lar özür­lü. Dev­let, sos­yal dev­let an­la­yı­şıy­la bun­la­ra bir ma­aş ver­miş ve­ya bir harç­lık ver­miş. Ya­ni, bu­nun mik­ta­rı zan­ne­di­yo­rum ki ya 50 li­ra ve­ya 60 li­ra. Şim­di, bir şe­kil­de -bun­la­rın bel­ki için­de bi­len­le­ri var­dır- bir iş bul­du­ğu za­man, ya­ni bir sos­yal gü­ven­lik ku­ru­mu­na bağ­lı bir yer­de ça­lış­tı­ğı za­man, gi­dip "bu ma­aşı­mı ke­sin" de­me­miş­ler. As­lın­da, bun­lar, İş Ku­ru­mu ka­na­lıy­la iş bu­lu­yor­lar bi­li­yor­su­nuz, ku­rum­lar bun­la­rı İş Ku­ru­mun­dan ça­ğı­rı­yor, İş Ku­ru­mu kim­le­rin özür­lü ma­aşı al­dı­ğı­nı bi­li­yor. Dev­let ola­rak, işe yer­leş­ti­ri­len bir ki­şi­nin de bir şe­kil­de özür­lü ma­aşı­nı kes­mek bi­zim gö­re­vi­miz­di. Ama, bu in­san­la­rın ban­ka he­sap­la­rı­na, özür­lü­le­rin ban­ka he­sap­la­rı­na sü­rek­li git­miş. Şim­di, bun­la­ra, yak­la­şık Tür­ki­ye'de 60 bin özür­lü­ye "ic­ra­ya ve­ri­le­cek" di­ye mek­tup git­miş.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bun­lar özür­lü. Al­lah kim­se­yi el­den avuç­tan bı­rak­ma­sın.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - Ko­mis­yon­da gö­rü­şül­dü bi­raz ön­ce, on­lar hak­kın­da bir ya­sal dü­zen­le­me önü­müz­de­ki haf­ta ge­le­cek.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Ben bu­nu… Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, Sa­yın Can­ti­mur di­yor ki: "Bi­raz ön­ce ko­mis­yon­da gö­rü­şül­dü, haf­ta­ya böy­le bir ya­sal dü­zen­le­me ge­le­cek." Ben, özür­lü­ler adı­na te­şek­kür et­mek­ten baş­ka bir şey ya­pa­mı­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım. (Al­kış­lar)

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon adı­na kür­sü­den açık­la­ma ya­pın, bu­yu­run.

Ko­mis­yon adı­na, Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Cev­det Er­döl, bu­yu­run.

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; kı­sa bir açık­la­ma yap­ma ih­ti­ya­cı duy­dum. Sa­yın As­la­noğ­lu'na, bu fır­sa­tı ver­di­ği için te­şek­kür edi­yo­rum.

Ko­nu, ha­ki­ka­ten özür­lü va­tan­daş­la­rı­mı­zı il­gi­len­di­ren bir ko­nu. Bun­lar­dan, öy­le ve­ya böy­le ma­aş al­mak­ta olan­lar­dan, bu ma­aş­la­rı ge­ri ta­lep edi­li­yor. Bu­nun­la il­gi­li dü­zen­le­me­yi, Hükûme­ti­mi­zin, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın olum­lu gö­rüş­le­ri çer­çe­ve­sin­de biz, bu­gün gö­rüş­tü­ğü­müz Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu­muz­da, dü­zelt­me yo­lun­da bir mad­de ek­le­dik. En kı­sa za­man­da, ümit edi­yo­rum ki, siz­le­rin hu­zu­ru­na ge­lir ve ka­nun­la­şır.

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) - Ge­le­cek dö­nem­de in­şal­lah.

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (De­vam­la) - İn­şal­lah ge­le­cek haf­ta için­de dü­şü­nü­yo­ruz Sa­yın Ho­cam.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Er­döl.

Ta­sa­rı­nın mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

BA­ZI KA­NUN­LAR­DA  DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA

DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1- 14/7/1965 ta­rih­li ve 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu­nun 209 un­cu mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da yer alan "sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru" iba­re­si ile ek 22 nci mad­de­sin­de yer alan "res­mi sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru" iba­re­si "sağ­lık ra­po­ru" ola­rak; 2/9/1971 ta­rih­li ve 1479 sa­yı­lı Es­naf ve Sa­natkârlar ve Di­ğer Ba­ğım­sız Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun ek 18 in­ci mad­de­sin­de yer alan "sağ­lık ku­ru­lu ra­por­la­rı­nın" iba­re­si "sağ­lık ra­por­la­rı­nın" ola­rak; 17/7/1964 ta­rih­li ve 506 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­nun ek 25 in­ci mad­de­sin­de yer alan "sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru" iba­re­si "sağ­lık ra­po­ru" ola­rak; 8/6/1949 ta­rih­li ve 5434 sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Emek­li San­dı­ğı Ka­nu­nu­nun ge­çi­ci 139 un­cu mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da yer alan "res­mi sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru" iba­re­si "sağ­lık ra­po­ru" ola­rak; 31/5/2006 ta­rih­li ve 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu­nun 69 un­cu mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (d) ben­din­de yer alan "sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru" iba­re­si "sağ­lık ra­po­ru" ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Sam­sun Mil­let­ve­ki­li ve Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ha­luk Koç, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı hak­kın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na 1'in­ci mad­de­de söz al­dım ve baş­tan bir özür di­le­ye­rek baş­la­mak is­ti­yo­rum, çün­kü ka­nun mad­de­siy­le il­gi­li ko­nuş­ma­ya­ca­ğım, ama sü­re­nin ta­ma­mı­nı da kul­lan­ma­ya­ca­ğım. Sa­de­ce, 22'nci Dö­ne­min ya­sa­ma fa­ali­yet­le­ri­nin son gün­le­ri­ni ge­çi­ri­yo­ruz, bu sü­re içe­ri­sin­de, dört yıl­dır gö­zü­müz­den ka­çan bir hak­sız­lı­ğı di­le ge­ti­re­rek, bu­nun dü­zel­til­me­si için, ka­lan sü­re­de bir adım atıl­ma­sı ta­le­bi­ni, ko­nuy­la il­gi­li olan mağ­dur­lar adı­na di­le ge­tir­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, tü­mü hak­kın­da söz alan ar­ka­daş­la­rı­mız gö­rüş­le­ri­ni ifa­de et­ti­ler. Bu ko­nu­da çok bü­yük bir prob­lem ol­du­ğu­nu zan­net­mi­yo­rum. Ama, esas önem­li ko­nu... Ba­kın, dört yıl­dır he­pi­mi­zin gö­zün­den ka­çan, bi­zim kaç­ma­yan, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun kaç­ma­yan, de­ği­şik fır­sat­lar­da bu­nu ifa­de eden, açık­la­ma­la­rı­mız olan, ka­nun tek­lif­le­riy­le ko­nu­yu gün­de­me ta­şı­dı­ğı­mız bir so­run var, o da İmar Ban­ka­sı bo­no­ze­de­le­ri­nin du­ru­mu.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı bu­ra­da­lar. Sa­yın Ab­dül­la­tif Şe­ner uma­rım tu­ta­nak­la­rı alır ve de­ğer­len­di­rir. Ve da­ha ön­ce, Sa­yın Ab­dül­la­tif Şe­ner'in, de­ği­şik ve­si­le­ler­le, de­ği­şik fır­sat­lar­la bu ko­nu­da top­lu­mu önün­de ver­di­ği söz­le­ri… 22'nci Dö­nem bit­me­den, ma­dem, da­ha hâlâ ya­sa­ma fa­ali­ye­ti­ne de­vam et­me ıs­ra­rı gös­te­ri­yo­ruz, o za­man, bu ko­nu­nun hâlle­dil­me­si nok­ta­sın­da da bir ira­de or­ta­ya koy­ma­nın bu dö­nem içe­ri­sin­de ta­mam­lan­ma­sı­nı ben siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, Dev­let De­net­le­me Ku­ru­lu ra­po­ru ile BDDK'nın ve SPK'nın, ko­nu­da, suç­la­rı or­ta­ya çık­tı. Bun­lar yar­gı­da be­lir­len­di ve so­nuç­lan­dı. Tam sa­yı­sı­nı da söy­le­ye­yim: 22.095 ki­şi­lik bir bo­no, dev­let iç borç­lan­ma se­ne­di alıp da hak­kı­nı kay­be­den mağ­dur var or­ta­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­la­rın ço­ğu emek­li me­mur, bun­la­rın ço­ğu emek­li ol­muş kı­dem taz­mi­na­tı al­mış iş­çi, bun­la­rın ço­ğu dar ge­lir­li in­san­lar. Çok kü­çük bi­ri­kim­ler­le, iç­le­rin­de bü­yük olan ola­bi­lir, onu da­ha ön­ce de di­le ge­tir­dik, eli­niz­de her tür­lü yet­ki var, "ne­re­den bul­dun, na­sıl bul­dun" onu araş­tı­rın, ama, 20 mil­yar­lık, 25 mil­yar­lık, 15 mil­yar­lık, en faz­la 30-35 mil­yar­lık bi­ri­kim­le­ri olan in­san­la­ra dört yıl­dır kan kus­tu­ru­yo­ruz. Bun­la­rın için­de has­ta­la­nan­lar ol­du, bun­la­rın için­de in­ti­har eden­ler ol­du, bun­la­rın için­de ai­le dü­zen­le­ri bo­zu­lan­lar ol­du, bun­lar içe­ri­sin­de, var­lık el­le­rin­de var­ken, kü­çük de ol­sa, dı­şa­rı­ya muh­taç olan­lar ol­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di bir ka­nun ta­sa­rı­sı Baş­ba­kan­lık­tan sevk edil­miş du­rum­da. Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu bu­nu ça­ğır­ma­dı. Biz, Mo­ri­tan­ya'yla il­gi­li ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­yı bu­ra­da gö­rü­şü­yo­ruz, biz bu dö­nem­de ele alın­ma­sa da ola­bi­le­cek olan ya­sa ta­sa­rı­la­rı­nı bu­ra­da gö­rü­şü­yo­ruz, ama, bu sis­te­min ha­ta­sın­dan ve bu da yar­gıy­la ka­nıt­lan­mış olan, 22.095 mağ­du­run hak­kı­nı bu­ra­da ge­ri ve­re­cek, yar­gı ka­rar­la­rı or­ta­da ol­ma­sı­na rağ­men, bir ya­sa­ma adı­mı at­mı­yo­ruz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu bir an ön­ce gi­der­mek zo­run­da­yız.

Son­ra, şu­nu da be­lirt­mek is­ti­yo­rum: İk­ti­dar gru­bu Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li bu­ra­da­lar. Su­nu­lan ta­sa­rı, yar­gı ka­rar­la­rı çer­çe­ve­sin­de, bu in­san­la­rın ma­ruz kal­dı­ğı hak­sız­lı­ğı gi­der­mi­yor, ye­ni hak­sız­lık­lar ge­ti­ri­yor. Eğer çı­ka­ra­cak­sak, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da bu gö­rü­şül­sün. Na­sıl ki Ana­ya­sa de­ği­şik­lik tek­lif­le­ri­ni, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si tea­mül­le­ri­ni bo­za­rak, dı­şı­na çı­ka­rak, da­ya­ta­rak, di­re­ne­rek, kırk se­kiz sa­at­le­ri hiç göz önü­ne al­ma­ya­rak, ko­nuş­ma hak­la­rı­nı dik­ka­te al­ma­ya­rak, il­le çık­sın, çı­ka­cak, bu­nun pe­şin­de­yiz tav­rı­nı, si­ya­si ira­de­si­ni gös­te­ri­yor­su­nuz da, 22 bin mağ­du­run hak­kı­nı tes­lim al­ma­sı ko­nu­sun­da ni­ye bir si­ya­si ira­de gös­ter­mi­yor­su­nuz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun in­şal­la­hı ma­şal­la­hı kal­ma­dı. İn­şal­la­hı ma­şal­la­hı kal­ma­dı, bu in­san­lar ar­tık tü­ken­me nok­ta­sın­da. Ya bu­nu ya­par­sı­nız… Bu bir tes­pit­tir, 22 bin mağ­dur adı­na ko­nu­şu­yo­rum, bir ta­ne de ak­ra­bam yok iç­le­rin­de, sa­de­ce gel­di­ğim kö­ken­den bi­li­yo­rum o in­san­la­rın ne­ler çek­tik­le­ri­ni. On­lar için 15 mil­yar li­ra­nın ve onun fa­iz ge­ti­ri­si­nin ha­yat­la­rın­da ve ya­şam­la­rı­nı ida­me et­tir­me­de ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum. Ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum.

Ve bu ge­ti­ri­len ya­sa ta­sa­rı­sı­nın, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin da­ha ön­ce bu ko­nu­da ver­di­ği ya­sa tek­lif­le­riy­le bir­leş­ti­ri­le­rek ve dü­zen­le­ne­rek, bir an ön­ce çı­kar­tı­lıp, önü­müz­de­ki haf­ta bu­nun bu­ra­da gö­rü­şü­lüp, Par­la­men­to­nun o şe­kil­de ka­pan­ma­sı ta­le­bi­mi siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Sa­yın Sa­it Aç­ba'ya ses­len­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Ab­dül­la­tif Şe­ner'e, Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı­na ses­len­mek is­ti­yo­rum: Tu­ta­nak­lar­da ver­di­ği­niz söz­ler du­ru­yor. Mec­lis kür­sü­sün­de ver­di­ği­niz söz­ler du­ru­yor. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin si­ze sor­du­ğu so­ru­la­ra ver­di­ği­niz ce­vap­lar du­ru­yor. Hep­si tu­ta­nak­lar­da. San­ma­yın ki unu­tul­du bun­lar. O za­man ge­re­ği­ni ya­pın. Ge­re­ği­ni ya­pın ve bu ko­nu­da, bu in­san­la­rın hak­lı fer­yat­la­rı­na, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si 22'nci Dö­ne­mi ka­pan­ma­dan ça­re ol­mak zo­run­da­yız.

Ko­nu­nun dı­şın­da ko­nuş­tu­ğum için Sa­yın Baş­kan­dan, Sa­yın Ba­kan­dan ve Ko­mis­yon Baş­ka­nın­dan ve de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rin­den özür di­li­yo­rum, ama önem­li bir ko­nuy­du, bu­nu da, bu ara­da, bu fır­sat­ta ifa­de et­me fır­sa­tı bul­dum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır.

Öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1405 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 1 in­ci mad­de­si­nin so­nun­da yer alan "sağ­lık ra­po­ru" iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki dü­zen­le­me­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

İr­fan Gün­düz

Re­cep Ga­rip

İn­ci Öz­de­mir

 

İs­tan­bul

Ada­na

İs­tan­bul

 

M. Ne­ca­ti Çe­tin­ka­ya

Nus­ret Bay­rak­tar

Gül­se­ren To­puz

 

Elâzığ

İs­tan­bul

İs­tan­bul

"ve 108 in­ci mad­de­sin­de­ki "1/1/2007" iba­re­si "1/1/2008" ola­rak; 506 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­nun Ge­çi­ci 91 in­ci mad­de­si­nin ye­din­ci fık­ra­sın­da yer alan "31/12/2005" iba­re­si "31/12/2007" ola­rak; 24/7/2003 ta­rih­li ve 4956 sa­yı­lı Ka­nu­nun 56 ncı mad­de­si­nin (d) ben­di ile ay­nı Ka­nu­nun ge­çi­ci 3 ün­cü mad­de­sin­de yer alan "1/1/2005" iba­re­le­ri ile 22/1/2004 ta­rih­li ve 5073 sa­yı­lı Ka­nu­nun 17 nci mad­de­sin­de yer alan "1/1/2005" iba­re­si "1/1/2008"

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu­nun ba­zı mad­de­le­ri­nin Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan ip­tal edil­me­si ne­de­niy­le; anı­lan Ka­nu­nun 01/01/2007 olan yü­rür­lük ta­ri­hi, 2007 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu ile 01/07/2007 ta­ri­hi­ne ka­dar er­te­len­miş­tir. An­cak, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ip­tal ka­ra­rı dik­ka­te alı­na­rak özel­lik­le ka­mu gö­rev­li­le­ri­ne iliş­kin ol­mak üze­re 5510 sa­yı­lı Ka­nun­la il­gi­li ya­pı­la­cak dü­zen­le­me­le­rin il­gi­li sos­yal ta­raf­la­rın ka­tı­lı­mı ile et­raf­lı­ca de­ğer­len­di­ri­le­bil­me­si için 5510 sa­yı­lı Ka­nu­nun yü­rür­lük ta­ri­hi­nin 01/01/2008 ta­ri­hi­ne er­te­len­me­si­ne ve bu doğ­rul­tu­da 506, 4956 ve 5073 sa­yı­lı Ka­nun­lar­da da ge­rek­li er­te­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı­na yö­ne­lik ola­rak söz ko­nu­su öner­ge ha­zır­lan­mış­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da 1'in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, ye­ni mad­de ih­da­sı­na da­ir bir öner­ge var­dır. Ma­lum­la­rı ol­du­ğu üze­re, gö­rü­şül­mek­te olan ta­sa­rı ve­ya tek­li­fe ko­nu ka­nu­nun ko­mis­yon met­nin­de bu­lun­ma­yan, an­cak ta­sa­rı ve­ya tek­lif ile çok ya­kın il­gi­si bu­lu­nan bir mad­de­si­nin de­ğiş­ti­ril­me­si­ni is­te­yen ve ko­mis­yo­nun salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­dı­ğı öner­ge­ler üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me açı­la­ca­ğı, İç Tü­zük'ün 87'nci mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sı hük­mü­dür.

Bu ne­den­le, öner­ge­yi oku­tup, Ko­mis­yo­na so­ra­ca­ğım. Ko­mis­yon öner­ge­ye salt ço­ğun­luk­la -13 üye­siy­le- ka­tı­lır­sa, öner­ge üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me aça­ca­ğım. Ko­mis­yo­nun salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­ma­ma­sı hâlin­de ise öner­ge­yi iş­lem­den kal­dı­ra­ca­ğım.

Şim­di, öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1405 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­na aşa­ğı­da­ki dü­zen­le­me­nin 2 nci mad­de ola­rak ek­len­me­si­ni ve mü­te­akip mad­de­le­rin te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

İr­fan Gün­düz

İn­ci Öz­de­mir

M. Ne­ca­ti Çe­tin­ka­ya

 

İs­tan­bul

İs­tan­bul

Elâzığ

 

Gül­se­ren To­puz

Nus­ret Bay­rak­tar

 

 

İs­tan­bul

İs­tan­bul

 

"Mad­de 2- 17/7/1964 ta­rih­li ve 506 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­nun 140 ın­cı mad­de­si­nin dör­dün­cü ve be­şin­ci fık­ra­la­rı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"İda­ri pa­ra ce­za­la­rı il­gi­li­ye teb­liğ edil­mek­le ta­hak­kuk eder ve teb­liğ ta­ri­hin­den iti­ba­ren on beş gün için­de Ku­ru­ma öde­nir ve­ya ay­nı sü­re için­de Ku­ru­mun il­gi­li üni­te­si­ne iti­raz edi­le­bi­lir. İti­raz ta­ki­bi dur­du­rur. Ku­rum­ca iti­ra­zı red­de­di­len­ler, ka­ra­rın ken­di­le­ri­ne teb­liğ ta­ri­hin­den iti­ba­ren otuz gün için­de yet­ki­li ida­re mah­ke­me­si­ne baş­vu­ra­bi­lir­ler. Bu sü­re için­de baş­vu­ru­nun ya­pıl­ma­mış ol­ma­sı hâlin­de ida­ri pa­ra ce­za­sı ke­sin­le­şir. Mah­ke­me­ye baş­vu­rul­ma­sı ce­za­nın ta­kip ve tah­si­li­ni dur­dur­maz. Teb­liğ ta­ri­hin­den iti­ba­ren on beş gün için­de Ku­ru­ma öden­me­yen ida­ri pa­ra ce­za­la­rı, bu Ka­nu­nun 80 in­ci mad­de­si hük­mü ge­re­ğin­ce he­sap­la­na­cak ge­cik­me ce­za­sı ve ge­cik­me zam­mıy­la bir­lik­te tah­sil edi­lir. İda­ri pa­ra ce­za­la­rı­nın, Ku­ru­ma iti­raz ve yar­gı yo­lu­na baş­vu­rul­mak­sı­zın teb­liğ ta­ri­hin­den iti­ba­ren on beş gün için­de öden­me­si hâlin­de, bu­nun dört­te üçü tah­sil edi­lir. Pe­şin öde­me, ida­ri pa­ra ce­za­la­rı­na kar­şı Ku­ru­ma iti­raz et­me ve­ya yar­gı yo­lu­na baş­vur­ma hak­kı­nı et­ki­le­mez. An­cak, Ku­rum­ca iti­ra­zın red­de­dil­me­si ve­ya mah­ke­me­ce Ku­rum le­hi­ne ka­rar ve­ril­me­si hâlin­de, da­ha ön­ce tah­sil edil­me­miş olan dört­te­bir­lik ce­za tu­ta­rı 80 in­ci mad­de hük­mü  de dik­ka­te alı­na­rak tah­sil edi­lir."

"Fii­lin iş­len­di­ği gün­den iti­ba­ren beş yıl için­de teb­liğ edi­le­me­yen ida­ri pa­ra ce­za­la­rı za­ma­na­şı­mı­na uğ­rar. İda­ri pa­ra ce­za­la­rı hak­kın­da bu Ka­nun­da hü­küm bu­lun­ma­yan hâller­de 30/3/2005 ta­rih­li ve 5326 sa­yı­lı Ka­ba­hat­ler Ka­nu­nu hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır."

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon, öner­ge­ye salt ço­ğun­luk­la ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ko­mis­yon öner­ge­ye salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­mış ol­du­ğun­dan öner­ge üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me açı­yo­rum.

Bu öner­ge üze­rin­de söz ta­le­bi olan ar­ka­da­şı­mız var mı? Yok.

Evet, öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Öner­ge, 2'nci mad­de ola­rak ek­len­miş olu­yor böy­le­ce.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ye­ni mad­de ih­da­sı­na da­ir bir di­ğer öner­ge var­dır. Ma­lu­mu­nuz ol­du­ğu üze­re, gö­rü­şül­mek­te olan ta­sa­rı ve­ya tek­li­fe ko­nu ka­nu­nun ko­mis­yon met­nin­de bu­lun­ma­yan, an­cak, ta­sa­rı ve­ya tek­lif­le çok ya­kın il­gi­si bu­lu­nan bir mad­de­si­nin de­ğiş­ti­ril­me­si­ni is­te­yen ve ko­mis­yo­nun salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­dı­ğı öner­ge­ler üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me açı­la­ca­ğı, bi­raz ön­ce ifa­de et­ti­ğim gi­bi, İç Tü­zük'ün 87'nci mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sı hük­mü­dür. Bu ne­den­le, öner­ge­yi oku­tup ko­mis­yo­na su­na­ca­ğım. Ko­mis­yon salt ço­ğun­luk­la ka­tı­lır­sa öner­ge üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me aça­ca­ğım. Ko­mis­yo­nun salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­ma­ma­sı ha­lin­de ise öner­ge­yi iş­lem­den kal­dı­ra­ca­ğım.

Şim­di öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1405 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­na aşa­ğı­da­ki dü­zen­le­me­nin 3 ün­cü mad­de ola­rak ek­len­me­si­ni ve mü­te­akip mad­de­le­rin te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

İr­fan Gün­düz

İn­ci Öz­de­mir

Re­cep Ga­rip

 

İs­tan­bul

İs­tan­bul

Ada­na

 

M. Ne­ca­ti Çe­tin­ka­ya

Nus­ret Bay­rak­tar

Gül­se­ren To­puz

 

Elâzığ

İs­tan­bul

İs­tan­bul

Mad­de 3- (1) 2/9/1971 ta­rih­li ve 1479 sa­yı­lı Es­naf ve Sa­natkârlar ve Di­ğer Ba­ğım­sız Ça­lı­şan­lar Sos­yal si­gor­ta­lar Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun 36 ncı mad­de­si­nin üçün­cü ve dör­dün­cü fık­ra­la­rı ile 50 nci mad­de­si­nin ikin­ci cüm­le­si hük­mü ve 17/10/1983 ta­rih­li ve 2926 sa­yı­lı Ta­rım­da Ken­di Adı­na ve He­sa­bı­na Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­nun 33 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı hük­mü 2007 yı­lı için uy­gu­lan­maz.

(2) 2926 sa­yı­lı Ka­nu­na ta­bi si­gor­ta­lı­lar­dan, 2007 yı­lın­da ay­nı Ka­nu­nun 33 ün­cü mad­de­si­ne gö­re be­lir­le­nen ge­lir ba­sa­mak­la­rın­dan ilk al­tı ba­sa­mak­ta bu­lu­nan­lar­dan al­tın­cı ba­sa­mak gös­ter­ge tu­ta­rı­nın, ye­di ve da­ha yu­ka­rı ba­sa­mak­lar­da bu­lu­nan­lar­dan ise bu­lun­duk­la­rı ba­sa­mak gös­ter­ge tu­ta­rı­nın % 20'si ora­nın­da sağ­lık si­gor­ta­sı pri­mi tah­sil edi­lir.

(3) 1479 sa­yı­lı Es­naf ve Sa­nat­kar­lar ve Di­ğer Ba­ğım­sız Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun Ge­çi­ci 27 nci mad­de­sin­de ge­çen "Bu Ka­nun ve 2926 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re ka­yıt ve tes­cil­le­ri ya­pıl­mış olan" iba­re­si "Bu Ka­nun ve 2926 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re ka­yıt ve tes­cil­le­ri ya­pı­lan" ola­rak ve ay­nı mad­de­de ge­çen "31/12/2006" iba­re­le­ri "31/12/2007" ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon, salt ço­ğun­luk­la öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ko­mis­yon öner­ge­ye salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­mış ol­du­ğun­dan öner­ge üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me açı­yo­rum.

Söz ta­le­bi? Yok.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir ve bu öner­ge ta­sa­rı­ya 3'ün­cü mad­de ola­rak ek­len­miş­tir.

Es­ki 2'yi 4'ün­cü mad­de ola­rak oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 4- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Dört bu­çuk se­ne bu­ra­da ne de­dik? Ge­lin, ya­sa­la­rı gü­nü­bir­lik çı­kar­ma­ya­lım, ya­sa­la­rı çı­ka­rır­ken mu­ha­le­fe­tin, ik­ti­da­rın bir­lik­te kon­sen­sü­sü­nü ala­lım, bir­lik­te gö­rüş­le­ri­ni ala­rak çı­ka­ra­lım de­dik. Şim­di he­men bir mad­de ek­len­di ve bu mad­de­ye de, ben, ko­mis­yon üye­si ola­rak kalk­tım, ora­da otur­dum, evet de­dim. Ni­ye biz ile­ri­yi gö­re­mi­yo­ruz hiç? Hep ni­ye önü­mü­zü, böy­le bir met­re uza­ğı­nı gö­re­mi­yo­ruz? Si­ya­set de­mek il­la be­nim de­di­ğim doğ­ru­dur de­mek de­ğil ki.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, bu­na "evet" de­dim, bun­dan ev­vel­ki­ne de "evet" di­yo­rum, ya­ni çı­ka­cak ya­sa­ya da "evet" di­yo­rum, çık­tı­ğı için de te­şek­kür edi­yo­rum, ama, bir şey içim­de ya­nı­yor, onu söy­le­ye­ce­ğim. An­laş­say­dık da… 550 mil­let­ve­ki­li bir Cum­hur­baş­ka­nı­nı se­çe­me­dik be bu Mec­lis­te. Bu­nun bi­zim için çok mu şık ol­du­ğu­nu zan­ne­di­yor­su­nuz? Ni­ye se­çe­me­dik?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Kaç­tı­nız!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ku­su­ra bak­ma­yın ik­ti­dar, bi­raz bu si­zin çok bil­me­niz­den di­yo­rum. Onun kar­şı­tı­nı bi­lir­si­niz. Ne olur idi?

Şim­di, iki se­ne­dir biz söy­le­dik. Her ye­di se­ne son­ra Cum­hur­baş­kan­lı­ğı tar­tış­ma­sı olu­yor, bu­nun ol­ma­ma­sı için ge­lin Cum­hur­baş­ka­nı­nı hal­ka seç­ti­re­lim de­dik, ama hiç din­le­me­di­niz, hiç umur­sa­ma­dı­nız. Ta ne za­ma­na ka­dar? Mec­lis da­ğı­lır­ken ve iş iş­ten geç­tik­ten son­ra bu­ra­ya Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği ge­tir­di­niz ve bu Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ne de biz "evet" di­yo­ruz. Ama, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, cum­hu­run ba­şı­nı cum­hur seç­sin, halk seç­sin de­di­ği­miz­de, onun da bu­gün alt­ya­pı­sı­nı ha­zır­la­ya­lım, on­dan son­ra seç­sin de­dik. Ne yap­tı­nız? İş­te ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı gi­bi ko­şa­rak ge­tir­di­niz. Ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı­nın er­te­len­me­siy­le bu mad­de­yi bu­ra­ya ek­li­yo­ruz şim­di.

Ee -çok bi­len hu­kuk­çu ar­ka­daş­la­rım ku­su­ra bak­ma­sın­lar- de­mek ki ya­sa­lar­da kon­sen­sü­sün aran­ma­sın­da ya­rar var. Bir şey ya­par­ken bi­le­ne sor­mak la­zım, bi­le­ne sor­mak la­zım. Kav­ga et­mek ko­lay. Kav­ga­yı eder­si­niz, ama, eğer bir dü­şün­ce­niz var ise, ka­fa­nız­da bir dü­şün­ce olu­şu­yor­sa, kav­ga­yı eder­si­niz bir sa­ni­ye, bir sa­ni­ye son­ra da piş­man olur­su­nuz. Piş­man ol­ma­mak için ve Tür­ki­ye'yi iyi yö­net­mek için, mu­ha­le­fe­tiy­le ik­ti­da­rıy­la bir­lik­te ol­mak­ta ya­rar var ol­du­ğu­nu dört bu­çuk se­ne­dir söy­lü­yo­rum.

Ge­li­rim gel­mem. Ge­lir­sem bu Mec­li­si yi­ne gel­di­ğim gün­den iti­ba­ren mu­ha­le­fe­tin de… Ben ik­ti­dar­da ol­sam, ilk ön­ce mu­ha­le­fe­te gi­de­ce­ğim,  bu­ra­dan söz ve­ri­yo­rum, onun gör­gü­sü­nü bil­gi­si­ni ala­ca­ğım.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Mu­ha­le­fet ne­re­de? CHP mi?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ca­nım siz bu­ra­dan ora­ya ge­çe­cek­si­niz, ne de­ği­şir? Ben bu­ra­da du­ra­yım ik­ti­dar­day­ken de­dim, ama, de­di­ler ki, böy­le olu­yor, bu ta­raf­ta olu­yor­muş ik­ti­dar. Biz bu­ra­ya ge­çin­ce, siz bu­ra­ya ge­çe­cek­si­niz.  Ben, yi­ne si­ze ge­lir…

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - İna­nı­yor mu­su­nuz?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Akıl al­mak gü­zel şey­dir, öğ­ren­mek gü­zel şey­dir. Ben, öğ­ren­mek için, ne­re­de bil­gi var­sa ora­ya gi­de­rim, ora­dan alı­rım. Kav­ga et­mek ko­lay­dır. Be­ni ko­nuş­tur­ma­yın. 354 ki­şiy­le bu­ra­da Cum­hur­baş­ka­nı­nı se­çe­me­di­niz. Böy­le şey olur mu, böy­le bir şey olur mu?

