En son güncellemeler 29 Kasım 2024 iş günü sonunda yapılmıştır.

ANAYASA MAHKEMESİ: Yurt Dışında Geçen Hizmet Sürelerini Borçlanmanın, Vatandaşlığa Alınma Tarihinden Önceki Süre İçin Tanınmaması Nedeniyle Ayrımcılık Yasağının İhlal Edilmesi Hakkında Basın Duyurusu

01-07-2020

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5/3/2020 tarihinde, Bedrettin Morina (B. No: 2017/40089) başvurusunda mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Sonradan Türk vatandaşı olan başvurucu yurt dışında çalıştığı süreler için borçlanma bedelini yatırarak 1/7/2009’dan itibaren SGK’dan yaşlılık aylığı almaya hak kazanmıştır. Ancak SGK, 22/1/2015 tarihinde başvurucunun yaşlılık aylığını kesmiş ve ödenen paranın iadesini istemiştir. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’a dayandırılan gerekçede, başvurucunun Türk vatandaşlığını kazandığı tarihten önce yurt dışında geçen çalışma süresini borçlanmasının mümkün olmadığı ve bu süre düşüldükten sonra kalan çalışma süresinin de yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli olan asgari süreyi karşılamadığı belirtilmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz SGK tarafından reddedilmiştir.

Başvurucu bunun üzerine İş Mahkemesine (Mahkeme) başvurmuştur. Mahkeme Türk vatandaşlığını kazandıktan sonraki süre üzerinden (3600 günü doldurduğu için) başvurucuya yaşlılık aylığı ödenmesine karar vermiştir. Temyiz üzerine Yargıtay hükmü bozmuş, Türk vatandaşlığına geçen başvurucunun bu tarihten önce yurt dışında geçen çalışma süresini borçlanamayacağına ve başvurucunun isteğe bağlı sigortalı olma talebi de bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme bozma kararındaki gerekçelere atıf yaparak davanın reddine karar vermiştir. Temyiz edilen karar onanarak kesinleşmiştir.

İddialar

Başvurucu, yurt dışında geçen hizmet sürelerini borçlanma imkânının, vatandaşlığa alınma tarihinden sonraki süre için tanınması nedeniyle mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda başvurucunun talebine konu yaşlılık aylığı Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülktür. Bu nedenle başvurucunun şikâyeti mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağı iddiası yönünden değerlendirilmiştir. Mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık iddiasının incelenmesinde öncelikle Anayasa'nın 10. maddesi çerçevesinde aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında mülkiyet hakkına müdahale bakımından farklılık gözetilip gözetilmediği belirlenecek, bundan sonra farklı muamelenin objektif ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı ve müdahalenin ölçülü olup olmadığı sorgulanarak sonuca varılacaktır.

Doğumla vatandaşlığı elde edenler ile sonradan vatandaş olanların çalışma şartları ve bu çalışmaların sosyal güvenlik sistemi içindeki yeri benzer özellikler taşımaktadır. Bu durumda, yurt dışındaki hizmet sürelerinin borçlandırılması suretiyle yaşlılık aylığı tahsis edilmesi bakımından doğuştan ve sonradan Türk vatandaşı olanlar karşılaştırılabilir birer kategori oluşturmaktadır.

3201 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması kapsamında vatandaşlığı doğumla kazanan kişilere borçlanma imkânı tanınırken sonradan vatandaşlığa alınanlara vatandaşlık öncesi çalışmalar için borçlanma imkânı tanınmamıştır.

Doğuştan Türk vatandaşı olan bir kimse yurt dışındaki bütün çalışma süreleri için prim borcu ödeyerek yaşlılık aylığı alabilmekteyken sonradan Türk vatandaşı olan başvurucu, vatandaşlığı kazanmadan önceki yurt dışı çalışma süreleri için borçlanma imkânından ve dolayısıyla yaşlılık aylığından yoksun kalmaktadır. Vatandaşlığın kazanılma anına göre bu şekilde farklı bir muamele yapılmasını gerektirir nesnel ve makul bir gerekçe ise bulunmamaktadır.

Kamu makamlarının yurt dışında geçen hizmet sürelerinin borçlanılması bakımından belirli bir takdir yetkisi bulunmakla birlikte somut olayda başvurucuya vatandaşlığı kazandığı tarihten önceki yurt dışı hizmetleri için borçlanma imkânı tanınmaması haklı ve objektif bir gerekçeye dayanmadığı için mülkiyet hakkına yönelik ayrımcı bir muameleye yol açmıştır. Çalışma çağını geride bırakmış başvurucu bu ayrımcı müdahale sonucunda sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında kaldığından aşırı bir külfet altına girmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

KAYNAK: ANAYASA MAHKEMESİ RESMİ WEB SİTESİ

KARARIN TAM METNİ İÇİN TIKLAYINIZ.