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Kaç­tı­nız! Kaç­tı­nız!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - On­dan son­ra 367 di­ye tut­tu­rur, 367'yi bu­ra­da ta­mam­la­ya­cak aşa­ğı yu­ka­rı ge­ri ka­lan mil­let­ve­ki­li bu­ra­day­dı.

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Mu­zaf­fer Bey, yan çiz­di­niz, yan çiz­di­niz.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ne­den an­laş­ma­dı­nız? Ne­den bi­ri­ni ge­tir­me­di­niz?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Kaç­tı­nız.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, söy­lü­yo­rum: Ba­kın…

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Kaç­tı­nız.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni ge­tir­di­niz, biz de bu­ra­da...

Biz si­ze şey ola­cak hâli­miz yok, öy­le alet ola­cak hâli­miz yok. Ben ne bi­li­yor­sam onu ya­pa­rım, bil­di­ğim doğ­ru ney­se onu ya­pa­rım. Hiç kim­se­ye de… Akıl öğ­re­ni­rim de, ne bil­di­ği­mi, ne­yi bi­li­yor­sam, ba­na te­sir ede­cek bir Al­lah'ın ku­lu yok­tur. Doğ­ru bir ta­ne­dir, üç ta­ne doğ­ru yok­tur.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Mec­li­se ge­lip oy kul­lan­say­dı­nız.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni ge­tir­di­niz, iki gün­dür bu­ra­da oy­la­ma ya­pıl­dı. Dün -aşa­ğı yu­ka­rı 353, 354 ta­ne mil­let­ve­ki­li­niz var, 18 de bi­zim var­dı, 371 eder- ne­den 351'de kal­dı? De­mek ki, siz ken­di­niz is­te­mi­yor­su­nuz Ana­ya­sa'nın de­ğiş­me­si­ni.

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Siz gel­me­di­niz.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ya­rın­ki oy­la­ma­da he­pi­ni­zi gö­re­ce­ğim. Ben 18 mil­let­ve­ki­liy­le, Ge­nel Baş­ka­nıy­la bu­ra­da ola­ca­ğım, oy ve­re­ce­ğim, siz de gö­re­cek­si­niz, ama si­zi gö­re­ce­ğim!

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - Ni­ye 18 de 20 de­ğil?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Onun için, gün­lük yap­ma­yın. Gün­lük si­ya­set ol­maz. Son za­ma­na ge­tir­di­niz. Şim­di hâlen tu­tu­yor­su­nuz "Ana­va­tan Par­ti­sin­de fi­re var…" "Gö­zü­nüz kör ol­ma­ya." der adam ada­ma, "İn­sa­fı­nız ku­ru­sun." der­ler ada­ma, çün­kü, biz, be­nim ar­ka­daş­la­rı­ma, bu­ra­da, gös­te­re­rek oy ve­ril­mez di­ye söy­le­dim. Ora­da oyu say­dım, ama, Sa­lih Ka­pu­suz, sev­gi­li kar­de­şim, "6 ta­ne ma­ze­ret­li var." de­di. Ee, ge­ri­si ne­re­de? Ge­ri­si ne­re­de? Ya­rın -eğer sa­hip çı­kı­yor­sa­nız- 353 ta­ne mil­let­ve­ki­li­ni bu­ra­da is­ti­yo­rum. Ben ken­di gru­bu­mu bu­ra­da tu­ta­ca­ğım, bu­ra­da ola­cak­lar.

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Ge­nel Baş­kan dâhil.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sö­zü­nüz­de du­ru­nuz! Sö­zü­nüz­de du­ru­nuz!

İş­te, ya­sa­la­rı da ya­par­ken böy­le ya­pı­yor­su­nuz, ek­sik ya­pı­yor­su­nuz, her ta­ra­fı­nız ek­sik, ama ne ya­pa­lım, bu ek­sik­le­ri, in­şal­lah, 2008 yı­lın­da, biz bun­la­rı ta­mam­la­ya­ca­ğız. Siz­ler böy­le gül­me­ye de­vam edi­niz. Şai­rin söy­le­di­ği la­fı hep söy­lü­yo­rum, yi­ne söy­lü­yo­rum: "Çok gü­ven­di­niz ken­di­ni­ze."

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Kaç­tı­nız… Kaç­tı­nız…

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Böy­le mağ­rur ol­ma­yı­nız. Güç­lü adam mağ­rur ol­maz, güç­lü adam mü­te­va­zı olur, gü­zel olur, hoş­gö­rü­lü olur. O hoş­gö­rü­yü siz… 454 ta­ne mil­let­ve­ki­li­nin ço­ğun­lu­ğu­nu eli­niz­de tut­ma­nı­za rağ­men hoş­gö­rü­lü ola­ma­dı­nız sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - 454 de­din bak!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ola­ma­dı­nız da ben ne ya­pa­yım! Ama, za­ra­rın ne­re­sin­den dö­ner­se­niz dö­nü­nüz, hoş­gö­rü­lü ol­mak,  in­sa­nı sev­mek, in­san­ca dü­şü­ne­bil­mek, o in­san­la­rı ku­cak­la­ya­bil­mek, ken­din­den baş­ka­sı­nın da ak­lı ol­du­ğu­nu, ken­din­den baş­ka bir in­sa­nın da fik­ri ol­du­ğu­nu bi­le­bil­mek, onu an­la­ya­bil­mek arif­lik­tir, onu an­la­mak bü­yük­lük­tür, onu an­la­mak gü­zel­lik­tir, in­san­lık­tır, ama ya­pa­ma­dı­nız. Şim­di, Ana­ya­sa'yı da  son za­man­da ge­tir­di­niz, çık­ma­ma­sı için uğ­ra­şı­yor­su­nuz, ama biz sö­zü­müz­de du­ru­yo­ruz, çık­ma­sı için uğ­raş ve­ri­yo­ruz.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Mec­li­se gir­me­di­niz, kaç­tı­nız!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ya­rın he­pi­ni­zi bu­ra­da is­ti­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, hoş­ça ka­lın. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır.

Öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1405 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun­la­rın Sağ­lık Ku­ru­lu Ra­por­la­rı­na İliş­kin Hü­küm­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın yü­rür­lük mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

Mad­de 4 - Bu Ka­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci ve ikin­ci fık­ra­la­rı 18.4.2007 ta­ri­hin­den ge­çer­li ol­mak üze­re ya­yı­mı ta­ri­hin­de, di­ğer hü­küm­le­ri ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

 

İr­fan Gün­düz

Ala­et­tin Gü­ven

Ha­mit Taş­cı

 

İs­tan­bul

Kü­tah­ya

Or­du

 

Mus­ta­fa  Nu­ri Ak­bu­lut

Nus­ret Bay­rak­tar

Meh­met Gü­ner

 

Er­zu­rum

İs­tan­bul

Bo­lu

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Söz ko­nu­su dü­zen­le­me­ler 5565 sa­yı­lı 2007 yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nun­da dü­zen­len­miş­tir. An­cak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan ip­tal edil­miş­tir. Bu ne­den­le, ara­da­ki boş­lu­ğun gi­de­ril­me­si ama­cıy­la dü­zen­le­me ya­pıl­mış­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za arz edi­yo­rum: Ka­bul eden­ler…  Ka­bul et­me­yen­ler…Ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da, 4'ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi, 5'in­ci mad­de ola­rak oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 5- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Açık­la­ma mı ya­pa­cak­sı­nız?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Açık­la­ma ya­pa­cak­tım Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - 1'in­ci mad­de­de, bir öner­ge­de, okun­ma­yan bir kı­sım ol­du. Onun­la il­gi­li bir…

Ta­mam, vaz­geç­tik Sa­yın Baş­ka­nım, de­vam edi­yo­ruz.

BAŞ­KAN - 5'in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ta­sa­rı­nın tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır, mil­le­ti­miz için ve Ba­kan­lı­ğı­mız için ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 7'nci sı­ra­da yer alan, Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı ve Mil­li Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

7.- Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­kilâtı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı ve Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1269, 1/1248) (S. Sa­yı­sı: 1322)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon?..

Bir­le­şi­me, beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati : 16.16

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.26

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 104'ün­cü Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

7'nci sı­ra­da yer alan Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı ve Mil­lî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

7.- Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­kilâtı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı ve Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1269, 1/1248) (S. Sa­yı­sı: 1322) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon Ra­po­ru 1322 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ala­at­tin Bü­yük­ka­ya.

Sa­yın Bü­yük­ka­ya, bu­yu­run efen­dim.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bi­lin­di­ği gi­bi, Ana­ya­sa'mı­zın 130'un­cu mad­de­sin­de "Ka­nun­da gös­te­ri­len usul ve esas­la­ra gö­re, ka­zanç ama­cı­na yö­ne­lik ol­ma­mak şar­tı ile va­kıf­lar ta­ra­fın­dan, Dev­le­tin gö­ze­tim ve de­ne­ti­mi­ne ta­bi yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı ku­ru­la­bi­lir" den­mek­te­dir. Do­la­yı­sıy­la, 2547 sa­yı­lı Ka­nun'da va­kıf­la­rın han­gi şart­lar­la üni­ver­si­te ku­ra­bi­le­cek­le­ri de açık­lan­mış­tır. Bu hük­me uy­gun ola­rak, 16'sı İs­tan­bul'da ol­mak üze­re ül­ke­miz­de 25 ta­ne va­kıf üni­ver­si­te­si ku­rul­muş­tur. 7 ta­ne­si İs­tan­bul'da ol­mak üze­re 68 ta­ne de dev­let üni­ver­si­te­si ül­ke­miz­de fa­ali­yet gös­ter­mek­te­dir. Do­la­yı­sıy­la, top­lam 93 üni­ver­si­tey­le yük­se­köğ­re­nim hiz­me­ti ve­ril­mek­te­dir.

Ge­ne bil­di­ği­niz gi­bi, her yıl 1,5 mil­yon­dan faz­la gen­ci­miz yük­se­köğ­re­nim gör­mek için üni­ver­si­te­ye baş­vur­mak­ta­dır, an­cak, bun­la­rın sa­de­ce yüz­de 5'i üni­ver­si­te­ye gi­re­bil­me hak­kı el­de ede­bil­mek­te­dir­ler, ge­ri­si bu hak­kı­nı ma­ale­sef bu­gün­kü dü­zen­de kul­la­na­ma­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la, dev­le­tin yü­kü­nü de za­yıf­la­ta­cak va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin öne­mi açık­ça or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Keş­ke, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri dı­şın­da da­ha fark­lı, da­ha çok üni­ver­si­te ku­ru­la­bil­sey­di.

Bu­gün, yük­se­köğ­re­nim ku­rum­la­rın­da oku­yan öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin yüz­de 95,4'ü dev­let üni­ver­si­te­le­rin­de, sa­de­ce yüz­de 4,6'sı va­kıf üni­ver­si­te­le­rin­de oku­mak­ta­dır. Bu oran ül­ke­miz açı­sın­dan son de­re­ce dü­şük­tür ve yü­kü dev­let ta­şı­mak­ta­dır. Me­se­la -ba­zı ör­nek­ler ver­mek is­ti­yo­rum- Ja­pon­ya'da va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin pa­yı top­lam öğ­re­nim ku­rum­la­rı içe­ri­sin­de yüz­de 81'dir. Ko­re'de yüz­de 74, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde yüz­de 26, en dü­şük olan­lar­da bi­le, İs­viç­re'de yüz­de 10 ci­va­rın­da­dır. Av­ru­pa'nın hiç­bir ül­ke­sin­de yüz­de 10'un al­tın­da de­ğil­dir. Do­la­yı­sıy­la, bu alan­da ya­pı­la­cak her ya­tı­rım, her gi­ri­şim, her ko­nu­la­cak taş, ül­ke­mi­zin genç­le­ri­nin ay­dın­lan­ma­sı ba­kı­mın­dan bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la, biz bu gi­ri­şim­le­ri Hükûmet ola­rak ve AK Par­ti Gru­bu ola­rak des­tek­li­yo­ruz ve bu tip va­kıf üni­ver­si­te­si ku­ra­cak her­ke­se de şim­di­den te­şek­kür edi­yo­ruz. Al­lah ken­di­le­rin­den ra­zı ol­sun. Çün­kü, bu ül­ke­nin ay­dın­lık ka­fa­la­ra ih­ti­ya­cı var, ay­dın­lık in­san­la­ra ih­ti­ya­cı var, oku­muş in­san­la­ra ih­ti­ya­cı var. Bu yön­de gay­ret gös­te­ren her­kes ba­şı­mı­zın üs­tün­de­dir.

(x) 1322 S. Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı tu­ta­na­ğa ek­li­dir.

Ül­ke­mi­zin je­opo­li­tik ya­pı­sı­na bak­tı­ğı­mız za­man, biz bu alan­da hiz­met­le­ri­mi­zi ço­ğalt­tı­ğı­mız­da sa­de­ce Türk kül­tü­rü­nün ya­yıl­ma­sı de­ğil, Tür­ki­ye'nin ta­nı­tıl­ma­sı de­ğil, ay­rı­ca, yük­se­köğ­re­nim­den de ül­ke­mi­zin eko­no­mik ola­rak da çok bü­yük bir ka­zanç el­de et­me­si müm­kün­dür. Do­la­yı­sıy­la, bu ko­nu­da da çok bü­yük imkânla­ra sa­hip ol­du­ğu­mu­zu da söy­le­me­li­yim. An­cak, ma­ale­sef, bu­gün her yıl 70 bin­den faz­la gen­ci­miz yurt dı­şın­da oku­mak­ta­dır, yurt dı­şı­na öğ­re­nim gör­mek için git­mek­te­dir ve mil­yon­lar­ca do­lar pa­ra­mız da, bu alan­da yurt için­de ye­ni öğ­re­nim kur­mak için har­ca­na­cak pa­ra­lar yurt dı­şın­da­ki baş­ka ku­rum­la­ra ak­ta­rıl­mak­ta­dır. Bu­nun da bir ger­çek ol­du­ğu­nu söy­le­me­li­yim. Bir he­sa­ba gö­re, yıl­lık har­ca­nan pa­ra yak­la­şık 2,5 mil­yar do­lar­dır ve bu bi­zim in­sa­nı­mı­zın ce­bin­den çık­mak­ta­dır. Bu­nu hiç­bir za­man için unut­ma­ma­lı­yız.

Yük­se­köğ­re­nim ta­bii ki pa­ha­lı bir öğ­re­nim saf­ha­sı­dır. Ucuz bir öğ­re­nim saf­ha­sı de­ğil­dir yük­se­köğ­re­nim. Do­la­yı­sıy­la, bu alan­da biz, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin önü­nü aç­ma­dık­ça ve hat­ta va­kıf üni­ver­si­te­le­ri, Ana­ya­sa'mız­da hü­küm ol­du­ğu için, onun dı­şın­da gi­ri­şim­ci­le­rin üni­ver­si­te ku­ra­bil­me­le­ri müm­kün de­ğil­dir, an­cak bun­la­rı hiç ol­maz­sa teş­vik ede­rek, dev­le­tin yü­kü­nün mut­la­ka azal­tıl­ma­sı la­zım.

Ba­kın, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri, 1986 yı­lın­da 426 öğ­ren­ciy­le baş­la­mış­lar, öğ­re­ni­me baş­la­dık­la­rı sa­yı 426 öğ­ren­ci, bu­gün 108 bin öğ­ren­ci va­kıf üni­ver­si­te­le­rin­de oku­mak­ta­dır. 426-108 bin! Bu alan­da sağ­la­nan ge­liş­me, unut­ma­ya­lım ki 108 bin gen­ci­miz ay­dın­lık bir dün­ya için ka­pı aç­mış­tır ve bu sa­ye­de bir­çok in­sa­nı­mı­zın hem eği­tim­de hem dün­ya­sın­da hem de ge­le­ce­ğin­de önem­li me­sa­fe sağ­la­ma­sı­nı da bu üni­ver­si­te­ler ka­na­lıy­la yü­rüt­mek­te­yiz.

İş­te, bu ta­sa­rıy­la -şu an­da Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­dan ge­çen ta­sa­rıy­la- Hüs­nü Öz­ye­ğin Vak­fı bir üni­ver­si­te kur­mak­ta­dır İs­tan­bul'da, "Öz­ye­ğin Üni­ver­si­te­si" adı al­tın­da. Ana­do­lu Eği­tim ve Kül­tür Vak­fı ta­ra­fın­dan da, İs­tan­bul'da, ge­ne "İs­tan­bul Ay­dın Üni­ver­si­te­si", Acı­ba­dem Eği­tim ve Sağ­lık Vak­fı ta­ra­fın­dan, İs­tan­bul'da "Acı­ba­dem Üni­ver­si­te­si", Do­ğa­na­ta Eği­tim ve Kül­tür Vak­fı ta­ra­fın­dan, İz­mir'de "İz­mir Üni­ver­si­te­si" ve Ke­mal Gö­zü­ka­ra Eği­tim ve Kül­tür Vak­fı ta­ra­fın­dan da, İs­tan­bul'da "İs­tan­bul Arel Üni­ver­si­te­si"nin ku­rul­ma­sı ka­rar­laş­tı­rı­la­cak­tır in­şal­lah. Ko­mis­yo­nu­muz­dan geç­miş­tir, şim­di yü­ce Mec­li­si­mi­zin ka­ra­rı­na gel­miş­tir ve bu ko­nu­da Mec­li­si­mi­zin sağ­la­ya­ca­ğı, sa­yın üye­le­rin ve­re­cek­le­ri oy­lar­la bu­na des­tek ol­ma­la­rı, bu üni­ver­si­te­ler sa­ye­sin­de bin­ler­ce öğ­ren­ci­mi­zin tek­rar imkân ka­zan­ma­sı­nın da yo­lu açıl­mış ola­cak­tır.

Bü­tün bu va­kıf sa­hip­le­ri­ne, bu pa­ra­la­rı­nı… Çün­kü va­kıf bir ama­ca dö­nük­tür ve kâr ama­cı güt­me­den genç­le­rin oku­ma­sı için bu pa­ra­nın tah­sis edil­me­si ger­çek­ten al­kış­la­na­cak bir du­rum­dur. Do­la­yı­sıy­la şim­di­den ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Ve da­ha ön­ce de be­lirt­ti­ğim gi­bi biz AK Par­ti ola­rak yük­se­köğ­re­ni­min yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı­na da ay­rı bir önem ve­ri­yo­ruz. Şu an­da Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şü­lü­yor on ye­di ta­ne ye­ni üni­ver­si­te­nin da­ha ku­rul­ma­sı için. İn­şal­lah bu­gün onun Plan ve Büt­çe­de ka­ra­rı alı­na­cak. Böy­le­ce ül­ke­miz­de sa­de­ce do­kuz ili­miz ha­riç her ili­mi­zin üni­ver­si­te­si ola­cak­tır. Bu çok önem­li bir ge­liş­me. Üni­ver­si­te bir şe­hir­de ku­rul­du mu o şeh­rin kül­tür ha­ya­tı da, eko­no­mi­si de, in­san­la­rın dü­şün­ce ya­pı­sı da, her şe­yi de da­ha ay­dın­lık hâle ge­li­yor.

Ve de­ne­bi­lir: "Efen­dim, bun­lar li­se gi­bi mi olu­yor?" Ha­yır. Her atı­lan to­hum mut­la­ka ye­şe­ri­yor ve ye­şer­di­ği için de da­ha son­ra bin­ler­ce öğ­re­tim üye­si, bin­ler­ce in­sa­nı­mız da­ha ka­li­te­li eği­tim alı­yor. Bir şe­yi kur­ma­dan ge­liş­tir­mek müm­kün mü? Yo­lu aç­ma­dan as­falt­la­mak müm­kün mü? Do­la­yı­sıy­la bu­ra­ya ya­pı­lan, ku­ru­lan her üni­ver­si­te bir müd­det son­ra di­ğe­ri­ni des­tek­le­yen bir üni­ver­si­te hâli­ne dö­nü­şe­cek­tir.

Ve biz büt­çe­den de Hükûmet ola­rak da­ima üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi des­tek­le­dik. Ba­kın 2002 yı­lın­da büt­çe­den üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze ay­rı­lan pay sa­de­ce 2,69 iken, 2006 yı­lın­da 3,35. Bu se­ne de bu­nun üze­rin­de. 2007 yı­lın­da da­ha bü­yük bir ra­kam ay­rıl­dı. Do­la­yı­sıy­la bu­ra­da biz söz­de de­ğil esas­ta da on­la­rı des­tek­le­me­ye özen gös­ter­dik.

Ay­rı­ca, üni­ver­si­te­le­rin 2006 yı­lın­da­ki ar-ge ça­lış­ma­la­rı­na ya­pı­lan büt­çe­de­ki kat­kı yüz­de 153 ora­nın­da ar­tı­rıl­mış­tır.

Ge­ne, ay­rı­ca söy­le­me­li­yim ki, 2000-2001 eği­tim yı­lın­da öğ­re­tim üye­si sa­yı­sı bu ül­ke­de 63 bin­ken, 2006 so­nun­da 74 bi­ne ulaş­mış­tır. Va­kıf üni­ver­si­te­le­rin­de ise, ay­nı dö­nem­de 3.700 iken, 2006 so­nun­da 7.900 öğ­re­tim üye­si ol­muş­tur. Bun­lar, ku­rul­ma­dan müm­kün mü? Ha­yır, as­la müm­kün de­ğil. Do­la­yı­sıy­la, bu adım­lar hep atıl­mış­tır.

Biz, yük­se­köğ­re­ni­mi, her saf­ha­sın­da des­tek­le­dik. Ba­kın, 2001 eği­tim yı­lın­da 390 bin öğ­ren­ci­ye ay­lık 30 YTL kre­di ve­ri­lir­ken, eği­tim yar­dı­mı ya­pı­lır­ken, biz, bu­nu 600 bin öğ­ren­ci­ye çı­kar­dık ve 150 YTL'ye yük­selt­tik. Han­gi saf­ha­sın­dan tu­tar­sa­nız tu­tun, enf­las­yo­nu -ki, beş yıl­lık dö­nem­de yüz­de 50'yi bi­le bul­ma­dı- bu­na vur­du­ğu­muz za­man, ya­pı­lan ar­tış açık­ça gö­rül­mek­te­dir.

Ge­ne, yük­se­köğ­re­nim yurt­la­rı­nın ka­pa­si­te­si de ar­tı­rıl­mış­tır, fi­zi­ki du­rum­la­rı da iyi­leş­ti­ril­miş­tir. Oda­lar­da ka­la­cak in­san sa­yı­sı, te­le­viz­yon­dan buz­do­la­bı­na ka­dar her tür­lü mo­dern araç­lar­la ge­liş­ti­ril­miş­tir. Böy­le­ce, oku­yan öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin in­san gi­bi ya­şa­ma­la­rı, in­san gi­bi bir eği­tim gör­me­le­ri­nin yo­lu da açıl­mış­tır.

Ba­kın, hep söy­lü­yo­rum, şe­kil, söz bir şe­yi ifa­de et­mi­yor. Me­se­la, 2001 yı­lın­da TÜ­Bİ­TAK'a ha­zi­ne­den ya­pı­lan yar­dım sa­de­ce 64 mil­yon do­lar­ken, 2006 yı­lın­da 577 mil­yon do­lar ol­muş­tur. Bu, bi­zim, eği­ti­me, araş­tır­ma­ya ver­di­ği­miz önem de­ğil­dir de ne­dir?

Bun­la­rı ni­çin söy­lü­yo­rum? Çün­kü, üni­ver­si­te­ler, bir top­lu­mun her alan­da ön­cü­le­ri ve yol gös­ter­ge­le­ri­dir. Üni­ver­si­te­ler ol­ma­dan bi­lim­sel kal­kın­ma ola­maz, kül­tü­rel kal­kın­ma ola­maz, eko­no­mik kal­kın­ma ola­maz, hu­kuk dev­le­ti stan­dart­la­rı as­la oluş­tu­ru­la­maz ve bun­la­rın sı­kın­tı­la­rı­nı da ya­şa­mı­yor mu­yuz? Onun için, de­mok­ra­tik bir top­lum ola­cak­sak, de­mok­ra­tik, sos­yal, hu­kuk dev­le­ti ola­cak­sak, kül­tü­rü­müz­le övü­ne­cek­sek, üni­ver­si­te­le­rin önü­nü mut­la­ka aç­ma­lı­yız ve bu top­lum­la ba­rı­şık üni­ver­si­te­ler kur­ma­lı­yız. Bu top­lu­mun kül­tü­rüy­le, inan­cıy­la, de­ğer­le­riy­le ba­rı­şık üni­ver­si­te­ler kur­ma­lı­yız. Bun­la­rı yap­ma­dan, son za­man­lar­da çok mo­da ol­du­ğu için söy­lü­yo­rum, şek­le de­ğil, öze önem ver­me­den üni­ver­si­te­ler ku­ru­yor­sak ne ma­na­sı var? Hep şek­li ko­nu­şan, ama, özü unut­muş üni­ver­si­te­ler­den ne bek­le­ye­bi­li­riz? Eğer, biz, sa­de­ce, ki­şi­le­rin ka­fa­sı­nın üs­tün­de­kiy­le, gi­yi­miy­le uğ­ra­şı­yor­sak, sa­de­ce buy­sa bü­tün der­di­miz, ka­fa­sı­nın içi­ni ay­dın­lat­ma­yı dü­şün­mü­yor­sak, ka­fa­sı­nın üs­tü­ne ne ko­yar­sak ko­ya­lım, o, ka­ran­lık kal­ma­ya mahkûmdur. Onun için, kı­sa­ca, söz­de de­ğil, öz­de üni­ver­si­te kur­mak zo­run­da­yız ve bu ko­nu da, sa­de­ce Hükûme­ti­mi­ze düş­mü­yor. Unut­ma­yın ki, Yük­se­köğ­re­nim Ku­ru­mu, YÖK de bu­nun için… Söz­de de­ğil, öz­de üni­ver­si­te ol­sun di­ye bu YÖK ku­rul­du. Do­la­yı­sıy­la, bi­zim at­tı­ğı­mız bu adım­la­rı, bu Par­la­men­to­nun, bu Hükûme­tin at­tı­ğı adım­la­rı, YÖK, taç­lan­dır­ma­lı­dır. Kı­sır çe­kiş­me­ler ye­ri­ne, şek­le ye­nik bir an­la­yış ye­ri­ne öze dön­me­li­dir, ay­dın­lık in­san­la­rın ye­tiş­me­si için, bu üni­ver­si­te­le­ri, mut­la­ka, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin il­ke­le­ri­ne uy­gun, ama, ay­dın­lık ka­fa­lar­la yö­net­me­nin yo­lu­nu aç­ma­lı­dır ve kor­ku üze­ri­ne si­ya­set ye­ri­ne, in­san­la­rı ra­hat­la­tan, her­ke­si da­ha ra­hat dü­şün­me­ye sevk eden bir an­la­yı­şa, de­mok­ra­tik top­lu­mun ya­pı­sı­na uy­gun in­san­lar hâli­ne ge­tir­mek için uğ­raş­ma­lı­yız. Yok­sa, unut­ma­yın ki, biz, üç gün­lük dev­let de­ği­liz. Dev­let ge­le­ne­ği­miz­de… Ba­kın, bu se­ne, dev­le­ti­mi­zin as­lın­da 936'ncı yı­lı­nı kut­lu­yo­ruz. 1071'de bu dev­let ku­rul­du. Sel­çuk­lu ha­ne­da­nı ida­re et­ti, Os­man­lı ha­ne­da­nı ida­re et­ti, Ata­türk'ün en bü­yük dev­ri­mi, ha­ne­dan­lık­lar­dan bi­zim seç­tik­le­ri­miz­le ida­re ola­cak cum­hu­ri­ye­ti kur­du. Bu ma­na­da, ta­rih bü­tün­lü­ğü içe­ri­sin­de bak­tı­ğı­mız za­man 936'ncı yı­lı­nı kut­lu­yo­ruz dev­le­ti­mi­zin.

Bu ka­dar bü­yük bir dev­let ge­le­ne­ği­ne sa­hip bir ül­ke­de, unut­ma­ya­lım, biz, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi, o dö­nem­de­ki adı ne olur­sa ol­sun bu eği­tim ku­rum­la­rı­mı­zı hep el üs­tün­de tut­tuk, hu­ku­ku hep üs­tün tut­tuk ve bu sa­ye­de bu dev­let 936 yıl­dır ayak­ta kal­dı. Onun için, ar­tık, ba­şın­da­ki­ne de­ğil, için­de­ki­ne ba­kan üni­ver­si­te­le­re ih­ti­ya­cı­mız var. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Te­şek­kür edi­yo­rum.

İn­şal­lah bun­la­rın sa­yı­sı ar­tar.

Say­gıy­la se­lam­la­rım yü­ce he­ye­ti­ni­zi. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan, bu­yu­run.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan 1322 sı­ra sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, han­gi ül­ke­de olur­sa ol­sun o ül­ke­nin in­san­la­rı, va­tan­daş­la­rı, dev­le­ti, mil­le­ti yö­net­mek, ida­re et­mek için be­lir­li sü­re­ler ve­rir­ler. O sü­re bi­ti­min­de eğer ge­rek­li iş­le­ri yap­maz­lar­sa hükûmet­ler, o si­ya­si par­ti­ler hükûmet­ten tas­fi­ye edi­lir­ler. İş­te, AK Par­ti Hükûme­ti­nin du­ru­mu­na bak­tı­ğı­mız za­man, AK Par­ti­nin du­ru­mu ay­nen böy­le­dir. Bu­nu ne­re­den an­lı­yo­ruz? Sa­yın Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan, se­çim mey­dan­la­rın­da "Üçün­cü se­ne­nin so­nun­da ce­bi­ni­ze ya­vaş ya­vaş bir şey­le­rin gi­re­ce­ği­ni gö­re­cek­si­niz." de­miş­ti. Ya­ni, as­lın­da, üç yıl­lık bir sü­re is­te­miş­ti. Fa­kat, üçün­cü se­ne bit­ti, uzat­ma­lar da bit­ti, gel­di­ği­niz sü­re iti­ba­rıy­la, du­rum, fi­yas­koy­la ne­ti­ce­len­di. Do­la­yı­sıy­la, bun­dan son­ra aziz mil­le­ti­mi­zin AK Par­ti­ye bir da­ha 75 mil­yon­luk Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­ni yö­net­mek için fır­sat ver­me­si müm­kün de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Er­zu­rum­lu Na­im Ho­ca ha­ki­ka­ten 20'nci as­rın Nas­red­din Ho­ca ver­si­yo­nu­dur. Ba­kın, bu­nun­la ala­ka­lı ola­rak, Er­zu­rum­lu Na­im Ho­ca'dan bir fık­ra an­lat­mak is­ti­yo­rum. Ta­bii ki, Er­zu­rum­lu Na­im Ho­ca'nın an­lat­tı­ğı şey­ler ger­çek, ya­ni, ya­şan­mış ha­di­se­ler. Na­im Ho­ca en­te­lek­tü­el bir in­san­dır. Ya­ni, Er­zu­rum'a ge­len va­liy­le ta­nı­şır, em­ni­yet mü­dü­rüy­le ta­nı­şır, bü­tün dev­let ri­ca­liy­le ta­nı­şır ve on­lar­la otu­rur kal­kar, hep bir­lik­te olur­lar. Bir gün Na­im Ho­ca ma­ça gi­der, Er­zu­rums­po­run ma­çı­na gi­der ve Er­zu­rums­por ta­raf­tar­la­rı Na­im Ho­ca'ya der­ler ki: "Ho­cam, dua et de Er­zu­rums­por ye­nil­me­sin."

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Kü­me düş­me­sin, aman ha!

AH­MET RI­ZA ACAR (Ay­dın) - Oy­na­ma­sı­nı bil­me­yen ye­nil­sin.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ve Na­im Ho­ca şöy­le so­rar: "Ev­la­dım, bu ma­çın sü­re­si ne ka­dar­dır?" der. Der ki: "Ho­cam, dok­san da­ki­ka­dır." ve dua eder Na­im Ho­ca. Dok­san da­ki­ka bi­ter, Er­zu­rums­por 0-0 be­ra­be­re ka­lır ve uzat­ma­lar oy­na­nır. Uzat­ma ne­ti­ce­sin­de de Er­zu­rums­por gol yer, ye­ni­lir ve Er­zu­rums­por ta­raf­tar­la­rı Na­im Ho­ca'ya dö­ner, der­ler ki: "Ho­cam, dua et­ti­niz, ka­bul ol­ma­dı. Ba­kın, Er­zu­rums­por ye­nil­di." Na­im Ho­ca der ki: "Ev­la­dım, ben dok­san da­ki­ka için dua et­tim. Uzat­ma­la­rı he­sa­ba kat­ma­dı­nız. Eğer on­la­rı da kat­say­dı­nız, ona gö­re dua eder­dim, ye­nil­mez­di." di­ye ce­vap ve­rir. Ya­ni, bu mil­let de si­ze dok­san da­ki­ka için müh­let ver­miş­tir. Bun­dan son­ra ke­sin­lik­le si­ze bu fır­sa­tı, bu müh­le­ti ver­me­ye­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu anek­do­tu an­lat­tık­tan son­ra, bu ya­sa ta­sa­rı­sı üze­rin­de­ki gö­rüş­le­ri­mi siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

AH­MET YE­Nİ ( Sam­sun ) - Han­gi par­ti adı­na?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na ve do­la­yı­sıy­la, bü­yük bir güç ola­rak gel­mek­te olan De­mok­rat Par­ti­nin se­si­ni bu­ra­dan, bay­ra­ğı­nı bu­ra­dan dal­ga­lan­dır­mak üze­re.

AH­MET YE­Nİ ( Sam­sun ) - Be­şin­ci par­ti mi bu?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Hak­sız­lık yap­ma Ah­met Ye­ni kar­de­şim, hak­sız­lık yap­ma!

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, üze­rin­de tar­tış­tı­ğı­mız ka­nun ta­sa­rı­la­rı, üni­ver­si­te­le­ri bi­tir­me ve bi­rer yük­sek mes­lek li­se­si­ne dö­nüş­tür­me ya­sa ta­sa­rı­sın­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir. Biz­ler, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu ola­rak, ka­li­te­li üni­ver­si­te is­ti­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu ta­sa­rı­lar AK Par­ti Hükûme­ti­nin üni­ver­si­te ol­gu­su­nu yok et­me ça­ba­la­rı­nın bir de­va­mı ve bi­li­mi Una­kı­tan usu­lü ti­ca­ri­leş­tir­me zih­ni­ye­ti­nin bir iz dü­şü­mün­den baş­ka bir şey de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) - El­li se­ne ön­ce­de kal­dı o an­la­yış!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu ta­sa­rı­lar, bu ül­ke­nin Av­ru­pa Bir­li­ği ko­şu­sun­da aya­ğı­na çem­ber do­la­ma ta­sa­rı­la­rı­dır. Bu ta­sa­rı­lar, Hükûme­tin üni­ver­si­te ol­gu­su­nu pa­ray­la ku­ru­lan bir bi­na­da yük­sek mes­lek li­se­si­ne dö­nüş­tü­ren zih­ni­ye­ti­nin üni­ver­si­te­yi öl­dü­re­rek çağ­daş Ba­tı ül­ke­le­riy­le bi­lim ya­rı­şın­da Tür­ki­ye'yi to­pal bı­rak­ma ta­sa­rı­la­rı­dır. Bu ta­sa­rı­lar, üni­ver­si­te ne­dir bil­me­yen bir hükûme­tin Tür­ki­ye'yi ulus­la­ra­ra­sı plan­da be­yin gü­cün­den yok­sun bı­rak­ma­sı­nın ta­sa­rı­la­rı­dır.

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) - Kim yaz­dı bun­la­rı, kim?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Hiç şa­şı­rıl­ma­ma­sı ge­re­ken de şu­dur ki, AK Par­ti Hükûme­ti her şe­ye dar ve be­zirgân ba­kış­lı bir he­sap­çı­lık­la ve si­ya­se­ten çok cü­ce bir ruh­la bak­mak­ta­dır ve bu ta­sa­rı­lar, bu si­ya­si cü­ce­li­ğin ru­hu­nu ta­şı­yan ta­sa­rı­lar­dır.

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) - O ya­zı­la­rı kim yaz­dı ver­di eli­ne?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Hükûmet, bu ruh cü­ce­li­ği ne­de­niy­le, ar­dın­da bı­rak­tı­ğı beş yıl­da üni­ver­si­tey­le sa­de­ce kav­ga et­miş ve üni­ver­si­te dün­ya­sı­nın, bir neb­ze ol­sun, ne gön­lü­nü ne gü­ve­ni­ni ne de say­gı­sı­nı ka­za­na­bil­miş­tir. Her alan­da ol­du­ğu gi­bi, bü­yük bir ih­ti­ras için­de, üni­ver­si­te­yi ken­di hıf­zı­na sok­ma­ya ve bi­lim­den ya­na öz­gür­lü­ğü­nü zin­cir­le­me­ye uğ­raş­mış­tır sa­de­ce.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, gö­rüş­tü­ğü­müz ta­sa­rı­lar va­kıf­la­rın üni­ver­si­te aç­ma­sı­na imkân sağ­la­ma­yı amaç­la­mak­ta­dır. İs­ter­se­niz bir boş vak­ti­niz­de, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, İs­tan­bul baş­ta ol­mak üze­re, bü­yük şe­hir­le­ri­miz­de do­la­şıp, pı­tır­cık gi­bi or­ta­lı­ğı sar­mış sö­züm ona üni­ver­si­te­le­ri bir gö­rü­nüz. Bir ara so­kak­ta, iki kat­lı bir bi­na, üze­rin­de "üni­ver­si­te" ya­zı­yor. Ben bun­la­ra şah­sen çok üzü­lü­yo­rum.

İş­te, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ta­sa­rı­lar, bu gi­di­şa­tı ku­rum­laş­tır­ma ve kök­leş­tir­me­nin ta­sa­rı­la­rı­dır. Bu gi­di­şat, Tür­ki­ye'de üni­ver­si­te ol­gu­su­nu teh­dit eden bir gi­di­şat­tır.

Bir di­ğer hu­sus da şu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Va­kıf üni­ver­si­te­le­rin­de üni­ver­si­te ka­li­te­si­nin sağ­lan­ma­sı ga­ran­ti al­tı­na alın­dı­ğı müd­det­çe, bun­da pren­sip ola­rak kar­şı ol­du­ğu­muz bir hu­sus as­la ve ka­ti­yet­le yok­tur ve va­kıf­la­rın üni­ver­si­te kur­ma­sı­na Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak ke­sin­lik­le kar­şı de­ği­liz. Biz, an­cak ka­li­te­den ya­na­yız.

Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri ile dev­let üni­ver­si­te­le­ri ara­sın­da hak­sız re­ka­bet oluş­tu­rul­mak­ta­dır. Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin 2547 sa­yı­lı Ka­nun için­de yer al­ma­la­rı uy­gun de­ğil­dir. Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri hem özel sek­tör gi­bi ça­lış­mak­ta­dır hem de dev­let gi­bi. Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri pa­ra­lı eği­tim yap­mak­ta­dır­lar. Do­la­yı­sıy­la, dev­le­tin bu üni­ver­si­te­le­re çok bü­yük bir kat­kı­da bu­lun­ma­sı doğ­ru de­ğil­dir ve or­ta­da da çe­liş­ki­li bir du­rum var­dır.

Üni­ver­si­te kav­ra­mı, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, La­tin­ce bir ke­li­me olan uni­ver­si­tas'tan ge­lir. Üni­ver­si­te, ev­ren­sel de­mek­tir ve ev­ren­sel dü­zey­de ser­best fi­kir, dü­şün­ce ve araş­tır­ma­yı ifa­de eder. Üni­ver­si­te, dün­ya ta­ri­hi­nin en eli­ter ku­rum­la­rın­dan bi­ri­si­dir ve bu­na uy­gun bir çer­çe­ve­yi ge­rek­ti­rir ve hak eder.

Üni­ver­si­te, kök­lü­lük ve de­rin­lik de­mek­tir her şey­den ön­ce de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Üni­ver­si­te ol­gu­su­nu iki so­kak ara­sın­da mes­le­ki eği­tim ve­ren bi­na­ya in­dir­ge­mek, bir top­lu­mun bey­ni­ni sı­kış­tır­mak ve ke­lep­çe­le­mek de­mek­tir. Av­ru­pa'da üni­ver­si­te­ler, ge­niş mekânla­ra ya­yıl­mış, ta­rihî özel­lik­le­ri­ni mu­ha­fa­za eden, kad­ro­su elit be­yin­ler­den mü­te­şek­kil, dev­let ta­ra­fın­dan ko­ru­nan, ba­kı­lan, say­gı gös­te­ri­len, öz­gür­ce ha­re­ket et­me­si­nin şart­la­rı sağ­la­nan müs­tes­na ku­rum­lar­dır. Bi­lim ve onun öğ­re­ti­si, öz­gür­lük­tür. Şi­arı, Av­ru­pa'nın şi­arı da bu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Üni­ver­si­te­le­rin bu müs­tes­na ko­num­la­rı­na uy­gun ola­rak ge­liş­me­le­ri­ne imkân ve­ren si­ya­si yö­ne­tim­ler, ül­ke­le­ri­nin ulus­la­ra­ra­sı plan­da­ki say­gın­lı­ğı­nı ta­şı­ya­bi­len yö­ne­tim­ler­dir ay­nı za­man­da.

AK Par­ti Hükûme­ti ise, bi­li­me ve üni­ver­si­te­ye kar­şı ta­hak­küm­cü, kü­çül­tü­cü ve kav­ga­cı tav­rıy­la, üni­ver­si­te ol­gu­suy­la ba­rı­şık ve üni­ver­si­te ge­li­şim ko­nu­sun­da ehil ol­ma­dı­ğı­nı biz­le­re dört bu­çuk se­ne içe­ri­sin­de ye­te­rin­ce gös­ter­miş­tir. AK Par­ti Hükûme­ti üni­ver­si­te­ler­le o den­li kav­ga­lı­dır ki, Tür­ki­ye'de her ke­sim­den in­sa­nın ve si­ya­si­nin ka­bul ede­bi­le­ce­ği bir as­ga­ri pay­da olan YÖK re­for­mu­nu da­hi ger­çek­leş­ti­re­bi­le­cek gü­ven or­ta­mı­nı bu­gü­ne ka­dar sağ­la­ya­ma­mış­tır.

AK Par­ti Hükûme­ti, bu­nun ya­nı sı­ra, üni­ver­si­te­le­re ay­rı­lan büt­çe ko­nu­sun­da hem çok cim­ri hem de çok has­ma­ne dav­ran­mış­tır şim­di­ye ka­dar.

AK Par­ti­nin bi­lim ve üni­ver­si­te şi­arı, "Hıf­zı­ma gir­me­ye­ne pa­ra yok­tur." ol­muş­tur şim­di­ye ka­dar. Üni­ver­si­te ol­gu­su­nun ev­ren­sel la­bi­rent ve de­rin­lik­le­ri­ne çok ya­ban­cı olan AK Par­ti Hükûme­ti, ken­di tar­zın­da bir üni­ver­si­te mo­de­li ge­liş­tir­me­nin yo­lu­na git­miş­tir. Bu yol, iki so­kak ara­sı bir bi­na yo­lu­dur; bu yol, üni­ver­si­te­nin ev­ren­sel­li­ği­ni, sı­nır­sız­lı­ğı­nı, öz­gür­lü­ğü­nü ve de­rin­li­ği­ni yok et­me­nin yo­lu­dur; bu yol, Tür­ki­ye'yi Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de han­di­kap­lı yap­ma­nın ve ül­ke­nin be­yin gü­cü­nü ez­me­nin yo­lu­dur. AK Par­ti­nin bu yo­lun­da ku­ru­lan sö­züm ona üni­ver­si­te­ler, her şey­den ön­ce, bir ka­li­te so­ru­nu­na sa­hip­tir. AK Par­ti, üni­ver­si­te ku­ru­yo­rum ha­va­sı pom­pa­lar­ken, ku­ru­lan sö­züm ona üni­ver­si­te­ler­de ka­li­te gü­ven­ce­si sağ­la­ya­cak hiç­bir alt­ya­pı oluş­tu­ra­ma­mak­ta­dır.

Üni­ver­si­te, bir bi­na de­ğil­dir ar­ka­daş­lar, bir mekânın içi­dir. O mekânın içi, di­zi di­zi ay­nı an­da ku­ru­la­ma­ya­cak ka­dar çok subs­tan­sı ge­rek­ti­ren bir alan­dır, çe­şit­li özel­lik­le­ri ol­ma­sı ge­rek­li olan bir alan­dır. Üni­ver­si­te kur­ma ha­va­sı pom­pa­la­yan Hükûmet, her alan­da ol­du­ğu gi­bi yi­ne ha­va pom­pa­la­mak­ta­dır. "Tür­ki­ye'yi AB'ye biz sok­tuk" ha­va­sı gi­bi bir ha­va­dır bu pom­pa­la­ma da. AK Par­ti Hükûme­ti, Tür­ki­ye'de üni­ver­si­te­le­ri des­tek­le­me ve on­la­rın so­run­la­rı­nı çöz­me­de hiç­bir adım at­ma­mış­ken, mev­cut üni­ver­si­te­ler der­man­sız bı­ra­kıl­mış­ken, ya­pı­lan bu üni­ver­si­te at­rak­si­yon­la­rı zi­ya­de­siy­le ko­mik ve gay­ri­cid­di­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye'de çok önem­li bir öğ­re­tim üye­si açı­ğı var­dır ve hâli­ha­zır­da ya­kın bir dö­nem ön­ce­sin­de ku­rul­muş çok sa­yı­da üni­ver­si­te, eği­tim kad­ro­sun­dan yok­sun ola­rak var­lı­ğı­nı sür­dür­me­ye ça­lış­mak­ta­dır. Bu de­va­sa açı­ğa çö­züm bul­ma yö­nün­de Hükûmet­ten gel­miş olan bir ça­ba­nın şa­hi­di ola­ma­dık ma­ale­sef bu­gü­ne ka­dar. Yurt dı­şı­na öğ­ren­ci gö­tü­rüp on­la­rı öğ­re­tim üye­si yap­ma gi­bi plan­la­ma­la­rın, gön­de­ri­len­le­rin yüz­de 60'ının ge­ri gel­me­me­sin­den so­nuç ver­me­yip ka­mu­yu za­ra­ra uğ­rat­mak­tan baş­ka bir iş­le­vi ol­ma­dı­ğı da bu­gü­ne ka­dar or­ta­ya çık­mış­tır. Ka­mu­dan top­la­nan ver­gi­ler­le yurt dı­şın­da oku­yan­lar, ka­zan­dık­la­rı de­ne­yi­mi ka­mu ya­ra­rı­na de­ğil, ken­di çı­kar­la­rı­na uy­gun, yurt dı­şın­da, iş bul­mak­ta kul­lan­mak­ta­dır­lar. Bu ne­den­le, yurt dı­şı­na git­mek is­te­yen­le­rin bin­ler­ce­si­nin ara­sın­dan bir avuç öğ­ren­ci­yi se­çip gön­der­mek ye­ri­ne, üni­ver­si­te­le­re ulus­la­ra­ra­sı bir hü­vi­yet ka­zan­dı­rıl­ma­lı­dır ve fır­sat eşit­li­ği sağ­la­na­rak, ka­li­te­li eği­tim is­te­yen bin­ler­ce gen­ce, ken­di ül­ke­sin­de bu fır­sa­tı ya­ka­la­ma­la­rı sağ­lan­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Hükûmet üni­ver­si­te­le­re kay­nak sağ­la­ma­mak­ta ve özerk­lik­le­ri­ne de kem göz­le bak­mak­ta­dır. Tür­ki­ye'de aci­len ge­rek­li bir üni­ver­si­te re­for­mu­nun en önem­li ayak­la­rın­dan bi­ri­si ma­li ve ida­ri özerk­lik­tir. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­riy­le mu­ka­ye­se içe­ri­sin­de Tür­ki­ye'de üni­ver­si­te­ler ku­rum­sal özerk­lik ko­nu­sun­da çok ge­ri­de­dir ve üni­ver­si­te­le­rin ida­ri ve ma­li özerk­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı, üni­ver­si­te ol­gu­su­nun ge­li­şi­mi açı­sın­dan bir ol­maz­sa ol­ma­zı­dır.

Üni­ver­si­te­le­ri­miz, hem ida­ri hem eko­no­mik açı­dan, DPT'ye, Baş­ba­kan­lı­ğa ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı­dır. An­cak, ma­li özerk­li­ğin sağ­la­na­ma­ma­sı ne­de­niy­le üni­ver­si­te­ler ay­rı­lan öde­ne­ği da­hi kul­la­na­ma­mak­ta­dır­lar, her şey iz­ne bağ­lı­dır. Ay­rı­ca, üni­ver­si­te­ler ken­di kay­nak­la­rı­nı da oluş­tu­ra­mı­yor­lar. Mev­cut ya­sa­da "Dev­let ge­lir­le­ri özel ge­lir­ler­le tak­vi­ye edil­mez." iba­re­si yer al­mak­ta­dır. Bu "dı­şa­rı­dan kay­nak sağ­la­ya­maz­sı­nız" an­la­mı­na gel­mek­te­dir. İda­ri yön­den de kad­ro­lar dev­le­tin elin­de­dir. Bu ne­den­le üni­ver­si­te­ler, sık sık ken­di ih­ti­yaç­la­rı doğ­rul­tu­sun­da per­so­nel is­tih­da­mı sağ­la­ma du­ru­mun­da de­ğil­ler­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne uyum sü­re­cin­de bi­ze "Ne­den Türk üni­ver­si­te­le­rin­de özerk­lik yok?" di­ye­cek­ler­dir. Biz ne di­ye­ce­ğiz de­ğer­li ar­ka­daş­lar o za­man Av­ru­pa Bir­li­ği­ne? Ku­su­ra bak­ma­yın, en uzun si­ya­si ik­ti­dar dö­ne­mi­miz 2002-2007 se­ne­le­ri ara­sın­da ol­du, ama "İk­ti­da­rı ve Tür­ki­ye'yi Av­ru­pa Bir­li­ği­ne biz sok­tuk." de­me­yi pek se­ven bu dö­nem Hükûme­ti özerk üni­ver­si­te işi­ni pek se­ve­me­di mi di­ye­ce­ğiz Av­ru­pa Bir­li­ği­ne?

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, AK Par­ti Hükûme­ti, üni­ver­si­te­le­re kar­şı hep "Biz ik­ti­da­rız" eda­sın­da ol­du ve on­la­rı ka­ra lis­te­ye al­dı. İk­ti­dar duy­gu­su­nun ih­ti­ra­sı ve şey­ta­ni ego­su ta­ra­fın­dan sa­rı­lan Hükûmet, eli­ne ge­çen her fır­sat­ta üni­ver­si­te­den öç al­ma­ya ça­lış­tı. Bu ka­ra lis­te­yi mey­dan­lar­da du­va­ra as­ma­dı bel­ki, ama ka­fa­sı­nın için­de sak­la­dı ve hep ta­şı­dı. Üni­ver­si­te çev­re­le­riy­le olan iliş­ki­ler­de hep ip­le­ri kop­ma nok­ta­sı­na ge­tir­di.

Bu Hükûmet, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, üni­ver­si­te­le­ri ele ge­çir­me­ye ça­lış­tı, hat­ta Hükûme­tin Acil Ey­lem Pla­nı, üni­ver­si­te­le­ri ele ge­çir­me pla­nı­dır, tıp­kı si­vil top­lum ör­güt­le­ri­ni ele ge­çir­me pla­nı gi­bi de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu, ne va­him bir du­rum­dur.

"Üni­ver­si­te­le­re özerk­lik ge­ti­re­ce­ğiz" di­yen Hükûmet, bu­nu, da­ha da da­ralt­mış­tır. Hükûmet, ken­di­si­ni, YÖK'e bir ra­kip ola­rak gör­mek­te­dir. Hükûme­tin ama­cı, üni­ver­si­te­le­ri YÖK'e ba­ğım­lı ol­mak­tan çı­ka­rıp, ken­di­si­ne ba­ğım­lı ha­le ge­tir­mek ol­muş­tur. Hükûmet, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­ni, ken­di­si­ne da­ha ko­lay­ca ba­ğım­lı ha­le ge­ti­re­bi­le­ce­ği bir alan ve kav­ga­lı ol­du­ğu üni­ver­si­te­ye al­ter­na­tif bir üni­ver­si­te oluş­tur­ma­nın bir ara­cı ola­rak gör­mek­te­dir. Bu ta­sa­rı­lar, bu ne­den­le de en­di­şe ve­ri­ci özel­lik­ler ta­şı­mak­ta­dır­lar.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - İnan­mı­yor sa­na kim­se.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Se­nin ar­zun öy­le Ah­met Ye­ni.

AH­MET YE­Nİ ( Sam­sun ) - Hiç kim­se inan­mı­yor.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sam­sun­lu da sa­na inan­mı­yor. Bu se­çim­ler­de, Ah­met Ye­ni, bo­yu­nun öl­çü­sü­nü Sam­sun'dan ala­cak­sın.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ba­ka­ca­ğız…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu­gün için üni­ver­si­te­le­rin en önem­li so­ru­nu, ida­ri ve ma­li özerk­li­ğin bu­lun­ma­ma­sı­dır. Ama, ne­den­se, bu, hiç gün­de­me gel­me­miş­tir. Ana­ya­sa'nın 130 ve 131'in­ci mad­de­le­ri de­ğiş­ti­ril­me­den üni­ver­si­te özerk­li­ği­ni ger­çek­leş­tir­mek müm­kün de­ğil­dir. Oy­sa, ik­ti­da­rın re­form pa­ke­tin­de bu du­rum hiç yer al­ma­mış­tır. AK Par­ti Hükûme­ti "üni­ver­si­te­le­re özerk­lik ge­ti­re­ce­ğiz" der­ken, or­ta­ya koy­du­ğu ta­vır­la, bu ala­nı da­ha da ba­ğım­lı bir ha­le ge­tir­me­ye ça­lış­mak­ta­dır. Üni­ver­si­te­ye gi­riş­le il­gi­li kri­ter­ler, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de, par­la­men­to­lar ta­ra­fın­dan be­lir­len­me­mek­te­dir. Ge­nel eği­lim, üni­ver­si­te­le­rin na­sıl öğ­ren­ci ala­cak­la­rı­na ken­di­le­ri­nin ka­rar ver­me­le­ri yö­nün­de­dir. Tür­ki­ye gi­bi, baş­vu­ran öğ­ren­ci sa­yı­sı­nın kon­ten­jan­dan faz­la ol­du­ğu ül­ke­ler­de ise, öğ­ren­ci alı­mı­na YÖK ve ben­ze­ri ku­rum­lar ka­rar ver­mek­te­dir. Dün­ya­da­ki özerk­lik pa­ra­met­re­le­ri­ne gö­re bir de­ğer­len­dir­me ya­pıl­dı­ğın­da, Tür­ki­ye'nin du­ru­mu ger­çek­ten iç­ler acı­sı­dır. Tür­ki­ye, özerk­li­ğin gi­de­rek ge­liş­ti­ği ül­ke­ler ara­sın­da de­ğil, gi­de­rek yok ol­du­ğu ül­ke­ler ka­te­go­ri­sin­de yer al­mak­ta­dır.

Üni­ver­si­te­ler, 1960 Ana­ya­sa­sı'yla el­de et­tik­le­ri ka­za­nım­la­rı­nın pek ço­ğu­nu 12 Ey­lül son­ra­sın­da YÖK Ya­sa­sı'yla kay­bet­ti­ler. An­cak, AK Par­ti Hükûme­ti­nin AB'yle mü­za­ke­re­le­re ha­zır bir po­zis­yon­da dev­ral­dı­ğı Tür­ki­ye'de üni­ver­si­te­le­rin ida­ri, ma­li ve bi­lim­sel özerk­li­ği­ni ar­tı­rı­cı yön­de de­ğil de ken­di gü­dü­mü­ne sok­ma yö­nün­de­ki gay­ret­le­ri, Av­ru­pa Bir­li­ği norm­la­rı­na da ters düş­mek­te­dir. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ABD ve Ja­pon tek­no­lo­ji­si kar­şı­sın­da bi­lim­sel ye­ter­siz­li­ği­ni ka­bul edip ar-ge'ye ay­rı­lan kay­nak­la­rın büt­çe­nin en az yüz­de 3'ü ora­nın­da ol­ma­sı ka­ra­rı da biz­de tam ak­si yön­de yap­tı­rım­lar ge­tir­miş­tir. Bin­de 6 ora­nın­da­ki pay ar­tı­rı­cı­lı­ğı­na, üni­ver­si­te­le­rin araş­tır­ma gö­rev­li­le­ri kad­ro­la­rı don­du­rul­muş, araş­tır­ma fon­la­rı­na da el ko­nul­muş­tur. Bu da bi­li­min ge­liş­me­si­ne ve bi­lim­sel özerk­li­ğe in­di­ri­len dar­be­le­rin en bü­yü­ğü, en kat­mer­li­si ol­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, özerk­li­ğin ol­ma­dı­ğı bir or­tam­da bi­li­min ge­liş­me­si müm­kün de­ğil­dir. İda­ri, ma­li ve bi­lim­sel özerk­lik­le bir­lik­te öğ­ren­ci alı­mı da üni­ver­si­te özerk­li­ği­nin te­mel pa­ra­met­re­le­rin­den­dir. OECD ül­ke­le­ri­nin ne­re­dey­se ta­ma­mı bu­na yö­ne­lik yo­ğun bir ça­ba içe­ri­sin­de­dir. 2002'de dü­zen­le­nen tab­lo­da Tür­ki­ye'nin no­tu 8 üze­rin­den 1,5 idi. Araş­tır­ma gö­rev­li­le­ri kad­ro­la­rı­nın don­du­rul­ma­sı ve öğ­ren­ci alı­mı­na mü­da­ha­le edil­me­siy­le, şim­di­ki no­tun 1'in al­tı­na düş­tü­ğü kay­de­dil­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - "Tür­ki­ye'yi AB'ye biz sok­tuk" ha­va­sıy­la Kı­zı­lay'da ha­vai fi­şek pat­la­tan Hükûme­tin ha­ki­ki AB kar­ne­si iş­te bu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. AK Par­ti Hükûme­ti, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin so­run­la­rı­nın çö­zü­müy­le uğ­ra­şa­ca­ğı yer­de üni­ver­si­te­le­rin ken­di­siy­le uğ­raş­mış­tır. Tür­ki­ye'nin bir beş yı­lı, iş­te, üni­ver­si­te ala­nın­da bu şe­kil­de he­ba edil­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, en üst eği­tim ve araş­tır­ma ku­ru­mu ola­rak üni­ver­si­te­ler, her tür­lü so­run­la­rın en üst dü­zey­de in­ce­le­nip ir­de­len­di­ği, el­de edi­len bul­gu­la­rın yi­ne öğ­re­tim ve ya­yın yo­luy­la ak­ta­rıl­dı­ğı mer­kez­ler ola­rak, ev­ren­sel öl­çek­te in­san­lı­ğa hiz­met ver­mek­te­dir­ler. Eği­ti­min tek yet­ki­li ku­ru­mu olan üni­ver­si­te­le­rin, bi­lim­sel ve tek­nik ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri ol­ma­nın öte­sin­de, bi­rer fel­se­fi tar­tış­ma or­ta­mı ola­rak çev­re­le­ri­ni bi­linç­len­dir­me ve bu yö­nüy­le, bu­lun­du­ğu böl­ge­nin bi­linç ve kül­tür dü­ze­yi­ni yük­selt­me so­rum­lu­luk­la­rı bu­lun­mak­ta­dır.

Üni­ver­si­te­le­rin ön­cü gü­cü olan bi­lim in­san­la­rı­nın gö­re­vi ise, göz­lem­le­yen, dü­şü­nen, araş­tı­ran, sor­gu­la­yan ve ku­ram ge­liş­ti­re­rek bi­lin­me­ye­ni bi­li­nir hâle ge­ti­rip bü­tün bun­lar­dan fay­da­la­na­rak, ya­şa­mı ko­lay­laş­tır­mak için ge­rek­li yön­tem ve tek­nik­le­ri ge­liş­tir­mek­tir.

Üni­ver­si­te­le­rin ta­rih­sel mis­yo­nu­na ba­kıl­dı­ğın­da, bu­lun­du­ğu ça­ğın önü­nü aç­ma­sı, so­run­la­rı doğ­ru tes­pit et­me­si ve ya­şa­mı ko­lay­laş­tır­ma­sı için uy­gun mo­del­ler oluş­tur­ma­sıy­la anı­lır­lar. Bu yö­nüy­le üni­ver­si­te­ler, en üst dü­zey­de tek­nik imkânlar­la do­na­tıl­mış ve ör­güt­len­miş, ge­le­ce­ğe yö­ne­lik pla­nı ve pro­je­si olan, viz­yo­nu açık, mad­di ve ma­ne­vi so­ru­nu ol­ma­yan ku­rum­lar ol­mak zo­run­da­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım -ko­nuş­ma­mın ba­şın­da da söy­le­di­ğim gi­bi- biz va­kıf­la­rın üni­ver­si­te kur­ma­sı­na kar­şı de­ği­liz, sa­de­ce ka­li­te­li üni­ver­si­te is­ti­yo­ruz. İş­te, bu ne­den­le ben… Ana­do­lu Eği­tim ve Kül­tür Vak­fı, İs­tan­bul'da İs­tan­bul Ay­dın Üni­ver­si­te­si­ni ku­ru­yor; Acı­ba­dem Eği­tim ve Sağ­lık Vak­fı, yi­ne İs­tan­bul'da Acı­ba­dem Üni­ver­si­te­si­ni ku­ru­yor; Do­ğa­na­ta Eği­tim ve Kül­tür Vak­fı, İz­mir'de İz­mir Üni­ver­si­te­si­ni ku­ru­yor; Ke­mal Gö­zü­ka­ra Eği­tim ve Kül­tür Vak­fı, İs­tan­bul'da İs­tan­bul Arel Üni­ver­si­te­si­ni ku­ru­yor; Hüs­nü M. Öz­ye­ğin Vak­fı da yi­ne Öz­ye­ğin Üni­ver­si­te­si­ni ku­ru­yor. Ben, bu va­kıf yö­ne­ti­ci­le­ri­ne, bu has­sa­si­yet­le­rin­den do­la­yı te­şek­kür edi­yo­rum, ken­di­le­ri­ne ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum ve ka­li­te­li üni­ver­si­te kur­ma ko­nu­sun­da aza­mi gay­ret gös­te­re­cek­le­ri­ni umu­yor ve he­pi­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Öz­yurt.

Sa­yın Öz­yurt, bu­yu­run efen­dim. (Al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 1322 sı­ra sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni siz­ler­le pay­laş­mak için söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu bağ­lam­da he­pi­ni­zi en iç­ten say­gı­la­rım­la se­lam­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bil­di­ği­niz gi­bi Ana­ya­sa'nın 130'un­cu mad­de­si­ne gö­re, her dü­zey­de­ki yük­se­köğ­re­tim ka­mu hiz­me­ti ni­te­li­ğin­de­dir. Ay­nı mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ise, ka­nun­da gös­te­ri­len usul ve esas­la­ra gö­re, ka­zanç ama­cı­na yö­ne­lik ol­ma­mak ko­şu­luy­la, va­kıf­lar ta­ra­fın­dan, dev­le­tin de­ne­ti­mi ve gö­ze­ti­min­de yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın ku­ru­la­bi­le­ce­ği de hük­me bağ­lan­mış­tır.

Tar­tış­tı­ğı­mız ya­sa ta­sa­rı­sıy­la, İs­tan­bul'da Ay­dın, Acı­ba­dem, Arel ve Öz­ye­ğin üni­ver­si­te­le­ri ile İz­mir'de İz­mir Üni­ver­si­te­si ol­mak üze­re beş ta­ne va­kıf üni­ver­si­te­si­nin ku­ru­lu­şu­nu tar­tı­şa­ca­ğız bu­ra­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yük­se­köğ­re­tim eği­ti­min pa­ha­lı bir ka­de­me­si­dir ve ya­rı ka­mu­sal ni­te­lik ta­şı­mak­ta­dır. Dev­let üni­ver­si­te­le­rin­de ka­mu­sal fi­nans­man, va­kıf üni­ver­si­te­le­rin­de ise özel fi­nans­man sis­te­mi be­nim­sen­miş­tir.

Üni­ver­si­te­ler, bir top­lu­mun çağ­daş­laş­ma­sı ve ay­dın­lan­ma­sı sü­re­cin­de en önem­li öğ­re­tim ku­rum­la­rı­dır. Bu ku­rum­la­ra önem ve­ren top­lum­lar pek çok alan­da bü­yük ba­şa­rı­lar el­de et­miş, so­run­la­rın çö­zü­mü­nü da­ha akıl­cı yön­tem­ler­le çöz­müş­ler­dir.

Bi­zim üni­ver­si­te ge­le­ne­ği­miz -üzü­le­rek de söy­le­sem- çok uzun de­ğil­dir. Ne­re­den ba­kar­sa­nız ba­kın, aşa­ğı yu­ka­rı iki yüz yı­la va­ran bir üni­ver­si­te geç­mi­şi­miz var­dır ve her ne ka­dar med­re­se­yi üni­ver­si­te gi­bi ka­bul eder­ler­se de, çağ­daş dü­şün­cey­le, med­re­se hiç­bir za­man bir üni­ver­si­te ka­rak­te­rin­de de­ğil­dir.

Bu bağ­lam­da, ye­ni üni­ver­si­te­le­rin ku­rul­ma­sı bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır. Biz de bu­nu can­dan des­tek­li­yo­ruz. An­cak, bir­kaç se­fer­dir bu Par­la­men­to­ya ge­ti­ri­len, ön­ce, bil­di­ği­niz gi­bi, on beş ye­ni üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı hak­kın­da­ki ka­nun ta­sa­rı­sı bu­ra­dan geç­tik­ten son­ra, üni­ver­si­te rek­tör­le­ri­nin atan­ma­sı için, ar­ka­daş­lar, ik­ti­da­rın ıs­ra­rın­dan ve ina­dın­dan do­la­yı, Par­la­men­to­da 4 kez gö­rüş­mek zo­run­da kal­dık ve hâlâ bu üni­ver­si­te­le­rin rek­tör­le­ri ata­na­ma­mış­tır. Bu­nu da bil­gi­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum. Ger­çi, ye­ni on ye­di üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sı hak­kın­da­ki ka­nun ta­sa­rı­sı yi­ne ge­li­yor. Ama, de­di­ğim gi­bi, ku­rul­muş olan on beş ye­ni üni­ver­si­te­nin rek­tö­rü hâlen atan­ma­mış­tır.

Öte yan­dan, üni­ver­si­te­nin, üni­ver­si­te oluş­tur­ma­nın pek çok ko­şu­lu­nun bir ara­ya gel­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ör­ne­ğin, pa­ra­sal kay­nak yö­nün­den, öğ­re­tim ele­man­la­rı yö­nün­den ve alt­ya­pı yö­nün­den hep­si­nin bir ara­ya ge­ti­ril­me­siy­le üni­ver­si­te an­cak üni­ver­si­te olur. Bi­raz ev­vel ar­ka­da­şı­mın söy­le­di­ği gi­bi, şeh­rin bir kö­şe­sin­de iki kat­lı bi­na­yı tu­tup, üze­ri­ne bir ta­be­la koy­mak­la üni­ver­si­te üni­ver­si­te ol­maz.

Ay­rı­ca, ye­ni üni­ver­si­te ku­rar­ken üni­ver­si­te­nin öğ­re­tim bü­tün­lü­ğü­ne dik­kat edil­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bi­zim ya­sa­la­rı­mı­za gö­re de bir üni­ver­si­te­nin ku­ru­la­bil­me­si için mut­la­ka Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun gö­rü­şü­nün alın­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bu açı­dan, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu dü­zen­le­yi­ci, yol gös­te­ri­ci ve de­net­le­yi­ci bir ku­rum­dur; is­ter be­ğe­nin is­ter be­ğen­me­yin, ya­sa­la­rı­mı­za gö­re böy­le­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ör­ne­ğin, bu ta­sa­rı ko­mis­yon­dan ge­çer­ken hiç bek­len­me­dik bir şey ol­du. Üni­ver­si­te­nin için­de tıp fa­kül­te­si ol­ma­dı­ğı hâlde bir diş he­kim­li­ği fa­kül­te­si ila­ve edil­di. Bu­gü­ne ka­dar böy­le­si­ne ters bir iş­lem bi­zim üni­ver­si­te ge­le­ne­ği­miz­de ol­ma­dı­ğı gi­bi, dün­ya üni­ver­si­te­le­rin­de de yok­tur. Ya­ni, bün­ye­sin­de tıp fa­kül­te­si ol­ma­yan bir üni­ver­si­te­ye diş he­kim­li­ği fa­kül­te­si aça­maz­sı­nız. Çün­kü, yal­nız­ca şe­kil ola­rak de­ğil bi­lim­sel ola­rak da yan­lış­tır. Ge­nel tıp eği­ti­mi ver­dir­me­di­ği­niz bir öğ­ren­ci­yi diş he­ki­mi ya­pa­maz­sı­nız. Bu­nu şu şe­kil­de de açık­la­ya­bi­li­rim: Ma­te­ma­tik kür­sü­sü ol­ma­yan, ma­te­ma­tik ana bi­lim da­lı ol­ma­yan bir mü­hen­dis­lik fa­kül­te­si ku­ra­maz­sı­nız ar­ka­daş­lar. Ora­da, mut­la­ka ma­te­ma­tik kür­sü­sü, fi­zik kür­sü­sü bu­lun­ma­lı­dır.

Bu­ra­da da böy­le ya­pıl­mış­tır. AKP'li ar­ka­daş­lar "Biz de­dik, ol­du. Bal gi­bi olur. Ni­ye ol­ma­sın?" de­miş­ler­dir ve bu ta­sa­rı böy­le gel­miş­tir kar­şı­nı­za. Bu­nu söy­lü­yo­rum, bu çok bü­yük bir yan­lış­tır, tıp fa­kül­te­si ol­ma­yan bir üni­ver­si­te­de diş he­kim­li­ği fa­kül­te­si ku­ra­maz­sı­nız.

NEV­ZAT YAL­ÇIN­TAŞ (İs­tan­bul) - Han­gi­sin­de Ho­cam? Han­gi üni­ver­si­te­de diş he­kim­li­ği fa­kül­te­si ku­rul­muş?

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Onu bu­lu­rum Ho­cam, si­ze gös­te­ri­rim.

2005 yı­lı ve­ri­le­ri­ne gö­re, ar­ka­daş­lar, dev­let üni­ver­si­te­le­ri­nin ge­lir­le­ri­nin yüz­de 57'si dev­let büt­çe­sin­den, yüz­de 38'i dö­ner ser­ma­ye­den kar­şı­lan­mak­ta­dır. Öğ­ren­ci kat­kı pa­yı yal­nız yüz­de 4'tür.

5018 sa­yı­lı Ya­sa'yla, 31 Ara­lık 2007 ta­ri­hin­den iti­ba­ren üni­ver­si­te­ler­de dö­ner ser­ma­ye sis­te­mi kal­dı­rıl­mak­ta, ya­ni üni­ver­si­te­le­rin yüz­de 38 do­la­yın­da olan ge­li­ri or­ta­dan kalk­mak­ta­dır.

Bu­gü­ne ka­dar, Hükûmet, bu ko­nu­da her­han­gi bir şey ge­tir­me­miş­tir. Bu yüz­de 38'i şu­ra­dan kar­şı­la­ya­ca­ğız, bu­ra­dan ta­mam­la­ya­ca­ğız de­me­miş­tir. Bu yı­lın so­nun­da böy­le bir şey­le kar­şı­la­şa­ca­ğız. İn­şal­lah, siz­ler ol­maz­sı­nız da, biz dü­şün­me­ye ça­lı­şı­rız bu­nu.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Siz dü­şün­me­ye ça­lı­şa­maz­sı­nız! Şim­di­ye ka­dar dü­şün­me­diy­se­niz, da­ha ça­lı­şa­maz­sı­nız!

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

Ku­su­ra bak­ma­yın, si­ze bir cüm­ley­le ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum: Der­ler ki, ya­şa­mın so­nu­na gel­di­ği­niz­de ha­yat hız­lı dön­me­ye baş­lar. Ay­nı, tu­va­let kâğı­dı­nın hız­lı dön­me­si gi­bi­dir, so­nu­na doğ­ru gel­dik­çe hız­lı dö­ner. Onun için, AKP İk­ti­da­rı­nın bu te­la­şı­nı da ben ona bağ­lı­yo­rum.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Siz­den bah­set­miş­ler, biz­den de­ğil!

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Biz, bu Mec­lis­te, dört yıl­dır, gün­düz sa­at 15.00'te baş­la­yıp 20.00'de bi­tir­di­ği­miz top­lan­tı­la­rı­mı­zı, bu­gün 11.00'de baş­lı­yo­ruz, ge­ce 24.00'te bi­ti­ri­yo­ruz. Bu te­la­şı­nı­zı an­la­mı­yo­rum, çün­kü gi­di­yor­su­nuz, ka­yı­yor­su­nuz, te­la­şı­nız on­dan.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ya­pa­cak iş­le­ri­miz var, ya­pa­ca­ğız!

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Geç kal­dı­nız, çok geç kal­dı­nız! Geç kal­dı­nız!

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Her şe­yi bir an­da yap­mak müm­kün mü?

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ne­re­ye geç kal­dık?

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir şey da­ha söy­le­ye­yim: Beş yıl ol­du, ko­nuş­ma­sı­nı da, din­le­me­si­ni de öğ­re­ne­me­di­niz. Yü­re­ği­niz var­sa, çı­kar bu kür­sü­de ko­nu­şur­su­nuz, der­di­ni­zi bu­ra­da an­la­tır­sı­nız, ora­dan üç beş cüm­ley­le laf atıl­maz.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Çok yü­rek­li şey­ler mi söy­lü­yor­su­nuz?

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Var­sa yü­re­ği­niz çı­kar ko­nu­şur­su­nuz. Be­nim yü­re­ğim var ko­nu­şu­yo­rum.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ne söy­le­din ki yü­rek­li?

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Se­nin söy­le­di­ği­ni her­kes söy­ler.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Sen an­la­ya­ma­dıy­san!

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Pe­ki, ni­ye laf at­mak ih­ti­ya­cı du­yu­yor­su­nuz öy­ley­se? Bu he­ye­ca­nı­nız ne­den? Kal­kar ge­lir­si­niz bu­ra­ya, bu­yu­run.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin ku­rul­ma­sı­nı ben de tak­dir­le kar­şı­lı­yo­rum; ga­yet gü­zel, çok nor­mal.

Şu an­da, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin yük­se­köğ­re­ni­me kat­kı­sı yal­nız yüz­de 7'dir. Da­ha ev­vel ar­ka­daş­la­rım ba­zı ra­kam­lar ver­di­ler, on­lar doğ­ru de­ğil. Bun­lar Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lun­dan alı­nan ra­kam­lar­dır; yal­nız yüz­de 7'dir. 2025 yı­lın­da bu oran yüz­de 16'ya çı­ka­rıl­ma­lı­dır. Bu­nun için de, mut­la­ka ye­ni va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin açıl­ma­sı şart­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, he­men söy­le­ye­yim, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri de­nil­di­ğin­de, dev­let­ten hiç­bir kat­kı al­ma­yan üni­ver­si­te­ler de­mek de­ğil­dir. Her yıl dev­let­ten bel­li oran­da kat­kı alır­lar. Ama, bu­nun da bir öl­çü­sü var­dır, bir öl­çüy­le kat­kı alı­nır.

Ör­ne­ğin, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri, her yıl yak­la­şık ola­rak 10 bin YTL ve­ya 10 tril­yon li­ra kat­kı al­mak­ta­dır­lar. Ama, bu yar­dı­mın da ba­zı ko­şul­la­rı var­dır. On­la­rı da he­men, is­ter­se­niz şöy­le bir­kaç ta­ne sı­ra­la­ya­yım:

Ör­ne­ğin, en az iki yıl eği­tim yap­mış ol­ma­sı şart­tır. Öğ­ren­ci­le­ri­nin yüz­de 15'ine burs ver­me­si şart­tır. Öğ­ren­ci ba­şı­na dü­şen kad­ro­lu öğ­re­tim üye­si ile öğ­re­tim üye­le­ri­nin ulus­la­ra­ra­sı dü­zey­de ya­yın yap­mış ol­ma­sı şart­tır ve yi­ne, ÖSS sı­na­vın­da ilk yüz­de 5'ten de öğ­ren­ci al­ma­sı ge­rek­mek­te­dir bun­la­rı ala­bil­mek için.

Han­gi üni­ver­si­te­ler ne alı­yor der­se­niz, he­men onu da söy­le­ye­bi­li­rim: Baş­ta Bil­kent, Baş­kent, Koç, Sa­ban­cı, Kül­tür ve Çağ Üni­ver­si­te­le­ri en baş­ta gel­mek­te­dir. İç­le­rin­de Fa­tih, Do­ğuş, Ha­liç gi­bi üni­ver­si­te­ler al­tı yıl­da bir kez kat­kı al­mış­lar­dır.

2006 yı­lı ve­ri­le­ri­ne gö­re, Bil­kent Üni­ver­si­te­si 2 mil­yon 917 bin, Baş­kent 2 mil­yon 64 bin, Koç 803 bin, Işık 537 bin, Çan­ka­ya 833 bin gi­bi, ra­kam­lar böy­le de­vam edi­yor ar­ka­daş­lar.

Bu ara­da, he­men şu­nu da söy­le­ye­yim: Bu üni­ver­si­te­ler, kat­kı alan üni­ver­si­te­ler, ger­çek­ten ne ka­dar bi­lim­sel ya­yın yap­tı der­se­niz: Baş­kent Üni­ver­si­te­si 2005 yı­lı ve­ri­le­ri­ne gö­re 379, Bil­kent Üni­ver­si­te­si 297, Koç 114, Ye­di­te­pe 107, Sa­ban­cı 98, Fa­tih 66, Atı­lım 50, Çan­ka­ya 44, Işık 37, TOBB 30, Ka­dir Has 23, Do­ğuş 21, Bil­gi 21, Mal­te­pe 16, Kül­tür 14, Bah­çe­şe­hir 10 di­ye gi­di­yor bu ra­kam­lar. Ya­ni, bu kat­kı­yı ala­bil­mek için, ulus­la­ra­ra­sı dü­zey­de de ya­yın yap­mış ol­ma­nız ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üni­ver­si­te­le­ri­miz hep kö­tü­le­nir ne­den­se; iş­te, üni­ver­si­te­le­ri­miz ka­li­te­siz­dir, üni­ver­si­te­le­ri­miz şöy­le­dir di­ye. As­lın­da, hiç de öy­le de­ğil­dir bi­zim üni­ver­si­te­le­ri­miz, son de­re­ce ka­li­te­li üni­ver­si­te­ler­dir. Ge­çen yıl­ki ve­ri­le­re gö­re, dün­ya üni­ver­si­te­le­ri ara­sın­da 20'nci sı­ra­dan 19'un­cu sı­ra­ya yük­sel­miş olu­yo­ruz, ama, bu ara­da, ik­ti­da­rın yap­tı­ğı ba­zı şey­ler­den bah­set­mek is­ti­yo­rum. Ör­ne­ğin, dev­let üni­ver­si­te­le­rin­de 2002 yı­lı so­nun­da araş­tır­ma gö­rev­li­si sa­yı­sı 20.650 iken, 2005 yı­lı so­nun­da 20.736 ol­muş­tur. Bu ra­ka­mı bir da­ha söy­le­mek is­ti­yo­rum: 20.650 iken, beş yıl son­ra ar­ka­daş­lar, 20.736 ol­muş­tur. Yal­nız­ca 86 ta­ne kad­ro ve­ril­miş­tir. Bu, bin­de 4 ora­nın­da bir ar­tış­tır, ama, ay­nı dö­nem­de, öğ­ren­ci sa­yı­sın­da­ki ar­tış yüz­de 22 ol­muş­tur.

Bi­raz ev­vel ar­ka­daş­la­rım gel­di­ler, "ik­ti­dar şu ka­dar şöy­le yap­tı, bu ka­dar böy­le yap­tı…" İş­te, ben de si­ze söy­lü­yo­rum. İk­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de öğ­ren­ci sa­yı­sın­da yüz­de 22 ar­tış ol­muş, ama, asis­tan kad­ro­su sa­yı­sın­da ve­ya araş­tır­ma gö­rev­li­si kad­ro­sun­da­ki ar­tış yal­nız bin­de 4'tür. 86 ta­ne kad­ro ve­ril­miş­tir ar­ka­daş­lar, bü­tün dö­ne­mi­niz­de; asis­tan kad­ro­su 86'dır. Lüt­fen bu­nu iyi­ce not edin.

Bu ara­da he­men söy­le­ye­yim. Yi­ne ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de özel­lik­le öğ­re­tim üye­le­ri­nin ma­aş du­ru­mun­da hiç­bir iyi­leş­tir­me ol­ma­mış­tır. Ya­ni, bir pro­fe­sör da­ha ön­ce ne alı­yor­sa bu dö­nem­de de ay­nı­sı­nı al­mak­ta­dır, hiç­bir iyi­leş­tir­me ol­ma­mış­tır. Ama, şu­ra­sı da if­ti­har edi­le­cek bir şey­dir: Öğ­ren­ci­ler ara­sın­da ya­pı­lan bir an­ket­te "Ne ol­mak is­ter­si­niz?" di­ye so­rul­du­ğun­da öğ­ren­ci­le­rin bü­yük ço­ğun­lu­ğu öğ­re­tim üye­si ol­mak is­te­dik­le­ri­ni söy­le­mek­te­dir. Bu, as­lın­da, ya­rar­la­nı­la­cak olan bir du­rum­dur, is­ti­fa­de edi­le­cek, önü­mü­ze açıl­mış olan bir du­rum­dur. Ba­kın, on beş ta­ne ye­ni üni­ver­si­te açıl­dı, on ye­di ta­ne da­ha aç­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz. Bu ara­da he­men söy­le­ye­yim: Öğ­re­tim üye­le­ri­nin yüz­de 60'ı üç bü­yük şe­hir­de­dir ar­ka­daş­lar. Pro­fe­sör­le­rin yüz­de 46'sı üç bü­yük şe­hir­de­dir ama, yar­dım­cı do­çent­le­rin de yüz­de 70'i üç bü­yük şeh­rin dı­şın­da­dır. Bu­nun­la, bu kur­du­ğu­nuz üni­ver­si­te­le­ri, ye­ni kur­du­ğu­nuz üni­ver­si­te­le­ri ke­sin­lik­le ka­li­te­li bir üni­ver­si­te dü­ze­yi­ne ge­ti­re­mez­si­niz.

Bu, be­nim ki­şi­sel gö­rü­şüm. Gru­bu­ma sor­ma­dan söy­le­mek is­ti­yo­rum bu­nu: Bil­di­ği­niz gi­bi, ar­ka­daş­lar, rek­tör­ler gö­rev­le­ri ba­şın­day­sa yet­miş yaş­la­rı­na ka­dar de­vam ede­bi­lir­ler. Üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri­nin emek­li­lik ya­şı alt­mış beş­tir, bi­li­yor­su­nuz; ama, rek­tör gö­re­vin­dey­se yet­miş ya­şı­na ka­dar de­vam ede­bi­lir. Bu, si­zin ik­ti­da­rı­nız­da ve­ya bi­zim ik­ti­da­rı­mız­da ya­pı­la­bi­lir; ken­di üni­ver­si­te­sin­de ol­ma­mak ko­şu­luy­la, şu ye­ni açı­lan on beş ar­tı on ye­di üni­ver­si­te­de gö­rev al­mak ko­şu­luy­la, alt­mış ye­di ya­şın­da emek­li olan öğ­re­tim üye­le­ri­ne "Bu ye­ni üni­ver­si­te­ler­de gö­rev alır mı­sı­nız?" di­ye tek­lif edi­le­bi­lir, bir ka­nun­la bu dü­zen­le­ne­bi­lir…

NEV­ZAT YAL­ÇIN­TAŞ (İs­tan­bul) - Bra­vo!

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Sağ olun Ho­cam.

…ve böy­le­ce, bu alt­mış ye­di ya­şı­nı geç­miş, ama, ken­di­le­rin­den ya­rar­la­na­bi­le­ce­ği­miz dü­zey­de olan ho­ca­la­rı­mı­zı ye­ni açı­lan, ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­ler­de çok ra­hat­lık­la is­tih­dam ede­bi­li­riz. Üç yıl, üç yıl­dır. Üç yıl­da, ya­nı­na gel­miş olan yar­dım­cı do­çent do­çent ola­cak­tır ve­ya o  ho­ca­nın ya­nın­da­ki do­çent pro­fe­sör ola­cak­tır. Onun için, bun­dan is­ti­fa­de ede­bi­li­riz. Alt­mış ye­di ya­şın­da ho­ca­la­rı emek­li et­mek, ben­ce akıl­lı­ca bir iş de­ğil­dir bu sı­kın­tı­lı dö­ne­mi­miz­de.

AH­MET RI­ZA ACAR (Ay­dın) - Bu fi­kir gü­zel.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Tak­di­ri­niz için te­şek­kür edi­yo­rum Ho­cam, sağ olun.

NEV­ZAT YAL­ÇIN­TAŞ (İs­tan­bul) - Öbür fi­kir­le­ri de gü­zel.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Bu, be­nim ki­şi­sel gö­rü­şüm. Gru­bu­ma sor­ma­dım, açık söy­le­ye­yim. Ama, Al­lah kıs­met eder de 22 Tem­muz­dan son­ra bu ik­ti­dar kol­tuk­la­rın­da biz otu­rur da şey ya­par­sak, bu­nu ilk ka­nun ta­sa­rı­sı ola­rak kar­şı­nı­za ge­ti­re­ce­ğim, me­rak et­me­yin.

AH­MET RI­ZA ACAR (Ay­dın) - Üni­ver­si­te ha­yal…

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) - Biz ge­ti­ri­riz, siz de des­tek­ler­si­niz.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Biz ge­ti­ri­riz, siz des­tek­ler­si­niz.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Ha­yır, siz de ge­ti­rir­se­niz des­tek­le­rim, onu söy­le­ye­yim. Bu­gü­ne ka­dar keş­ke ge­tir­sey­di­niz. Ba­kın, beş yıl dol­du. Keş­ke ge­tir­sey­di­niz bu­nu, des­tek­ler­dim. Ni­ye des­tek­le­me­ye­yim? Ül­kem için iyi bir şey ya­pı­yor­su­nuz.

YAH­YA BAŞ (İs­tan­bul) - Siz mu­ha­le­fet­tey­ken ge­ti­rin, biz yi­ne des­tek­le­riz.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) - Pe­ki, sağ olun efen­dim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­zim üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­miz okul, ev ve ders­ha­ne üç­ge­ni­nin için­de gi­dip gel­mek­te­dir­ler ve son üç yı­lı­nı ço­cuk­lar bu­ra­lar­da ge­çir­mek­te­dir. He­men söy­le­ye­yim. OECD ül­ke­le­ri ara­sın­da ya­pı­lan bir sı­nav­da… Üni­ver­si­te­ye gi­re­cek olan ço­cuk­la­rı­mız OECD ül­ke­le­ri ara­sın­da bir sı­na­va alın­mış­tır. 50 ül­ke ara­sın­da 48'in­ci ol­duk ar­ka­daş­lar. Ya­ni, "bu ka­dar iyi ye­tiş­ti­ri­yo­ruz, bu ka­dar şöy­le ha­zır­lı­yo­ruz" de­di­ği­miz ço­cuk­la­rı­mız 50 OECD ül­ke­si ara­sın­da 48'in­ci ol­muş­tur. İş­te, bil­gi dü­ze­yi­miz, ye­tiş­tir­me dü­ze­yi­miz bu.

Bu ara­da şu­nu da söy­le­ye­yim: 2004 yı­lın­da ÖSS'ye gi­ren öğ­ren­ci­le­rin üni­ver­si­te ka­pı­sı­na ge­lin­ce­ye ka­dar ha­zır­lık için har­ca­dık­la­rı pa­ra­ya bak­tı­ğı­nız­da 8,4 mil­yar do­lar. 2005 yı­lın­da bu 9,2 mil­yar do­lar­dır ar­ka­daş­lar. Oy­sa, yıl­da üni­ver­si­te­le­re ayır­dı­ğı­mız pa­ra­mız yal­nız 2,7 mil­yar do­lar­dır. Bu çar­pık dü­ze­ni böy­le de­vam et­ti­rir­se­niz, bu ders­ha­ne­ler ala­bil­di­ği­ne ar­ta­cak­tır. Yi­ne resmî ra­kam­la­ra gö­re 1984 yı­lın­da 174 olan ders­ha­ne sa­yı­sı, 2002-2003 eği­tim yı­lın­da 2.122'ye, 2004 yı­lın­da 2.984'e ve 2005 yı­lın­da ise 3.650'ye çık­mış­tır. Böy­le­ce, kat­la­na kat­la­na git­mek­te­dir.

Ra­kam­la­ra çok faz­la boğ­mak is­te­mi­yo­rum si­zi. Çün­kü, her yıl üni­ver­si­te sı­na­vı­na gi­ren öğ­ren­ci sa­yı­mız 1 mil­yon 800 bin ci­va­rın­da. Bu­nun an­cak 200 bi­ni, ör­gün öğ­re­tim de­di­ği­miz, ya­ni bi­zim an­la­dı­ğı­mız an­lam­da dört yıl­lık eği­tim ver­di­ği­miz üni­ver­si­te­le­re gi­re­bil­mek­te, 400 bi­ni de açık öğ­re­ti­me gir­mek­te.

Bu­ra­da he­men şu­nu da vur­gu­la­ya­yım: Açık öğ­re­tim dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de bu ka­dar yay­gın de­ğil­dir ar­ka­daş­lar. Biz­de­ki açık öğ­re­tim, şu an­da üni­ver­si­te öğ­re­ti­mi­nin yüz­de 30'unu tut­mak­ta­dır. Bu­nun mut­la­ka yüz­de 10'la­ra, yüz­de 15'le­re çe­kil­me­si ge­re­kir. Açık öğ­re­ti­min bu ka­dar yay­gın ol­ma­sı… Açık öğ­re­tim şu ola­bi­lir: Sü­rek­li eği­tim de­di­ği­miz şe­kil­de, in­san el­li ya­şı­na da gel­di­ğin­de, alt­mış ya­şı­na da gel­di­ğin­de bu eği­ti­mi gö­re­bi­lir, ama bu­nun­la mes­lek edi­ne­mez­si­niz. Onun için, mut­la­ka, üni­ver­si­te öğ­re­ti­mi­nin ço­ğal­tıl­ma­sı, ya­ni hem ka­mu üni­ver­si­te­le­rin­de hem va­kıf üni­ver­si­te­le­rin­de üni­ver­si­te sa­yı­sı­nın ço­ğal­tıl­ma­sı, ama bu ço­ğal­ma­yı sağ­lar­ken, sa­yı­yı sağ­lar­ken mut­la­ka eği­tim ve öğ­re­ti­min ka­li­te­li ol­ma­sı şart­tır.

Ko­mis­yon­da bu­nu söy­le­di­ğim­de ar­ka­daş­la­rım ba­na bi­raz si­tem et­ti­ler. Üni­ver­si­te öğ­ren­ci­li­ği ve üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­li­ği ba­na gö­re çok ay­rı me­zi­yet­le­ri olan bir mes­lek­tir. Yi­ne dün­ya­ya gel­sem yi­ne üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­si olu­rum. Ço­cuk yir­mi ya­şın­da üni­ver­si­te­ye gel­di­ğin­de ho­ca­nın gi­yi­min­den, ku­şa­mın­dan, ko­nuş­ma­sın­dan, dav­ra­nı­şın­dan et­ki­le­nir ve o yön­de ha­re­ket eder. Ben tıp fa­kül­te­si öğ­ren­ci­si­yim, ama Sıd­dık Sa­mi Onar'ın der­si­ni de din­le­dim ben, Hü­se­yin Na­il Ku­ba­lı'yı da din­le­dim, Ali Fu­at Baş­gil'i de din­le­dim. Hu­kuk fa­kül­te­si ile tıp fa­kül­te­si yan ya­nay­dı, okul ar­ka­daş­la­rım ge­çer­ken "gel, bu­gün Hü­se­yin Na­il Ku­ba­lı şu­nu an­la­ta­cak" der­ler­di ve gi­der ben Hü­se­yin Na­il Ku­ba­lı'nın der­si­ni din­ler­dim. Üni­ver­si­te eği­ti­mi böy­le olur. Yok­sa, at göz­lük­le­ri gi­bi "yal­nız bu­nu oku­ya­cak­sı­nız, yal­nız bu­nu bi­le­cek" der­si­niz, o üni­ver­si­te eği­ti­mi, üni­ver­si­te öğ­re­ni­mi ol­maz ar­ka­daş­la­rım.

Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri ara­sın­da fa­lan -bu ra­kam­la­ra çok gir­mi­yo­rum- as­lın­da, çok par­lak de­ğil du­ru­mu­muz. Ya­ni, iş­te az ev­vel söy­le­dim, OECD ül­ke­le­ri ara­sın­da ya­pı­lan bir sı­nav­da 50 ül­ke ara­sın­da 48'in­ci ol­mu­şuz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yurt, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) -  Sağ olun.

Öy­le çok ahım şa­hım, par­lak bir du­ru­mu­muz yok ar­ka­daş­lar, ama, bu­nun için­den çı­ka­maz mı­yız ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le? Bu, ik­ti­dar mu­ha­le­fet me­se­le­si de­ğil. Önü­müz­de­ki yıl­lar he­pi­miz için, ço­cuk­la­rı­mız için, as­lın­da ken­di­miz için… Ben si­ze söy­le­ye­yim, er ve­ya geç he­pi­niz he­ki­me muh­taç ola­cak­tır. Eğer iyi he­kim ye­tiş­tir­miş­se­niz… O git­ti­ği­niz yer­de te­sa­dü­fen bir ka­za ge­çir­di­niz, hiç bil­gi­siz bir he­kim­le kar­şı­laş­tı­nız. Onun için, he­pi­mi­ze, bu üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­miz, üni­ver­si­te­de ye­ti­şen ço­cuk­la­rı­mız la­zım ola­cak­tır, ya­ni, bi­zim ya­şa­mı­mız için la­zım bun­lar. O ba­kım­dan, ge­lin, bun­la­rı ka­li­te­li ye­tiş­tir­me­ye ça­lı­şa­lım, öğ­re­tim üye­le­ri­nin ma­aş­la­rı­na ya­pı­la­bil­di­ği ka­dar zam yap­ma­ya ça­lı­şa­lım.

Ba­kın, bu­ra­da, hâkim­ler ve sav­cı­lar için iyi­leş­ti­ri­ci, zam ya­pı­cı bir  ta­sa­rı geç­ti, hiç­bi­ri­miz iti­raz et­me­dik. Üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri için de böy­le bir şey ya­pa­bi­lir­di­niz. Üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri­nin ma­aş­la­rı­nı da ar­tı­rı­cı bir şey ya­pa­bi­lir­di­niz, se­ve se­ve des­tek­ler­dik; ni­ye des­tek­le­me­ye­lim? Ama, de­di­ğim gi­bi, ar­tık çok geç; geç kal­dı­nız. Ha­ni, bir şar­kı var "Da­ha ön­ce­le­ri ne­re­dey­di­niz?" di­ye; öy­le, da­ha ön­ce­le­ri ne­re­dey­di­niz?

NEV­ZAT YAL­ÇIN­TAŞ (İs­tan­bul) - Ta­bii, ta­bii, doğ­ru söy­lü­yor­su­nuz.

ÖNER ER­GENÇ (Si­irt) - Bu­ra­day­dık.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (De­vam­la) -  Bu­ra­day­dı­nız, ama, is­te­ni­le­ni yap­ma­dı­nız efen­dim, ge­re­ke­ni yap­ma­dı­nız. Bu­ra­da çe­kiş­mek­le, kav­ga et­mek­le, laf at­mak­la bir ye­re va­rıl­maz.

Evet, par­la­men­ter gün­le­ri­mi­zin bel­ki so­nu­na ge­li­yo­ruz. İyi­siy­le kö­tü­süy­le bu dört yı­lı bir­lik­te ge­çir­dik. Bu­ra­da bir­lik­te ol­duk, bel­ki laf at­tık, kav­ga et­tik, ama, dı­şa­rı­da bir gün kar­şı­laş­tı­ğı­mız­da el sı­kı­şa­ca­ğız, "ne gün­le­ri­miz de ol­du" di­ye­ce­ğiz.

Bu duy­gu­lar­la, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, çok te­şek­kür edi­yo­rum. Sağ olun. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­yurt.

Şah­sı adı­na, Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Ay­dın Du­ma­noğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Du­ma­noğ­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ AY­DIN DU­MA­NOĞ­LU (Trab­zon) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu­gün şu an­da­ki Mec­li­si­mi­zin ko­nu­su, ül­ke­miz­de beş ta­ne da­ha ye­ni va­kıf üni­ver­si­te­si açıl­ma­sı ko­nu­sun­da­dır ve ko­nuş­ma­la­rı­mın özü­nü bu nok­ta­ya top­la­mak is­ti­yo­rum.

Bir de­fa, söz­le­ri­me baş­lar­ken, çok de­ğer­li mes­lek­ta­şım, Ho­cam Mus­ta­fa Öz­yurt'a da te­şek­kür ede­rek baş­la­mak is­ti­yo­rum, çün­kü, bu so­ru­nun te­me­li­ne ine­rek ko­nuş­mak la­zım. Tür­ki­ye'de üni­ver­si­te açıl­ma­sı ge­rek­li mi, de­ğil mi; açıl­ma­sı için şart­lar var mı­dır, yok mu­dur; ne­den bu bir zo­run­lu­luk hâli­ne ge­li­yor, bu­nu ge­nel hat­la­rıy­la de­ğer­len­dir­mek ge­re­ki­yor.

Ka­ba­ca bir de­ğer­len­dir­me yap­tı­ğı­mız za­man, Türk top­lu­mun­da or­ta­la­ma yaş, ya­ni, in­san öm­rü­nün yet­miş se­ne ol­du­ğu­nu dü­şü­nür­sek ve 73 mil­yon da nü­fu­su­muz ol­du­ğu­nu dü­şün­dü­ğü­müz­de, de­mek ki her yaş gru­bu­muz­da 1 mil­yon in­san var de­mek­tir ve 18-21 ve­ya­hut da 18-22 yaş grup­la­rı ara­sın­da da dört se­ne içe­ri­sin­de ve bu­na bel­ki de bir se­ne da­ha ila­ve eder­sek, de­mek ki üni­ver­si­te­ye git­me­si ge­re­ken ve or­ta­öğ­re­ti­mi ta­mam­lat­mak­ta ol­du­ğu­muz he­men he­men 5 mil­yon in­san var. Her se­ne üni­ver­si­te sı­nav­la­rı­na da bak­tı­ğı­mız za­man, 1 mil­yon 700 bin ki­şi­nin üni­ver­si­te sı­na­vı­na gir­di­ği­ni de gö­rü­yo­ruz. Bun­la­rın ara­sın­dan ör­gün eği­ti­me 250 bin ki­şi ve 150 bin ki­şi de açık öğ­re­ti­me al­dı­ğı­mı­zı dü­şü­nür­sek, her se­ne 1 mil­yon 400 bin ki­şi ül­ke­miz­de üni­ver­si­te­ye gi­de­me­mek­te­dir ve o 1 mil­yon 700 bin ki­şi ara­sın­dan da üni­ver­si­te­ye git­mek için ai­le­ler bü­yük bir ya­rış içe­ri­sin­de­dir. Ba­kın ne olu­yor bu­nu yap­mak için: İş­te, her ai­le, ken­di ço­cu­ğu­nu üni­ver­si­te sı­na­vın­da ka­zan­dır­mak için, ta il­ko­kul­dan iti­ba­ren bu ço­cuk­la­ra, ço­cuk­luk ha­ya­tı­nı ya­şat­mak­sı­zın, genç­lik ya­şı­nı ya­şat­mak­sı­zın, okul­lar­dan son­ra da sü­rek­li ola­rak kurs­la­ra gön­der­mek­te­dir. Bu, ço­cuk­la­rın âde­ta genç­li­ği­ni ya­şa­ma­dık­la­rı, ço­cuk­luk­la­rı­nı ya­şa­ma­dık­la­rı bir ne­sil or­ta­ya çı­kar­tı­yor. Ne­den? Üni­ver­si­te­le­rin sa­yı­sı az, üni­ver­si­te­de­ki yer sa­yı­sı az, aman be­nim ço­cu­ğum bu üç sa­at­lik sı­na­vı zor­la ka­za­na­rak üni­ver­si­te­ye git­sin di­ye. Ma­ale­sef, bu, ço­cuk­lar­da ne bir sos­yal ha­yat bı­ra­kı­yor ne de fikrî ve zekâla­rı­nı ge­liş­ti­re­bi­le­cek bir ha­yat bu öğ­ren­ci­le­re bah­şe­di­yor. İş­te, bu­nun da kö­ke­nin­de, ül­ke­miz­de­ki az mik­tar­da olan üni­ver­si­te­ler­den kay­nak­la­nı­yor.

Şim­di, va­tan­daş­lar ne ya­pı­yor? Ba­kın, yük­se­köğ­re­tim­den al­mış ol­du­ğum bil­gi­le­re gö­re, mak­si­mum ola­rak, her se­ne, va­tan­daş­la­rı­mız 8 kat­ril­yon pa­ra kurs­la­ra har­cı­yor, 8 kat­ril­yon! Bu­nun mi­ni­mum ola­rak dü­şü­nül­me­si hâlin­de de 2,5 kat­ril­yon. Ben bir or­ta­la­ma ola­rak dü­şü­nür­sem bu­nu, 5 kat­ril­yon ka­dar bir pa­ra va­tan­daş­lar, ço­cuk­la­rı­nı üni­ver­si­te­ye koy­ma­sı için, üni­ver­si­te sı­na­vı­nı ka­zan­ma­la­rı için ay­rı­ca har­cı­yor­lar. Bir ke­re, ül­ke­miz­de bu­lu­nan şu an­da­ki alt­mış se­kiz ta­ne üni­ver­si­te ve yir­mi iki ta­ne de va­kıf üni­ver­si­te­si için… Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­ni de bir ta­ra­fa  bı­ra­kır­sak, alt­mış se­kiz ta­ne üni­ver­si­te için dev­le­ti­mi­zin har­ca­mış ol­du­ğu pa­ra 6,5 kat­ril­yon. Şu ra­kam he­men şu­nu or­ta­ya ko­yu­yor: De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, de­mek ki, va­tan­daş­la­rı­mı­zın ço­cuk­la­rı­nı üni­ver­si­te­ye koy­mak için ders­ha­ne­le­re har­ca­mış ol­du­ğu pa­ra, he­men he­men dev­le­tin bü­tün üni­ver­si­te­le­re -alt­mış se­kiz ta­ne üni­ver­si­te­ye- 2 mil­yon öğ­ren­ci­mi­zi okut­mak için har­ca­dı­ğı pa­ra­ya denk. Da­ha da öte­si, her se­ne, Tür­ki­ye'den 70 bin de öğ­ren­ci­miz -ki, bu­nun 22 bi­ni ka­yıt­lı­dır, 50 bin ci­va­rın­da ka­yıt­sız­dır- yurt dı­şın­da oku­yor ve bun­la­ra, or­ta­la­ma ola­rak 20 bin do­lar har­can­dı­ğı­nı dü­şü­nür­sek, bu da 1,5 mil­yar do­lar ya­par ve bu pa­ra da Türk pa­ra­sı ola­rak 2 kat­ril­yon bir pa­ra. Va­tan­daş­la­rın har­ca­dı­ğı pa­ray­la, 5 kat­ril­yon da on­lar har­cı­yor, 7 kat­ril­yon ve bu­nu, bu ka­dar bir pa­ra­yı, ay­rı­ca dev­le­tin me­ka­niz­ma­sın­dan geç­me­ye­rek, va­tan­daş­la­rı­mız, ço­cuk­la­rı­na har­cı­yor. Bu, do­ğal ola­rak şu­nu or­ta­ya ko­yu­yor ki, üni­ver­si­te­ler ku­rul­ma­lı­dır, üni­ver­si­te­de­ki yer­le­rin sa­yı­la­rı ar­tı­rıl­ma­lı­dır. Bu, Tür­ki­ye'nin bir ger­çe­ği. Onun için, şu an­da ya­pıl­mış olan, va­tan­daş­la­rı­mı­zın, beş ta­ne va­kıf üni­ver­si­te­si kur­mak için, YÖK'ün ve Hükûme­tin or­ta­ya koy­muş ol­du­ğu ku­ral­la­ra uya­rak Mec­li­si­mi­ze gel­me­si­ni, ben, fev­ka­la­de say­gıy­la kar­şı­lı­yo­rum. Kal­dı ki, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri de çok hız­lı ola­rak ge­li­şen ku­rum­lar­dır.

Bi­raz ön­ce, bir ar­ka­da­şım "üni­ver­si­te kur­ma­lı­yız, fa­kat, ma­ale­sef, bu­nun ta­be­la üni­ver­si­te­si ol­ma­ma­sı la­zım gel­di­ği" şek­lin­de bir ifa­de kul­lan­dı. Bu­nu, fev­ka­la­de ya­dır­gı­yo­rum. Ya­dır­gı­yo­rum, çün­kü, ül­ke­miz­de ilk üni­ver­si­te, 1933 yı­lın­da İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si ola­rak ku­rul­muş­tur. 1946'da An­ka­ra Üni­ver­si­te­si, 1948'de İs­tan­bul Tek­nik Üni­ver­si­te­si, Dör­dün­cü üni­ver­si­te, 1955 yı­lın­da Ka­ra­de­niz Tek­nik Üni­ver­si­te­si ku­rul­du. Bu üni­ver­si­te de sa­de­ce 1963'te eği­tim öğ­re­ti­me baş­la­dı, bir il­ko­kul­da, iki ders­ha­ne­li bir il­ko­kul­da, 9 ta­ne ida­ri per­so­ne­li, 1 rek­tö­rü ve 90 ta­ne de öğ­ren­ci­si.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün var olan alt­mış se­kiz ta­ne üni­ver­si­te, bu şe­kil­de ço­ğu ku­rul­du. Bir­çok­la­rı, o gün­ler­de ge­liş­ti­ği­ni id­dia eden üni­ver­si­te­ler, bun­la­rın hep­si­ni ta­be­la üni­ver­si­te­si ola­rak söy­le­di­ler. Ama, şu an­da, Ka­ra­de­niz'de, o 1955'te ku­ru­lan, dör­dün­cü üni­ver­si­te ola­rak ku­ru­lan Ka­ra­de­niz Tek­nik Üni­ver­si­te­sin­de, öğ­ren­ci sa­yı­sı 48 bin, Ün­ye'den Art­vin'e ka­dar Do­ğu Ka­ra­de­niz'in her ilin­de ve il­çe­sin­de fa­kül­te­si ve yük­se­ko­ku­lu var ve bu üni­ver­si­te­den üç ta­ne üni­ver­si­te doğ­muş­tur, bir ta­ne da­ha üni­ver­si­te doğ­mak üze­re­dir. Or­du'da, Gi­re­sun'da ve Ri­ze'de do­ğan üni­ver­si­te­ler, bir­kaç ay ön­ce ya­sa­sı­nı ka­bul et­ti­ği­miz üni­ver­si­te­ler, hep bu üni­ver­si­te­ye bağ­lı ola­rak ku­rul­muş­tur. Di­ğer üni­ver­si­te­ler de böy­le­dir. Son kırk yıl­da ma­zi­si olan üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin ço­ğu böy­le ku­rul­muş­tur ve böy­le hız­lı bir şe­kil­de ge­liş­mek­te­dir. Bu­gün, eğer, ül­ke­miz­de 2 mil­yon gen­ci­miz eği­tim, öğ­re­tim alı­yor­sa, bu şe­kil­de ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­ri­miz sa­ye­sin­de­dir.

Ba­kın, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin sa­yı­sı­nı ar­tır­mak zo­run­da­yız, çün­kü, top­lu­mun di­na­mik­leş­me­si için top­lum­da­ki üni­ver­si­te­leş­me ora­nı­nın yüz­de 40'la­rın üze­ri­ne çık­ma­sı ge­re­kir. Hâlbu­ki, ül­ke­mi­ze bak­tı­ğı­mız za­man, bu ra­kam, ör­gün eği­tim­de -2006 yı­lı­na gö­re- yüz­de 25'tir; Ame­ri­ka'da yüz­de 80, her Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­sin­de ise yüz­de 60'ın üze­rin­de­dir. Bu ra­kam esas alın­dı­ğı za­man, ül­ke­miz­de bi­le üni­ver­si­te sa­yı­sı­nı hiç de­ğil­se 2 ka­tı­na çı­kar­ma­mız la­zım.

Ay­rı­ca, dün­ya­ya bak­tı­ğı­mız za­man, her 500 bin ki­şi­ye 1 üni­ver­si­te düş­mek­te­dir. Tür­ki­ye'de 68 ta­ne üni­ver­si­te ol­du­ğu­nu dü­şü­nür­sek, 73 mil­yon nü­fu­su­muz ol­du­ğu­nu dü­şün­dü­ğü­müz­de, de­mek ki, Tür­ki­ye'de 146 üni­ver­si­te ol­ma­sı la­zım dün­ya norm­la­rı için. Pekâlâ, Av­ru­pa Bir­li­ği norm­la­rı için de… Av­ru­pa Bir­li­ğin­de her 250 bin nü­fu­sa 1 üni­ver­si­te düş­tü­ğü­ne gö­re, Tür­ki­ye'de­ki üni­ver­si­te sa­yı­sı­nın da 300 ol­ma­sı la­zım. Hiç kim­se­nin bu­nu tar­tış­ma­ma­sı la­zım. Kay­nak de­di­ği­miz şey, söz­le­ri­min ba­şın­da izah et­tim, va­tan­daş­la­rı­mız ken­di ço­cuk­la­rı­nı üni­ver­si­te­ye gön­der­mek için bü­yük bir atı­lım için­de­dir, bü­yük bir gay­ret için­de­dir. Özel­lik­le, Türk top­lu­mu, Türk ai­le­si, ço­cuk­la­rı­nı prens ve pren­ses­ler ola­rak gö­ren bu ai­le­ler, bü­tün var­lı­ğı­nı bu ço­cuk­la­rın eği­ti­mi­ne has­ret­mek­ten de ge­ri kal­mı­yor­lar. Onun için, üni­ver­si­te­le­rin sa­yı­sı­nı mut­la­ka ar­tır­ma­lı­yız ve kay­na­ğın da he­men ya­nı ba­şı­mız­da ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

Va­kıf üni­ver­si­te­le­rin­de­ki öğ­ren­ci sa­yı­sı­nın az ol­du­ğun­dan şikâyet et­me­ye­lim, çün­kü, bun­lar za­man için­de ge­li­şe­cek­tir. Dev­let üni­ver­si­te­le­ri­nin bi­le an­cak yüz­de 90'ının ma­zi­si son kırk se­ne­ye da­yan­dı­ğı­na gö­re, bu üni­ver­si­te­ler de za­man içe­ri­sin­de mut­la­ka ge­li­şe­cek­ler­dir.

İkin­ci bir ko­nu­ya da de­ğin­mek is­ti­yo­rum çok ba­sit ola­rak.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Du­ma­noğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

AY­DIN DU­MA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Bi­ti­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ba­kın, da­ha 2001 yı­lın­da, Tür­ki­ye'de­ki ulus­la­ra­ra­sı dü­zey­de ya­pıl­mış olan ya­yın­la­rın mik­ta­rı 5 bin ci­va­rın­day­ken, bu­gün, 2006'da, bu 17 bi­ne çı­ka­rak Türk üni­ver­si­te­le­ri dün­ya sı­ra­la­ma­sın­da 17'nci sı­ra­ya yük­sel­miş­tir. Bu­nun da ne­de­ni ne­dir bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, 2002 yı­lı­na na­za­ran, 2006 yı­lı­na gel­di­ğim za­man Tür­ki­ye'de­ki araş­tır­ma­la­ra ay­rı­lan pa­ra tam 46 kat art­mış­tır. Bun­la­rın da da­ha öte­sin­de, Tür­ki­ye, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de 12,5 mil­yar eu­ro­luk bir ya­tı­rım için, 200 mil­yon eu­ro Av­ru­pa Bir­li­ği fon­la­rı­na ya­tı­ra­rak 12,5 mil­yar eu­ro fon­dan pay al­ma­sı­nı sağ­la­mış­tır. Do­la­yı­sıy­la, mev­cut olan Hükûme­ti­mi­zin araş­tır­ma fon­la­rı­na yap­mış ol­du­ğu bu kat­kı­lar­dan ötü­rü araş­tır­ma sa­yı­sı ar­ta­rak Türk dev­le­ti­nin yü­cel­me­si­ne ne­den ol­muş­tur. Ay­rı­ca, son al­tı yı­lın­da araş­tır­ma gö­rev­li­le­ri­nin sa­yı­sı­nı 8 bin ar­tır­dı­ğı için Türk Hükûme­ti, araş­tır­ma­la­ra ay­rı­lan in­san po­tan­si­ye­li de art­mış­tır. Bü­tün bun­lar, Türk üni­ver­si­te­le­ri­nin yü­cel­me­si­ne doğ­ru gi­den yol­dur.

Bu dü­şün­ce­ler­le, he­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Du­ma­noğ­lu.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de -ek­ran­da bir kı­sım ar­ka­daş­la­rı­mı­zın is­mi­ni gö­rü­yo­rum- so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Kı­lıç, bu­yu­run.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­na so­rum ola­cak.

Gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sıy­la beş ta­ne ye­ni va­kıf üni­ver­si­te­si ku­rul­mak­ta­dır. Ye­ni üni­ver­si­te­le­rin ku­rul­ma­sı­na, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak her­han­gi bir di­ye­ce­ği­miz yok­tur. Bun­la­rı önem­si­yo­ruz. An­cak, bun­dan ön­ce on beş ta­ne ye­ni üni­ver­si­te açıl­mış­tı. Bu üni­ver­si­te­le­rin rek­tör­le­ri­ni "Biz se­çe­me­dik." di­ye, ne ya­zık ki, ye­te­ri ka­dar kay­nak ver­me­ye­rek bir an­lam­da ce­za­lan­dır­mış olu­yor­su­nuz.

Yi­ne, da­ha ön­ce­ki üni­ver­si­te­ler­den, ör­ne­ğin, Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­si­nin Tur­gut Özal Tıp Mer­ke­zi­nin -Sa­yın Ba­ka­nım, siz bu­nu bi­li­yor­su­nuz- kad­ro ka­nu­nuy­la il­gi­li -şu an­da beş yı­lı­nı­zı dol­du­ru­yor­su­nuz- hâlâ bir ge­liş­me gös­te­re­me­di­niz. Üni­ver­si­te­mi­zin kad­ro ka­nu­nu hâlâ çık­ma­dı. Kay­nak ola­rak ye­ter­li kay­nak sağ­lan­mı­yor. Halk ara­sın­da de­ni­li­yor ki: "Aca­ba Ma­lat­ya'mız ve üni­ver­si­te­miz ce­za­lan­dı­rı­lı­yor mu?" Ma­lat­ya'da si­zin ik­ti­da­rı­nı­za kar­şı böy­le bir şey var.

Sa­yın Ba­ka­nım, ik­ti­dar ol­mak, hükûmet ol­mak cid­di bir iş­tir. Üni­ver­si­te­mi­zin bu kad­ro ve kay­nak so­ru­nu­nu çöz­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Bu­nu, kı­sa ve net ola­rak öğ­re­nir­sem mem­nun ola­ca­ğım.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kı­lıç.

Sa­yın As­la­noğ­lu…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, beş yıl­dır Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, "Evet, Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­si­nin kad­ro ih­ti­ya­cı var." de­di. Ba­kan­lı­ğı­nız Yük­sek Öğ­re­tim Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün norm kad­ro­sun­da, "Bu üni­ver­si­te­nin bin ta­ne öğ­re­tim gö­rev­li­si açık." de­di. Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ka­bul et­ti, Dev­let Per­so­nel ka­bul et­ti, Baş­ba­kan­lık ka­nu­nu bu­ra­ya gön­der­di, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu ka­bul et­ti. Ama, iki yıl­dır hep şu­nu söy­lü­yor­su­nuz: "Tüm üni­ver­si­te­ler­le bir­lik­te ge­ti­re­ce­ğiz." Bit­ti... Onun için, ben ar­tık ki­me ina­na­ca­ğım, bil­mi­yo­rum. Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­si­nin ço­cuk­la­rı­nı ce­za­lan­dı­rı­yor mu­su­nuz? Ben bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Bu üni­ver­si­te­nin… Ba­kan­lı­ğı­nız… Di­yor­su­nuz ki: "Evet, acil." Bi­zim ço­cuk­la­rı­mız ora­da ce­za­lan­dı­rı­lı­yor. Sa­yın Ba­ka­nım, her se­fe­rin­de de­di­niz ki, Sa­yın Baş­ba­kan söy­le­me­si­ne rağ­men: "Ge­ti­ri­yo­ruz en kı­sa sü­re­de." Ama, dö­nem bit­ti. Aca­ba Mec­lis ça­lış­ma­la­rı bit­me­den Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­si­nin dört bu­çuk yıl­dır bek­le­yen, ka­nun ha­li­ne ge­ti­ril­miş kad­ro ya­sa­sı­nı ge­ti­re­cek mi­si­niz, ge­tir­me­ye­cek mi­si­niz?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın Ga­zal­cı, bu­yu­run efen­dim.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­na… Üni­ver­si­te öğ­re­tim ele­man­la­rı­nın eko­no­mik du­ru­mu­nu iyi­leş­tir­mey­le il­gi­li ne gi­bi bir dü­zen­le­me yap­tı­nız? Yak­la­şık 10 YTL ders üc­ret­le­ri var. Bu, ni­çin ar­tı­rıl­ma­dı?

Şim­di, yu­ka­rı­da, Plan ve Büt­çe­de on ye­di üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı­na iliş­kin gö­rüş­me­ler ya­pı­lı­yor. Da­ha ön­ce on beş üni­ver­si­te­nin rek­tör ata­ma­la­rı, bir yıl son­ra mah­ke­me ka­ra­rıy­la o ek ge­çi­ci 1'in­ci mad­de dur­du­rul­du. Bu on ye­di üni­ver­si­te­de de ay­nı yan­lı­şı mı ya­pa­cak­sı­nız?

"Yurt dı­şı­na 5 bin öğ­ren­ci gön­de­re­ce­ğim." de­di­niz, bin ta­ne­si­ni gön­der­di­niz, ama ora­da ya­pı­lan sı­nav bi­çim­le­ri­ni mah­ke­me dur­dur­du. YÖK açık­la­ma­lar yap­tı. Bu ço­cuk­lar git­ti. So­nuç­ta ne ol­du bu ko­nu?

Son ola­rak: Bir ata­ma yö­net­me­li­ği yap­tı­nız, yıl­dı­rım hı­zıy­la ge­çir­di­niz bu­nu. Ata­ma yö­net­me­li­ği­ni çı­kar­dı­nız, iki sa­at son­ra per­so­nel ge­nel mü­dü­rü bir ge­nel­ge çı­kar­dı, okul­la­ra faks çek­ti­niz ve 20 bi­nin üs­tün­de ge­çi­ci gö­rev­li ki­şi­yi mü­dür yap­tı­nız. Şim­di, iki sa­at ön­ce mah­ke­me bu­nu dur­dur­du.

Sa­yın Ba­kan, Tür­ki­ye bi­zi iz­li­yor. Ba­kın, bü­tün mah­ke­me ka­rar­la­rı­na kar­şın bir inat­laş­ma için­de­si­niz. Bir ke­re da­ha, hal­kın hu­zu­run­da, bu Mec­lis­te mah­ke­me ka­rar­la­rı­na uya­ca­ğı­nı­zı, yan­lış­la­rı dü­zel­te­ce­ği­ni­zi söy­le­ye­bi­li­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Va­sı­ta­nız­la, Sa­yın Ba­ka­nı­ma şu so­ru­la­rı yö­nelt­mek is­ti­yo­rum:

Sa­yın Ba­ka­nım, üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­nin eği­tim­le­ri­nin bir kıs­mı­nı yurt dı­şın­da ya­pa­bil­me­le­ri­ne imkân oluş­tu­rul­muş­tur. 2006-2007 yı­lın­da bu sa­yı ne ka­dar­dır?

Yi­ne, bir kı­sım öğ­ren­ci­le­re, mes­le­ki eği­tim için, Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de staj yap­ma fır­sa­tı sağ­lan­mış­tır. Bu­nun da sa­yı­sı­nı is­ti­yo­rum.

Son ola­rak: Kon­ya Sel­çuk Üni­ver­si­te­si, si­zin de ya­kın­dan ta­kip et­ti­ği­niz gi­bi, Sel­çuk Üni­ver­si­te­si­nin Tıp Fa­kül­te­si Sel­çuk­lu Tıp Fa­kül­te­si, yir­mi yıl­dır yı­lan hikâye­si­ne dö­nen tıp fa­kül­te­si bit­miş­tir, mef­ru­şa­tı dö­şen­miş­tir, hiç­bir ek­sik­li­ği yok­tur. Şu an kad­ro nok­ta­sın­da bir ya­sa ta­sa­rı­sı Plan ve Büt­çe­de bek­le­mek­te­dir. Bu­nun­la il­gi­li de­ğer­len­dir­me­ni­zi al­mak is­ti­yo­rum. Bu dö­nem­de bu ta­sa­rı ye­ti­şe­cek mi­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Öz­yurt…

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum.

Ben ko­nu­şur­ken bil­mi­yo­rum bu­ra­da mıy­dı­nız Sa­yın Ba­ka­nım? Aşa­ğı yu­ka­rı beş yıl olu­yor üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri­nin ma­aş­la­rı için hiç­bir gi­ri­şi­mi­niz ol­ma­dı, hiç­bir cid­di gi­ri­şi­mi­niz ol­ma­dı. Böy­le bir gi­ri­şim dü­şü­nü­yor mu­su­nuz ve­ya dü­şün­dü­nüz de uy­gu­la­ya­ma­dı­nız mı?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­yurt.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­ka­nım te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Kı­lıç ile Sa­yın As­la­noğ­lu'nun so­ru­la­rı ay­nı ma­hi­yet­te ol­du­ğu için iki­si­ne bir­den ce­vap ve­ri­yo­rum: Bi­zim, hiç­bir üni­ver­si­te­yi, hiç­bir ka­mu ku­ru­mu­nu, bir şeh­ri ve­ya onun aha­li­si­ni ce­za­lan­dır­mak gi­bi bir ni­ye­ti­miz ve bir ey­le­mi­miz ola­maz; biz, bü­tün şe­hir­le­ri­mi­zi mükâfat­lan­dır­mak için var olan bir si­ya­si kad­ro­yuz. Hükûme­ti­mi­zin ic­ra­at­la­rı bu yön­de­dir.

Şim­di ba­kın, bi­raz ön­ce hem Sa­yın Işık'ın so­ru­su­nun o kıs­mı­na da ce­vap ver­miş ola­ca­ğım, Ana­do­lu Üni­ver­si­te­sin­den ay­rı­lan Os­man­ga­zi Üni­ver­si­te­si­nin çok cid­di bir kad­ro sı­kın­tı­sı var­dı. Ay­rı­ca Sel­çuk Üni­ver­si­te­si, ma­lu­mu­nuz, çok bü­yü­yen bir üni­ver­si­te ve iki has­ta­ne­si olan, iki tıp fa­kül­te­si olan bir üni­ver­si­te. Bu­ra­lar­da çok cid­di bir kad­ro ek­sik­li­ği var­dı. Di­ğer bü­tün ku­rum­lar­la da iş bir­li­ği ya­pıl­dı, bun­la­rın ek­sik­lik­le­ri tes­pit edil­di, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da bi­raz ön­ce on ye­di üni­ver­si­te­yi gö­rü­şür­ken bu iki üni­ver­si­te­nin de kad­ro ih­ti­yaç­la­rı gi­de­ril­di ve bu Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­dan geç­ti. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­le­cek ve Ge­nel Ku­rul­da da bu ka­bul edi­le­cek.

Tur­gut Özal Tıp Mer­ke­zin­de kad­ro ih­ti­ya­cı ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum. An­cak, bil­di­ği­niz gi­bi, bu ba­zı ge­çi­ci iş­çi­le­rin kad­ro­lu ya­pıl­ma­sıy­la il­gi­li ça­lış­ma es­na­sın­da Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­mı­zın yap­mış ol­du­ğu bir ça­lış­ma var. De­ği­şik sta­tü­ler­de ça­lış­tı­rı­lan me­mur­la­rın, özel­lik­le üni­ver­si­te bün­ye­sin­de ça­lış­tı­rı­lan dev­let ça­lı­şan­la­rı­nın ve­ya ge­çi­ci sta­tü­de ça­lı­şan­la­rın 4/B kap­sa­mı­na alı­na­rak bu ih­ti­ya­cın gi­de­ril­me­siy­le il­gi­li üni­ver­si­te­ler­le de bir mu­ta­ba­ka­ta va­rıl­dı. Me­se­le­yi bu çer­çe­ve içe­ri­sin­de de­ğer­len­dir­me­ni­zi özel­lik­le is­tir­ham edi­yo­rum.

Sa­yın Ga­zal­cı'nın…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ge­le­cek mi, gel­me­ye­cek mi üni­ver­si­te­ler­le be­ra­ber?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ben, ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, o üni­ver­si­te­le­rin kad­ro­la­rı iş­çi­ler­den mi olu­şu­yor?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ha­yır, ben öy­le bir şey söy­le­me­dim. Han­gi­si­ne, ne­re­de ih­ti­yaç du­yu­la­ca­ğı­nı… De­di­ğim gi­bi, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­da, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğın­da, Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tın­da bü­tün ha­zır­lık­lar, ça­lış­ma­lar ya­pı­lır. Üni­ver­si­te­le­ri tem­si­len, ben, bu, eğer gün­de­me ge­ti­ri­le­cek­se… Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­mi­ni ben tek ba­şı­ma be­lir­le­mi­yo­rum. Bu­nun gün­de­me gel­me­si ge­re­ki­yor­sa, ge­lir. Si­zin, özel­lik­le grup baş­kan ve­kil­le­ri­niz, ik­ti­dar par­ti­si­nin grup baş­kan ve­kil­le­riy­le Da­nış­ma Ku­ru­lun­da bu­nu mü­za­ke­re eder­ler. Ge­nel Ku­ru­la gel­di­ği za­man da, ben ge­lir bu­ra­ya otu­ru­rum. Me­se­le bun­dan iba­ret­tir.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, Os­man­ga­zi Üni­ver­si­te­si ve Sel­çuk Üni­ver­si­te­si onun­la be­ra­ber gel­me­ye­cek mi?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Ga­zal­cı'nın so­ru­la­rı­na ge­lin­ce. Bu, ata­ma ve gö­rev­de yük­sel­me yö­net­me­li­ğiy­le il­gi­li so­ru­nuz, yük­se­köğ­re­tim­le il­gi­li bir me­se­le de­ğil, bu­na ce­vap ver­mi­yo­rum.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Mah­ke­me ka­ra­rı ol­du­ğu için Sa­yın Ba­kan…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ay­rı­ca, eko­no­mik du­ru­mun iyi­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li ola­rak ar­ka­daş­la­rı­mın so­ru­la­rı var. Sa­yın Öz­yurt "Üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri­nin du­ru­mun­da hiç­bir iyi­leş­tir­me ya­pıl­ma­dı." di­ye bir ifa­de kul­lan­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, kü­mü­la­tif enf­las­yon çık­tık­tan son­ra, ya­ni enf­las­yo­nu bir ta­ra­fa bı­rak­tı­ğı­nız za­man, Tür­ki­ye'de en az zam ya­pı­lan dev­let me­mur­la­rı­nın maa­şın­da yüz­de 12 iyi­leş­tir­me ya­pıl­mış­tır. Öğ­re­tim üye­le­ri­ni bı­ra­kın bir ta­ra­fa, bu ra­kam­lar ke­sin­lik­le doğ­ru de­ğil­dir.

Rek­tör ata­ma­la­rıy­la il­gi­li ola­rak, ma­lu­mu­nuz, şu an­da on beş üni­ver­si­te­ye rek­tör ata­ma­sıy­la il­gi­li, on ye­di üni­ver­si­te­ye rek­tör ata­ma­sıy­la il­gi­li, ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­re rek­tör ata­ma­sıy­la il­gi­li pro­se­dür as­kı­da kal­mış­tır Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ip­tal ka­ra­rın­dan do­la­yı. Bu­nun­la il­gi­li ay­rı­ca bir dü­zen­le­me ya­pı­la­cak­tır. O da -za­ten siz Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu üye­si­si­niz- ora­ya gel­di­ği­niz za­man siz de kat­kı sağ­lar­sı­nız ve fi­kir­le­ri­ni­zi de söy­ler­si­niz.

Yurt dı­şı­na gön­der­di­ği­miz öğ­ren­ci­ler­le il­gi­li ola­rak, hiç­bir za­man için mah­ke­me­nin boz­ma se­be­bi, ya­pı­lan sı­nav­la­rın şek­li de­ğil­di, çün­kü bu sı­nav­la­rı biz yap­ma­dık. Bu sı­nav ÖSYM ta­ra­fın­dan ya­pıl­dı. Bü­tün kri­ter­ler yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın be­lir­le­di­ği kri­ter­ler­di. "Mü­la­kat ol­ma­sın" de­di "Süb­jek­tif­lik dev­re­ye gi­rer." de­di, biz mü­la­ka­tı kal­dır­dık. Da­ha son­ra "Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun dev­re­ye gir­me­si ge­re­ki­yor" de­nil­di, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­luy­la da bir pro­to­kol im­za­lan­dı, böy­le bir prob­lem yok Sa­yın Ga­zal­cı, prob­lem aşıl­mış­tır, ha­yır­lı ol­sun.

Yi­ne, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Öz­yurt…

Sa­yın Baş­kan, ben, ön­ce­lik­le Sa­yın Işık'a dön­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Işık, bu bi­rin­ci ve ikin­ci so­ru­nuz, özel­lik­le, Eras­mus ve di­ğer prog­ram­lar çer­çe­ve­sin­de yurt dı­şı­na gi­den yük­se­köğ­re­tim öğ­ren­ci­le­ri ve­ya Mes­le­ki Eği­tim Pro­je­si (ME­GEP)  çer­çe­ve­sin­de yurt dı­şı­na gi­den in­san­lar­la il­gi­li ola­rak, ulu­sal ajans bün­ye­sin­de­ki fa­ali­yet­ler cid­di do­kü­man­lar ge­rek­ti­rir, o ra­kam­la­rı ar­ka­daş­la­rı­mız tes­pit edip, za­tı­ali­ni­ze su­nar­lar.

Sa­yın Öz­yurt, bir ifa­de kul­lan­dı­nız. Bü­tün de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın, ben, dik­kat­le­ri­ni bu nok­ta­ya çek­mek is­ti­yo­rum. Za­tı­ali­niz de­di­niz ki: "2002 yı­lın­dan 2007 yı­lı­na ka­dar üni­ver­si­te­le­re tah­sis edil­miş olan araş­tır­ma gö­rev­li­li­ği kad­ro­su sa­de­ce 86'dır." Ba­kın, Mus­ta­fa Bey, bir hu­su­sun al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum. Be­nim bu si­ze ve­re­ce­ğim ra­kam­lar YÖK'ün ver­miş ol­du­ğu ra­kam­lar­dır. 2002 yı­lı­nın so­nun­da araş­tır­ma gö­rev­li­si sa­yı­mız 27.380'dir. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­ya dik­ka­ti­ni­zi çe­ke­rim. Araş­tır­ma gö­rev­li­si de­di­ği­niz in­san, ya mas­ter ya­pı­yor, ya dok­to­ra ya­pı­yor ve araş­tır­ma gö­rev­li­le­ri­nin, beş yıl son­ra, ye­di yıl son­ra, se­kiz yıl son­ra tek­rar araş­tır­ma gö­rev­li­si kal­ma­sı söz ko­nu­su de­ğil. O in­san­lar mes­lek­te yük­se­lir­ler. Ba­kın, bu­na rağ­men, eğer, bü­tün araş­tır­ma gö­rev­li­le­ri ay­nı kal­sa bi­le, böy­le bir var­sa­yım­dan ha­re­ket et­se­niz bi­le, 2006-2007 öğ­re­tim yı­lın­da araş­tır­ma gö­rev­li­si sa­yı­sı üni­ver­si­te­le­ri­miz­de 30.495'tir.

Bir baş­ka şe­yi be­lir­te­yim. Pro­fe­sör sa­yı­sı 10 bin­dir 2002'nin so­nun­da, bu­gün 12.600'dür, 2.600 adet pro­fe­sör sa­yı­sın­da ar­tış ol­muş­tur, do­çent pro­fe­sör ol­muş­tur. Ba­kın, do­çent­ler de 5.200 iken 5.900 ol­muş­tur. Yar­dım­cı do­çent 12 bin iken, 15.600 ol­muş­tur. Pe­ki, bun­lar ne­re­den gel­di? Araş­tır­ma gö­rev­li­si dok­to­ra­sı­nı bi­tir­di, yar­dım­cı do­çent ol­du, yar­dım­cı do­çent do­çent ol­du, do­çent pro­fe­sör ol­du.

Şim­di, bu­nu he­sa­ba kat­maz­sa­nız, san­ki araş­tır­ma gö­re­vi­ne baş­la­yan bir kim­se kı­ya­me­te ka­dar araş­tır­ma gö­rev­li­si ka­lı­yor­muş gi­bi bir var­sa­yım­dan ha­re­ket et­miş olur­su­nuz, bu, yan­lış­tır.

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) - Üni­ver­si­te bü­yü­mü­yor mu? Ye­ni fa­kül­te­ler, ye­ni yük­se­ko­kul­lar açıl­mı­yor mu?

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Ama, üni­ver­si­te sa­yı­sı bü­yü­yor, öğ­ren­ci yüz­de 22 art­mış.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Efen­dim, ba­kın: Ben böy­le bir id­di­ada bu­lun­mu­yo­rum ar­ka­daş­lar. Sa­de­ce bi­zim ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de 112 adet li­sans prog­ra­mı ve­ren yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mu ku­rul­muş­tur. El­bet­te ku­ru­lu­yor, ama ben di­yo­rum ki: Ba­kın, si­zin ver­di­ği­niz 86 ra­ka­mı Sa­yın Öz­yurt, ke­sin­lik­le ger­çek­le uzak­tan ya­kın­dan bağ­daş­ma­mak­ta­dır.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Ba­kın Sa­yın Ba­ka­nım: Yük­sek Öğ­re­tim Ku­ru­lu­nun çı­kar­dı­ğı "Yük­se­köğ­re­tim Stra­te­ji­si" ki­ta­bı­nı ya­rın bu­ra­ya ge­ti­ri­rim. Bü­tün bu mil­let­ve­kil­le­ri­nin için­de söy­lü­yo­rum. Ra­ka­mı tek­rar söy­le­ye­bi­li­rim, bu ra­kam on­dan alın­mış­tır.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Pe­ki, tek­rar­lar mı­sı­nız?

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Evet efen­dim, söy­le­ye­yim. Ba­kın, si­ze ve­ren­ler yan­lış ver­miş­ler, söy­le­ye­yim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yurt, Sa­yın Ba­ka­nı­ma da hi­tap ede­rek ko­nu­şu­yo­rum: Böy­le bir usul yok bu Ge­nel Ku­rul için­de, ama…

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Ha­yır, ra­ka­mı yan­lış ver­di Sa­yın Ba­kan da, onun için söy­lü­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Şim­di, Sa­yın Öz­yurt, siz, lüt­fen… Sa­yın Öz­yurt si­ze şu­nu söy­le­ye­yim: Siz, iki­si ara­sın­da­ki, 2000'le… Ba­kın, öy­le bi­le ol­sa, 2002 ile 2007 ara­sın­da böy­le bir fark or­ta­ya koy­sa­nız bi­le, bu, üni­ver­si­te­le­re tah­sis edi­len araş­tır­ma gö­rev­li­si kad­ro­su­nun sa­de­ce 86 ol­du­ğu an­la­mı­na gel­mez.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - 2005 Sa­yın Ba­ka­nım. 2002-2005…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Efen­dim, 2005 ola­bi­lir, ta­mam 2005 ola­bi­lir. Ama, bu ara­da, araş­tır­ma gö­rev­li­si olup da yar­dım­cı do­çent olan in­san­lar var­dır, araş­tır­ma gö­rev­li­si olup da üni­ver­si­te­yi terk eden in­san­lar var­dır, bu he­sa­ba ka­tı­yor mu­su­nuz bu­nu siz?

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Sa­yın Ba­ka­nım, öğ­ren­ci sa­yı­sı yüz­de 22 art­mış.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, Sa­yın Öz­yurt, ara­nız­da mü­za­ke­re ede­bi­lir­si­niz, iki­niz de üni­ver­si­te­den, aka­de­mis­yen­lik­ten gel­miş olan ar­ka­daş­la­rı­mız­sı­nız. Ben, her iki­ni­ze de kat­kı­la­rı­nız için te­şek­kür edi­yo­rum.

Ta­sa­rı­nın mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

YÜK­SE­KÖĞ­RE­TİM KU­RUM­LA­RI TEŞ­Kİ­LA­TI KA­NU­NUN­DA

DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA İLİŞ­KİN KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1- 28/3/1983 ta­rih­li ve 2809 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu­na aşa­ğı­da­ki ek mad­de­ler ek­len­miş­tir.

Öz­ye­ğin Üni­ver­si­te­si

EK MAD­DE 72- İs­tan­bul'da Hüs­nü M. Öz­ye­ğin Vak­fı ta­ra­fın­dan 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu­nun va­kıf yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­na iliş­kin hü­küm­le­ri­ne tâbi ol­mak üze­re, ka­mu tü­zel ki­şi­li­ği­ne sa­hip Öz­ye­ğin Üni­ver­si­te­si adıy­la bir va­kıf üni­ver­si­te­si ku­rul­muş­tur.

Bu Üni­ver­si­te, Rek­tör­lü­ğe bağ­lı ola­rak;

a) Fen-Ede­bi­yat Fa­kül­te­sin­den,

b) İk­ti­sa­di ve İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­sin­den,

c) Mü­hen­dis­lik Fa­kül­te­sin­den,

ç) İle­ti­şim Fa­kül­te­sin­den,

d) Uy­gu­la­ma­lı Bi­lim­ler Yük­se­ko­ku­lun­dan,

e) Fen Bi­lim­le­ri Ens­ti­tü­sün­den,

f) Sos­yal Bi­lim­ler ens­ti­tü­sün­den,

olu­şur.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İn­ce.

Sa­yın İn­ce, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Az ön­ce Sa­yın Ga­zal­cı'nın sor­du­ğu so­ru­ya Sa­yın Ba­kan "Millî Eği­tim­le il­gi­li bir ko­nu, ce­vap ver­me­ye­ce­ğim." de­di ama, ben de ka­yıt­la­ra geç­me­si açı­sın­dan şu­nu söy­lü­yo­rum: Yö­ne­ti­ci ata­ma yö­net­me­li­ğin­de de­ği­şik­lik ya­pa­rak, sı­nav­sız bir şe­kil­de, haf­ta so­nu, AKP il bi­na­la­rın­da ki­min han­gi oku­la mü­dür ola­ca­ğı­nı... Ve bun­la­rı iki gün için­de ata­dı­nız. Mah­ke­me bu­gün yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ver­di. Ben de bu­ra­dan ses­le­ni­yo­rum: 22 Tem­muz­dan son­ra, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da, o ata­nan mü­dür­le­rin hep­si­ni sı­na­va ala­ca­ğız.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Ge­lir­se­niz alır­sı­nız.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Şim­di­den bil­sin­ler, o gö­re­vi ka­bul et­me­sin­ler.

SAB­Rİ VA­RAN (Gü­müş­ha­ne) - Ge­lir­sen, al!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sı­nav­la ge­len­le­re hiç iti­ra­zı­mız yok. Ama sı­nav­sız bir şe­kil­de ge­len­ler var­sa, bun­lar par­ti­zan­dır, on­la­rın hep­si­ni sı­na­va ala­ca­ğız. Ka­yıt­la­ra geç­me­si açı­sın­dan bu­nu be­lir­te­yim.

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Ge­lir­sen al!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Yi­ne, ay­rı­ca, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın 28 üst dü­zey yö­ne­ti­ci­si­nin is­ti­fa edip mil­let­ve­ki­li ol­mak is­te­me­si­ni, bu Ba­kan­lı­ğın ne ka­dar par­ti­zan­laş­tı­ğı­nın, ne ka­dar kad­ro­laş­ma­nın mer­ke­zi ha­li­ne gel­di­ği­nin bir gös­ter­ge­si ola­rak da bun­la­rı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Yi­ne -şu an­da Plan Büt­çe­de bit­ti ya­nıl­mı­yor­sam- on ye­di ye­ni üni­ver­si­tey­le il­gi­li. Ya­lo­va'nın ol­ma­ma­sı­nın he­sa­bı­nı da se­çim mey­dan­la­rın­da Ya­lo­va hal­kı­nın si­ze so­ra­ca­ğı­nı çok iyi bi­li­yo­rum. Ya­ni, İs­tan­bul'a, İz­mit'e, Bur­sa'ya bir sa­at me­sa­fe­de­ki, yüz­de 60'ı or­man­lar­la kap­lı, eği­tim dü­ze­yi çok yük­sek, üni­ver­si­te­de, OKS'de­ki, sı­nav­la­rın­da­ki ba­şa­rı­la­rıy­la ken­di­ni ka­nıt­la­mış bir ken­te üni­ver­si­te­si­ni çok gör­me­ni­zin be­de­li­ni 22 Tem­muz­da öde­ye­cek­si­niz.

Şim­di, ne­den siz dört bu­çuk yıl­dır eği­tim ve bi­lim ku­rul­la­rıy­la sü­rek­li kav­ga ha­lin­de­si­niz? Ben ba­zı bil­gi­le­ri siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Ba­kı­nız, YÖK ve Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ara­sın­da bir mü­ca­de­le var. YÖK, 1987 ile 2005 ara­sın­da 3.776 ki­şi­yi yurt dı­şı­na gön­der­miş öğ­re­tim üye­si ye­tiş­tir­mek için; Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı da 1994 ile 2005 ara­sın­da 1.755 ki­şi­yi gön­der­miş. YÖK'ün gön­der­dik­le­ri­nin için­de ba­şa­rı ora­nı yüz­de 70,26; Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın gön­der­dik­le­ri­nin için­de ba­şa­rı ora­nı yüz­de 52,42. De­mek ki YÖK da­ha doğ­ru tes­pit­ler yap­mış, de­mek ki Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı da­ha par­ti­zan­ca se­çim­ler yap­mış. Bu yal­nız­ca si­zin ik­ti­da­rı­nı­zı da kap­sa­mı­yor, siz­den ön­ce­ki ik­ti­dar­la­rı da kap­sı­yor.

Yi­ne, büt­çe­yi… Siz Türk yük­se­köğ­re­ti­mi­ni ne hâle ge­tir­di­ği­ni­zin far­kın­da de­ğil mi­si­niz Al­lah aş­kı­na? YÖK büt­çe­si­nin Millî Eği­tim büt­çe­si­ne ora­nı 2002 yı­lın­da yüz­de 25'tir -Millî Eği­tim büt­çe­si­nin yüz­de 25'i YÖK'e ait­tir- 2003'te yüz­de 25'tir, 2004'te yüz­de 23'tür, 2005'te yüz­de 21'dir. 25'ten alıp 21'e dü­şür­dü­nüz. Yi­ne, 2005 ve­ri­le­ri­ne gö­re, Türk yük­se­köğ­re­ti­min­de öğ­ren­ci ba­şı­na har­ca­ma Tür­ki­ye'de 1.460 do­lar­dır.  OECD or­ta­la­ma­sı 10.052 do­lar­dır, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde 22.234 do­lar­dır, Yu­na­nis­tan'da 4.280 do­lar­dır. Siz de di­yor­su­nuz ki: "Büt­çe­yi ar­tır­dık."

Sa­yın Ba­kan, büt­çe tek­ni­ğin­den kay­nak­la­nan sa­nal bir ar­tış var. Öğ­ren­ci harç­la­rı­nı ve dö­ner ser­ma­ye­yi büt­çe tek­ni­ğin­den kay­nak­la­na­rak büt­çe­nin için­de gös­te­ri­yor­su­nuz, sa­nal bir ar­tış var­mış gi­bi gös­te­ri­yor­su­nuz. As­la böy­le bir ar­tış söz ko­nu­su de­ğil­dir.

Yi­ne, şu­nun he­sa­bı­nı ver­me­li­si­niz: Bu­gün mes­lek yük­se­ko­ku­lun­da oku­yan bir gen­ci­mi­ze Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin öde­di­ği pa­ra, ki­şi ba­şı­na, öğ­ren­ci ba­şı­na 730 YTL'dir. Eği­tim fa­kül­te­sin­de öğ­ret­men ada­yı­na Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin öde­di­ği pa­ra 1.100 YTL'dir, imam-ha­tip li­se­sin­de oku­yan bir de­li­kan­lı­mı­za öde­nen pa­ra 3.037 YTL'dir. Bun­lar, bu ül­ke­nin ger­çek­le­ri­dir. Siz, bun­la­rı, ya­nıl­mı­yor­sam kür­sü­ye çık­tı­ğı­nız­da açık­la­ya­cak­sı­nız.

On beş ye­ni üni­ver­si­te­ye 500 bin YTL pa­ra ver­di­niz, ya­ni dal­ga ge­çer gi­bi bir şey bu. 500 bin YTL ile üni­ver­si­te ku­ru­lur mu? Son­ra "Kay­nak ak­tar­dık." di­yor­su­nuz. Bun­la­rı boz­dur boz­dur har­ca, 500 bin YTL ile üni­ver­si­te ku­ra­cak­sı­nız! Mil­yon do­lar­la­rın ge­rek­ti­ği bir üni­ver­si­te ku­rul­ma­sın­da, bun­la­rı na­sıl ya­pı­yor­su­nuz ve bun­la­rı na­sıl ba­şa­rıy­mış gi­bi gös­te­ri­yor­su­nuz, doğ­ru­su an­la­ya­mı­yo­rum.

Son beş yıl­dır araş­tır­ma gö­rev­li­le­ri için ve­ri­len yurt dı­şı burs­la­ra ba­ka­lım: 1999'da… Da­ha ön­ce­den baş­la­ya­yım: 1993'te 1.380 ki­şi, 1994'te 500 ki­şi, 1995'te 300 ki­şi, 1999'da 100 ki­şi, 2002'de 80 ki­şi, 2004'te 80 ki­şi, 2005'te 80 ki­şi. Araş­tır­ma gö­rev­li­li­ği kad­ro­su: 2001'de 4.250 ki­şi, 2002'de 4.250 ki­şi, 2003'te 1.410 ki­şi, 2004'te 1.410 ki­şi, 2005'te de… Mah­ke­me ka­ra­rıy­la al­dı­lar, ara­lık ayı­na denk gel­di­ği için de bu­nu tam ola­rak kul­la­na­ma­dı­lar.

Is­rar­la -Sa­yın Baş­ba­kan da­hil- Türk üni­ver­si­te­le­ri­ne hak­sız­lık et­mek­te­dir­ler. "Ba­şa­rı mı var?" di­yor­lar. Pe­ki, bü­tün bu yok­luk­la­ra rağ­men, Ame­ri­ka'da­ki say­gın bir ku­ru­luş, Bi­lim­sel Bil­gi Ens­ti­tü­sü, dün­ya­da­ki üni­ver­si­te­le­ri top­lam ma­ka­le sa­yı­sı ba­kı­mın­dan de­net­li­yor, yo­rum­lu­yor, bu ko­nu­da bir sı­ra­la­ma ya­pı­yor. Tür­ki­ye, 1990'da 40'ın­cı sı­ra­da, 2006'da 20'nci sı­ra­da, 2007'de 19'un­cu sı­ra­da. Ya­ni, bu üni­ver­si­te­le­ri­miz bu ka­dar yok­sul­lu­ğa rağ­men, bu ka­dar kay­nak kıt­lı­ğı­na rağ­men, bu ka­dar alt­ya­pı ek­sik­li­ği­ne rağ­men, bu ka­dar par­ti­zan­laş­ma­nın kol gez­me­si­ne rağ­men, yi­ne de ba­şa­rı­la­rı­nı ka­nıt­la­mış­lar­dır.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz, as­la ve as­la bu üni­ver­si­te­le­rin ku­rul­ma­sı­na kar­şı de­ği­liz. Ama, Hükûme­tin de, özel­lik­le Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın da -üni­ver­si­te­le­ri na­sıl ele ge­çir­mek, bu­ra­la­rı iş­gal et­mek- bu­ra­la­rı bir ka­le gi­bi gör­me­si­ni, bu­nu an­la­ya­mı­yo­ruz. Bu­ra­la­rın özerk ku­rum­lar ola­rak al­gı­lan­ma­sı la­zım, bu­ra­la­rın bi­lim yu­va­sı ola­rak al­gı­lan­ma­sı la­zım. Bi­zim sı­kın­tı­la­rı­mız bu­ray­la il­gi­li­dir.

Ta­bii ki, üni­ver­si­te­ler­le kav­ga­lı­sı­nız, ama Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da da bir­çok ar­ka­da­şı­mız, aka­de­mis­yen, üni­ver­si­te­de ho­ca­lık yap­mış. Bu­nu, bu kav­ga­yı na­sıl ön­le­ye­mi­yor­lar, doğ­ru­su, an­la­ya­bil­miş de­ği­lim.

TÜ­Bİ­TAK'ı mah­ke­me­ler­de sü­rün­dür­dü­nüz, yan­daş­la­rı­nı­zı dol­du­ra­rak ya­sa dı­şı hâli­ne et­ti­niz. Yurt dı­şın­dan ge­ti­ri­len ki­tap­la­ra bi­le -özel­lik­le tıp ki­tap­la­rı- lüks tü­ke­tim ver­gi­si var, yüz­de 40 ver­gi var yurt dı­şın­dan ge­len ki­tap­la­ra. Bu­nu çö­ze­me­miş bir ül­ke­de bi­lim ya­pı­la­bi­lir mi? Bu­nu çö­ze­me­miş bir ül­ke­de "Yük­se­köğ­re­ti­min so­run­la­rı­nı bu dö­nem­de biz çöz­dük." de­ni­le­bi­lir mi, an­la­ya­bil­miş de­ği­lim.

Eğer, bir ül­ke­de, bi­lim­sel hır­sız­lık su­çun­dan mahkûm ol­muş bi­ri­si Baş­ba­ka­na da­nış­man olu­yor­sa, bu ül­ke­de üni­ver­si­te­ler sor­gu­la­na­maz ar­ka­daş­lar. Eğer, siz, Yü­zün­cü Yıl Üni­ver­si­te­sin­de, On­do­kuz Ma­yıs Üni­ver­si­te­sin­de yap­mak is­te­dik­le­ri­ni­zi şöy­le bir dü­şün­dü­ğü­nüz­de, si­zin, bi­lim adı­na ko­nuş­ma hak­kı­nız yok­tur. On­do­kuz Ma­yıs Üni­ver­si­te­sin­de ko­mis­yon­lar kur­du­nuz; ne ol­du, ne bul­du­nuz, ne­yi çöz­dü­nüz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bü­tün bun­lar­dan son­ra siz­le­re şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Ba­kı­nız, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ta­ra­fın­dan, eği­tim ve bi­lim­le il­gi­li 8 ka­nu­nu Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne ta­şı­mı­şız. Bun­lar­dan 4'üy­le il­gi­li ka­rar ver­miş Ana­ya­sa Mah­ke­me­si; ya yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ver­miş ya ip­tal ver­miş. Di­ğer 4'üy­le il­gi­li, he­nüz, gö­rüş­me­miş di­ğer 4'ünü. Eğer, 8 ta­ne ka­nu­nu Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­di­yor­sa, bel­li olan, so­nu­cu ke­sin­le­şen 4 ka­nu­na, mah­ke­me ip­tal ya da yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ve­ri­yor­sa, de­mek ki siz, da­nış­ma­dan ya­pı­yor­su­nuz, de­mek ki siz, mu­ha­le­fe­tin se­si­ni din­le­mi­yor­su­nuz, de­mek ki siz, hu­kuk dı­şı uy­gu­la­ma­lar ya­pı­yor­su­nuz.

22 Tem­muz­dan son­ra en bü­yük ide­ali­miz, he­men şu aşa­ğı­da­ki Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­da hu­ku­ku ege­men kıl­mak­tır. Çün­kü, hu­kuk he­pi­mi­ze la­zım­dır. Ama, ne ya­zık ki, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı, bu­gün, hu­kuk­suz­lu­ğun mer­ke­zi hâli­ne gel­miş­tir.

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yıl 2003, 7 Ey­lül; 7 Ey­lül 2003 gü­nü, Hükûmet, YÖK Ya­sa­sı­nı gün­de­me ge­ti­ri­yor. 14 Ey­lül 2003 gü­nü Ge­nel­kur­may açık­la­ma ya­pı­yor. Bu, son muh­tı­ra, 27 Ni­san muh­tı­ra­sı de­ğil, Millî Eği­tim­le il­gi­li üç ta­ne muh­tı­ra var. 14 Ey­lül 2003 gü­nü açık­la­ma ya­pı­yor, de­ni­yor ki: "Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri, Ana­ya­sa'mı­zın 42'nci mad­de­sin­de de açık ifa­de edil­di­ği gi­bi, Tür­ki­ye'de 'Eği­tim ve öğ­re­tim, Ata­türk il­ke ve in­kılâpla­rı doğ­rul­tu­sun­da, çağ­daş bi­lim ve eği­tim esas­la­rı­na gö­re, dev­le­tin gö­ze­tim ve de­ne­ti­mi al­tın­da ya­pı­lır.' te­mel il­ke­si­ni yü­rek­ten be­nim­se­mek­te­dir." Ben, o gün TRT-2'de ko­nuş­ma yap­ma­ya gi­di­yo­rum, Ge­nel­kur­may bil­di­ri ya­yım­la­dı, on beş da­ki­ka son­ra Hükûmet ta­sa­rı­yı ge­ri çek­ti; muh­tı­ra 1.

Muh­tı­ra 2: 6 Ma­yıs 2004, açık­lı­yor: 1739 sa­yı­lı Millî Eği­tim Te­mel Ka­nu­nu'nun 32'nci mad­de­si…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - De­mok­ra­si­ye ay­kı­rı ko­nu­şu­yor­sun!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ta­bii, ora­ya da ge­le­ce­ğim.

BAŞ­KAN - Mu­har­rem Bey, Sa­yın İn­ce, hi­ta­bet sı­ra­sın­da, bu ta­bir­ler, de­mok­ra­si­ye uy­gun olan ta­bir­ler de­ğil, si­zin de bun­la­rı al­kış­la­ya­ca­ğı­nı­zı zan­net­mi­yo­rum, böy­le bir şey de yok.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Açık­la­ma­mı ya­pa­ca­ğım Sa­yın Baş­kan.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Bu­ra­sı mil­le­tin kür­sü­sü!

BAŞ­KAN - Onun için, ya­ni, lüt­fen, ifa­de­ler­de dü­zelt­me­ler ya­par­sa­nız, da­ha iyi olur.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Dü­zel­tin onu, dü­zel­tin.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ba­kı­nız, 6 Ma­yıs 2004 ta­rih­li bil­di­ri: "1739 sa­yı­lı Millî Eği­tim Te­mel Ka­nu­nu'nun 32'nci mad­de­si ve 430 sa­yı­lı Tev­hid-i Ted­ri­sat Ka­nu­nu'nun 4'ün­cü mad­de­siy­le te­sis edi­len sis­te­min dı­şı­na çı­ka­cak uy­gu­la­ma­la­rın, söz ko­nu­su mad­de­le­rin amaç­la­dı­ğı öğ­re­nim bir­li­ği ve la­ik eği­tim il­ke­le­ri­ni ze­de­le­ye­ce­ği açık­tır."

Şim­di, ge­le­lim 27 Ni­san ta­rih­li açık­la­ma­ya: "Okul­lar­da kut­la­na­cak et­kin­lik­ler Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın il­gi­li yö­ner­ge­le­rin­de be­lir­til­miş­tir. An­cak, bu tür kut­la­ma­la­rın yö­ner­ge dı­şı ta­li­mat­lar­la ye­ri­ne ge­ti­ril­di­ği tes­pit edil­miş ve Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğın­ca yet­ki­li ku­rum­lar bil­gi­len­di­ril­me­si­ne rağ­men, her­han­gi bir ön­le­yi­ci ted­bir alın­ma­dı­ğı göz­len­miş­tir."

Tak­dir­le­ri­ni si­ze bı­ra­kı­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan, üç kez bu ko­nu­da uya­rı alı­yor­su­nuz; tak­dir­le­ri­ni si­ze bı­ra­kı­yo­rum, hal­kı­mı­za bı­ra­kı­yo­rum.

Ta­bii ki, bun­la­rı ala­ca­ğı­nı­za bi­zi din­le­sey­di­niz, bu uya­rı­la­rın hiç­bi­ri­si ol­maz­dı. Biz, on­lar­dan ön­ce, Ge­nel­kur­ma­yın açık­la­ma­la­rın­dan ön­ce si­zi bu kür­sü­den uyar­dık za­ten.

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın İn­ce.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na İb­ra­him Öz­do­ğan? Yok.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, 1'in­ci mad­de­de "Hü­se­yin Öz­can" ola­rak bil­di­ril­miş­ti.

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, say­gı­de­ğer grup baş­kan ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız da bu tek­lif­le­ri ve­rir­ken çok açık ola­rak bi­lin­me­li, ya­ni bu­ra­da­ki ifa­de­ler­de za­man za­man yan­lış­lık­lar olu­yor. Çün­kü, ka­ra­la­ma­lar olu­yor, di­ğer şey­ler olu­yor, ya­ni ar­ka­daş­lar da te­red­dü­de  dü­şü­yor. Yok­sa, bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mız ta­bii ki ko­nu­şa­cak­lar. Ya­ni, bu ha­ta, bi­raz da grup baş­kan ve­kil­le­ri­nin ve­ya  bel­ki baş­ka şe­kil­de mi olu­yor? Ora­dan kay­nak­la­nan bir şey var, biz­den bir şey yok. Ya­ni, biz­de­ki ra­kam­lar­da Sa­yın Öz­do­ğan gö­zü­kü­yor.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na bu­yu­run Sa­yın Öz­can.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1322 sı­ra sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­lat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz ön­ce bir ar­ka­da­şı­mız, özel­lik­le -bel­ki bu mev­zu­nun dı­şın­da­dır, ama- "Tür­ki­ye'de mus­luk ve ba­tar­ya ima­lat­çı­la­rı­nın sı­kın­tı­la­rı­nı ne olur­su­nuz Mec­lis­te di­le ge­ti­rin." de­di.

Mü­te­ad­dit de­fa­lar ge­tir­dik, ama…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ba­tar­yay­la ne il­gi­si var?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Evet, on­la­rın ver­miş ol­du­ğu me­sa­jı bu­ra­da sa­de­ce ses­len­di­re­ce­ğiz.

"Bun­lar, dı­şar­dan ge­len Çin mal­la­rı Türk hal­kı­nın sağ­lı­ğı­nı bo­zu­yor. Bin­ler­ce mus­luk, ba­tar­ya ima­lat­çı­la­rı­nın sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu ne olur­su­nuz Mec­lis­te bu­nu di­le ge­ti­ri­nin Mec­lis ka­pa­nır­ken." de­miş­ler­di, o in­san­la­rın so­run­la­rı­nı di­le ge­ti­ri­yo­ruz. Bin­ler­ce ba­tar­ya iş­çi­si­nin, ba­tar­ya üre­ti­ci­si­nin, mus­luk üre­ti­ci­si­nin sı­kın­tı­la­rı­nı di­le ge­ti­ri­yo­ruz. Ay­rı­ca, Tür­ki­ye'yi it­hal cen­ne­ti ha­li­ne ge­ti­ren ve sağ­lı­ğı­mız­la oy­na­yan bir an­la­yış içe­ri­sin­de bu­na göz yu­man Hükûmet bu­nu dik­ka­te al­sın di­ye ko­nuş­tum. Yok­sa, yük­se­köğ­re­nim­le bu­nun ala­ka­sı ol­ma­dı­ğı­nı ben de bi­li­yo­rum ve onun far­kın­da­yım.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Oku­ma­yan ba­tar­ya ya­pa­maz za­ten.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz­ler, yük­se­köğ­re­tim­de, özel­lik­le üni­ver­si­te­le­rin açıl­ma­sın­dan ya­na­yız. Ne ka­dar üni­ver­si­te­miz çok olur­sa, o ka­dar, bu ül­ke­de eği­tim se­vi­ye­si­nin yük­sek ola­ca­ğı­na ve bu ül­ke­de çağ­daş­lı­ğı ya­ka­la­ma­nın da­ha kı­sa za­man­da ola­ca­ğı­na ina­nı­yo­ruz. Bu­gün, üni­ver­si­te­yi aç­mak, el­bet­te bel­li ma­li kül­fet­ler ge­tir­mek­te­dir. Ama, eği­tim çok önem­li­dir. Bi­zim, eğer, eği­tim se­vi­ye­miz, hâlâ eği­tim ve öğ­re­ti­mi­miz -yüz­de ola­rak oran­la­dı­ğı­nız­da ve­ya­hut da sı­nıf­lan­dır­dı­ğı­nız­da, bak­tı­ğı­mız­da- il­ko­kul dört se­vi­ye­sin­dey­se, eği­ti­mi­mi­ze ye­te­ri ka­dar des­tek ver­me­di­ği­mi­zin, ye­te­ri ka­dar önem ver­me­di­ği­mi­zin bir de­li­li­dir bu.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, üni­ver­si­te­le­ri el­bet­te aça­lım, ço­ğal­ta­lım sa­yı­la­rı, bu yet­mi­yor. Ama, bun­la­rı ya­par­ken de, bu­gün üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin ba­ğır­dı­ğı ses­le­re de ku­lak ver­mek zo­run­da­yız. Öğ­re­tim kad­ro­sun­dan, araş­tır­ma­cı­sın­dan, fi­zi­ki ya­pı­sın­dan, her yö­nüy­le yok­sun olan üni­ver­si­te­le­ri­miz ba­ğı­rı­yor, di­yor ki: "Bi­zim hiz­met­li­miz yok, öğ­re­tim üye­miz yok, per­so­ne­li­miz yok. Fi­zi­ki ola­rak ye­ter­siz­lik içe­ri­sin­de­yiz. Biz­le­rin bu çağ­rı­sı­na, ba­ğı­rı­şı­na ku­lak ve­ril­me­si ge­re­kir."

Av­ru­pa Bir­li­ği­ne git­ti­ği­miz­de, ba­kı­yo­ruz ki, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de, okul­laş­ma ora­nı­nın bi­zim çok çok üze­ri­miz­de ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Üni­ver­si­te im­ti­han­la­rı­na gi­ren öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin sı­kın­tı­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz. Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de, üni­ver­si­te öğ­ren­ci­si­nin ve ve­li­si­nin ıs­tı­rap içe­ri­sin­de, yok­luk içe­ri­sin­de, ge­le­ce­ğe umut­suz­ca ba­kan hiç­bir Av­ru­pa ül­ke­si gö­rü­yor mu­su­nuz? Her yıl, 1 mil­yon 800 bi­ne ya­kın öğ­ren­ci­mi­zi bir ma­ra­ton ya­rı­şı içe­ri­sin­de ko­şu­ya so­ku­yo­ruz ve on­la­rın an­cak 200 bi­ne ya­kı­nı, is­te­me­ye­rek de ol­sa, o üni­ver­si­te­le­re gir­mek zo­run­da ka­lı­yor -bu öğ­ren­ci­le­ri­mi­zi üç sa­at­lik bir im­ti­ha­na ta­bi tu­ta­rak- bir yer­de, is­te­mek­te ol­duk­la­rı, ide­al­le­rin­de olan okul­la­ra yer­leş­ti­ri­le­mi­yor­sa, bu­nun acı­sı­nı bü­tün ve­li­ler ve öğ­ren­ci ömür bo­yu çe­ki­yor. Onu mahkûm edi­yor­su­nuz o pu­an­la­ma sis­te­miy­le. Oy­sa, üni­ver­si­te im­ti­ha­nı­nı kal­dı­ra­rak "Ben, üni­ver­si­te öğ­re­ni­mi yap­mak is­ti­yo­rum." di­yen va­tan­da­şın önü­nü açar­sak da­ha iyi ol­maz mı?

Bu öğ­ren­ci ve­li­le­ri­nin ce­bin­den se­ne­de 10 mil­ya­ra ya­kın eğer mas­raf olu­yor­sa, evi­ni sa­tı­yor, bo­ğa­zın­dan ke­si­yor, dok­tor pa­ra­sın­dan bi­le ke­sip ço­cu­ğu­nu ders­ha­ne­le­re gön­de­ren ve­li­le­rin du­ru­mu­nu hiç dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Tek ide­ali "Ço­cu­ğum bir üni­ver­si­te­yi bi­tir­sin." di­yen bu ve­li­nin, üni­ver­si­te im­ti­ha­nı­nı ka­zan­ma­dı­ğın­da, ge­ri­ye dö­nüp de evin­de hâlâ ge­le­cek se­ne­ki im­ti­ha­na ha­zır­la­nan öğ­ren­ci­nin psi­ko­lo­jik du­ru­mu­nu bi­li­yor mu­su­nuz?

Bu­nun için ya­pı­la­cak şey, kar­de­şim, özel­lik­le üni­ver­si­te im­ti­han­la­rı­nın kal­dı­rıl­ma­sı­nın yol­la­rı­nı ara­mak zo­run­da­yız. Biz, Ana­va­tan ola­rak açık ve net söy­lü­yo­ruz: Üni­ver­si­te im­ti­han­la­rı kal­dı­rıl­ma­lı. "Ben üni­ver­si­te oku­ya­ca­ğım, yük­se­köğ­re­nim­de de­vam ede­ce­ğim." di­yen her va­tan­da­şın önü açıl­ma­lı­dır.

Üni­ver­si­te oku­yan öğ­ren­ci­le­ri­mi­ze bak­tı­ğı­mız­da, so­ru­yo­ruz: O kre­diy­le bu öğ­ren­ci aca­ba bir araş­tır­ma imkânı bu­la­bi­li­yor mu, bir oku­ma imkânı bu­la­bi­li­yor mu, bir ti­yat­ro ve­ya si­ne­ma­ya gi­dip, ye­ri­ne gö­re bir lo­kan­ta­da otu­rup da ar­ka­daş­la­rıy­la ye­mek yi­ye­bi­li­yor mu ve­ril­miş olan bu kre­di­ler­le? El­bet­te yok.

Bun­la­rı gör­dü­ğü­müz­de, bu ço­cuk­la­rın ıs­tı­ra­bı­nı, bu­nun­la da yet­mi­yor… Bu ço­cuk­lar üni­ver­si­te­yi bi­ti­ri­yor, on­dan son­ra KPSS im­ti­ha­nı­na ta­bi tu­tu­yo­ruz. O za­man üni­ver­si­te­le­rin ne özel­li­ği ka­lı­yor? KPSS im­ti­ha­nı­na ta­bi tut­tu­ğu­nuz bir öğ­ren­ci öy­le üni­ver­si­te­yi bi­tir­miş ki, ye­di yıl­dan be­ri be­den eği­ti­mi öğ­ret­men­li­ği­ni bek­le­yen, ta­rih öğ­ret­men­li­ği­ni bek­le­yen ve bran­şıy­la il­gi­li ol­ma­yan, oku­muş ol­du­ğu üni­ver­si­te­nin dı­şın­da baş­ka yer­le­re gi­rip de ça­lış­mak zo­run­da ka­lan, as­ga­ri üc­ret­le ça­lı­şan üni­ver­si­te me­zun­la­rı­nı gör­mü­yor mu­yuz? Bun­la­rı ya­şı­yo­ruz, çev­re­miz­de gö­rü­yo­ruz, ken­di ço­cuk­la­rı­mız­da da gö­rü­yo­ruz. Bu sı­kın­tı­yı eğer bu ve­li­le­re, bu in­san­la­ra ya­şa­tı­yor­sak bu­nun ted­bi­ri­ni al­mak zo­run­da­yız. Yok­sa, bu Hükûmet, ken­di kad­ro­la­rı­nı ge­tir­mek için, göz gö­re gö­re kad­ro­la­şa­rak, üni­ver­si­te ve eği­tim sis­te­mi­mi­zi ken­di amaç­la­rı doğ­rul­tu­sun­da kul­lan­mak gi­bi bir ça­lış­ma­nın içe­ri­sin­dey­se, eği­ti­me ve öğ­re­ti­me en bü­yük za­ra­rı ve­ri­yor. Çün­kü, üni­ver­si­te­de oku­yan her öğ­ren­ci­nin ve­li­si, o ço­cu­ğu­nun ge­le­ce­ği­ni, bu ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ni siz­den, biz­den bel­ki de da­ha faz­la dü­şü­nü­yor ve fe­dakârlı­ğa kat­la­nı­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Mec­lis ola­rak biz­le­rin ya­pa­ca­ğı, ön­ce­lik­le, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin da­ha faz­la ço­ğal­ma­sı­nı, öğ­re­tim üye­sin­den araş­tır­ma­cı­sı­na, hiz­met­li­si­ne ka­dar her yö­nüy­le da­ha faz­la des­tek­len­me­si­ni sağ­la­mak, fi­zi­ki ola­rak ye­ter­siz olan üni­ver­si­te­le­rin sa­yı­sı­nı azalt­mak ve millî eği­ti­mi­mi­ze da­ha faz­la pay ayır­ma­nın yol­la­rı­nı ara­mak­tır. Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı, üni­ver­si­te­le­re her yıl dü­şen oran­la­rı sa­yı ola­rak, ra­kam ola­rak, yüz­de ola­rak aşa­ğı­ya çe­ki­yor­sa, de­mek ki, bu Hükûme­tin yük­se­köğ­re­ni­me ba­kış açı­sı, ma­ale­sef, her ge­çen gün da­ha aşa­ğı­ya doğ­ru gi­di­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Han­gi par­ti adı­na ko­nu­şu­yor­su­nuz?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ben Ana­va­tan Par­ti­si adı­na ko­nu­şu­yo­rum, ben hal­kın adı­na ko­nu­şu­yo­rum; o yok­sul­luk çe­ken, o pe­ri­şan­lık çe­ken ve­li­nin hak­kı­nı sa­vun­mak için ko­nu­şu­yo­rum.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Par­ti­ni söy­le!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - O ders­ha­ne­ler­de sö­mü­rü­len ve­li­nin alın te­ri­nin he­sa­bı­nı so­ru­yo­ruz.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Han­gi par­ti adı­na söy­lü­yor­sun? Ana­va­tan de­ğiş­ti.

ZEY­NEP KARAHAN US­LU (İs­tan­bul) - Üni­ver­si­te­ler ku­ru­lun­ca ders­ha­ne­le­re ih­ti­yaç aza­la­cak, siz me­rak et­me­yin.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Onu du­ya­maz­sın, onu şey ya­pa­maz­sın Sa­yın Ah­met Bey! Gö­re­cek­sin, Sam­sun'dan ge­le­me­ye­cek­sin, çün­kü kad­ro­la­rı­nız, bu söz at­ma kad­ro­la­rı­nız ya­vaş ya­vaş tü­ke­ni­yor, ge­le­cek­te bel­ki de kü­me­den dü­şe­cek­si­niz. Se­nin ku­la­ğı­nı çın­la­tı­rız bu Mec­lis­te, gö­re­cek­sin. Sen kad­ro­laş­ma­ya de­vam et, laf at­ma­ya de­vam et; çün­kü, ora­da­ki mil­yon­lar­ca ve­li, siz­le­rin bu ve­li­le­re ba­kış açı­nı­zı, üni­ver­si­te­ye ba­kış açı­nı­zı, millî eği­ti­me ba­kış açı­nı­zı gö­rü­yor ve siz­le­re not­la­rı­nı ve­ri­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ben par­ti­yi sor­dum, bir şey de­me­dim.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bu millî eği­tim kar­ne­siy­le siz sı­nıf­ta kal­dı­nız. Di­le­ği­miz… 22 Tem­muz­da hal­kın si­ze ve­re­ce­ği not­la, ger­çek­ten, sı­nıf­ta kal­dı­ğı­nı­zı gö­re­cek­si­niz ve laf at­ma fır­sa­tı­nı da bu­la­ma­ya­ca­ğı­nı­za ina­nı­yo­ruz.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - Hü­se­yin Bey, bir is­ta­tis­tik ve­rir mi­si­niz? Ama, bak, hiç bir ra­kam ve­re­mi­yor­sun.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ra­kam­lar bu­ra­da, is­ter­sen ra­kam ve­re­yim.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - Ra­kam ver­me­den söy­lü­yor, öy­le bir şey var mı?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Eğer Tür­ki­ye'de, yüz­de 70 üni­ver­si­te me­zu­nu hâlâ boş­tay­sa, bu­gün Av­ru­pa Bir­li­ğin­de bir öğ­ren­ci­nin ma­li­ye­ti 10 bin do­lar­sa, Tür­ki­ye'de hâlâ 650 do­lar­sa, bu ara­da­ki fark sa­na ra­kam, al sa­na ve­re­yim is­ti­yor­san. Bu ra­ka­mı ver­di­ği­miz­de iyi­ce kü­me­nin al­tın­da ka­la­cak­sı­nız, çün­kü bu ra­kam­lar, si­zin kar­ne­ni­zin za­yıf ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor; millî eği­ti­me ba­kış açı­nı­zın, öğ­re­tim ve eği­ti­me ba­kış açı­nı­zın bir kar­ne­si. Bu kar­ne­yi so­ra­ca­ğı­nı­za, kad­ro­laş­ma­nın he­sa­bı­nı ve­rin. Bu ül­ke­de­ki in­san­la­rın kad­ro­laş­ma­sı ko­nu­sun­da…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­can, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız lüt­fen.

Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - İn­san­la­ra ayı­rım ya­pa­rak "biz­den ve öte­ki­ler" di­ye­rek, ku­rum­la­rı ayı­ra­rak bir ye­re va­ra­ma­dı­nız, var­ma­dı­ğı­nız da gö­rü­lü­yor, göz­le gö­rü­lü­yor. Bu kad­ro­laş­mak­tan, ni­te­lik­siz, ki­fa­yet­siz, li­ya­kat­siz yan­daş­la­rı­nız­dan ba­zı­la­rı­nı kad­ro­la­ra yer­leş­ti­re­rek bu ül­ke­nin millî eği­ti­mi­ne ve ku­rum­la­rın ge­liş­me­si­ne fay­da­nız ol­ma­ya­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yor, Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yor, ka­mu­oyu­na da şu­nu açık­lık­la be­lir­ti­yo­ruz: Millî eği­tim­den, millî eği­ti­min güç­len­me­sin­den, öğ­re­ti­min­den, eği­ti­min güç­len­me­sin­den kor­ka­rak, hu­ra­fe­ler pe­şin­de ko­şan man­tık içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nuz sü­re­ce, halk si­ze 22 Tem­muz­da, der­si­ni san­dık­ta ve­re­cek­tir.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Si­ze şim­di­den ver­di der­si­ni!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Ki­me ve­re­ce­ği­ni gö­rür­sü­nüz siz!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ay­dın Du­ma­noğ­lu, grup adı­na ko­nuş­ma ta­le­bi­niz var, ko­nu­şa­cak mı­sı­nız efen­dim?

ALİ AY­DIN DU­MA­NOĞ­LU (Trab­zon) - Ko­nuş­ma­ya­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ali Ay­dın­lı­oğ­lu, şah­sı adı­na… Yok.

Sa­yın Ce­mal Uy­sal… Yok.

Sa­yın En­sar Öğüt, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; on ye­di ile üni­ver­si­tey­le il­gi­li -bir ça­lış­ma ve­ya ka­rar, bir ka­nun- bu Bü­yük Mil­let Mec­li­si bir ka­rar al­dı. An­cak, 5/11/2003 ta­ri­hin­de, Ar­da­han'a Ar­da­han üni­ver­si­te­si ku­rul­ma­sıy­la il­gi­li bir ka­nun tek­li­fi ver­miş­tim. Bu ka­nun  tek­li­fim, ne ya­zık ki, Hükûmet par­ti­si­nin oy­la­rıy­la red­do­lun­du ve Ar­da­han gi­bi, sı­nır­da, se­kiz ay kar­lar al­tın­da, göç ver­miş, yok­sul­laş­mış bir ile üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı çok gö­rül­dü. Üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı çok gö­rül­dü­ğü gi­bi, YÖK, bir yıl ön­ce Ar­da­han'a fa­kül­te ku­rul­ma­sıy­la il­gi­li ka­rar ver­di, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na gön­der­di; Ba­kan­lar Ku­ru­lu, ne ya­zık ki, o fa­kül­te­yi  de kur­ma­dı.

Şim­di de­ğer­li ar­ka­daş­lar, on ye­di il­de -ge­liş­miş il­de- üni­ver­si­te ku­rul­du. Ar­da­han için 2003 yı­lın­da ver­di­ği­miz ka­nun tek­li­fi ka­bul edil­me­di. Şim­di so­ru­yo­rum: Böl­ge bo­şal­mış, göç ver­miş, ik­lim şart­la­rı ve coğ­ra­fi şart­la­rı ne­de­niy­le böl­ge­nin yok­sul­laş­ma­sın­dan do­la­yı, bir üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı, Sa­yın Ba­ka­nım, AKP Hükûme­ti ta­ra­fın­dan ni­çin çok gö­rül­dü? Ba­kın, siz­den ri­ca edi­yo­rum, bu kür­sü­ye ge­lin,  biz Ar­da­han'a üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı­nı bu ne­den­ler­le red­det­tik di­ye, lüt­fen bu­nu bir açık­la­yın, halk bil­sin.

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) - Red­det­me­dik, ge­le­cek…

EN­SAR ÖĞÜT (De­vam­la) - Evet, ba­kın, 2003 ta­ri­hin­de, on bi­rin­ci ay­da, AKP oy­la­rıy­la red­de­dil­di.

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) - O ay­rı.

EN­SAR ÖĞÜT (De­vam­la) - Ba­kın, ka­nun tek­li­fim bu­ra­da ar­ka­daş­lar.

Ama, bu­gün, ne ya­zık ki, on ye­di ile ku­ru­lu­yor, Ar­da­han'a bir üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı çok gö­rü­lü­yor. Üni­ver­si­te­den vaz­geç­tik, fa­kül­te ku­rul­sun de­dik, o da gö­rül­mü­yor, o da ku­rul­mu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ül­ke­de böl­ge­ler ara­sın­da­ki eko­no­mik den­ge­yi ve eko­no­mik uçu­ru­mu ka­pat­mak için, mut­lak su­ret­te, ge­liş­me­miş ve kal­kın­ma­mış böl­ge­le­re üni­ver­si­te­ler ku­rul­ma­sı la­zım. Ni­çin? Çün­kü, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, eğer biz­ler, Bü­yük Mil­let Mec­li­si Tür­ki­ye ge­ne­lin­de­ki böl­ge­ler ara­sın­da­ki kal­kın­mış­lı­ğı ve kal­kın­ma­mış­lı­ğı dü­şü­nür­sek, bu­ra­da kal­kın­ma­mış böl­ge­ler­de­ki kal­kın­ma­mış il­le­re ön­ce­lik ta­nın­ma­sı la­zım. Ar­da­han, kal­kın­ma­mış böl­ge­ler içe­ri­sin­de bi­rin­ci. Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­da 846 do­lar yıl­lık bir ge­li­ri var. Ar­da­han çok mu zen­gin ki, Ar­da­han'a üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı­nı ve­ya fa­kül­te ku­rul­ma­sı­nı bu Hükûmet çok gör­dü?

Şim­di, on ye­di ile ku­ru­lu­yor. Ben çok gör­mü­yo­rum, o il­le­re ku­rul­ma­sı da ha­yır­lı ol­sun, çok da gü­zel, des­tek­li­yo­ruz da; ama, sı­nır­da, ge­ce-gün­düz, yaz-kış, zem­he­ri ayın­da bek­çi­lik ya­pan, pa­ra­sız bek­çi­lik ya­pan, pa­ra­sız as­ker­lik ya­pan ile, ne ya­zık ki, bu Hükûmet üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı­nı çok gör­dü.

Şim­di, Sa­yın Ba­kan­dan ri­ca edi­yo­rum. Ken­di­si Ar­da­han'a gel­di. Ar­da­han'ın du­ru­mu­nu gör­dü. Ar­da­han'da kor­kunç bir göç var. Ben, bu­ra­da, da­ha ön­ce ko­nuş­tum. Di­yo­rum ki, göç var, böl­ge bo­şal­dı; böl­ge­mi­ze baş­ka ül­ke­nin in­san­la­rı, baş­ka ül­ke­ler ta­lip. Ya­ni, Er­me­nis­tan ken­di sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de be­nim böl­ge­mi gös­te­ri­yor. Böl­ge­nin göç et­me­si­ne, bo­şal­ma­sı­na, ne ya­zık ki, bu Hükûmet se­yir­ci ka­lı­yor. Bu­ra­nın bo­şal­ma­ma­sı için, gö­çün ön­len­me­si için, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ora­da ya­şa­yan in­san­la­rın, es­na­fın pa­ra ka­zan­ma­sı la­zım. Ya­şa­yan in­san­la­rın dur­ma­sı için ora­da sa­na­yi ol­ma­sı la­zım. Coğ­ra­fi ne­den­ler­le, ik­lim ne­den­le­riy­le, ye­di-se­kiz ay kar­lar al­tın­da kal­ma­sı ne­de­niy­le, böl­ge­de, mut­lak su­ret­te, in­san­la­rın eko­no­mik du­rum­la­rı­nın iyi ol­ma­sı la­zım. Pe­ki, eko­no­mik du­rum­la­rı iyi de­ğil.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öğüt, sü­re­niz ta­mam­lan­dı, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

EN­SAR ÖĞÜT (De­vam­la) - Şim­di, böl­ge­de in­san­lar göç ve­ri­yor. Böl­ge­yi, Er­me­nis­tan ken­di sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de gös­te­ri­yor ve bu dev­let, ne ya­zık ki -ben üzü­lü­yo­rum- dev­le­ti yö­ne­ten­ler, böl­ge­nin bo­şal­ma­sı için ne var­sa onu ya­pı­yor. Ya­ni, böy­le bir şey ola­bi­lir mi? Hem be­nim top­rak­la­rı­mı baş­ka bir ül­ke is­ti­yor hem be­nim dev­le­tim böl­ge­ye ya­tı­rım yap­ma­dı­ğı gi­bi, böl­ge­ye ku­ru­la­cak üni­ver­si­te­yi, fa­kül­te­yi de çok gö­rü­yor, onun­la il­gi­li de hiç­bir ka­rar al­mı­yor. Ya­ni, bu böl­ge­nin, o za­man, sa­hi­bi yok mu? Bu böl­ge, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de de­ğil mi? Ora­da­ki in­san­lar Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı de­ğil mi? Pa­ra­sız bek­çi­lik ya­pı­yor­sa, in­san­la­rı­mız pa­ra­sız ora­da va­ta­nı bek­li­yor­sa, lüt­fen, bu­nu çok gör­me­yin, Ar­da­han'a üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı­nı da des­tek­le­yin ve bu­nun on ye­di il de­ğil, on se­kiz il ol­ma­sı­nı Sa­yın Ba­kan­dan ve Hükûmet­ten ri­ca edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Öğüt, ay­rı­ca sis­te­me gir­miş­si­niz, Sa­yın Ba­ka­na so­ru sor­mak is­ti­yor­su­nuz. So­ru so­ra­cak mı­sı­nız ay­rı­ca?

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Evet.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Ben, şim­di ni­ye so­ru sor­mak is­te­dim? Sa­yın Ba­ka­nım bel­ki kür­sü­ye çık­maz, ama so­ru­ma ce­vap ver­me­siy­le il­gi­li… Se­la­mi Bey, mü­sa­ade eder mi­si­niz.

Şim­di, Sa­yın Ba­ka­nım, özür di­li­yo­rum, üni­ver­si­te ku­rul­ma­sıy­la il­gi­li ka­nun tek­li­fim ni­çin red­dol­du? Ka­nun tek­li­fim red­dol­du ma­dem, fa­kül­te ku­rul­ma­sı­nı YÖK onay­la­dı, Hükûme­te gön­der­di, Hükûmet, bu fa­kül­te ku­rul­ma­sı­nı ni­çin bu za­ma­na ka­dar en­gel­le­di? Şim­di, siz­den açık, net ri­ca edi­yo­rum, üni­ver­si­te mi ku­ru­la­cak? Üni­ver­si­te ku­rul­ma­ya­cak­sa, in­sa­ni bi­lim­ler ve fen-ede­bi­yat fa­kül­te­si için YÖK ka­rar al­dı, ba­kan­lı­ğa gön­der­di, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na. Bu fa­kül­te ku­ru­la­cak mı?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öğüt, so­ru­nu­zu sor­du­nuz. Di­ğer­le­ri de var çün­kü, açık­la­ma­ya ge­rek yok, on da­ki­ka da kür­sü­de ko­nuş­tu­nuz.

Sa­yın Öz­yurt, bu­yu­run efen­dim.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Ger­çi, bun­dan ön­ce­ki so­ru­mu ce­vap­lan­dır­ma­dı­nız. Öğ­re­tim üye­le­ri­nin ma­aş­la­rı­nı ar­tır­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Bu beş yıl için­de bir ar­tır­ma­yı dü­şün­dü­nüz  mü, yok­sa, ar­tır­ma­ya gü­cü­nüz yet­me­di mi?

Bir de Sa­yın Ba­ka­nım, bir şey da­ha öğ­ren­mek is­ti­yo­rum. Ku­su­ra bak­ma­yın, bel­ki, bil­gi­siz­li­ğim­den ola­cak, ama, tıp fa­kül­te­si ol­ma­yan bir üni­ver­si­te­de diş he­kim­li­ği fa­kül­te­si olan bir ör­nek gös­te­re­bi­lir mi­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­yurt.

Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, 2002 ile 2006 yıl­la­rı ara­sın­da -mu­ka­ye­se ola­rak ce­vap ver­me­ni­zi is­ti­yo­rum- üni­ver­si­te­ler­de­ki öğ­ren­ci­le­re ki­şi ba­şı­na dü­şen pay YTL cin­sin­den ne ka­dar­dır?

TÜ­Bİ­TAK'a ay­rı­lan pay­la, üni­ver­si­te­le­rin araş­tır­ma fon­la­rı­na ay­rı­lan pa­yı da ay­nı şe­kil­de ri­ca edi­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, Sa­yın Öğüt'ün so­ru­su­na ce­vap ve­ri­yo­rum: Sa­yın Öğüt, bil­di­ği­niz gi­bi, on ye­di üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sıy­la il­gi­li pro­se­dür şu an­da de­vam edi­yor Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de; Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şül­dü ve geç­ti. Za­tı­ali­niz, herhâlde, on ye­di üni­ver­si­te­nin bu­ra­da ku­rul­du­ğu­nu zan­ne­di­yor­su­nuz, ama gün­de­mi­miz o de­ğil. Biz, beş va­kıf üni­ver­si­te­si kur­mak için gö­rü­şü­yo­ruz. Baş­kan si­ze mü­sa­ma­ha et­ti, as­lın­da, siz gün­dem­le il­gi­li ko­nuş­ma­dı­nız. Ya­ni, Mec­lis bu­nun far­kın­da­dır.

Si­zin da­ha ön­ce­ki tek­li­fi­niz ni­ye red­de­dil­di di­ye so­ru­yor­su­nuz. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bu­gü­ne ka­dar red­de­di­len ka­nun tek­lif­le­ri ni­ye red­de­dil­diy­se onun için red­de­dil­di; bir.

İkin­ci­si; do­kuz vi­la­yet var üni­ver­si­te­si ol­ma­yan, Ar­da­han bun­la­rın için­de­dir. Ar­da­han, Iğ­dır, Hakkâri, Şır­nak, Bar­tın, Ya­lo­va, Tun­ce­li gi­bi alt­ya­pı­sı he­nüz ha­zır ol­ma­yan, he­nüz bir­ço­ğun­da bir fa­kül­te bi­le bu­lun­ma­yan il­le­ri­miz var. Bun­lar­da şu an­da üni­ver­si­te kur­ma­yı 2007 yı­lın­da dü­şün­mü­yo­ruz, on ye­di üni­ver­si­te­yi kur­duk­tan son­ra, önü­müz­de­ki dö­nem bu­ra­lar­da da üni­ver­si­te ku­ru­lur.

Şim­di, YÖK, efen­dim, onay­la­dı, Ba­kan­lık… YÖK onay­la­maz, YÖK tek­lif­te bu­lu­nur. Fen-ede­bi­yat fa­kül­te­si gel­di. Ben bu­nu Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­na, Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı­na gön­der­dim. Ora­dan ce­vap­la­rı biz­zat ken­di­miz ta­kip et­tik. Bu, Ar­da­han için ya­pı­lan bir şey­dir. Za­tı­ali­niz mil­let­ve­ki­li ola­rak bu­nu ta­lep et­ti­ği­niz için de­ğil, Ar­da­han'a bu ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği için ya­pıl­dı ve Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da im­za­ya açıl­ma­sı için sevk edil­di. Fen-ede­bi­yat fa­kül­te­si­ni de Ar­da­han'a bi­zim Hükûme­ti­miz ku­ra­cak­tır, in­sa­ni bi­lim­ler fa­kül­te­si ku­ru­la­cak­tır; önü­müz­de­ki Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da da bu im­za­la­nıp, ta­mam­lan­mış ola­cak­tır. Bu­nu, bü­tün Ar­da­han­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­ze de du­yu­ru­rum.

Bir baş­ka şey, Sa­yın Öz­yurt, tıp fa­kül­te­le­ri­nin ku­rul­ma­sın­dan söz et­ti­niz. Efen­dim, bu tıp, şu an­da va­kıf üni­ver­si­te­si, İs­tan­bul'da bu­lu­nan bir va­kıf üni­ver­si­te­si­dir. Tak­dir eder­si­niz ki, İs­tan­bul… Bi­raz ön­ce za­tı­ali­niz de kür­sü­den bu­nu ken­di­niz ifa­de et­ti­niz; İs­tan­bul, özel­lik­le tıp­çı öğ­re­tim üye­si açı­sın­dan, Tür­ki­ye'nin ne­re­dey­se po­tan­si­ye­li­nin yüz­de 60'ını bün­ye­sin­de bu­lun­du­ran bir şe­hir­dir. Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin bü­yük bir kıs­mı di­ğer üni­ver­si­te­ler­den ge­rek­li des­tek­le­ri alı­yor­lar. Ya­ni, "tıp fa­kül­te­si eğer yok­sa, diş he­kim­li­ği fa­kül­te­si ku­rul­maz" di­ye bir Ana­ya­sa hük­mü de yok, ya­sa hük­mü de yok, tü­zük hük­mü de yok, yö­net­me­lik hük­mü de yok. Bu yap­tı­ğı­mız, ke­sin­lik­le…

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Var­sa, bir ör­ne­ği­ni is­ti­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Efen­dim, siz bu­lun, ge­ti­rin o za­man.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Ha­yır, ben siz­den öğ­ren­mek is­ti­yo­rum, so­ru­yu ben sor­dum.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Işık, ba­kın, bi­raz ön­ce, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nu­şan bir mil­let­ve­ki­li­miz de­di ki: "Efen­dim, öğ­ren­ci ba­şı­na dü­şen har­ca­ma­da da AK Par­ti dö­ne­min­de dü­şüş ya­şan­mış­tır." Ar­ka­daş­lar, bu ra­kam­la­rı söy­ler­ken, bi­ri­le­ri­nin çı­kıp, si­zi ya­lan­la­ya­ca­ğı­nı hiç he­sa­ba kat­mı­yor mu­su­nuz? Ba­kın, şu ki­tap, Yük­sek Öğ­re­tim Ku­ru­lu­nun 2005 yı­lın­da ya­yın­la­dı­ğı is­ta­tis­tik­ler­dir, 2005 yı­lın­da YÖK'ün ya­yın­la­dı­ğı is­ta­tis­tik­ler­den si­ze oku­yo­rum. Hem do­lar ba­zın­da hem Türk li­ra­sı ba­zın­da si­ze oku­ya­bi­li­rim. Ba­kın, do­lar ola­rak, ca­ri fi­yat­lar­la, Ame­ri­kan do­la­rı ola­rak,  ör­gün öğ­re­tim­de 1.463 do­lar, 2002'de öğ­ren­ci ba­şı­na ya­pı­lan har­ca­ma. Pe­ki, 2005 yı­lın­da ne? 2007 yı­lın­da de­mi­yo­rum, 2005 yı­lın­da bu ra­kam 3.072 do­lar­dır; 1.463 do­lar-3.072 do­lar. Ba­kın, top­lam­da, sa­de­ce ör­gün öğ­re­tim de­ğil, top­lam­da 989 do­lar­dır 2002'de. 2005 yı­lın­da 2 ka­tın­dan faz­la çık­mış, yüz­de 100'den faz­la bir ar­tış sağ­lan­mış, 1.898 do­lar­dır. Bu­nu Türk li­ra­sı ola­rak da söy­le­ye­yim si­ze, ar­ka­daş­lar, Türk li­ra­sı ola­rak da 2002 yı­lın­da 3.076 ya­pı­lır­ken, 2005 yı­lın­da bu 4.095 YTL'ye çık­mış­tır. Şim­di, bu he­sap­lar or­ta­day­ken, bu ra­kam­lar or­ta­day­ken bu­ra­da kal­kıp ger­çek­le­ri sap­tır­ma­nın hiç­bir an­la­mı yok.

Araş­tır­ma fon­la­rıy­la il­gi­li ola­rak da, ba­kın, bir ra­kam söy­lü­yo­rum, bü­tün Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si bu­nu bil­sin…

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Sa­yın Ba­ka­nım, be­nim so­ru­ma ce­vap ver­me­di­niz. Ba­kın, ikin­ci de­fa­dır so­ru­yo­rum.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Efen­dim, mü­sa­ade edin, han­gi so­ru­ya na­sıl ce­vap ve­re­ce­ği­mi be­nim tak­di­ri­me bı­ra­kın.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Öğ­re­tim üye­le­ri­nin ma­aşı­na zam yap­ma­yı dü­şün­dü­nüz mü di­ye ikin­ci de­fa sor­dum, üçün­cü de­fa­dır so­ru­yo­rum.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Öz­yurt, bi­raz ön­ce "Öğ­re­tim üye­le­ri­nin ma­aş­la­rın­da en ufak bir iyi­leş­tir­me ya­pıl­ma­mış­tır. 2002'de ne­yi alı­yor­lar­sa 2007'de de onu alı­yor­lar." de­di­niz. Ben şim­di si­ze ra­kam ve­ri­yo­rum: Ba­kın, kü­mü­la­tif enf­las­yon çık­tık­tan son­ra, enf­las­yon pa­yı çık­tık­tan son­ra net iyi­leş­tir­me pa­yı üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­rin­de yüz­de 12,17'dir. Na­sıl bu­nu söy­le­ye­bi­li­yor­su­nuz?

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Di­ğer me­mur­lar­da da ay­nı şe­yi yap­tı­nız Sa­yın Ba­ka­nım, di­ğer me­mur­lar da ay­nı şe­yi al­dı.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Efen­dim, ba­kın, ben te­ker te­ker söy­lü­yo­rum. Her bran­şa gö­re öğ­ret­me­nin baş­ka, mü­hen­di­sin baş­ka, öğ­re­tim üye­si­nin ay­rı ay­rı ola­rak bu­ra­da­dır; bu­nu si­zin­le pay­la­şı­yo­rum.

Di­ğer ta­raf­tan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, 2000 yı­lın­da, top­lam, ka­mu­nun ar-ge har­ca­ma­sı 150 tril­yon Türk li­ra­sı­dır. Top­lam, ka­mu­nun ar-ge har­ca­ma­sı 150 tril­yon Türk li­ra­sı­dır. 2007 yı­lın­da, bu, 2 kat­ril­yon 300 tril­yon Türk li­ra­sı­dır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)  Ya­ni, bu, bu ka­dar ar­ka­daş­lar ya!

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

Ek mad­de 72'yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.37

 

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 18.56

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 104'ün­cü Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1322 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 1'in­ci mad­de­si­ne bağ­lı ek mad­de 73'ü oku­tu­yo­rum:

İs­tan­bul Ay­dın Üni­ver­si­te­si

EK MAD­DE 73- İs­tan­bul'da Ana­do­lu Eği­tim ve Kül­tür Vak­fı ta­ra­fın­dan 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu­nun va­kıf yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­na iliş­kin hü­küm­le­ri­ne tâbi ol­mak üze­re, ka­mu tü­zel ki­şi­li­ği­ne sa­hip İs­tan­bul Ay­dın Üni­ver­si­te­si adıy­la bir va­kıf üni­ver­si­te­si ku­rul­muş­tur.

Bu Üni­ver­si­te, Rek­tör­lü­ğe bağ­lı ola­rak;

a) Fen-Ede­bi­yat Fa­kül­te­sin­den,

b) İk­ti­sa­di ve İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­sin­den,

c) Mü­hen­dis­lik-Mi­mar­lık Fa­kül­te­sin­den,

ç) Diş He­kim­li­ği Fa­kül­te­sin­den,

d) Gü­zel Sa­nat­lar Fa­kül­te­sin­den,

e) İle­ti­şim Fa­kül­te­sin­den,

f) Ya­ban­cı Dil­ler Yük­se­ko­ku­lun­dan,

g) Ana­do­lu Bil Mes­lek Yük­se­ko­ku­lun­dan,

ğ) Fen Bi­lim­le­ri Ens­ti­tü­sün­den,

h) Sos­yal Bi­lim­ler Ens­ti­tü­sün­den,

olu­şur.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ta­sa­rı­nın ek 73'ün­cü mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Öm­rü­nü ta­mam­la­mış bir Par­la­men­to­yu ya­sa çı­kar­ma­ya zor­la­ya­rak ha­ta üze­ri­ne ha­ta ya­pı­lı­yor, yan­lış üze­ri­ne yan­lış ya­pı­lı­yor. Ana­ya­sa'ya ve tea­mül­le­re ay­kı­rı­lı­ğı bi­lin­di­ği hâlde, bü­tün uya­rı­la­ra rağ­men yan­lış ya­pıl­ma­ya de­vam edi­li­yor. Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri ya­pıl­ma­ya de­vam edil­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Hükûme­tin ver­miş ol­du­ğu, beş ye­ni va­kıf üni­ver­si­te­si­nin ku­rul­ma­sı hak­kın­da­ki ta­sa­rı­yı gö­rü­şü­yo­ruz. Bu uy­gu­la­ma se­çim­le­re yö­ne­lik bir ya­tı­rım­dan iba­ret­tir. Hiç­bir ha­zır­lık ya­pıl­ma­dan, aka­de­mik ve bi­lim­sel eği­tim ve­re­cek ku­rum­la­rı alış­ve­riş mer­ke­zi açar­mış gi­bi aç­mak ger­çek­çi bir yak­la­şım de­ğil­dir. Üni­ver­si­te­ler, bir top­lu­mun çağ­daş­laş­ma­sı, ay­dın­lan­ma­sı sü­re­cin­de en önem­li öğ­re­tim ku­rum­la­rı­dır. Bu ku­rum­la­ra önem ve­ren tüm top­lum­lar pek çok alan­da bü­yük ba­şa­rı­lar el­de et­miş ve so­run­la­rın çö­zü­mü­ne da­ha akıl­cı dav­ran­mış­lar­dır. Çün­kü, üni­ver­si­te­ler, bil­gi üre­ten, top­lu­mun hiz­me­ti­ne su­nan ku­rum­lar­dır. Bu bağ­lam­da ye­ni üni­ver­si­te­le­rin ku­rul­ma­sı bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır. Öte yan­dan, ye­ni bir üni­ver­si­te aç­mak için ev­ren­sel öl­çüt­ler­le be­lir­le­nen alt­ya­pı ha­zır­lık­la­rı­nı ta­mam­la­mak, eko­no­mik kay­nak, aka­de­mik ve ida­ri per­so­nel plan­la­ma­sı ger­çek­leş­tir­mek ge­rek­mek­te­dir. Bü­tün bun­lar ya­pıl­ma­dan üni­ver­si­te açıl­ma­sı, li­se­ler dü­ze­yin­de öğ­re­nim ve­ren ni­te­lik­siz, dip­lo­ma­lı iş­siz­ler me­zun eden üni­ver­si­te sa­yı­sı­nı ar­tır­mak dı­şın­da hiç­bir şe­ye ya­ra­ma­ya­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye'de eği­ti­min so­run­la­rı­nın çö­zül­me­si, eği­tim ve yük­se­köğ­re­nim ku­rum­la­rı­nın ni­ce­lik ve ni­te­lik ola­rak ge­liş­me­si, kuş­ku­suz, ge­rek­li ve zo­run­lu­dur. Hükûmet­ler de asıl ola­rak bun­la­rı yap­mak­la yü­küm­lü­dür, an­cak, AKP Hükûme­ti, bu yü­küm­lü­lü­ğü­nü şim­di­ye ka­dar ye­ri­ne ge­tir­mek bir ya­na, eği­tim­de ve yük­se­köğ­re­nim­de yer alan so­run­la­rı da­ha da için­den çı­kıl­maz bir hâle ge­tir­miş­tir. Mev­cut üni­ver­si­te­le­rin eko­no­mik, aka­de­mik ve ida­ri so­run­la­rı­nın çö­zü­mü için hiç­bir adım atıl­ma­mış­tır.

Bu dört bu­çuk yıl­lık dö­nem­de, eği­ti­min di­ğer alan­la­rı gi­bi yük­se­köğ­re­nim de iyi­ce pa­ra­lı hâle ge­ti­ri­le­rek üni­ver­si­te­le­ri­miz de di­ğer eği­tim ku­rum­la­rı­mız gi­bi ti­ca­ret­ha­ne­ye dö­nüş­tü­rül­me­ye baş­lan­mış­tır. Tür­ki­ye'de üni­ver­si­te me­zun­la­rı ara­sın­da iş­siz­lik ora­nı git­tik­çe yük­sel­mek­te­dir. Umut ka­pı­sı ola­rak gö­rü­len üni­ver­si­te­ler ar­tık genç­le­rin ha­ya­tı­nı ka­rar­tan yer­le­re dö­nüş­mek­te­dir. Bi­lim­sel­lik­ten git­tik­çe uzak­la­şan, aka­de­mik ve eko­no­mik ye­ter­siz­lik­ler içe­ri­sin­de eği­tim ve­ren bir­çok üni­ver­si­te­miz bu­lun­mak­ta­dır. Ye­ni üni­ver­si­te aç­mak ye­ri­ne, ön­ce­lik­le ye­ter­li kay­na­ğın ka­mu büt­çe­sin­den ay­rı­la­rak mev­cut üni­ver­si­te­le­rin so­run­la­rı­nın çö­zül­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Önem­li olan, ye­ni ta­be­la üni­ver­si­te­le­ri kur­mak de­ğil, mev­cut üni­ver­si­te­le­rin aka­de­mik ve bi­lim­sel öl­çüt­ler­le var ola­bil­me­si­dir. AKP Hükûme­ti, ta­be­la üni­ver­si­te­si pro­je­sin­den der­hal vaz­geç­me­li, si­ya­si amaç­lar için, yi­ne yük­se­ko­kul, li­se ko­nu­mun­da ka­la­cak üni­ver­si­te­ler açıl­ma­ma­lı­dır. Ge­çen yıl açı­lan üni­ver­si­te­le­ri­miz ara­sın­da şu an­da pro­fe­sör kad­ro­su ol­ma­yan­lar var­dır. Son de­re­ce teh­li­ke­li bir du­rum­dur. Ye­ni üni­ver­si­te aç­mak ke­sin­lik­le çö­züm de­ğil­dir. Mev­cut öğ­re­tim üye­le­ri­mi­zin de mo­ti­vas­yon­la­rı­nı mut­la­ka ar­tı­ra­rak, on­la­rın da da­ha ve­rim­li şe­kil­de ça­lış­ma­la­rı­nı sağ­la­ma­mız ge­rek­mek­te­dir.

Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da da­ha dü­zen­li ve ve­rim­li bir yük­se­köğ­re­tim tar­zı­nı be­nim­se­ye­ce­ğiz. Bu­nun için de acil bir şe­kil­de va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­ne yön­len­di­ri­len araş­tır­ma fon­la­rı­nın ye­ni­den ka­mu üni­ver­si­te­le­ri­ne yön­len­di­ril­me­si­ni sağ­la­ya­ca­ğız. Bu­nun ya­nın­da, bi­lim­sel araş­tır­ma­lar için ay­rı­lan fon­la­rı mut­la­ka ar­tı­ra­ca­ğız. Üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin her tür­lü tek­nik, araç ve ge­reç ih­ti­yaç­la­rı­nı da gi­de­re­ce­ğiz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; de­vam­lı ye­ni üni­ver­si­te aç­mak, an­cak, bu ara­da öğ­re­tim gö­rev­li­le­ri kad­ro­la­rı­nı ar­tır­ma­mak, öğ­re­tim üye­si ba­şı­na dü­şen öğ­ren­ci sa­yı­sı­nı faz­la­laş­tır­ma­ya ça­nak tut­mak de­mek­tir. Ül­ke­miz­de 1 öğ­re­tim gö­rev­li­si­ne 30-35 öğ­ren­ci dü­şer­ken, ge­liş­miş ül­ke­ler­de bu sa­yı 10-15 öğ­ren­ci ara­sın­da de­ğiş­mek­te­dir. Bu­nun­la bir­lik­te, yi­ne de, öğ­re­tim gö­rev­li­le­ri haf­ta­da 25-30 sa­at ders ver­mek du­ru­mun­da kal­mak­ta­dır ki, bu, Av­ru­pa or­ta­la­ma­sı­nın yak­la­şık 5 ka­tı­dır. Ay­nı şe­kil­de, üni­ver­si­te­ler­de­ki aka­de­mik ve ida­ri per­so­nel açık­la­rı bir an ön­ce tes­pit edi­le­rek, ni­te­lik­li eği­tim hiz­me­ti ve­re­bil­mek için ge­rek­li aka­de­mik ve ida­ri per­so­nel ih­ti­ya­cı mut­la­ka kar­şı­lan­ma­lı­dır.

An­tal­ya Ak­de­niz Üni­ver­si­te­si­ne bu yıl, okut­man, öğ­re­tim gö­rev­li­si ve uz­man için top­lam 29 ki­şi­lik kad­ro ve­ril­miş­tir. Bu sa­yı çok ye­ter­siz­dir. Yi­ne, ay­nı üni­ver­si­te­mi­ze bağ­lı ola­rak ya­pı­lan fi­zik te­da­vi ve re­ha­bi­li­tas­yon has­ta­ne­si de ge­rek­li kad­ro­lar ve­ril­me­di­ği için fa­ali­yet gös­te­re­me­mek­te­dir. Di­ğer üni­ver­si­te­le­ri­miz­de du­rum fark­lı de­ğil­dir. Yük­se­köğ­re­nim ku­rum­la­rı­mız­da araş­tır­ma gö­rev­li­si ve per­so­nel ye­ter­siz­lik­le­ri had saf­ha­da­dır. Bu­nun bir an ön­ce dü­zel­til­me­si ge­re­ği or­ta­day­ken, Hükûmet plan­sız bir şe­kil­de ye­ni üni­ver­si­te­ler aça­rak bir yan­lı­şı da­ha kö­rük­le­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, per­so­nel ye­ter­siz­li­ği işin sa­de­ce bir bo­yu­tu­dur. İşin di­ğer bo­yu­tu, ya­tı­rım ye­ter­siz­lik­le­ri­dir. Ak­de­niz Üni­ver­si­te­si­nin Hu­kuk, Mü­hen­dis­lik ve İle­ti­şim Fa­kül­te­le­ri­nin hâli­ha­zır­da bi­na­la­rı yok, ama, me­zun­la­rı­nı ver­me­ye de­vam et­mek­te­dir. Bu­ra­da oku­yan öğ­ren­ci­le­ri­miz zor ko­şul­lar­da öğ­re­nim­le­ri­ni sür­dür­mek­te­dir. Bu bi­na­la­rın pro­je­le­ri ta­mam­lan­ma­dan ye­ni üni­ver­si­te­nin açıl­ma­sı çok sağ­lık­lı bir ba­kış açı­sı de­ğil­dir. Bir de, An­tal­ya ül­ke­mi­zin en çok ge­li­şen il­le­ri ara­sın­da ve üni­ver­si­te­si bu du­rum­da. Di­ğer il­le­ri­miz­de­ki üni­ver­si­te­le­rin du­rum­la­rı­nı siz dü­şü­nün. Bu okul­la­rı­mız­dan me­zun ola­cak öğ­ren­ci­ler ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği­dir.

İşin di­ğer bir bo­yu­tu da öğ­ren­ci yurt­la­rın­da ya­şa­nan so­run­lar­dır. Üni­ver­si­te­le­ri­miz bün­ye­sin­de­ki öğ­ren­ci yurt­la­rı ke­sin­lik­le ta­le­bi kar­şı­la­ya­ma­mak­ta­dır. Öğ­ren­ci­le­ri­miz, bu yüz­den ta­ri­kat yurt­la­rı­nın ku­ca­ğı­na itil­mek­te­dir. Yi­ne, Ak­de­niz Üni­ver­si­te­si bün­ye­sin­de bu­lu­nan El­ma­lı il­çe­sin­de­ki -mes­lek yük­se­ko­ku­lun­da­ki- yurt so­ru­nu had saf­ha­da­dır. Oku­lun ka­pa­si­te­si 3.500 ki­şi ol­ma­sı­na rağ­men, şu an­da oku­yan öğ­ren­ci sa­yı­sı 768'le sı­nır­lı kal­mak­ta­dır. Bu­ra­da 50 öğ­ren­ci yer­li ol­ma­sı­na kar­şın, çok bü­yük bir kıs­mı  dı­şa­rı­dan gel­mek­te­dir. Yurt so­ru­nu yü­zün­den okul­lar­da­ki bö­lüm­ler ka­pa­tıl­mak­ta­dır. Çe­şit­li bö­lüm­ler­de  kon­ten­jan­lar dü­şü­rül­mek­te­dir. Yurt so­ru­nu, ke­sin ola­rak çö­zül­me­li­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; son dört bu­çuk yıl içe­ri­sin­de sa­de­ce üni­ver­si­te­le­ri de­ğil bü­tün eği­tim sis­te­mi­ni laç­ka­laş­tır­dı­nız. Yi­ne, ka­fa­nı­zın ar­ka­sın­da­ki dü­şün­ce­le­ri­ni­ze gö­re, bir ül­ke, bu­na bağ­lı ola­rak da bir eği­tim sis­te­mi ge­ti­re­bil­mek için ça­ba gös­ter­di­niz. Bu­nun­la il­gi­li on­lar­ca ör­nek ve­ri­le­bi­lir, ama sa­de­ce bir ta­ne­si­ni ha­tır­la­ta­rak bu söy­le­dik­le­ri­mi­zin ne ka­dar doğ­ru ol­du­ğu ve hak­lı ol­du­ğu­nu tüm ka­mu­oyu da de­ğer­len­di­re­cek­tir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı 13/4/2007 ta­rih­li yö­net­me­lik­le gi­de­ra­yak 20 bin mü­dü­rü ata­mış­tır. Bu, si­zin millî eği­ti­me ba­kış açı­nı­zı ve bi­zim ne ka­dar hak­lı ol­du­ğu­mu­zun gös­ter­ge­si­dir. Hiç­bir hükûmet dö­ne­min­de böy­le bir uy­gu­la­ma ya­pıl­ma­mış­tır. Bu­gün Da­nış­tay 2. Da­ire­si, ata­ma yö­net­me­li­ği­nin  ba­zı hü­küm­le­ri­nin ip­ta­li is­te­miy­le açı­lan da­va­da Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­dan sa­vun­ma alıp, ye­ni­den bir ka­rar ve­ri­lin­ce­ye ka­dar  da­va ko­nu­su hü­küm­le­ri­ni yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­ra­rı al­mış­tır. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si yi­ne hak­lı çık­mış­tır.

Bü­tün bun­la­rı, dört bu­çuk yıl bo­yun­ca, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si söz­cü­le­ri bu kür­sü­den de­fa­lar­ca di­le ge­tir­di, ama ma­ale­sef, bü­tün söy­le­dik­le­ri­miz duy­maz­lık­tan ge­lin­di. Tam ter­si uy­gu­la­ma­lar ina­dı­na ya­pıl­ma­ya de­vam edil­di ve bu uy­gu­la­ma­lar, ma­ale­sef, ül­ke­yi ne­re­den ne­re­ye ge­tir­di, ül­ke­yi bü­yük sı­kın­tı­la­rın içe­ri­si­ne sok­tu. Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız De­niz Bay­kal'ın söy­le­dik­le­ri ku­lak ar­dı edil­di. Ger­çek­çi ol­ma­yan, ha­yal­ci yak­la­şım­lar­la ül­ke­nin ne hâle gel­di­ği ya­şa­na­rak gö­rül­dü. Bu sü­re­cin acı­sı­nı, Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin Çe­lik ve Sa­yın Baş­ba­kan çek­se hiç önem­li de­ğil…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

…ama, bu­nun acı­sı­nı, 73 mil­yon yü­ce Türk in­sa­nı öde­di. Ya­zık­lar ol­sun!

Yu­ka­rı­da söy­le­miş ol­du­ğum bu çe­kin­ce­le­rin dik­ka­te alı­na­ca­ğı­nı umut eder, yü­ce Türk mil­le­ti­ni ve yü­ce Mec­li­si sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­la­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Şah­sı adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Zey­nep Ka­ra­han Us­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Us­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; için­de bu­lun­du­ğu­muz bil­gi ça­ğın­da, bil­gi ve tek­no­lo­ji­nin top­lum­sal ya­ra­ra dö­nüş­me­si­nin ana kay­na­ğı ve ül­ke­mi­zin en bü­yük ser­ma­ye­si olan be­şerî ser­ma­ye­nin iş­len­di­ği üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze, gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz bu ya­sa ta­sa­rı­sıy­la beş ye­ni va­kıf üni­ver­si­te­si ek­len­mek­te­dir.

Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca eği­ti­me büt­çe­den en yük­sek pa­yı ayı­ran, eği­tim­de ses­siz dev­rim­ler ger­çek­leş­ti­ren, öğ­ren­ci­le­ri­mi­zi kur­du­ğu tek­no­lo­ji sı­nıf­la­rıy­la ye­ni ile­ti­şim tek­no­lo­ji­le­riy­le bu­luş­tu­ran, "Hay­di Kız­lar Oku­la" kam­pan­ya­la­rı, şart­lı na­kit trans­fer­le­ri uy­gu­la­ma­la­rıy­la okul­laş­ma ora­nı­nı yük­sel­ten AK Par­ti Hükûme­ti, yük­se­köğ­re­tim­de de kur­du­ğu ve ku­ra­ca­ğı top­lam 32 üni­ver­si­te ve ku­ru­lu­şu­na kat­kı sağ­la­ya­ca­ğı­mız 5 ye­ni va­kıf üni­ver­si­te­siy­le, bin­ler­ce gen­ci­mi­zin da­ha yük­se­köğ­re­nim hak­kı ka­zan­ma­sı­na imkân ta­nı­mak­ta­dır ve bu imkân ta­nı­ma­nın hak­lı gu­ru­ruy­la, AK Par­ti Hükûme­ti­nin ik­ti­da­rı dev­ral­dık­tan son­ra, 76 üni­ver­si­te­ye sa­hip olan ül­ke­mi­zin 2006 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la 93 üni­ver­si­te­ye sa­hip ol­du­ğu da be­lir­til­me­li­dir. Şu an gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 5 ye­ni va­kıf üni­ver­si­te­si­nin açıl­ma­sıy­la ve hâli­ha­zır­da ko­mis­yon­da gö­rü­şül­mek­te olan 17 va­kıf üni­ver­si­te­siy­le -ki, ka­bul edi­le­ce­ği­ne inan­cım tam­dır- dö­ne­mi­miz­de bu sa­yı­nın 115'e ula­şa­ca­ğı ve üni­ver­si­te­si ol­ma­yan sa­de­ce do­kuz ili­mi­zin ka­la­ca­ğı da be­lir­til­me­li­dir ve bu ya­şa­nan iler­le­me­nin cum­hu­ri­yet ta­ri­hi açı­sın­dan da bir re­kor ol­du­ğu, hiç­bir hükûmet dö­ne­min­de yük­se­köğ­re­nim­de bu ka­dar çok sa­yı­da üni­ver­si­te­nin ül­ke­mi­ze ka­zan­dı­rıl­ma­dı­ğı da ifa­de edil­me­li­dir.